İSTANBUL (AA) - Kulak Burun Boğaz, Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Aytuğ Altundağ ve ekibince yapılan araştırma, burun anatomisinin farklı olması nedeniyle koku alanı daha geniş ve koku alma hacmi daha büyük olanlarda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sonrası koku alma bozukluğunun kalıcı olma riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının en önemli semptomlarından birinin koku kaybı olduğu biliniyor. Tıp dilinde "anozmi" olarak adlandırılan bu durum, birçok araştırmaya da konu oldu.
Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Acıbadem Hastanesi Kulak Burun Boğaz, Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Aytuğ Altundağ'ın aralarında nöroloji ve radyoloji alanından uzmanların bulunduğu ekiple gerçekleştirdiği araştırmada, Kovid-19 geçirenlerde koku kaybının kalıcı olup olmadığına yoğunlaşıldı.
Bunun üzerine ekip tarafından, 29'u sağlıklı olmak üzere, 24'ü Kovid-19'a, 38'i ise diğer virüslere bağlı koku alma bozukluğu olan kişilerin burun anatomileri incelendi.
Prof. Dr. Altundağ ve ekibi, incelemelerinin sonucunda, burun anatomisinin farklı olması nedeniyle koku alanı daha geniş ve koku alma hacmi daha büyük olan kişilerde, Kovid-19 sonrası koku alma bozukluğunun kalıcı olma riskinin daha yüksek olduğunu gözlemledi.
Türk bilim insanlarının "Kovid-19 hastalarında koku alanı ölçümleri" başlıklı bu araştırması Amerikan Kulak Burun Boğaz Cemiyeti'nin resmi yayın organı olan "Otolaryngology-Head and Neck Surgery" adlı hakemli dergide de yayımlandı.
"(Kovid-19'a yakalanmadan önce) Çok rahat koku aldıklarını söylediler"Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, Kovid-19'da koku alma bozukluğuna dair ilk bulguların salgının ilk açıklandığı Aralık 2019'dan itibaren tespit edildiğini ancak Şubat 2020'den sonra dünyada yoğun olarak rapor edilmeye başlandığını dile getirdi.
Kendilerinin de martın sonunda Türkiye'deki gerekli kurumları ve toplumu, "Eğer ani koku alma bozukluğunuz varsa viral enfeksiyon geçirebilirsiniz. Bu geçirdiğiniz viral enfeksiyonun da Kovid-19 olma ihtimali çok yüksek." diyerek uyardıklarını anlatan Altundağ, ilerleyen süreçte bunun aslında çok temel bir bulgu olduğunun ve Kovid-19 hastalarının birçoğunda geçici olarak yaşandığının görüldüğünü ifade etti.
Prof. Dr. Altundağ, zaman içerisinde bir grup hastada bu durumun "uzamış koku alma bozukluğu" olarak ortaya çıktığını, martta Kovid-19'u atlatıp hala koku alma bozukluğu devam eden hastalar bulunduğunu, bu hastaların hem genç hem de yaşlı hastalar olabildiğini kaydetti.
Uzamış koku alma bozukluğu yaşayan vakalar üzerine ekip arkadaşlarıyla bilimsel hipotezlerini bir çalışmaya dönüştürdüklerini aktaran Altundağ, şöyle konuştu:
"(Kovid-19 bulguları) Uzamış hastalarda, koku alma bozukluğu geçmeyen hastalarda nasıl bir ortak bulgu ve problem var?' diye baktık. Aslında daha önce bildirilen bir şey vardı; ACE2 reseptörünün koku alanında çok yoğun bulunduğu. Biz de çalışmamızda bu kişilerin burun anatomisinde bir farklılık gördük. Koku alanı daha geniş, koku alma hacmi daha büyük olan hastalarda kalıcı koku alma bozukluğu riski de çok daha fazla. Bu insanlarla konuştuğumuzda öncesinde çok iyi, çok rahat koku aldıklarını söylediler. Bunun avantajını nasıl sağladıklarına baktığımızda da daha fazla koku reseptör hücresi içeren bir burun anatomisi vardı bu insanlarda. Bunu gözlemlemiş olduk. Biz, insanın savunma mekanizması mücadelede virüsü nerede karşılıyor, burunda mı karşılıyor, akciğere ne hızla gidiyor ve beyne doğru koku alma yolunu kullanarak mı gidiyor, bu mantıkla araştırmaya başladık ve burundaki yolları inceledik. Hastalarda da bu farklılıkları araştırmayla saptamış olduk."
"Genç-yaşlı demeden, kalıcı koku alma bozukluğunuz olabilir"Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, araştırmada gözlemledikleri hastaların Kovid-19'u atlatan, hastalıkla ilgili diğer şikayetleri geçen fakat koku alma bozuklukları hala devam eden kişiler olduklarını, bunların bir bölümünün kısmi olarak koku alma duyularını geri kazandığını, bir kısmının ise henüz geri kazanamadığını dile getirdi.
