Medicana Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kemal Sarıca, "Küçük boyutlu taşların tedavisi, açık ameliyat ya da perkütan taş cerrahisi gibi hasta için invazif olarak girişimlere gerek kalmadan kapalı (endoskopik) yöntemler ile pratik bir şekilde başarı ile tedavi edilebiliyor." ifadesini kullandı.
Medicana Bahçelievler Hastanesi'nden yapılan açıklamada, taş hastalığı yaygınlığı verileri ışığında, Türkiye'de mevcut üroloji kliniklerinin bir yıl içerisinde yapmış olduğu ameliyatların yaklaşık yüzde 40-50 kadarını taş hastalığına yönelik işlemlerin teşkil ettiği belirtildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Medicana Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Sarıca, hastaların eğitim ve sosyal düzeyinin giderek artmasıyla yaygın olarak uygulanan ultrasonografi incelemelerle taşların daha küçük boyutlardayken teşhis edilebildiğini bildirdi.
Söz konusu küçük boyutlu taşların tedavisinin, açık ameliyat ya da perkütan taş cerrahisi gibi hasta için invazif olarak girişimlere gerek kalmadan kapalı (endoskopik) yöntemler ile pratik bir şekilde başarı ile tedavi edilebildiğini aktaran Sarıca, "Özellikle tekrarlayan olgular başta olmak üzere tedavide böbreği yapısal ve fonksiyonel olarak en az düzeyde etkileyecek, hastanın hayat kalitesinde minimal ya da hiçbir değişiklik ortaya çıkarmayacak yöntemlerin uygulanması büyük önem kazanmıştır. Bu bağlamda teknolojik ilerlemelere paralel olarak klinik uygulamaya giren minimal invazif endoürolojik taş tedavi yöntemleri hızla kabul görmüş ve artan deneyim ışığında hem erişkin hem de çocuk olgularda yüksek başarı, minimal komplikasyon oranları ile yoğun bir uygulama alanı bulmuşlardır." ifadelerini kullandı.
- "Böbreklere zarar vermeden uygulanır"
Kemal Sarıca, robotik fleksible üreteroskopik taş kırma yönteminin hastalar için faydalarına değinirken, şunları kaydetti:
"Hastanın vücudunda herhangi bir kesi yapmadan, çok daha önemlisi böbreği delip zarar vermeden uygulanabilen bu sistem, tamamen doğal idrar kanalından tedavi edebilmeyi sağladığı için hastaların işlem sonrasındaki hayat kalitesi çok az oranda negatif olarak etkilenecek ve hastalar çok hızlı bir şekilde iyileşerek günlük hayata, iş hayatına dönebilecektir. Tek seansta taştan kurtulma yüzdesini arttırdığından tedavi süresi ve sayısı azalacak, daha hızlı ve etkili sonuç alınabilecektir. Hastanın işlemde maruz kalacağı radyasyon azalacak ve muhtemel başka problemlerin ortaya çıkması sınırlanacaktır. Günümüzde büyük ve kompleks böbrek taşlarında (2 santimetreden büyük) perkütan taş tedavisi (PNL) invazif bir tedavi yöntemi olarak ilk sırada uygulanırken, 2 santimetrenin altındaki taşlarda ise taşın böbrekteki yeri ve kimyasal içeriğine göre ya vücut dışından şok dalgası ile tedavi (ESWL) veya RIRS (retrograde intrarenal cerrahi), hem Avrupa (EAU) hem de Amerikan (AUA) taş tedavi kılavuzlarında eş değerde kabul edilebilir tedavi alternatifleri olarak önerilmektedir."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com