AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, laiklik ilkesini anayasadan kaldırmak gibi bir niyetlerinin olmadığını belirterek, yeni hazırlanan anayasa metninde anayasa ilkesinin korunduğunu söyledi.
Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik anayasada olmamalıdır” sözlerine ilişkin açıklama yapan AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, laiklik ilkesini anayasadan kaldırmak gibi bir niyetlerinin olmadığını söyledi.
Meclis Başkanı Kahraman’ın daha önceden buna benzer açıklamaları olduğunu hatırlatan ve Meclis başkanı olarak bu açıklamayı yaptığında daha da bir anlam kazandığını söyleyen Burhan Kuzu, laiklik ilkesini anayasadan kaldırmak gibi bir niyetlerinin olmadığını, hazırlanan yeni anayasada bu ilkenin korunduğunu kaydetti. Kahraman’ın açıklamalarını belli bir kesimin fazla abartarak üstüne gittiğinin altını çizen Kuzu, “Laiklik ilkesi dünya anayasalarına baktığınızda üç dört tanesinde yazan bir ilke. O ilkenin orada olmaması laik olmadığı anlamına gelmiyor. Temenni olarak söylemiş olabilir. Türkiye şartlarında tarihi sürece baktığınızda zaman içinde Türkiye’nin bir dönüşüm sürecine denk gelen bir ilke, biz anayasa sürecine bunu koyduk, aynen muhafaza ediyoruz. Hem 2007 hem 2012 hem de yeni hazırlanan son olarak kabul ettiğimiz metinde de cumhuriyetin nitelikleri sayılırken ‘demokratik, laik sosyal bir hukuk devletidir’ biçimindeki ifade korunuyor. Ama laikliğe farklı anlamlar verilince Türkiye’de bu tip çıkışlar olmak durumunda kalıyor. Bu ülkede başörtüsü sıkıntısı, imam hatip okullarına yapılan zulümlerde, giyim kuşama karışmalarda, parti kapatmalarda hep bu irtica ve arkasındaki laiklik ilkesine dayanılarak bunlar yapıldı. Kötü uygulama yapılması ilkenin kalkması anlamına gelmez. Şuan anayasamızda laiklik ilkesi var ama o sorunların çoğu çözülmüş durumda. Bunlar sorun olmaktan çıktı ama laikliğe de bir şey olmadı. Bizim bu ilkeyi kaldırmak gibi bir niyetimiz yok. Biz bunu bir temenni olarak, kendi kanaati olarak, ifade özgürlüğü bağlamındaki bir düşüncesi olarak algılamamızda yarar var” dedi.
"ALMAN ANAYASASINDA BU VAR"
Kahraman’ın anayasada bir takım dini ifadelerin bulunması şeklindeki görüşüne yönelik açıklamalarda bulunan Kuzu, “Bazı anayasalarda bunlar var. Alman anayasasında, ‘bizi yaratan yüce tanrı’ gibi bir ifade var. Yunanistan anayasasında devletin dinini belirterek net olarak vurgular. Atatürk’ün ilk anayasasında ‘devletin dini İslam’dır’ şeklinde hüküm orada da vardı. Bunların olup olmaması laikliği sarsan hükümler değil. Belki başlangıç bölümünde dini ifadeler olabilir, bunların sisteme bir zararı olmaz. Laiklik önemli bir ilke, bunun korunmasında fayda var. O ilkenin de sorun çıkardığını da bildiğimize göre belki maddenin kendi içinde ‘şu anlama gelen laiklik’ diyerek, önce sıfatlarını sayarak, ‘din ve vicdan özgürlüğünün garantisi olan, ibadet hürriyetinin teminatı olan’ gibi başına konabilir. Laiklik aslında bu anlama gelir ama bir de yazmış olursun, fazlalık olur. ‘Ne kadar dini ayıklarsak toplumdan o kadar gelişmiş oluruz’ mantığı var temelinde bu işin, öyle olunca uygulaması da böyle olmaması gerekirken böyle oldu. İlkenin kendisi korunacaktır” diye konuştu.
Kahraman’ın açıklamalarına gelen tepkilerin fazla olduğunu söyleyen Kuzu, “Bir anayasa yapıyoruz şuanda, ‘acaba o niyetle mi söylendi’ gibi algılandı. Meclis başkanı söylüyor bu konuyu. Meclis Başkanı sıfatı altında olunca farklı algılandı, tepki ondan geldi. Bizim metnimizde bu ilke korunuyor, bu olaydan önce de korunuyordu” şeklinde konuştu.
