Sağlık

Çağın bir diğer pandemisi: Akciğer kanseri

Prof. Dr. Yılmaz, akciğer kanserinin neredeyse çağın bir diğer pandemisi olduğunu belirterek, "Akciğer kanseri, tüm dünyada kansere bağlı ölümlerin başlıca nedenidir. Akciğer kanseri gelişimine neden olan en önemli risk faktörü sigaradır." dedi.

Çağın bir diğer pandemisi: Akciğer kanseri
25-09-2020 14:36
İstanbul

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Prof. Dr. Ülkü Yılmaz, Dünya Akciğer Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı değerlendirmede solunum sistemi hastalıklarının tüm dünyada önde gelen, hastalık yükü ve ölüm nedenlerinin başında geldiğini söyledi.

Yılmaz, "Tüm dünyada her dakika 2 çocuk akciğer enfeksiyonu nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Akciğer enfeksiyonuna bağlı ölümlerin yüzde 80'i 2 yaş altı ya da 65 yaş üstü erişkin grupta ortaya çıkmaktadır. Ayrıca ölümlerin çok büyük bir bölümü düşük ve orta gelir düzeyine sahip ülkelerde ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.

Viral solunum yolu enfeksiyonu olan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) eylül ayı itibarıyla 28 milyon üzerinde olgu ve 916 bin üzerinde ölüme neden olan küresel bir salgın ve felaket olarak insanlığın karşısına çıktığını anlatan Yılmaz, sigaranın da bir diğer global sorun olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Yılmaz, tüm dünyada 1,1 milyar kişinin tütün bağımlısı olduğunu dile getirerek, kadınlarda ve az gelişmiş ülkelerde sigara içme oranlarının artmaya devam ettiğini, Türkiye'de ise 18 yaş üstü nüfusun 3'te birinin sigara içtiğini aktardı.

Bu nedenle sigaraya bağlı akciğer hastalıklarının ortaya çıkmaya devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Akciğer kanseri neredeyse çağımızın bir diğer pandemisi. Akciğer kanseri, tüm dünyada kansere bağlı ölümlerin başlıca nedenidir. Akciğer kanseri gelişimine neden olan en önemli risk faktörü sigaradır. Akciğer kanserinde global yük artmakta ve bu artış erkek popülasyonda daha belirgin olmakla birlikte kadınlarda akciğer kanser insidansında artış bildirilmektedir."

Astımın prevalansı dünya genelinde artıyor

Prof. Dr. Ülkü Yılmaz, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında akciğer kanser insidansı ve demografik verileri arasında belirgin farklılıklar gözlendiğini belirterek, tüm dünyada en yüksek sigara içme oranlarının gelişmekte olan ülkelerden bildirildiğini ve akciğer kanserine bağlı ölümlerin yarısından fazlasının da bu bölgelerde meydana geldiğini söyledi.

Akciğer kanserinin etiyolojisinde başta sigara, tütün kullanımı ve pasif maruziyeti olmak üzere, akciğerin inflamatuar, enfeksiyon hastalıkları (fibrozis, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, pnömoni, tüberküloz vb), HIV enfeksiyonu, çevresel ve mesleki ajanlara (kirli hava, radon, asbest, kömür vb) maruziyet gibi çeşitli risk faktörlerinin rol oynadığını, özellikle çevresel asbestin ülke için çok büyük bir sorun olduğunu aktaran Yılmaz, "Dünya Sağlık Örgütü'nün 2018 raporuna göre ülkemizde yılda 34 bin 703 (yüzde 16.5) yeni akciğer kanseri tanısı vardır. Bu sayı erkeklerde 29 bin 405 (yüzde 24.7), kadınlarda ise 5 bin 298 (yüzde 5.8) olarak bildirilmektedir." şeklinde konuştu.

Yılmaz ayrıca KOAH'ın tüm dünyada ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada yer aldığını, 2020'de üçüncü sırada yer almasının beklendiğini, 2012 yılında 6 milyon kişinin KOAH nedeniyle yaşamını kaybettiğini, bu rakamın tüm ölümlerin yüzde 6'sını oluşturduğunu söyledi.

