TBMM
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Merkez Bankasının alacağı yetki doğrultusunda, ihracatçı olmayan küçük işletmelere dövizle borçlanmayı yasaklayacaklarını belirterek, "İhracatçılara son 3 yıllık ortalama yıllık ihracatlarının belirleyeceğimiz kata kadar döviz veya dövize dayalı borçlanmaya izin vereceğiz. Büyük şirketleri de eğer ihracatçı değillerse, mutlaka finansal korumaya zorlayacağız." dedi.
Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2018 yılı bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin 2023 hedeflerinin iddialı olduğunu vurgulayan Şimşek, önemli olanın iddialı hedeflere yönelik çaba göstermek, bu hedeflere ulaşma noktasında gerekenleri yapmak olduğunu söyledi. Bu hedeflerin küresel kriz öncesinde ortaya konulduğunu hatırlatan Şimşek, "Bu hedefler belki 2023 için şu anda iddialı görülebilir ama çabaladıktan sonra başarılabilir." ifadesini kullandı.
Orta Vadeli Program'da (OVP) asla bir kur hedeflerinin olmadığına işaret eden Şimşek, "Oradaki ima edilen kur, tamamen piyasanın şu anda anketler üzerinden öngördüğü kurdur. Bir varsayıma dayanıyor." değerlendirmesini yaptı.
Şimşek, burada önemli olanın büyüme hedefleri ve büyümenin arkasında bunu sağlayacak yapısal adımlar, cari açık, işsizlik, enflasyon gibi konulara çözüm üretme çabası olduğuna dikkati çekerek, OVP'nin bu anlamda içeriğinin zengin olduğunu kaydetti.
Bankacılık sektörüne yönelik spekülatif haberlerBankalara ilişkin her zaman stres testi yaptıklarını ifade eden Şimşek, 6 bankaya ceza konusunun tamamen spekülatif nitelikli bir haber olduğunu dile getirdi. Şu an itibarıyla kendilerine, BDDK'ya veya ilgili bankalara bu yönde iletilmiş bir araştırma ya da soruşturmanın olmadığını aktaran Şimşek, şöyle devam etti:
"Bu konu yine ABD Hazine Bakanı tarafından da yine benzer bir çerçevede düzeltilmiştir. Son dönemde uluslararası bazı basın ajansları birkaç hususta, konuda bu türden haberler üretmeye başladılar. 'Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da kredileri Almanya'nın zoruyla kesecek' dediler. Halbuki EBRD o hafta Ankara'daydı, ben daha o gün kendileriyle görüşmüştüm. EBRD yönetimiyle Washington'da görüşmüştüm. Bu seneye yakın, gelecek sene için de bir bütçeleme yani Türkiye'ye kaynak ayırma söz konusu. Nitekim hemen çıktılar ve yalanladılar. Son dönemde özellikle bankacılık sektörümüzü hedef alan spekülatif nitelikli, uluslararası kaynaklı bir sürü haber yapıldı. Bu haberlerin çoğu, o haberlere konu olan uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından yalanlandı."
"Merkez Bankasının rezervlerinin artırılması gerektiği net"Merkez Bankasının rezervlerine de değinen Şimşek, "Birtakım kriterler var, hangi kriteri esas alırsanız alın, rezervlerimizin daha da artırılması gerektiği net." diye konuştu.
Bu konuda ideal olarak kendilerinin cari açığı azaltıp daha fazla kaynak çekerek bunu yapmaları gerektiğini belirten Şimşek, Türkiye'de bazı tahminlere göre çok ciddi bir yastıkaltı, atıl duran bir altın stoku bulunduğunu, bu stokun sisteme çekilmesinin yararlı olacağını ifade etti. Şimşek, bunun rezerv çeşitlendirmesi anlamında da Merkez Bankasına yardımcı olacağını bildirdi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun vekaleten görev yapan üyelerine ilişkin soru üzerine de buna ilişkin çalışmaları kısmen yaptıklarını ve Başbakanlığa ilettiklerini dile getiren Şimşek, sürecin biraz zaman aldığını ancak çalışma bakımından bir sıkıntı bulunmadığını söyledi.
Şimşek, Merkez Bankasının bazı çalışanlarının zorla emekliye ayrıldığı iddialarıyla ilgili, bunu ilk kez duyduğunu ve bu konuda Merkez Bankası Başkanı ile görüşeceğini anlattı.