“HDP TAM BİR SUÇ MAKİNESİ OLMUŞ”
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının teröre destek veren HDP’li vekiller nedeniyle Türkiye’nin gündemine geldiğini kaydeden Kuzu, konunun Doğu’daki vatandaşlara farklı anlatıldığını “Neden kendi dosyalarına dokunmuyorlar” diyerek farklı tarafa çekildiğini kaydetti. Cumhuriyet tarihi boyunca 43 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırıldığını belirten Kuzu, “HDP’nin durumu çok vahim. HDP tam bir suç makinesi olmuş, tam bir aymazlık. Ben 24. Dönemde Anayasa Komisyonu Başkanlığını bıraktığımda 2 bin 300 dosyanın bin 700’ü HDP’ye aitti. Suç işlemekte kendisine zerre kadar engelleme koymuyor. Dokunulmazlıkların arkasına sığınarak yapıyorlar. 5-6 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması gündeme gelince, ‘kendilerine dokunmuyorlar’ yaygarası koparılınca Başbakanımız da ‘hodri meydan’ dedi ve ne kadar dosya varsa işin içine girdi. Bu konuyu HDP çok kötü kullandı. Şimdi de diyorlar ki ‘mahkeme çağırsa da biz gitmeyeceğiz’ diyorlar. Halbuki, 7 Haziran’da buna benzer bir konu gündeme gelince dilekçe verip ‘dokunulmazlığımızı kaldırın’ dediler. Meclis yok, çoğunluk yok, çalışma durumu yok, 7 Haziran sendromu, Şimdi niye vermiyorsunuz dokunulmazlıklar kaldırılsın diye, ortam meselesi” dedi.
CHP’nin dokunulmazlıkların tamamen kaldırılması yönündeki talebinin doğru olmadığını ifade eden Kuzu, “CHP’nin önergesi küllen ret. Mantıksız, tutarsız bir görüş. Bir geçici madde koyarak bu işi halletme yolu seçildi. ‘Bu anayasaya aykırı’ deniliyor. Anayasanın kendi içindeki istisnalar anayasaya aykırı olmaz. Anayasa kuralları arasında bir eşitlik durumu var. Kanunla yapsan tabi yapamazsın, ama anayasayı değiştirirsen tabi ki yaparsın. Anayasada bir hüküm var, ‘seçim yasalarında yapılan değişiklikler 1 yıl sonraki seçimde uygulanabilir’ der. Diyelim seçime 1 yıldan az süre var, bir değişiklik yaptık, uygulamak istiyoruz, ne yapacağız, bir geçici madde ekliyoruz anayasaya, ‘şu kural için şu süre uygulanmaz’ diyoruz. Bu yaptığımız onun gibi bir şey. Ortada anayasaya aykırı bir durum yok” diye konuştu.
(İHA)
Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik anayasada olmamalıdır” sözlerine ilişkin açıklama yapan AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, laiklik ilkesini anayasadan kaldırmak gibi bir niyetlerinin olmadığını söyledi.
Meclis Başkanı Kahraman’ın daha önceden buna benzer açıklamaları olduğunu hatırlatan ve Meclis başkanı olarak bu açıklamayı yaptığında daha da bir anlam kazandığını söyleyen Burhan Kuzu, laiklik ilkesini anayasadan kaldırmak gibi bir niyetlerinin olmadığını, hazırlanan yeni anayasada bu ilkenin korunduğunu kaydetti. Kahraman’ın açıklamalarını belli bir kesimin fazla abartarak üstüne gittiğinin altını çizen Kuzu, “Laiklik ilkesi dünya anayasalarına baktığınızda üç dört tanesinde yazan bir ilke. O ilkenin orada olmaması laik olmadığı anlamına gelmiyor. Temenni olarak söylemiş olabilir. Türkiye şartlarında tarihi sürece baktığınızda zaman içinde Türkiye’nin bir dönüşüm sürecine denk gelen bir ilke, biz anayasa sürecine bunu koyduk, aynen muhafaza ediyoruz. Hem 2007 hem 2012 hem de yeni hazırlanan son olarak kabul ettiğimiz metinde de cumhuriyetin nitelikleri sayılırken ‘demokratik, laik sosyal bir hukuk devletidir’ biçimindeki ifade korunuyor. Ama laikliğe farklı anlamlar verilince Türkiye’de bu tip çıkışlar olmak durumunda kalıyor. Bu ülkede başörtüsü sıkıntısı, imam hatip okullarına yapılan zulümlerde, giyim kuşama karışmalarda, parti kapatmalarda hep bu irtica ve arkasındaki laiklik ilkesine dayanılarak bunlar yapıldı. Kötü uygulama yapılması ilkenin kalkması anlamına gelmez. Şuan anayasamızda laiklik ilkesi var ama o sorunların çoğu çözülmüş durumda. Bunlar sorun olmaktan çıktı ama laikliğe de bir şey olmadı. Bizim bu ilkeyi kaldırmak gibi bir niyetimiz yok. Biz bunu bir temenni olarak, kendi kanaati olarak, ifade özgürlüğü bağlamındaki bir düşüncesi olarak algılamamızda yarar var” dedi.