Astımın ise tüm yaş gruplarını etkileyen en yaygın kronik hastalıklardan biri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu:

"Astımın prevalansı dünya genelinde artmaktadır. Tüm dünya genelinde 334 milyon astımlı olduğu tahmin edilmektedir. 2025'te yaklaşık 400 milyon astımlı olması beklenmektedir. Doktor tanılı ortalama astım prevalansı yüzde 4,3'tür. Ülkeden ülkeye prevalans değişmektedir. Ülkemizde yaklaşık 3-4 milyon astımlı kişi olduğu tahmin edilmektedir. Global olarak astım prevalansındaki artışın nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Genetik yatkınlık, çevresel alerjenlere maruziyet, iç ve dış ortam hava kirliliği, erken yaşlarda geçirilen alt solunum yolu enfeksiyonları, hava yolu florası, diyet, anormal immünolojik yanıtlar, pasif sigara maruziyeti, iş yerinde maruz kalınan alerjen ve irritanlara maruz kalmak üzerinde durulan etmenlerdir."

Kovid-19'un da başlıca etkilerini akciğerde yaptığını, ciddi akciğer enfeksiyonuna, solunum yetmezliğine, kalıcı akciğer hasarına neden olabildiğini hatırlatan Yılmaz, "Bu hastalık akciğer kanserli, KOAH gibi altta yatan akciğer hastalığı olanlarda çok daha ağır seyretme eğiliminde. Bu nedenle pandemi sürecinde göğüs hastalıkları branşına ağır sorumluluklar düştü." dedi.

Prof. Dr. Yılmaz, pandemi başlangıcında bilim kurulunun oluşturulması, toplumsal hareketliliğin önlenmesi, sağlık kurumlarının organizasyonu ile etkin bir salgın yönetimi yapıldığını, sağlık kuruluşlarında yığılmanın önlendiğini, haziran ayında yeni normal tanımı ve bu tanım doğrultusunda yönetilen pandemi sürecinin eski normal algısı ile sürdüğünü söyledi.

"Sigara Kovid-19'un da oldukça ağır seyretmesine neden oluyor"

Toplumsal hareketliliğin artması sonucunda hasta sayılarında ciddi artışlar gözlendiğini ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hasta sayılarındaki artış hem hastane hem de filyasyon ekiplerinin çalışma gücünü zorlar hale gelmiştir. Salgın yönetiminde anahtar özellik taşıyan sosyal mesafe, maske kullanımı ve temizlik uyarılarına rağmen vaka sayısındaki dramatik artış yönünde bilgi sahibi olmayan halkımızın önlemler konusunda da titizlik göstermediği gözlenmektedir. Gün boyunca yaklaşık günde 20-23 bin kez farkına varmadan gerçekleştirdiğimiz nefes alma eylemi, enfeksiyonlar, sigara, hava kirliliği ve bunlara bağlı akciğer hastalıkları sonucunda gittikçe farkına vararak ve zorlanarak gerçekleştirdiğimiz bir eylem haline gelmektedir. Aslında bu sorunun çözümü büyük oranda biz insanların elinde. Sigara kullanımı ülkemizin en önemli sağlık problemlerinin başta gelen etmenlerindendir. Sigara çözümlenebilir global bir problemdir. Sigara güncel problem olan Kovid-19'un da oldukça ağır seyretmesine neden olmakta, bu hastalığa yakalanma oranı sigara içenlerde 14 kat daha fazla olmaktadır. Bu hastalığın etkin bir tedavi yöntemi olmadığından, en önemli yaklaşım hastalığa yakalanmamaktır. Maske, sosyal mesafe ve hijyen, hastalıktan korunmada basit ancak o kadar da etkin yöntemlerdir. Pandemi halen çok yoğun bir şekilde devam etmektedir ancak alınacak önlemler için hiçbir zaman geç değil. Toplumda yaşayan her bireyin sorumluluğu, maske, mesafe ve temizlik önlemlerine uymaktır."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER