Genel

'Birileri Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tarihte bize ne yaptılar. 1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada." dedi.

'Birileri Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı'
29-09-2016 17:46
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tarihte bize ne yaptılar. 1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan "27. Muhtarlar Toplantısı"nda Adıyaman, Ankara, Artvin, Bitlis, Bolu, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Elazığ, Hatay, Isparta, Karabük, Kastamonu, Kırşehir, Niğde, Ordu ve Samsun'dan gelen muhtarlara hitap etti.

Erdoğan, yaptığı açıklamada, "Hem projenin gerisindeki siluetler hem de darbenin başarılı olması halinde hayata geçirilecek niyetler itibarıyla 15 Temmuz, 1912'den 1923'e kadar geçen kısa sürede beşte bire düşen topraklarımızdan elimizde kalan son parçanın işgali teşebbüsüydü. İşte, millet o toprakları bunlara teslim etmedi." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugüne kadar şahsen görüştüğüm veya arkadaşlarımın ziyaret ettikleri şehit yakınlarımızın, gazilerimizin vakur duruşları beni ayrıca duygulandırıyor. Şehitlerimizle ilgili öyle hikayeler, öyle anekdotlar işitiyoruz ki tüylerimiz diken diken oluyor. Milletimiz bu imanla, bu inançla, bu azimle, bu dirayetle mücadelesini sürdürdüğü müddetçe yedi düvel bir olup üzerimize gelse, Allah'ın izniyle bizi bir adım geriletemez. Bu devletin, bu terör organlarının uzantılarından arındırılması için zamana ihtiyacı var. Biz şu anda zamanla yarışıyoruz. Mesele öylesine derin ve öylesine girift ki 3 aylık sürenin yeterli olmayacağı görülüyor. Bunun için dün yaptığımız Milli Güvenlik Kurulu toplantısında olağanüstü halin 3 ay daha uzatılması hükümete tavsiye edildi."

"Bizatihi milletimizin kendisi hedef alındı"
Türkiye'nin son 14 yılında maruz kaldığı ihanetler içinde FETÖ'nün darbe girişiminin çok farklı bir yere sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, "Daha önceki ihanet girişimlerinde hedef, genellikle doğrudan biz oluyorduk, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu, ülkemiz ve milletimiz yaşananlardan dolaylı olarak etkileniyordu. Bu defa bizimle birlikte canıyla, kanıyla, varlığıyla bizatihi milletimizin kendisi hedef alındı, ülkemiz hedef alındı, demokrasimiz hedef alındı." diye konuştu.

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan üniformalı bir grubun, bir cuntanın eseri olması dolayısıyla elbette bir darbe girişimiydi. Darbecilerin milletimize karşı hedef gözetmeksizin uyguladıkları şiddet, gerçekleştirdikleri eylemler ve kullandıkları yöntemler itibarıyla 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı. Bunlar milletin verdiği vergilerle, milletin imkanlarıyla onlara emanet ettikleri F-16'ları, helikopterleri, tankları, topları, o envai çeşit silahları zannediyorlardı ki bunlarla birlikte biz bu işi başarırız. Ama bunlar bir şeyi düşünmüyorlardı. Neydi o düşünmedikleri? 'Bu millet şöyle ortaya çıkar, meydanlara dökülür, havalimanlarına dökülür eğer bedenini, göğsünü, her şeyini siper ederse o zaman biz ne yaparız' diye bunu düşünmemişlerdi.

Hem projenin gerisindeki silüetler hem de darbenin başarılı olması halinde hayata geçirilecek niyetler itibarıyla 15 Temmuz, 1912'den 1923'e kadar geçen kısa sürede, beşte bire düşen topraklarımızdan elimizde kalan son parçanın işgali teşebbüsüydü. İşte millet o toprakları bunlara teslim etmedi. Sonuçları itibarıyla benim milletim yüce bir millet, çok aziz bir millet, çok kararlı bir millet ve hani o 'çılgın Türkler' diyorlar ya, işte o millet. 15 Temmuz, Türk milletinin ikinci bir Kurtuluş Savaşı'dır. Bunu böyle bilelim."

