İstanbul
Bangkok Thai, Nepal, İskandinav ve New York Film Yapımcıları Festivali'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda festivalden ödülle dönen yapıma ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Çeri, çocukluk hatıralarını anlattığı ve unutamadığı bir dünyayı resmetmeye çalıştığını söyleyerek, izleyen herkesin kendisinden bir parça bulacağını aktardı.
Sinemaseverlerin filmden umutla ayrılmasını arzu ederek bir film ortaya koyduğunu belirten Çeri, "Ben, karanlık, karamsar filmleri sevmiyorum. O yüzden yaptığım işlerde de umut ve sevimlilik olsun istiyorum. Bu film de öyle bir film." dedi.
"Dünyanın en iyi senaristi bile Allah kadar iyi bir senaryo yazamaz"
Murat Çeri, yönetmenler için ilk filmin önemine işaret ederek, şunları kaydetti:
"İlk film yönetmenlerin mektebidir. İlk filmde öğrenir. Hatalarını doğrularını ilk filmde yapar. Maradona'nın tabiriyle Tanrı'nın elinin senin üzerinde olup olmadığını görürsün. Bahtın açık mı, değil mi, bir daha yapman ve yapmaman gereken şeyleri görürsün. Elbette şimdi çeksem çok daha profesyonel çekerim. Şimdi talihim bana bu kadar güler mi, bilemiyorum. Böyle filmler biraz baht işi. İnsan ne çekeceğini bilirse, o an karşısına gelen şeyleri de çekip filmin içine dahil edebiliyor. Zuhurata tabi olabiliyor yani. Oyuncu bir hata yapsa dahi devam et diyebiliyor. Çünkü bu da olayın içinde. Dünyanın en iyi senaristi bile, Allah kadar iyi bir senaryo yazamaz."
Sinemacının en zorlandığı şeyin, filmi çekecek imkanı bulmak olduğunu kaydeden Çeri, bilgi ve tecrübenin beraberinde korkaklık getirdiğini, ilk filmde sahip olduğu cesarete şimdi de sahip olmak istediğini dile getirdi.
Yönetmen Çeri, ilk filmini çeken yönetmenlere oyuncuların da destek olduğunun altını çizerek, "Belediyeler de tanıdıklar da oynayan oyuncu da destek oluyor. Ama istemekle alakalı. Çok isteyeceksin. İkinci filmde bunu yapamazsın çünkü bir tane hakkın var. İkincisinde daha profesyonel olmak, daha profesyonel davranmak zorundasın." şeklinde konuştu.
Uluslararası festivallerde elde edilen başarının insanlar üzerinde etkili olduğunu ve sinemaseverler için daha makbul olduğunu ifade eden Çeri, sözlerine şöyle devam etti:
"Benim çektiğim film, doğulu bir film. Bu toprakların kodlarıyla çekilmiş bir film. Ben Murat olarak, bir Fransız'ın hayatını anlatmadım. Ben Murat olarak, Tarık diye bir çocuğun hayatını anlattım. Bu, filmi seyreden Ahmet'in, Mehmet'in, Ayşe'nin, Fatma'nın da hayatı olabilir. Bu yüzden kendilerini bulacaklardır. Şu korkuya kapılmasınlar; 'Aman bu sanat filmi. Bu kadar ödül almış, festivallere katılmış, sevdirmez, sıkıcıdır. Bu filme gidilir mi?' demesinler diye düşünüyorum. Çünkü ben çekerken de buna biraz dikkat ettim. Kendim keyif alacağım bir film çektim ki insanlar da keyifle izleyebilsin."
Murat Çeri, filmin Türkiye genelinde, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere 19 salonda gösterileceğini söyleyerek, filme gösterilen ilgiye göre, salon sayısının artarak birçok şehre yayılacağını ifade etti.
"En iddialı aşk filmini çekmek niyetindeyim"
"Yarın Görüşmek Üzere" adlı yeni filmin hazırlığında olduğuna dikkati çeken yönetmen, "Yarın Görüşmek Üzere, Yahudi bir kızla Müslüman bir gencin hikayesini anlatıyor. İstanbul'da çekmeyi hayal ediyorum. İnsanların unuttuğu duyguları hatırlatmak gayreti içindeyim. Çünkü aşk artık tensel bir duygu haline geldi. Bunun, aklı yele verecek kadar şiddetli bir duygu olduğunu insanlara tekrar hatırlatmak gerekiyor. Şöyle söyleyebilirim: 'Sevmek Zamanı' ve 'Vesikalı Yarim'den sonraki en iddialı aşk filmini çekmek niyetindeyim." diye konuştu.
Çeri, üçüncü filminde, Necip Fazıl Kısakürek'in "Bir Adam Yaratmak" piyesini çekmek istediğini dile getirerek, eserde anlatılan kamil insan yolculuğunu sinema filmi olarak görüntünün diliyle anlatmak istediğinin altını çizdi.
Film hakkında
TRT'nin ortak yapımcılığında çekilen ve uluslararası ismi "In My Dream" olan filmde, Nevzat Yılmaz, Harun Reha Pakoğlu, Ferda Işıl, İsmail Hakkı, Nurdan Albamya, Mustafa Halazaroğlu, Emin Yalçın, Fatih Dokgöz, İsmail Kavrakoğlu, Furkan Aydın Çelik, Muhammed Emir Balcı, Muhammed Yakup Baybars ve Yusuf Ekinci rol aldı.
Görüntü yönetmenliğini, Durmuş Sorkut, kostüm tasarımını ise Ebru Tunçoktay üstlendiği yapım, 2018'de düzenlenen Boğaziçi Film Festivali'nde, Bosphorus Film Lab finalistlerinden biri olurken, aynı yıl Malatya Film Festivali'nden "TRT Ön Alım Yapım Desteği" ile döndü.
9 yaşındaki Tarık'ın bir trafik kazası sonrası başından geçenlere odaklanan filmin konusu şöyle:
"Trafik kazasında babasını kaybeden, annesi komaya giren Tarık hafıza kaybı yaşar. Geçmişiyle bağı sadece gördüğü simgesel düşlerdir. Kazadan sonra köye dedesinin yanına giden Tarık, bu yeni hayatını, düşlerini ve orada yaşadıklarını, hayata tutunma aracı olarak kullanır. Bu arada Tarık, annesi ölen bir sıpayı yaşatma çabasındadır."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com