Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Egemenlik haklarımızla ilgili hassasiyetten en küçük taviz vermemizi kimse beklemesin. Bu millet aç kalır, açıkta kalır ama asla istiklalinden vazgeçmez" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Anadolu Otel’de düzenlenen ’Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu 22. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin DAEŞ’ten petrol aldığı yönündeki iddialara ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Paris’teki İklim Değişikliği Zirvesi’nde de liderlerle yaptığım toplantıda söyledim, ’Bakın Türkiye Cumhuriyeti’nin DAEŞ’ten petrol aldığını belgelerle Rusya ispat etmeye mecburdur, aksi takdirde bu bir iftiradır’. Eğer, ispat ederse ben Cumhurbaşkanlığı makamında durmam ama ispat edemezse kendisi makamını bırakır mı, koltuğunu bırakır mı bu önemli? Türkiye’nin petrol aldığı yerler, doğalgaz aldığı yerler bellidir. Birinci sırada Rusya, ikinci sırada İran, üçüncü sırada Azerbaycan, dördüncü sırada Kuzey Irak, beşinci sırada Katar, ardından Cezayir, zaman zaman Nijerya’dan biz bu ihtiyacımızı karşılıyoruz. Kim alıyor, onu da söyleyeyim, hem Rus pasaportu sahibi hem de Suriyeli olan George Haswani’dir ve DAEŞ’ten petrolü alıyor hem rejime satıyor hem uluslararası belli bu işi yapan camiaya satıyor. Bunu en son Amerikan Hazine Bakanlığı belgelerle açıkladı. Bir de meşhur Rusların satranç ustası var, o da bu yarışın içerisinde, o da bu petrol tüccarlığını yapıyor. Bunları biz elimizde belgelerimiz var, bunları dünyaya açıklayacağız. İran Devlet Başkanı ile bunu konuştum, dedim ki siz çok büyük bir yanlışın içindesiniz, eğer bu böyle devam ederse bunun karşısı çok ağır olur, bedelini İran olarak ağır ödersiniz. 10 gün falan sürdü, daha sonra sitelerinden bunu kaldırdılar. Çünkü iftira ve takiye üzerine kurulu sistemler bu işi daha çok kullanıyor" dedi.
Bugüne kadar 380 bin insanın hayatını kaybettiği, 12 milyon insanın yerinden edildiği, bunlardan 5 milyonunun ülke dışına gitmek durumunda kaldığı Suriye ve onun ilintilerinin konuşulduğunu anlatan Erdoğan, "Bize göre Suriye’deki asıl sorun budur. Bu sorun çözülmeden ne mülteci ne de terör meselesinde gerçek bir ilerleme sağlanamaz. Bu gerçeğe rağmen pek çok ülke Suriye’de sebep yerine sadece sonuçlara odaklanıyor ve bunlar üzerinden harekat planları yapıyorlar. Elbete bu tavrın gerisindeki siyasi, diplomatik ve stratejik sebepleri görmüyor değiliz. Bizim derdimiz Suriye halkının en kısa sürede ülkelerinde kendilerine güvenli ve huzurlu bir gelecek kurmalarına yardımcı olmaktır. Bu konuda önerilerimizi paylaşıyoruz. Suriye’de faaliyet gösteren, diğer ülkelerle yaşadığımız sıkıntıların temelinde işte bu temel anlayış farkı bulunuyor. Biz, Suriyeli kardeşlerimizin can güvenliğini ve geleceğini korumanın peşindeyiz, onlar ise sadece kendi çıkarları zaviyesinde meseleye yaklaşıyorlar. Onlar bugün varlar yarın muhtemelen olmayacaklar ama biz Suriye’deki kardeşlerimizle birlikte aynı coğrafyada yaşamaya devam edeceğiz. Dolayısıyla bizim meseleye onlar gibi yaklaşmamız, hadiseler karşısında onlar gibi tepki vermemiz söz konusu olamaz" şeklinde konuştu.
