Bursa
Bursa'da, Ümit Köreken'in yönetmenliğinde çekilen "Bir Umut" filminin set çalışmalarında son aşamaya gelindi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Boğaziçi Film Festivali Bosphorus Film Lab'da TRT'nin ortak yapım ödül desteğini alan filmin çekimleri sürüyor.
Yapımcılığını Drama Yapım'ın üstlendiği "Bir Umut"un başrolleri, "Halef" filmindeki performansıyla 2018 Malatya Uluslararası Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazanan Baran Şükrü Babacan, "Eğreti Gelin"deki rolüyle 2005 Adana Altın Koza Film Festivali'nde "Umut Vadeden Kadın Oyuncu" ödülüne layık görülen Eylem Yıldız ve dizi projelerinde rol almış Funda Eskioğlu paylaşıyor.
Çekimlerin bir haftada tamamlanması planlanıyor.
Yönetmen Ümit Köreken, Bursa'ya 2017 yılında geldiğinde bu bölgede film çekmeyi düşündüğünü söyledi.
"Biraz psikolojik gerilim hikayesi"
Salgın nedeniyle maske, dezenfektan kullanımı gibi önlemler aldıklarını belirten Köreken, şöyle devam etti:
"İlk gün ekiplere eğitim verdik. İş güvenliği uzmanımız ekiple ilgili çalışmalara devam ediyor. İyi gidiyor şükür, bir sağlık problemimiz yok. Umut'un 20 yıldır görüşmediği annesiyle bir tedavi amacıyla görüşme hikayesi aslında. Onun hayatlarına girmesiyle 42 saatlik bir hikaye izliyoruz. Biraz psikolojik gerilim hikayesi."
Bursa'nın film çekimleri için müthiş avantajlı yanları olduğunu anlatan Köreken, şunları söyledi:
"Benim burada gezerken gördüğüm şey, gerçek bir plato gibi. İstanbul'a bir kere yakın, 1,5 saatlik yoldan gelip burada film çekebilmek büyük avantaj. Her şeye ulaşabiliyorsunuz, 15-20 dakika gidip denize de ulaşabiliyorsunuz, şelaleye de ulaşabiliyorsunuz.
Çok tarihi mekanlar da çok modern mekanlar da var. Bursa, film ve dizi çekimi için çok avantajlı bir bölge."
Köreken, İstanbul'da bir doygunluk noktasına ulaşıldığı için dizi ve film çekimlerinin zorlaştığına değinerek, Bursa'da küçük esnafından iş adamına birçok kişiden destek gördüklerini, bunun da işlerini kolaylaştırdığını dile getirdi.
"Biraz agresif, biraz çelişkileri, açmazları olan bir karakter"
Filmde "Umut" karakterine hayat veren Baran Şükrü Babacan da hikayede 48 saat içinde insanın hayatının altüst olması gibi bir durumu gördüklerini, anne ile oğul arasında hesaplaşmanın olduğundan bahsetti.
Babacan, "Umut'un iki yaşamı var gibi. İçeride alt kültürün verdiği bir öfke var, diğer yönüyle de hep entelektüel bir hayatın içinde yaşadığı için kontrollü. Biraz bencil bir karakter, bu da onu büyüten koşullar nedeniyle ortaya çıkan bir durum.
Biraz agresif, biraz çelişkileri, açmazları olan bir karakter. Beni en çok etkileyen kısım da bu oldu. Dört dörtlük bir karakter değil, anti kahraman dediğimiz bir karakter. Hayatın içinde de böyle karakterleri oynamak çok daha keyif veriyor." diye konuştu.
Babacan, salgının dışında olmaya ve iyi bir iş çıkarmaya çalıştıklarını aktardı.
"İçinde tiyatro dünyasının olduğu bir hikaye"
Tiyatro yönetmeni "Asiye" rolünü canlandıran Eylem Yıldız da filmde Umut'un eşini oynadığını belirtti.
