NÄ°ÄžDE
Yaklaşık 120 yıl önce bölgede yaşadıkları tespit edilen ve Bern Sözleşmesi ile koruma altına alınan Toros kurbağası (Rana Holtzi), 3 bin rakımlı buzul göllerinin kenarlarında çayırlık ortamda ve küçük su kaynaklarında hayat sürüyor.
Dağ kurbağaları, gözlerinin etrafından kulak bölgesine doğru uzanan "Zorro maskesi"ne benzeyen görünümleriyle de yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oldu.
"Sadece Karagöl, Çiniligöl ve Eğrigöl'de yaşıyor"
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Karataş, bölgede incelemelerde bulunarak, kurbağaların fotoğrafını çekti.
Karataş, Karagöl'de gazetecilere yaptığı açıklamada, Toros kurbağasının dünyada endemik bir tür olduğunu; sadece Karagöl, Çiniligöl ve Eğrigöl'de yaşadığını söyledi.
"Birkaç metre mesafeden duyulabilen ses çıkartıyorlar"
Bu türün "sessiz kurbağa" olarak da bilindiğini belirten Karataş, "Bu, doğru bir bilgi değil. Çünkü bunlarda tamamen sessizlik yok. Bunlarda dış ses keseleri yok, iç ses keseleri var ve birkaç metre mesafeden duyulabilen ses çıkartıyor." dedi.
Karataş, bu türün, bilim dünyasına tanıtımından bu yana yaklaşık 150 yıl geçtiğini ifade ederek, "Bu süre zarfında pek çok yerli ve yabancı araştırmacı kurbağalar üzerinde çalıştı. Defalarca TÜBİTAK çalışmaları da yapıldı. Pek çok meslektaşımız parazitlerini de inceledi. Tabii incelemeler sırasında birçok hayvan, bilim uğruna telef oldu." dedi.
"Doğada bırakacağımız tek iz, ayak izimiz olmalı"
Sazan balığının, göldeki kurbağalar için ciddi tehdit oluşturduğuna işaret eden Karataş, şöyle devam etti:
"2000'li yılların başlarında burada dinamitle balık avcılığı yapıldı. Soyu tükenmedi ama hayvanlara oldukça zarar verdi. Halen de bu kaçak balık avcılığı sürüyor. Bunun bir an önce yetkililer tarafından kontrol altına alınması gerekir.
Piknikçiler de etrafı kirletiyor. Çadır kurmanın bir sakıncası yok ama ne yazık ki gelenlerin büyük bir kısmı çöplerini geride bırakıyor. Biz her zaman söylüyoruz, doğada bırakacağımız tek iz, ayak izimiz olmalı. Doğayı ancak bu şekilde koruruz."
Karataş, Bolkarlar'ın aynı zamanda kurbağa dışında birçok endemik bitkiye ev sahipliği yaptığına dikkati çekti.
Bolkar ve Aladağlar'ın Türkiye'nin endemik bitki merkezlerinin başında yer aldığını ifade eden Karataş, şunları ifade etti:
"Türkiye'de 11 bin 700 civarında bitki taksonu var. Bunlardan 3 binden fazlası endemik. Sadece Türkiye'de bulunan 3 binin de yaklaşın yüzde 10'u Bolkarlarda yetişiyor.
Bunlardan bazı türler var ki sadece Bolkarlarda ve belli noktalarda çok sınırlı alanlarda yaşıyor. Onun için doğayı koruma açısından son derece dikkatli olmalıyız."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com