"BU MİLLET AÇ KALIR, AÇIKTA KALIR AMA ASLA İSTİKLALİNDEN VAZGEÇMEZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yarın bütün bu işler geride kaldığında inşallah oradaki kardeşlerimizin karşısına gönül huzuruyla başımız dik, alnımız ak çıkacağız. Bunun için de Suriye konusundaki ilkeli ve insani tavrımızı devam ettireceğiz. G-20’de Kanada bizden 25 bin mülteci istedi, ’Bununla ilgili bize yardımcı olun’ dediler. Biz bunun çalışmasını yapıyoruz. Dün, Katar ziyaretinde, Katar bu konuda ’Biz mültecilerden bir kısmını alabiliriz’ dedi. Hatta bir de işgücü anlaşması yapalım dedi ve az önce değerli Bakanıma da söyledim, İşkur vasıtasıyla nitelikli niteliksiz Katar’a buradan bir miktar, biz buradan Türk vatandaşını da gönderebileceğiz. Bu, dayanışmamız sebebiyle inanıyorum ki işsizler noktasında da ciddi bir değerlendirmeyi yapmış olacağız. Bu meselede ayrıca Suriye ile ilgili görüş farklılığımız olan ülkelere karşı özel bir husumetimiz yoktur. Bununla birlikte egemenlik haklarımızla ilgili hassasiyetten en küçük taviz vermemizi de kimse bizden beklemesin. Bu millet aç kalır, açıkta kalır ama asla istiklalinden vazgeçmez."
"TÜRKİYE HUSUMET BESLEYENLERE KAYBETTİREN BİR KONUMDADIR"
Sokullu Mehmet Paşa’nın İnebahtı Savaşı ile ilgili sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Biz Kıbrıs’ı almakla sizin kolunuzu kestik, siz ise İnebahtı’da bizim sakalımızı kestiniz. Kesilen kol yerine gelmez ama kesilen sakal daha gür olarak yeniden çıkar. Türkiye, bugün de kendisine dost olanlara kazandıran, husumet besleyenlere kaybettiren bir konumdadır. Biz, ilişkilerimizi kin, nefret, hırs gibi duygular üzerine değil, insani ve diplomatik zemin üzerine kuran, yükselten bir ülkeyiz. Bu şekilde de devam edeceğiz" dedi.
"ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN DEVLETTE YER ALMASI SÜRECİNİ DEVAM ETTİRECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Engelliler Günü olduğunu belirterek, "Akşam külliyemizde tüm engelli kardeşlerimizle beraber olacağız. Başbakanlığım döneminde engelli kardeşlerimizin kamu kurumlarında yer alması noktasında çok büyük gayretlerimiz oldu. Az önce rakamlar da verildi ve bundan sonra da atılan temel üzerine engelli kardeşlerimizin devlette yer alması sürecini devam ettireceğiz. Biz her zaman şunu söyledik; engelli olmak bir kader mağduru olmak değildir. Dolayısıyla biz, onların o hayata ortak olma, hayata katılma aşklarını bu şekilde önce kamuda değerlendirelim diyoruz, özel sektörde de işverenlerimiz bu noktada gelsinler yine engelli kardeşlerimize kapılarını açsınlar. Gayet güzel, başarılı bir şekilde de bu süreci sürdürüyoruz. Türkiye’nin her alanda olduğu gibi sendikacılıkta da yerli ve milli kuruluşlara da ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Türk-İş ülkemizde işçi haklarını savunulması, sendikacılığın geliştirilmesi yanında çalışma hayatımızda, aynı zamanda milli meselelerimizle ilgili konularda temayüz etmiş bir kuruluştur. Önümüzdeki dönemde Türk-İş’ten bu doğrultuda çok daha gür, net duruşlar beklediğimi ifade etmek istiyorum. Sayın Başkana ve yönetimine bugüne kadar yaptıkları hizmetler için teşekkür ediyorum, birliğiniz ve beraberliğiniz daim olsun diyorum" ifadelerini kullandı.