Filme konu olan hikayenin Türk sinemasında çok fazla anlatılmadığına işaret eden Yıldız, "Genelde karakterler kasabaya giderler hikayelerde, ana vatana dönerler; burada ise kasabadan gelen bir karakteri görüyoruz ama kent hikayesi aslında.
Filmin içinde tiyatro dünyasının olduğu bir hikaye olması çok cazip. Yönetmenimizin bakışı, çalışma şekli uzun zamandır çalıştığım işlerde özlemini çektiğim bir yolculuktu. Bu proje, birçok boyutuyla beni çok heyecanlandırdı." değerlendirmesinde bulundu.
Umut'un annesini oynayan Funda Eskioğlu ise rolüne hazırlanmak için MS hastalarını araştırdığını, bununla ilgili filmler izlediğini ve kitaplar okuduğunu dile getirdi.
Rolünde, vefat eden ve Parkinson hastası olan kendi annesinden etkilendiği bilgisini veren Eskioğlu, "Kendi ruhsal yolculuğuma yönelik çalışmalar yaptım. Ümit hocanın yol göstericiliğiyle çok inanılmaz bir yolculuğa çıktık ve inanılmaz bir psikolojik çalışma oldu. Aslında oynamadım, yaşadım. Oyunculukta buna inanıyorum, o halin içine girmek gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Sinemalarda vizyona girmeden önce festivallerde gösterilecek
Ümit Köreken'in ilk uzun metrajlı filmi "Mavi Bisiklet" ulusal ve uluslararası 40'ın üzerinde festivale katılarak, dünya prömiyerini "66. Berlin Film Festivali"nde yapmıştı.
53. Antalya Film Festivali'nde de "En İyi Senaryo", "En İyi Yönetmen" ve "En İyi Film Altın Portakal" ödüllerinin yanı sıra çeşitli festivallerden birçok ödül alan Köreken, ikinci uzun metraj sinema filmi "Bir Umut"un hazırlıkları sırasında çektiği belgesel film "Muhammed Ali"nin de dünya prömiyerini geçen yıl Fransa'da 34. Belfort Film Festivali'nde gerçekleştirmişti.
"Bir Umut" yapımının, vizyondan önce gelecek yıl gerçekleştirilecek ulusal ve uluslararası bazı film festivallerinde gösterilmesi planlanıyor.
Filmin hikayesi ise özetle şöyle:
"Umut (35), sinema filmlerinde rol almak isteyen bir oyuncudur. Eşi Asiye (43) kendi kurdukları özel tiyatroda yönetmenlik yapmaktadır. Umut, 14 yaşındayken babasını kaybetmiş, annesinin üç çocuklu bir adamla evlenmesi üzerine Bursa'da yaşayan dayısının yanına gönderilmiştir. Bu olaydan sonra 20 yıl boyunca annesi ile hiç görüşmemiştir.
Sınırda yaşadığı sorun nedeniyle Bursa'ya dönemeyen tır şoförü dayısından bir telefon alır. Anadolu'nun küçük bir kasabasında yaşayan annesi MS hastalığı nedeniyle tedavi için Bursa'ya gelmiştir. Annesinin tedavisiyle ilgilenen Umut hastanede sürpriz bir şekilde Asiye'nin hamile olduğunu öğrenir. Bu durum Umut'un çocuk sahibi olmak istememesi nedeniyle büyük bir tartışmaya neden olur.
Asiye telefonunun da içinde bulunduğu çantasını almadan ortadan kaybolur. Umut çok uğraşsa da ondan hiçbir haber alamaz. Yaşadığı yoğun stres ve yıllardır içinde biriktirdiği duygular nedeniyle annesi ile büyük bir hesaplaşma yaşarlar ve annesi de ansızın ortadan kaybolur.
Gece boyu Asiye'yi ve annesini arayan Umut, sabah her ikisinden de beklenmedik haberler alır fakat sadece birine yetişebilme şansı vardır."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com