Uzamış Kovid-19 yani Kovid-19'a bağlı beyin sisi bulguları, "kafam sersem-sepet" hali, kronik yorgunluk durumu gibi kavramların sıkça tartışılan konular olduğuna, bugünlerde ise koku alma bozukluğunun da bazı hastalarda kalıcı olup olmayacağı üzerine gözlemlerin yapıldığına işaret eden Altundağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aslında kış dönemi yaklaşırken tüm viral enfeksiyonlarda bazı bireylerde kalıcı koku alma bozukluklarını görebiliyoruz. İnsanları tekrar uyarmak gerekiyor; genç-yaşlı demeden, bu hastalığa bağlı, iyileşmeyen kalıcı koku alma bozukluğunuz olabilir. Evet, oran düşüktür. Normal Kovid-19 enfeksiyonunda çok hızlı olarak koku duyusu geri gelir ama burnunuzda bir anatomik farklılık varsa, olfaktör kleft dediğimiz koku yarığında bir genişleme varsa kokuyla ilgili hasarlarınızın da daha uzun sürebileceğini bilmeniz gerekiyor."
Prof. Dr. Altundağ, burundaki anatomik farklılık ve koku yarığındaki genişlemeye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Burnumuzun girişinde koku hücreleri yoktur. Koku hücreleri sadece burnumuzun çatı kısmında vardır. Bu burun çatısındaki koku yarığı dediğimiz alan daha geniş bu insanlarda. Daha geniş olunca daha çok ACE2 reseptörü oluyor o bölgede. Koronavirüs de hücre içine girerken ACE2 reseptörünü kullanıyor. Dolayısıyla ya akciğere ya da burun dikine yani koku alanına doğru gidecek. Burunda yoğunluk bulduğu için de oraya gidiyor ve virüsle savaş burunda başlıyor. Koku alma bozukluğu yaşayanlar yani savaşı yukarıda yaşayan hastalarda koronavirüsün klinik şiddetinin daha hafif olduğuna dair çalışmalar da var. Çünkü akciğere inmek yerine yukarıdalar."
Kovid-19 sürecinde sigara içilmemesinin önemine dikkati çeken Altundağ, sigaranın burundaki bariyerleri ve burnun savunma mekanizmasını bozduğunu vurguladı.
Burnun koronavirüsün bir ön cephesi olduğunu belirten Altundağ, "Burunda izole edebilirse çok daha klinik şiddeti hafif, belki de ayaktan geçirecektir. Zaten asemptomatik veya taşıyıcı dediğimiz pek çok vakada aslında bunu gördük. Herhangi bir öksürük, nefes darlığı bulgusu yok sadece koku alma bozukluğu var. O yüzden burun anatomisinin virüsleri algılamada çok önemli olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
Koku duyusunu geri kazanabilmek için "koklama egzersizleri" önerisiSalgının başından bu yana, oluşturdukları küresel kimyasal algılar çalışma grubu ile çok uluslu ve çok merkezli çalışmalar yaptıklarını, son araştırmalarında bu çalışmalarındaki bilgilerden de faydalandıklarını anlatan Altundağ, gerçekleştirdikleri bu çalışmanın, özellikle virüslere bağlı kimyasal ve koku alma duyularına dair hasarların algılanmasında çok faydalı olacağını düşündüklerinin altını çizdi.
Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, Kovid-19'u atlattıktan sonra koku alma duyusu geri gelmeyen kişilere şu tavsiyelerde bulundu:
"Koku duyunuz hızlı geri geliyorsa endişelenmenize gerek yok. Fakat Kovid-19 enfeksiyonunuz geçti ve hala koku alma duyunuz geri gelmediyse mutlaka evde koklama egzersizleri yapın. Koklama egzersizleri kokunun geri kazanılmasında çok önemli. Mevcut kokularla uçucu yağlarla yapabilirsiniz veya bulduğunuz normal kokularla yapabilirsiniz. Kokuları koklamak ve oradaki hücrelerin yenilenmesini sağlamak çok önemli. Çünkü koku hücreleri kendini yenileyebilen sinir hücreleri. Biz bu avantajdan yararlanıyoruz. O yüzden hastalar beklemesinler evde mutlaka kokularla egzersiz yapsınlar."
Kendisine koku kaybı nedeniyle başvuran hastalarda koku egzersizi yöntemini denediklerini ve birçok kişiyi tedavi ettiklerini ifade eden Altundağ, "Bunu da nereden biliyoruz? Daha önceki influenza ve rinovirüs hastalarındaki o tecrübelerimizi Kovid-19 hastalarında kullandık. Çok az bir kısmında tedaviye cevap vermeyenler var. Onları da şu anda takip ediyoruz ama büyük bir kısmı geri geliyor. Bu bizim için sevindirici." şeklinde konuştu.
Öte yandan Altundağ, yaptıkları çalışmayı genişleterek ikinci bir araştırma daha gerçekleştirdiklerini ve onun da bir radyoloji dergisinde yayımlandığını dile getirdi.
İkinci çalışmalarında Kovid-19 geçirdikten sonra koku alma bozukluğu gelişen ve gelişmeyen kişileri baz aldıklarını aktaran Altundağ, bu araştırmada da koku alma bozukluğu oluşan bireylerde koku alanının daha geniş olduğunun saptandığını sözlerine ekledi.
Muhabir: Elif Küçük