AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Hiç kimse, Türkiye ye Şu terör örgütüyle mücadele edin, bu terör örgütüyle etmeyin diyemez. Kendileri için DAEŞ tehlikeli, PYD tehlikeli olmayabilir. Bizim için PYD, DAEŞ gibi tehlikeli bir örgüt." dedi.
Bakan Çelik, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak soruları yanıtladı.
"Türkiye-AB arasındaki göçmen mutabakatıyla vize serbestisinde AB nin ısrarı sürüyor. Eylül ayında Türkiye nin bu mutabakatı tamamen askıya alması beklenebilir mi? Tıkanıklığın aşılması için öneriler var mı? Askıya alınması halinde Türkiye hangi uygulamaları rafa kaldıracak?" sorusu üzerine Çelik, Türkiye nin 18 Mart mutabakatının çerçevesine bağlılığını sürdürdüğünü belirtti.
Geçen yıl ekim ayında bir gün içinde Akdeniz den 7 bin kişi geçerken, Türkiye nin "bire bir" anlaşmasını başarılı şekilde uygulaması sayesinde bu sayısının günde 20 ila 30 kişiye düştüğüne dikkat çeken Çelik, en önemlisinin de mayısta Akdeniz de hiç ölümün yaşanmaması olduğunu söyledi.
Darbe gecesi ve onu izleyen günlerde bile bu sayının 100 e çıkmadığına işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan sonra bu sürecin ilerleyebilmesi için biz vize serbestisinin, gönüllü yerleştirmenin, Geri Kabul Anlaşması nın ve Türkiye ye yapılacak mali yardımın tek bir paket olduğunu ifade ediyoruz. Onlar diyor ki Siz bunları yapın daha sonra vize serbestisini yerine getirelim. Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. O güven duvarı yıkılmıştır. Çünkü şimdiye kadar yaptıkları açıklamalarda bu güven duvarını yıkmak için ellerinden geleni yaptılar. Sözlerinde durmadılar. Sözünde durmayacaklarını şuradan anlıyoruz. Bunun en önemli ispatı AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn ın ifadeleridir. Türkiye nin bu paraya ihtiyacı var. Hiçbir şekilde bu anlaşmadan vazgeçemez diyor. Siz Türkiye ye şantaj yaparsanız ve bu yolla ilerlemeye çalışırsanız bu bizim tarafımızdan kabul görmeyecektir."
"Türkiye, bir toplama kampı değildir"Avusturya nın, "Türkiye ile bire bir anlaşmasını lağvedelim, sınırlarımızı NATO ile koruyalım" yönündeki açıklamalarını da hatırlatan Çelik, "Siz, ölümden kaçan insanların önüne NATO askeri mi dikeceksiniz?" diye sordu.
Bakan Çelik, Halep te yakın zamanda hareketlilik yaşandığını ifade ederek "Bu hareketlilik artarsa çok daha büyük bir göç kriziyle karşı karşıya kalınacaktır. Diyelim ki Balkanlar rotasını bu şekilde hallettiniz. DAEŞ in ve Boko Haram ın Kuzey Afrika ya yerleşme ve istikrarsızlık kurma gibi hedefleri var. Bu olduğu zaman İtalya nın, Batı Akdeniz in karşı karşıya kalacağı göç dalgasını nasıl idare edeceksiniz? Binlerce, on binlerce insan bir günde Akdeniz e açıldığı zaman bunu hangi askeri teşkilatla ve mantıkla durduracaksınız?" diye konuştu.
Bu durumun insani olmadığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
"Bu, bu çağda ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının hortlatılması anlamına gelir. Bunu, meşru, sivil, siyasi ve diplomatik mekanizmalarla halletmemiz gerekir. Hiç kimse unutmasın. Türkiye, bir toplama kampı değildir. Türkiye egemen ve meşru bir devlet olarak insanlığa karşı vazifesini yerine getirmektedir. Ölümden kaçanları burada misafir etmektedir. Ama siz Türkiye yi bir toplama kampı gibi görürseniz, yani Biz şu kadar para verelim, Türkiye de bunları misafir etsin gibi yaklaşım söz konusu olursa bizim o paraya da ihtiyacımız yok, herhangi bir anlaşma yapmaya da niyetimiz yok."
Çelik, vize serbestisi konusunda da net tarih verilmesi durumunda Geri Kabul Anlaşması nın uygulanacağını belirterek "Yani bu terör yasası ve diğer yasalardaki değişiklikleri şu anda yapamayacağımızı söylüyoruz. Ama o Avrupa Konseyi içerisinde bir mekanizmaya devredilebilir, şartlar değiştiğinde yeniden değerlendirilebilir. Türkiye bu taahhütte bulunabilir. Vize serbestisi bu şekilde garantiye alınabilir. Ama Türkiye 5-6 terör örgütüyle aynı anda mücadele ederken bu yasayı değiştiremez." dedi.
"Bizim için PYD, DAEŞ gibi tehlike bir örgüt"
"AB ülkelerinin Türkiye nin Fırat Kalkanı harekatı ve DAEŞ ile mücadelesine desteğini yeterli görüyor musunuz? Bu mücadelenin önem ve değerinin farkına vardılar mı?" sorusu üzerine Çelik, AB ülkelerinin Türkiye ye DAEŞ e karşı mücadelede çok güçlü destek verdiğini, aynı desteği bir başka terör örgütü olan PYD ye karşı mücadelede vermediklerini söyledi.
Çelik, "Bunu net bir şekilde söyleyelim. Hiç kimse Şu terör örgütüyle mücadele edin, bu terör örgütüyle etmeyin diyemez. Kendileri için DAEŞ tehlikeli, PYD tehlikeli olmayabilir. Bizim için PYD, DAEŞ gibi tehlike bir örgüt." dedi.
Türkiye ile Suriye Kürtleri arasında bir problem olmadığını vurgulayan Çelik, "Türkiye ile PYD arasında bir problem söz konusu. Bu da PYD nin, Türkiye ye güvenlik tehdidi oluşturmasından kaynaklanıyor." ifadesini kullandı.
Fransa daki tesettür mayosu yasağı
Bakan Çelik, Fransa da son dönemde gündemde olan tesettür mayosu tartışmalarına ilişkin olarak da bu konudaki tartışmaları çok yakından takip ettiklerini, bunun, modernleşme, islamofobi ve laiklik-din ilişkisinde yeni kırılmalara işaret ettiğini belirtti.
Çelik, "Hiç kimsenin bu çağda, bir kadının başına polis dikerek o kıyafet müdahalesini yapmasının söz konusu olmaması gerekir. Fransa gibi eşitlik ve özgürlükler ülkesinde bunun söz konusu olması ise son derece ürkütücüdür." diye konuştu.
Bu yasağın yeni bir islamofobiye işaret ettiğine dikkati çeken Çelik, bunu "liberal islamofobi" olarak tanımladı ve "liberal islamofobinin" modern kültüre uymayan şeyleri dışladığını söyledi. Çelik, "Müslüman kimliğini ve diğer kimlikleri alt kültür olarak değerlendirip dışlayıcı bir yaklaşım uyguluyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
"Türk halkının gündelik hayatında olağanüstü hal durumunda bir sıkıntı çıkmadı"
"9 Eylül siyasi diyalog toplantısından ne gibi sonuçlar bekleniyor? Önceden Brüksel de planlanan bu toplantının Ankara da yapılacak olmasının nedeni nedir?” sorusuna Çelik, söz konusu toplantıyı Ankara da yaparak, Türkiye ile dayanışma gösterilmek istendiğini ifade etti.
Çelik, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini nin de toplantıya katılacağı bilgisini paylaşarak, Türkiye nin tezlerini anlatmak açısından toplantının Ankara da yapılacak olmasının çok önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye ye gelerek ülkede hayatın nasıl olağan şekilde devam ettiğinin görülmesinin de çok önemli olduğunu ifade eden Çelik, darbe girişiminin 12 saat içinde bertaraf edildiğini, 16-18 saatte de toplumsal hayatın normale döndüğünü söyledi.
Fransa da olağanüstü hal ilan edildiğinde sınırların kapatıldığını hatırlatan Çelik, Türk halkının gündelik hayatında olağanüstü hal durumunda bir sıkıntı çıkmadığını dile getirdi.
Çelik, "Çok net belirtmek isterim ki Türk halkı şu mesajı verdi; Demokrasime sahip çıkacak güce sahibim, demokrasi konusunda bana ders verenler, demokrasinin nasıl korunacağını gelsin burada öğrensinler. Dolayısıyla Ankara ya gelerek bu büyük devrimi gerçekleştirmiş halkın gündelik yaşantısının görülmesinin değerli olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye nin tutumu net ve açık"
Kıbrıs müzakereleri ve sürecin Türkiye-AB ilişkilerine muhtemel etkileri konusunda da Çelik, Bürgenstock taki referandum sürecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın çabalarıyla ivme kazandığını, referandum sürecinde Güney Kıbrıs ta kiliselerin "hayır" oyu için kampanyalar yürüttüğünü anımsattı.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi nin süreci doğru okuyamadığını dile getiren Çelik, Rum tarafının olaylara çok duygusal reaksiyon verdiğini, Güney Kıbrıs ta çıkan bir yangına Türk tarafının yardım götürmeyi arzuladığını ancak Rum tarafının yangını söndürmek için kullanılacak suyun Güney tarafından alınmasını istediğini söyledi.
Sürecin başından bu yana Türkiye nin tutumunun açık ve net olduğunu ifade eden Çelik, "Türkiye, iki toplumlu, iki egemen güce dayalı, iki eşit siyasi iradeye dayalı, eşitlik temelinde bir çözümden yanadır." ifadelerini kullandı.
dikGAZETE.com