Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle finansal piyasalar oldukça çalkantılı geçen mart ayını geride bıraktı. Küresel pay piyasalarında neredeyse bütün endeksler martta değer kaybederken, başta ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) likidite sağlamaya yönelik adımları oynaklığın görece azalmasını sağladı.
Marta 108.379,30 seviyesinden başlayan BIST 100 endeksi, martın ilk günlerinde 113.106,60 puana kadar yükselse de artan salgın endişeleriyle küresel pay piyasalarındaki satış dalgasına paralel 81.936,40 puana kadar geriledi.
BIST 100 endeksi, küresel çapta alınan önlemlerin yanı sıra yurt içinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve ekonomi yönetiminin attığı adımların pozitif etkisiyle kayıplarını kısmen telafi etse de martta bir önceki ay kapanışına göre yüzde 15,43 değer kaybederek, Ekim 2008'den bu yana en sert aylık düşüşünü kaydetti ve mart ayını 89.643,71 puandan tamamladı.
Martta bankacılık endeksi yüzde 15,98, holding endeksi yüzde 17,05 değer kaybetti. Sektör endeksleri arasında tek kazandıran yüzde 0,50 ile ticaret, en çok gerileyen yüzde 37,86 ile spor oldu.
"Piyasalarda yavaş yavaş dengelenme çabası var"İnfo Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Yılmaz, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 salgını sebebiyle martta yaşanan panik havasının görece hafiflemiş olmasına rağmen gelecek süreçte ne olacağını tahmin etmenin hala güç olduğunu söyledi.
Gerek merkez bankalarının para politikalarıyla, gerekse hükümetlerin maliye politikalarıyla ekonomiye destek olmaya çalıştıklarını kaydeden Yılmaz, "Öncelikli amaç bir likidite sorununun doğmasını engellemekti bütün dünyada, şimdilik öyle bir sorun oluşmamış gibi görünüyor." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, ortadaki durumun bir pandemi sorunu olması sebebiyle atılan adımların ne derece karşılık bulacağını kestirmenin mümkün olmadığını, normalleşme için temel senaryonun öncelikle Kovid-19 salgınının hız kesmesi olduğunu belirtti.
Piyasalarda, paniğin ilk dönemlerinde ciddi manada teminat açığının ortaya çıkmasından korkulduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Bu süreçte kaygıyla herkes elinde ne bulunuyorsa, petrolünden tut altınına, hisse senedine kadar her şeyi sattı. Şimdi yavaş yavaş bir dengelenme çabası var." sözlerini kullandı.
Yılmaz, Güney Afrika'nın yatırım yapılabilir ülke notunu kaybetmesinin diğer gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde bir baskı yarattığını, Türkiye için şu durumda en önemli riskin CDS risk primindeki yükseliş olduğunu dile getirdi.
"Kademeli alım zamanı"BIST 100 endeksinde 124.500'den başlayan ve 82.000'e kadar gelen çok hızlı bir satış hareketinin görüldüğünü ifade eden Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu;
"Yatırımcıların çok büyük bir kısmının stop-loss'ları kullanamadığını gördük. Maalesef çok uzun yıllar sonra gelen yeni yatırımcılarda tekrar yeni bir mağdur grubu oluşturdu, ciddi para kaybı yaşadılar. 82.000'lerde bir tutunma çabası var. Eğer haber akışı daha kötüleşmezse oralarda tutunacağını düşünüyorum. Ama bir trend oluşması şüphesiz ki zaman alacak. Hala kısa vadeli işlemlerin ciddi bir risk taşıdığını da unutmamak lazım. Ama endeksin biraz daha aşağı gelebileceğini yani 82.000'inin de altına gelebileceğini göz ardı etmeden artık doğru sektör ve şirketler olmak üzere kademeli alıma geçilebilir diye düşünüyorum."
Yılmaz, kredili pozisyon taşımamak gerektiğini ve çok fazla günlük işlem yapmanın doğru olmadığına değinerek, ilk etapta BIST 100 endeksinin 93.000'inin üzerine çıkması halinde piyasanın bir miktar soluklanabileceğini kaydetti.
Sorun ortadan kalktığında veya yavaşladığında tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türk varlıklarda da bir değer kazanımı olacağını belirten Yılmaz, "Ama kabus sona erdiğinde fiyatlamalar nerede olacak önce ona bakmak lazım. Diğer taraftan dünyada muazzam bir likidite bolluğu var. Hatta daha da artabilecek gibi görünüyor. O yüzden Türkiye'nin burada fazla pay almak için olabildiğince doğru iletişimleri kurması gerekir." dedi.
Yılmaz, petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye ekonomisine pozitif etki sağlayacağını ancak buradan gelecek pozitif etkinin başta turizm ve ihracat tarafından gelecek negatif etkiyi karşılamaya yetmeyeceğini, dolayısıyla önümüzdeki günlerde de yavaş yavaş Türkiye'nin büyüme tahminlerinin yüzde 2-3 bandına doğru çekilmeye başlayabileceğini ifade etti.
"Alınan önlemler kısa vadede dengeleyici"AA Finans Analisti Cüneyt Paksoy da nisan ayına girerken oynaklığın sınırlı dengelenme içine girdiğini ancak bunun kalıcılığı için virüsün etkisine ilişkin grafiklerin global ölçekte tepe yaparak yatay ve alçalan trende dönmesi gerektiğini kaydetti.
Üst üste yüksek yüzdeli satıcılı günler eşliğinde ABD'de S&P 500 endeksinin 3.300 seviyelerinden, çok hızlı bir şekilde 2.000-2.200 bandına kadar gerilediğini belirten Paksoy, Avrupa borsalarının ise Almanya'da DAX endeksi önderliğinde ciddi kayıplar verdiğini anımsattı.
Paksoy, bu sürece paralel Türkiye'de dolar/TL'de 6.60 seviyelerine doğru bir hareket olduğunu ve tahvil faizlerinde şimdilik sınırlı yükseliş izlendiğini kaydetti.
Kovid-19 salgınına ilişkin ekonomi yönetimi, TCMB, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve kamu bankalarının önderliğinde eş zamanlı önlemlerin alındığını anımsatan Paksoy, önlemlerin kısa vadede dengeleyici, orta ve uzun vadede ise normalleşme sürecine bağlı olarak kaldıraçlı düzeltme etkisi yapabileceğin dikkati çekti.
Paksoy, BIST 100 endeksinde teknik olarak trend değişimi sinyali gibi görülen ve 105-106 bin civarında gerçekleşen 200 günlük ortalama kırılmasının ihlal olarak kalmasının, yükselen trende geri dönüş için oldukça önemli olduğunu belirtti.
90.000-93.000 bandının ardından 97.000-100.000 seviyelerinin önemli direnç bölgeleri olarak öne çıktığını kaydeden Paksoy, aşağı yönlü hareketlerde ise 80.000-83.000 desteğinin takip edileceğini söyledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com