(İHA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Anadolu Otel’de düzenlenen ’Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu 22. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin DAEŞ’ten petrol aldığı yönündeki iddialara ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Paris’teki İklim Değişikliği Zirvesi’nde de liderlerle yaptığım toplantıda söyledim, ’Bakın Türkiye Cumhuriyeti’nin DAEŞ’ten petrol aldığını belgelerle Rusya ispat etmeye mecburdur, aksi takdirde bu bir iftiradır’. Eğer, ispat ederse ben Cumhurbaşkanlığı makamında durmam ama ispat edemezse kendisi makamını bırakır mı, koltuğunu bırakır mı bu önemli? Türkiye’nin petrol aldığı yerler, doğalgaz aldığı yerler bellidir. Birinci sırada Rusya, ikinci sırada İran, üçüncü sırada Azerbaycan, dördüncü sırada Kuzey Irak, beşinci sırada Katar, ardından Cezayir, zaman zaman Nijerya’dan biz bu ihtiyacımızı karşılıyoruz. Kim alıyor, onu da söyleyeyim, hem Rus pasaportu sahibi hem de Suriyeli olan George Haswani’dir ve DAEŞ’ten petrolü alıyor hem rejime satıyor hem uluslararası belli bu işi yapan camiaya satıyor. Bunu en son Amerikan Hazine Bakanlığı belgelerle açıkladı. Bir de meşhur Rusların satranç ustası var, o da bu yarışın içerisinde, o da bu petrol tüccarlığını yapıyor. Bunları biz elimizde belgelerimiz var, bunları dünyaya açıklayacağız. İran Devlet Başkanı ile bunu konuştum, dedim ki siz çok büyük bir yanlışın içindesiniz, eğer bu böyle devam ederse bunun karşısı çok ağır olur, bedelini İran olarak ağır ödersiniz. 10 gün falan sürdü, daha sonra sitelerinden bunu kaldırdılar. Çünkü iftira ve takiye üzerine kurulu sistemler bu işi daha çok kullanıyor" dedi.
Bugüne kadar 380 bin insanın hayatını kaybettiği, 12 milyon insanın yerinden edildiği, bunlardan 5 milyonunun ülke dışına gitmek durumunda kaldığı Suriye ve onun ilintilerinin konuşulduğunu anlatan Erdoğan, "Bize göre Suriye’deki asıl sorun budur. Bu sorun çözülmeden ne mülteci ne de terör meselesinde gerçek bir ilerleme sağlanamaz. Bu gerçeğe rağmen pek çok ülke Suriye’de sebep yerine sadece sonuçlara odaklanıyor ve bunlar üzerinden harekat planları yapıyorlar. Elbete bu tavrın gerisindeki siyasi, diplomatik ve stratejik sebepleri görmüyor değiliz. Bizim derdimiz Suriye halkının en kısa sürede ülkelerinde kendilerine güvenli ve huzurlu bir gelecek kurmalarına yardımcı olmaktır. Bu konuda önerilerimizi paylaşıyoruz. Suriye’de faaliyet gösteren, diğer ülkelerle yaşadığımız sıkıntıların temelinde işte bu temel anlayış farkı bulunuyor. Biz, Suriyeli kardeşlerimizin can güvenliğini ve geleceğini korumanın peşindeyiz, onlar ise sadece kendi çıkarları zaviyesinde meseleye yaklaşıyorlar. Onlar bugün varlar yarın muhtemelen olmayacaklar ama biz Suriye’deki kardeşlerimizle birlikte aynı coğrafyada yaşamaya devam edeceğiz. Dolayısıyla bizim meseleye onlar gibi yaklaşmamız, hadiseler karşısında onlar gibi tepki vermemiz söz konusu olamaz" şeklinde konuştu.