Lozan Anlaşması
"Tarihte bize ne yaptılar. 1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan'ı 'zafer' diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada" ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"İşte şu an Ege'yi görüyorsunuz değil mi? Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'da verdik. Zafer bu mu? Oralar bizimdi. Oralarda bizim camilerimiz, mabetlerimiz var ama şu anda hala Ege'de kıta sahanlığı ne olacak, havada, denizde ne olacak bunları konuşuyoruz, hala bunun mücadelesini veriyoruz. Niye? İşte o anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O masaya oturanlar, o anlaşmanın hakkını vermediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Şayet aynen bu darbede de başarılı olsaydı, Sevr'i dahi aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı."

Erdoğan, milletin o gece her kritik dönemde şaşmaz şekilde işlediğine şahit olunan engin ferasetiyle sahneye konmaya çalışılan senaryonun tüm safhalarını, perde arkasındaki tüm hazırlıklarını anında deşifre ettiğini, tavrını net bir şekilde gösterdiğini söyledi.

"Darbecilerin karşısında dim dik durduk"
O gece, Türk milletinin sadece bir darbeyi önlemekle kalmadığını, aynı zamanda ülkesini bir darbeden ve işgalden kurtardığını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz de milletimizden aldığımız güçle darbecilerin karşısında dim dik durduk ve böylece oyunu bozduk. Hani şair 'yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan' diyor ya. Mesele bu. Şunu unutmayın. Eğer, lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır. Biz o gece milletimizle sizinle yürüdük. O gece İstanbul'da milletimiz havalimanını ve bulunduğumuz devlet konukevini çepe çevre kuşatmamış olsaydı FETÖ'nün gözü dönmüş katillerinin uçakları, helikopteri tankları bize de ölüm kustururdu. Demek ki şehadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle birlikteyiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına. Bugüne kadar şahsen görüştüm veya arkadaşlarımızın ziyaret ettiği şehit yakınları ve gazilerimizin vakur duruşları beni ayrıca duygulandırıyor, şehitlerimizle ilgili hikayeler, öyle anekdotlar işitiyoruz ki tüylerimiz diken diken oluyor. Milletimiz bu iman ile bu inanç, azim ve dirayetle mücadelesini sürdürdüğü müddetçe yedi düvel bir olup üzerimize gelse Allah'ın izniyle bizi bir adım geriletemez."

Olağanüstü halin uzatılması tavsiyesi
Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesi, hükümetin kararı ve TBMM'nin de onayıyla 21 Temmuz'dan itibaren 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan edildiğini anımsattı.

Bu konunun çok önemli olduğunu, bu mekanda muhtarlarla bu konuyu paylaşmak istediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Olağanüstü hal konusunu speküle eden, bunu sağa sola çekmeye gayret edenler var. Şimdi ben bunu sizlerle ve milletimle etraflıca paylaşayım ki bunu speküle edenler... Benim muhtarım bunu anlar ya o bize yeter. Çünkü şu anda ben muhtarlarımın şahsında milletimle konuşuyorum. Bu toplantı önemli bir toplantı ama birileri bir şey anlamıyor. Atanmış kimdir, seçilmiş kimdir? Ben cumhurbaşkanı olarak seçilmişim ama benim muhtarım da seçilmiş. Demokrasi noktasında benim muhtarımla aramda bir fark var mı? Yok. O da seçilmiş ben de seçilmişim ama biri muhtar olarak seçilmiş biri de cumhurbaşkanı olarak seçilmiş. Bir defa bunu birbirinden ayırmak lazım. Eğer, demokratik parlamenter sistem diyorsan burada kalkıp muhtarı alçaltamazsın, küçük göremezsin. Zira demokrasinin terazisi seçimdir. Seçimle gelene saygı, millete saygıdır. Bu bu kadar önemlidir."

