Çankırı’da 1905 yılında yapılan camide 5 nesildir aynı ailenin bireyleri imamlık yapıyor.
Çankırı’nın Ilgaz ilçesine bağlı Gaziler köyünde 1905 yılında köylülerin katkılarıyla inşa edilen köy camisinde imamlık adeta babadan oğla geçiyor. Caminin kuruluşunda fahri olarak imamlık yapan İsmail Efendi, o yıllarda en büyük hayalinin oğlunu aynı camide imam olarak görmek olduğunu söylüyor. Yıllar sonra İsmail Efendi’nin vefatının ardından oğlu Mustafa Efendi de babası gibi köyün imamı oluyor. Uzun yıllar köy cemaatine namaz kıldıran Mustafa Efendi’nin vefatının ardından bir süre imamsız kalan köyde köylüler, Mustafa Efendi’nin oğlunun göreve devam etmesini istiyor. Köylülerin ısrarına dayanamayan Mustafa Efendi’nin oğlu Arif Bahçeci, cübbesini ve fesini giyerek mihraba geçiyor. Uzun yıllar devam eden bu geleneğin ardından köyde aileye ’imamlar’ lakabı takılıyor. Arif Bahçeci’nin görev süresi dolunca imamlık eğitimi alan oğlu Arslan Bahçeci köye imam olarak atanıyor. Aslan Bahçeci de babası, dedesi ve dedesinin babası gibi uzun yıllar köy halkına namaz kıldırıyor. Köy camisini artık evi gibi görmeye başlayan aile, caminin bakım ve onarımını da kendi imkanları ile sağlıyor. Aslan Bahçeci de yıllardır devam ettirdiği imamlığı babası, dedesi ve dedesinin babası gibi oğlu Cemal Bahçeci’ye devrediyor.
2000 yılında göreve atandığını anlatan İmam Cemal Bahçeci, babası, dedesi, dedesinin babası ve dedesinin dedesinin de aynı camide imamlık yaptığını söyledi. Babasının aynı camide 41 yıl görev yaptığını ifade eden Bahçeci, "Babamdan önce dedem bu camide görev yaptı. Ondan önceki nesiller de var. Kısacası 1905 yılında kurulan bu camide bizim aile dışında yalnızca bir imam görev yapmış. Ben, dedemin dedesinden bu yana bu camide 5. kuşak olarak görev yapıyorum" dedi.
İmam Bahçeci, en büyük hayalinin oğlu Enes’in de aynı camide imamlık yapması olduğunu kaydetti
(İHA)
Çankırı’nın Ilgaz ilçesine bağlı Gaziler köyünde 1905 yılında köylülerin katkılarıyla inşa edilen köy camisinde imamlık adeta babadan oğla geçiyor. Caminin kuruluşunda fahri olarak imamlık yapan İsmail Efendi, o yıllarda en büyük hayalinin oğlunu aynı camide imam olarak görmek olduğunu söylüyor. Yıllar sonra İsmail Efendi’nin vefatının ardından oğlu Mustafa Efendi de babası gibi köyün imamı oluyor. Uzun yıllar köy cemaatine namaz kıldıran Mustafa Efendi’nin vefatının ardından bir süre imamsız kalan köyde köylüler, Mustafa Efendi’nin oğlunun göreve devam etmesini istiyor. Köylülerin ısrarına dayanamayan Mustafa Efendi’nin oğlu Arif Bahçeci, cübbesini ve fesini giyerek mihraba geçiyor. Uzun yıllar devam eden bu geleneğin ardından köyde aileye ’imamlar’ lakabı takılıyor. Arif Bahçeci’nin görev süresi dolunca imamlık eğitimi alan oğlu Arslan Bahçeci köye imam olarak atanıyor. Aslan Bahçeci de babası, dedesi ve dedesinin babası gibi uzun yıllar köy halkına namaz kıldırıyor. Köy camisini artık evi gibi görmeye başlayan aile, caminin bakım ve onarımını da kendi imkanları ile sağlıyor. Aslan Bahçeci de yıllardır devam ettirdiği imamlığı babası, dedesi ve dedesinin babası gibi oğlu Cemal Bahçeci’ye devrediyor.
2000 yılında göreve atandığını anlatan İmam Cemal Bahçeci, babası, dedesi, dedesinin babası ve dedesinin dedesinin de aynı camide imamlık yaptığını söyledi. Babasının aynı camide 41 yıl görev yaptığını ifade eden Bahçeci, "Babamdan önce dedem bu camide görev yaptı. Ondan önceki nesiller de var. Kısacası 1905 yılında kurulan bu camide bizim aile dışında yalnızca bir imam görev yapmış. Ben, dedemin dedesinden bu yana bu camide 5. kuşak olarak görev yapıyorum" dedi.
İmam Bahçeci, en büyük hayalinin oğlu Enes’in de aynı camide imamlık yapması olduğunu kaydetti
(İHA)