"ALMAN ANAYASASINDA BU VAR"
Kahraman’ın anayasada bir takım dini ifadelerin bulunması şeklindeki görüşüne yönelik açıklamalarda bulunan Kuzu, “Bazı anayasalarda bunlar var. Alman anayasasında, ‘bizi yaratan yüce tanrı’ gibi bir ifade var. Yunanistan anayasasında devletin dinini belirterek net olarak vurgular. Atatürk’ün ilk anayasasında ‘devletin dini İslam’dır’ şeklinde hüküm orada da vardı. Bunların olup olmaması laikliği sarsan hükümler değil. Belki başlangıç bölümünde dini ifadeler olabilir, bunların sisteme bir zararı olmaz. Laiklik önemli bir ilke, bunun korunmasında fayda var. O ilkenin de sorun çıkardığını da bildiğimize göre belki maddenin kendi içinde ‘şu anlama gelen laiklik’ diyerek, önce sıfatlarını sayarak, ‘din ve vicdan özgürlüğünün garantisi olan, ibadet hürriyetinin teminatı olan’ gibi başına konabilir. Laiklik aslında bu anlama gelir ama bir de yazmış olursun, fazlalık olur. ‘Ne kadar dini ayıklarsak toplumdan o kadar gelişmiş oluruz’ mantığı var temelinde bu işin, öyle olunca uygulaması da böyle olmaması gerekirken böyle oldu. İlkenin kendisi korunacaktır” diye konuştu.
Kahraman’ın açıklamalarına gelen tepkilerin fazla olduğunu söyleyen Kuzu, “Bir anayasa yapıyoruz şuanda, ‘acaba o niyetle mi söylendi’ gibi algılandı. Meclis başkanı söylüyor bu konuyu. Meclis Başkanı sıfatı altında olunca farklı algılandı, tepki ondan geldi. Bizim metnimizde bu ilke korunuyor, bu olaydan önce de korunuyordu” şeklinde konuştu.
“HDP TAM BİR SUÇ MAKİNESİ OLMUŞ”
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının teröre destek veren HDP’li vekiller nedeniyle Türkiye’nin gündemine geldiğini kaydeden Kuzu, konunun Doğu’daki vatandaşlara farklı anlatıldığını “Neden kendi dosyalarına dokunmuyorlar” diyerek farklı tarafa çekildiğini kaydetti. Cumhuriyet tarihi boyunca 43 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırıldığını belirten Kuzu, “HDP’nin durumu çok vahim. HDP tam bir suç makinesi olmuş, tam bir aymazlık. Ben 24. Dönemde Anayasa Komisyonu Başkanlığını bıraktığımda 2 bin 300 dosyanın bin 700’ü HDP’ye aitti. Suç işlemekte kendisine zerre kadar engelleme koymuyor. Dokunulmazlıkların arkasına sığınarak yapıyorlar. 5-6 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması gündeme gelince, ‘kendilerine dokunmuyorlar’ yaygarası koparılınca Başbakanımız da ‘hodri meydan’ dedi ve ne kadar dosya varsa işin içine girdi. Bu konuyu HDP çok kötü kullandı. Şimdi de diyorlar ki ‘mahkeme çağırsa da biz gitmeyeceğiz’ diyorlar. Halbuki, 7 Haziran’da buna benzer bir konu gündeme gelince dilekçe verip ‘dokunulmazlığımızı kaldırın’ dediler. Meclis yok, çoğunluk yok, çalışma durumu yok, 7 Haziran sendromu, Şimdi niye vermiyorsunuz dokunulmazlıklar kaldırılsın diye, ortam meselesi” dedi.
CHP’nin dokunulmazlıkların tamamen kaldırılması yönündeki talebinin doğru olmadığını ifade eden Kuzu, “CHP’nin önergesi küllen ret. Mantıksız, tutarsız bir görüş. Bir geçici madde koyarak bu işi halletme yolu seçildi. ‘Bu anayasaya aykırı’ deniliyor. Anayasanın kendi içindeki istisnalar anayasaya aykırı olmaz. Anayasa kuralları arasında bir eşitlik durumu var. Kanunla yapsan tabi yapamazsın, ama anayasayı değiştirirsen tabi ki yaparsın. Anayasada bir hüküm var, ‘seçim yasalarında yapılan değişiklikler 1 yıl sonraki seçimde uygulanabilir’ der. Diyelim seçime 1 yıldan az süre var, bir değişiklik yaptık, uygulamak istiyoruz, ne yapacağız, bir geçici madde ekliyoruz anayasaya, ‘şu kural için şu süre uygulanmaz’ diyoruz. Bu yaptığımız onun gibi bir şey. Ortada anayasaya aykırı bir durum yok” diye konuştu.
(İHA)