"Hükümetimiz gerekli adımları atacaktır"
Erdoğan, kanun hükmünde kararname ve olağanüstü hal gibi uygulamaların sadece terörle mücadele ile sınırlı kalacağının, günlük hayata hiçbir olumsuz yansımasının olmayacağının daha ilk günden açıkça ifade edildiğini dile getirdi.

Bundan 14-15 yıl önce ülkede olağanüstü halin olduğunu ama o dönemde ülkenin belli yerlerinde belli saatlerde sokağa dahi çıkılmadığını anımsatan Erdoğan, şu an ise günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık, kolaylık ve güvencenin olduğunu vurguladı.

Olağanüstü halin terör örgütleriyle mücadelenin etkinliğini artırma amacıyla uygulandığına ifade eden Erdoğan, "Bütün bunları yaparken bir diğer taraftan da tabii ki FETÖ ile mücadelenin aynı şekilde diğer terör örgütleriyle ilgili mücadelenin devletin yapısı içindeki o yapılanmayla mücadelede bizim hızımızı artırıyor. Bu işi hızlandırmamız lazım. Bu işte rehavet olmaz. Bu devletin, bu terör organlarının uzantılarından arındırılması için zamana ihtiyacı var. Biz şu anda zamanla yarışıyoruz. Mesele öylesine derin ve öylesine girift ki 3 aylık sürenin yeterli olmayacağı görülüyor. Bunun için dün yaptığımız Milli Güvenlik Kurulu toplantısında olağanüstü halin 3 ay daha uzatılması hükümete tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak gerekli adımları atacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"Ellerini, kollarını sallaya sallaya dolaşabiliyorlar"
"Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçtıklarını görüyorsunuz değil mi?" diye soran Erdoğan, "Yani bunlar için 24 saat çok önemli. Anında kaçabiliyor, anında gidebiliyor. İşte kimileri bakıyorsunuz Amerika'nın sokaklarında, caddelerinde, kimileri Avrupa'nın sokaklarında, caddelerinde, ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşabiliyor ve bunları istediğimiz halde bunlar oralarda dolaşabiliyor." diye konuştu.

Erdoğan, olağanüstü halin 3 aylık süreyle uzatılmasının Türkiye'nin yararına olduğunu vurgulayarak, Fransa'daki ufak bir terör eylemi nedeniyle dünyanın liderlerinin oraya gittiğini, Paris'te toplandıklarını anımsattı.

Erdoğan, Türkiye'de demokratik rejime yapılan darbe nedeniyle 241 kişinin şehit edildiğini, 2 bin 194 kişinin gazi olduğunu hatırlatarak, "Acaba hangi lider geldi?" sorusunu yönelterek, birkaç telefonun ötesinde Türkiye'ye gelen liderin olmadığını bildirdi.

"Zil takıp oynamaya çalışanlar vardı"
Erdoğan, Fransa'da ilan edilen "olağanüstü hale" dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Fransa'da üç ay, artı üç ay ve son olarak da altı ay olmak üzere toplamda bir yıllık olağanüstü hal var. Dünyadan kimse Fransa'ya diyor mu 'Siz niye bir yıl olağanüstü hal ilan ettiniz.' Bakan arkadaşlara bunlar akıl veriyorlar, diyorlar ki 'Bir yıl olağanüstü hal Türkiye için doğru değil, şu üç ayı bir daha uzatmayın ha'. Dur bakalım, sabırlı ol. Belki 12 ay da yetmeyecek. Bizim görevimiz nedir? Bu milletin can, mal, nesil, akıl güvenliğini korumaktır, devam ettirmektir, önce biz bunu sağlayacağız. Onun için de kimse bize takvim belirlemesin, kimse bizim yol haritamızı tayin etmesin. Bu yol haritasını bu ülkenin hükümeti belirler, bu ülkenin kurumları belirler. Şimdi bunlar kalkıyor, bize yol haritası çiziyor. Ya siz bir defa Türkiye'ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz, gerekli olan destekleri verdiniz. Hepsi bu darbenin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı. Bunların hepsinin bilgileri bize ulaştı, geliyor. Zil takıp oynamaya çalışanlar veya o saati bekleyenler vardı ama Rabbim, milletim onlara bu fırsatı vermedi."