"BU MİLLET AÇ KALIR, AÇIKTA KALIR AMA ASLA İSTİKLALİNDEN VAZGEÇMEZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yarın bütün bu işler geride kaldığında inşallah oradaki kardeşlerimizin karşısına gönül huzuruyla başımız dik, alnımız ak çıkacağız. Bunun için de Suriye konusundaki ilkeli ve insani tavrımızı devam ettireceğiz. G-20’de Kanada bizden 25 bin mülteci istedi, ’Bununla ilgili bize yardımcı olun’ dediler. Biz bunun çalışmasını yapıyoruz. Dün, Katar ziyaretinde, Katar bu konuda ’Biz mültecilerden bir kısmını alabiliriz’ dedi. Hatta bir de işgücü anlaşması yapalım dedi ve az önce değerli Bakanıma da söyledim, İşkur vasıtasıyla nitelikli niteliksiz Katar’a buradan bir miktar, biz buradan Türk vatandaşını da gönderebileceğiz. Bu, dayanışmamız sebebiyle inanıyorum ki işsizler noktasında da ciddi bir değerlendirmeyi yapmış olacağız. Bu meselede ayrıca Suriye ile ilgili görüş farklılığımız olan ülkelere karşı özel bir husumetimiz yoktur. Bununla birlikte egemenlik haklarımızla ilgili hassasiyetten en küçük taviz vermemizi de kimse bizden beklemesin. Bu millet aç kalır, açıkta kalır ama asla istiklalinden vazgeçmez."
"TÜRKİYE HUSUMET BESLEYENLERE KAYBETTİREN BİR KONUMDADIR"
Sokullu Mehmet Paşa’nın İnebahtı Savaşı ile ilgili sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Biz Kıbrıs’ı almakla sizin kolunuzu kestik, siz ise İnebahtı’da bizim sakalımızı kestiniz. Kesilen kol yerine gelmez ama kesilen sakal daha gür olarak yeniden çıkar. Türkiye, bugün de kendisine dost olanlara kazandıran, husumet besleyenlere kaybettiren bir konumdadır. Biz, ilişkilerimizi kin, nefret, hırs gibi duygular üzerine değil, insani ve diplomatik zemin üzerine kuran, yükselten bir ülkeyiz. Bu şekilde de devam edeceğiz" dedi.
"ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN DEVLETTE YER ALMASI SÜRECİNİ DEVAM ETTİRECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Engelliler Günü olduğunu belirterek, "Akşam külliyemizde tüm engelli kardeşlerimizle beraber olacağız. Başbakanlığım döneminde engelli kardeşlerimizin kamu kurumlarında yer alması noktasında çok büyük gayretlerimiz oldu. Az önce rakamlar da verildi ve bundan sonra da atılan temel üzerine engelli kardeşlerimizin devlette yer alması sürecini devam ettireceğiz. Biz her zaman şunu söyledik; engelli olmak bir kader mağduru olmak değildir. Dolayısıyla biz, onların o hayata ortak olma, hayata katılma aşklarını bu şekilde önce kamuda değerlendirelim diyoruz, özel sektörde de işverenlerimiz bu noktada gelsinler yine engelli kardeşlerimize kapılarını açsınlar. Gayet güzel, başarılı bir şekilde de bu süreci sürdürüyoruz. Türkiye’nin her alanda olduğu gibi sendikacılıkta da yerli ve milli kuruluşlara da ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Türk-İş ülkemizde işçi haklarını savunulması, sendikacılığın geliştirilmesi yanında çalışma hayatımızda, aynı zamanda milli meselelerimizle ilgili konularda temayüz etmiş bir kuruluştur. Önümüzdeki dönemde Türk-İş’ten bu doğrultuda çok daha gür, net duruşlar beklediğimi ifade etmek istiyorum. Sayın Başkana ve yönetimine bugüne kadar yaptıkları hizmetler için teşekkür ediyorum, birliğiniz ve beraberliğiniz daim olsun diyorum" ifadelerini kullandı.
(İHA)