"Türkiye'nin borç yükü iddia edildiği gibi yüksek değil"Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'nin toplam borç stokuna ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye'nin genel yönetim anlamında 2017 ikinci çeyrek itibarıyla içinde kamu, finansal kuruluşlar, finansal olmayan kuruluşlar, hane halkı, tamamen bütün borcun milli gelire oranı yüzde 146. Gelişmekte olan ülkelerde bu geniş tanımlı borç stokunun milli gelire oranı en son IMF tarafından açıklanan rakam yüzde 225. Çin'de yüzde 298, Güney Kore'de yüzde 300 civarında, Malezya'da yüzde 221, Macaristan'da yüzde 220, Brezilya'da yüzde 178, Çekya'da yüzde 165, Polonya'da yüzde 163... Bizden daha düşük borçlu olanlar tabii ki var, mesela Hindistan yüzde 105, Meksika yüzde 98 ama birçok gelişmekte olan ülke ile gelişmekte olan ülkeler ortalamasına göre Türkiye'nin borç yükü, genel anlamda söylüyorum, iddia edildiği gibi yüksek değil ama bu 'Biz daha fazla borçlanmayı teşvik edelim' anlamına gelmiyor. Daha fazla borçlanma üzerine bir büyüme kurgusu; asla böyle bir şey söz konusu değil."
Şimşek, dış borç faiz ödemelerinin toplamının 2002 yılında özel sektör ve kamuda 4 milyar 395 milyon dolar olduğunu hatırlatarak, faiz giderinin milli gelire oranının o dönemde yüzde 1,9 olduğunu ifade etti. Bunun 2016'da 5 milyar 630 milyon dolara çıktığını anımsatan Şimşek, milli gelir içindeki payının da yüzde 0,7 olduğunu belirtti.
Özel sektör borçlarının arttığının görüldüğünü söyleyen Şimşek, buna karşın faiz yükü noktasında bu rakamların da resmi son derece net ortaya koyduğunu dile getirdi.
"Küçük işletmelere dövizle borçlanma yasaklanacak"Şimşek, Merkez Bankasının alacağı yetkiyle küçük işletmelere ihracatçı olmamaları halinde dövizle borçlanmayı yasaklayacaklarını bildirdi.
İhracatçılara, son 3 yıllık ortalama yıllık ihracatlarının, belirleyecekleri kata kadar döviz veya dövize dayalı borçlanmaya izin vereceklerini anlatan Şimşek, "Büyük şirketleri de eğer ihracatçı değillerse, mutlaka finansal korumaya zorlayacağız. Yani hedge etmeleri gerekecek. Yani biz borca dayalı bir büyüme modeli değil, sağlıklı bir büyüme modeli üzerinde hemfikiriz, bu konuda hiç tereddüt yoktur." dedi.
Basın mensuplarının konuya ilişkin sorularını da yanıtlayan Şimşek, daha önce bireylerinin dövizle borçlanmasının yasaklandığını ve bunun da çok fayda sağladığını anlattı.
İhracatçıya dövizle ya da dövize endeksli borçlanmanın önünün açık olduğunu belirten Şimşek, bu noktada kapasiteye bakacaklarını aktardı.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, şunları kaydetti:
"Örneğin son 3 yılda diyelim ki 100 milyon dolar ortalama ihracat yaptıysa, belki 300 milyon dolara kadar, bunlar da kesin şekillenmedi, bu bir çalışma, belki 3 katı, 5 katı olur bir kata bağlayacağız. Büyük firmalara diyeceğiz ki 'Siz büyüksünüz, siz profesyonelsiniz, kur riski alıyorsanız o kur riskini yöneteceksiniz kendinizi hedgeleyeceksiniz yani finansal korumaya alacaksınız.' Ne kendini hedge etme kabiliyeti olan ne de ihracatçı olan küçük firmaların eşik değerlerini belirleyeceğiz. Özetle kur riskini orta ve uzun vadede çok daha güçlü bir şekilde yöneteceğiz. Zaten bu yönde iletişimini yaptık, bu yasal düzenleme 'torba yasa'da var. Bu yasal düzenleme sonrasında gerekli veriler oluşacak, o eşik değerler belirlenecek, ondan sonra uygulamaya konulacak."
Şimşek, bir soru üzerine de 25 bin firmanın döviz açık pozisyonunun bulunduğunu belirterek, "2 bin firma yüzde 83'üne tekabül ediyor, geriye kalan 23 bin firma yüzde 17'ye tekabül ediyor. Etkilenecek kesim küçük olacak." ifadelerini kullandı.
Mevcut stoka karışmayacaklarını belirten Şimşek, sadece bunun söz konusu düzenlemenin yapıldığı tarihten itibaren yeni borçlanmalara yönelik olacağını aktardı.
Muhabir: Zeynep Akyıl
dikGAZETE.com