"PKK'nın artan eylemlerinin sebebi, FETÖ üzerindeki baskıyı azaltmak"
Türkiye'deki olayın Fransa'dan ve birçok yerden çok farklı olduğuna işaret eden Erdoğan, Amerika'nın bir eyaletinde bir kişinin öldürülmesinin ardından olağanüstü hal ilan edildiğine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Ülkemizde ve bölgemizde süren bu mücadele tek taraflı değil, tek aktörlü hiç değil. Bakıyorsunuz FETÖ ile PKK, Suriye rejimi ile PYD, YPG, müttefik dediğimiz ülkelerle DEAŞ el ele, kol kola vermiş Türkiye'nin aleyhine çalışıyor. PKK'nın son dönemde artan eylemlerinin tek bir sebebi vardır, FETÖ'nün üzerinde oluşan baskıyı azaltmak ve Suriye'de Türkiye'nin dikkatini dağıtmak. Esasen 2015 temmuz ayında Güneydoğu'daki bazı ilçelerimizde başlattıkları 'çukur' eylemleri PKK'yı bölge halkı nezdinde neredeyse tamamen bitirdi. Daha da bitecekler, ben buna inanıyorum.

Bu örgütün ve uzantısı kuruluşların toplantılarına katılım geçmiş yıllara göre onda birin dahi altına düştü. Bölgedeki kardeşlerimiz, PKK'nın sadece belirli güçlerin taşeronluğunu yaptığını, örgütün kendisiyle ve çocuklarının geleceğiyle hiçbir ilişkisinin olmadığını bu sürede açık bir şekilde gördü. Daha da önemlisi 15 Temmuz darbe girişimine karşı en güçlü tavrın gösterildiği yerlerin başında bu bölgemiz geliyor. Çünkü çok çektiler, çok darbe yediler."

"Fırat Kalkanı Operasyonu'ndan çok rahatsız oldular"
Suriye'de de bölücü örgütün PYD, YPG adıyla faaliyet gösteren unsurlarının Türkiye'ye karşı her türlü husumeti gösterdiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gerektiğinde rejimle gerektiğinde müttefik dediğimiz ülkelerle işbirliği yapan bu terör örgütü, Suriye'de başlattığımız Fırat Kalkanı Operasyonu'ndan çok rahatsız oldular. Bünyesinden FETÖ'cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu hamdolsun başarıyla yürütüyor. Bu operasyonla, bölgede DEAŞ'la savaşan tek gücün kendileri olduğu yalanı bir balon gibi söndü. Ne dediler? 'PYD, YPG, DEAŞ’la savaşıyor. Yalan, yalan... DEAŞ bir yere giriyor, oradan çıkıyor, ondan sonra oraya kim yerleşiyor? PYD ile YPG. Kimi aldatıyorsunuz ya? Tezgah böyle çalıştı.

Şimdi ellerinden gelse diğer yerlerde de aynı şeyi yapacaklar. DEAŞ'la PYD, YPG ve rejimin birbirlerini besleyen, birbirlerinin varlıklarından güç alan yapılar olduğunu biz zaten biliyorduk. Şimdi bunu tüm dünyada da bir defa biz gösteriyoruz, dünya da görmeye başladı."

"Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy, istediğiniz notu al"
"Küçülme" diye bir durumun olmadığının altını çizen Erdoğan, dünyada "benim" diyen ülkelerin şu anda ekside, Türkiye'nin ise devamlı artıda olduğunu ifade etti.

Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından birilerinin, kriz beklentisine girdiğini ancak hayal kırıklığına uğradığını ifade ederek, milletin devletiyle birlikte ekonomisine de sahip çıktığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millet sadece, meydanlara çıkıp kendini feda etmedi. Bir şey daha yaptı. Darbe girişiminin ertesi günü, 2,5 milyar dolar bugüne kadar da 12 milyar dolar para bozduran, döviz bozduran bu millet, döviz üzerinden bir oyun oynanmasına da izin vermedi. Zannettiler ki bunlar, Merkez Bankası kasasını boşaltır, bu işle öyle mücadele eder. Merkez Bankasına da gerek kalmadı. Millet, kendisi bu oyunu bozdu." ifadelerini kullandı.

Bunun üzerine "eskiden beri siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiği kredi derecelendirme kuruluşlarının devreye girdiğini" dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

Batmış, bitmiş bir ülkeye bir anda bakıyorsun 4 kat büyümede bir derece vermeye kalkıyorlar, Avrupa'dan 400 milyar Avro destek gören bir ülkeye bu desteği veriyorlar, Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye de 'durağan' diyor. Bu sefer, durağan da demediler. Ne yaptılar? Puanı ve notu düşürdüler. İstediğiniz kadar düşürün. Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye, yatırımlarına devam ediyor, kalkınmaya devam ediyor, yükselmeye, güçlenmeye devam ediyor evelallah. Siz, Türkiye'nin gerçeklerinden uzaksınız. Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy, istediğiniz notu al. Bunlar, böyle. Böyle çalışıyorlar. Talimatları zaten nereden aldıklarını da biliyoruz."

Erdoğan, gerçekleri her zaman konuşmaya devam edeceklerini dile getirerek, "Keşke, şu ülkede siyaset kendi içinde birlik, beraberlik ve bütünlük halinde olsa da aynı hedefe beraber yüklense. Kimmiş, bunlar ya? Gerçek bu."

"Yatıp kalkıp halka hakaret ettiği bir yerde iktidar nasıl değişecek?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmaları üzerine yapılan değerlendirmelere değinerek, şu görüşlere yer verdi:

"Bakıyorum, ülkemizde bir siyasi parti genel başkanı, bu konuşmamız üzerine kalkıyor o da bir değerlendirme yapıyor. Ne diyor, biliyor musunuz? Bakın bu çok önemli. 'Birleşmiş Milletlerde, dünya liderlerine mi yoksa muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil.' Bilmiyor ki benim her muhtarım, kendi mahallesinin lideridir. Bilmiyor ki benim her muhtarım bir dünya lideri seviyesinde bilgiye, birikime, kabiliyete, dirayete sahiptir çünkü seçilmiştir. Muhtarı küçümseyen, halkı küçümseyen, ülkesini küçümseyen bir siyasi parti liderinin ne kendi partisine ne de bu millete hayrının dokunması mümkün müdür? Ondan sonra diyorlar ki '14 yıldır bu ülkede iktidar niye değişmiyor?' Ana muhalefetin her gün yatıp kalkıp halka hakaret ettiği, halkı ve temsilcilerini küçümsediği bir yerde iktidar nasıl değişecek? 'Kader, gayrete aşıktır' derler. Bunlarda gayret yok ama kaderlerine isyan had safhada."

Muhtarların her şeyi gördüğünü, duyduğunu ve en güzel şekilde değerlendirdiğini belirten Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda biz 14 yıldır hitap ediyoruz ve Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitap etmekten nasibini almamış olan bir kişinin bu konudaki değerlendirmesini zaten kale almaya gerek yok" ifadesini kullandı.

"15 Temmuz şehitlerimizi, gazilerimizi anma günü olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz artık 'Demokrasi ve Özgürlükleri Anma Günü' olarak dün Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda hükümete tavsiye edilmiştir ve her 15 Temmuz artık şehitlerimizi, gazilerimizi anma günü olarak, o gün tatil edilecektir." ifadelerini kullandı.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER