SARAYBOSNA
Yaşamı boyunca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen Bosna Hersek'i bağımsız bir devlet yapmayı başaran, savaşın yaşandığı zor dönemlerde halkın etrafında kenetlendiği Aliya İzetbegoviç, vefatının 13'üncü yılında ülkesinde özlemle anılıyor.
"Bilge Kral" olarak da bilinen İzetbegoviç, 1925 yılında Bosna Hersek'in Bosanski Şamats şehrinde doğdu. İkinci Dünya Savaşı boyunca faşist ideolojiye, ardından komünist rejim ve uygulamalarına karşı verdiği mücadeleyle ismini duyuran İzetbegoviç, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Boşnakları yaşanan biyolojik ve manevi soykırımdan korumak amacıyla kurulan Mladi Müslümani (Genç Müslümanlar) isimli kolej ve üniversite öğrencilerinden oluşan teşkilatta aktif rol aldı.
İzetbegoviç, 1946 yılında tutuklandıktan sonra 1949 yılına kadar cezaevinde kaldı. 1970 yılında kaleme aldığı "İslam Deklarasyonu" ile dikkatleri üzerine çeken "Bilge Kral", İslami düşüncenin yeniden canlandırılması ve yaygınlaştırılması, Müslümanların durumunun iyileştirilmesi, Batı ile İslam dünyasının ilişkisi ve yeni bir medeniyetin nasıl inşa edileceği gibi konuları İslam Deklarasyonu'nda ele aldı.
"İslam Deklarasyonu" nedeniyle "bölücülük ve İslam devleti kurma" gibi suçlardan beraberindeki 12 Bosnalı aydınla 1983 yılında yargılanan Aliya İzetbegoviç, 14 yıl hapse mahkum edildi. İzetbegoviç, 1988 yılı sonunda Yugoslavya hükümetinin "sözlü muhalefet sebebiyle cezalandırılan bütün mahkumların serbest bırakılması" kararının ardından hapisten çıktı ve siyasete adım attı.
Boşnakları kendi vatanlarında aşağılık duygusundan kurtarmayı amaçlayan İzetbegoviç, 1990 yılında Demokratik Eylem Partisi'ni (SDA) kurdu.
Eski Yugoslavya'yı oluşturan altı cumhuriyetten biri olan Bosna Hersek'te, 18 Kasım 1990'da yapılan ilk çok partili seçimde İzetbegoviç'in başkanlığını yaptığı SDA, parlamentodaki 240 milletvekilliğinden 86'sını kazandı.
Bosna Hersek bağımsız oluyor
İzetbegoviç, önce Slovenya'nın, ardından Hırvatistan'ın Yugoslavya'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesinden sonra, ya bağımsızlığı tercih edip bir bedel ödeyecek ya da dönemin Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Milosevic'in ırkçı yönetimi altında kalacaktı.
Aliya İzetbegoviç, bu zor durumu her zaman büyük saygı duyduğu halkının seçimine bıraktı. 29 Şubat-1 Mart 1992'de Bosna Hersek'te bağımsızlık referandumu yapıldı. Halkın yüzde 64'ünün katıldığı referandumda, katılanların yüzde 99,44'ü bağımsızlığa "evet" dedi. Referandumla bağımsız olan Bosna Hersek, 6 Nisan'da AB, 7 Nisan'da ABD tarafından bağımsız bir devlet olarak kabul edildi.
Referandumun ardından, Lahey'deki uluslararası mahkeme tarafından geçen mart ayında soykırım suçundan 40 yıl hapse mahkum edilen savaş döneminin Bosnalı Sırp lideri Radovan Karadzic ve 2006 yılında hayatını kaybeden Slobodan Milosevic, Bosna Hersek'e karşı etnik temizlik başlattı.
Kısa sürede organize olan Boşnaklar, İzetbegoviç'in etrafında birleşerek bağımsızlığın ağır bedelini ödemeye başladı. Savaş boyunca evler, camiler, tarihi eserler yıkılıp insanlar toplama kamplarında işkenceye tabi tutulurken, Bosnalı Müslüman kadınlar ise tecavüzlere maruz kaldı.
BM koruması altındaki Srebrenita'da 1995 yılının Temmuz ayında soykırım işlendi. Sırplar, 8 binden fazla erkeği hunharca katletti, Boşnak aileleri şehirden sürgün etti.
O dönem Avrupa'nın en büyük dördüncü silahlı gücü olan Yugoslav ordusunun 3,5 yılda yenemediği Boşnaklar, savaşın lehlerine dönmeye başlamasının ardından, uluslararası toplumun bakısıyla 1 Kasım 1995'te imzalanan Dayton Barış Antlaşması ülke sınırlarını korumayı başardı.
Halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bırakan Aliya İzetbegoviç, sağlık durumu kötü olmasına rağmen, savaştan sonraki dört yıl boyunca da savaşın yaralarının sarılmasına ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulundu.
Bosna şehitlerinin arasında yatıyor
Rahatsızlığı nedeniyle 2000 yılında devlet başkanlığı görevinden çekilen İzetbegoviç, 19 Ekim 2003'te hayata gözlerini yumdu. Aliya İzetbegoviç'in ölmeden önce son görüştüğü devlet adamı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
İzetbegoviç, ölmeden önce yetkililere şehitler arasında mütevazi bir mezarda gömülmek istediğini iletti. Talebi üzerine İzetbegoviç, Saraybosna'daki Kovaçi Şehitliği'nde kendisi için hazırlanan kabre defnedildi. Merhum İzetbegoviç'in mezar taşının üzerinde ise Boşnak liderin halkına bıraktığı en önemli tavsiyelerden biri olarak gösterilen "Her şeye kadir olan Allah'a yemin ederim ki köle olmayacağız." ifadeleri yer alıyor.
Aliya İzetbegoviç'ten halkına tavsiyeler
"Doğu-Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu", "İslami Yeniden Doğuşun Sorunları", "Özgürlüğe Kaçışım", "Tarihe Tanıklığım" gibi eserleriyle Türkiye'de de büyük bir okur kitlesi bulunan İzetbegoviç'in, eserlerinden derlenen önemli sözlerinin bir kısmı şöyle:
"Ben Avrupa'ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa, onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı'nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına..."
"Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna'nın özünü de zedeliyor."
"Bize yapılan soykırımı unutursak, bunu bir daha yaşamaya mahkum oluruz. Size asla intikam peşinden koşun demiyorum ama yapılanları da asla unutmayın."
"Bizler insan olmaya ve insan kalmaya çalıştık ve başarılı olduk. Ancak bunu onlardan (Sırplardan) dolayı yapmadığımızın altını çizmeliyim. Kendimizden dolayı insan kalmaya çalıştık, onlardan dolayı değil. Onlara hiçbir şey borçlu değiliz. İnsan olmak ve insan kalmak, Allah'a ve kendimize karşı sorumluluğumuzdur. Onlara karşı değil."
"Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayın."
"Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım. Hukuk benim için sadece meslek değil inancım, yaşam tercihim ve hayat felsefem. Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız. Kin ve intikam peşinde koşmayacağız."
"İlerlemiş yaşıma rağmen, ümit ediyorum ki halkımın özgürlüğe ve kurtuluşa ulaştığını görecek kadar yaşayacağım. 70 yaşındayım ve önümüzde daha uzunca bir yol var. Kişiler ölür, halklar yaşar. Mücadelemiz bana bağlı değildir. Önemli olan da bu sancağı binlerce insan taşıyor."
"Kur'an edebiyat değil, hayattır. Dolayısıyla ona bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır."
"Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgarda savrulup gider."
"Bu günleri gösteren yüce Allah'a hamdediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık. Evlerimiz yakılıp yıkıldı. Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar. Yapılan katliamları dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan anlamaktadır. Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara rağmen çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa ettik. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah cennette buluşacağız, onları Allah'ın ve meleklerinin huzurunda şanlı direnişlerinden dolayı kutlayacağız. Gelinen noktada her şey bitmiş değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen yaşım ve sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyor, bir nefer olarak ömrümü halkıma hizmet etmek isteyen siyasilere destekle yaşayacağım. Allah'a hamdediyorum ki bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim edeceğim inanmış yüz binler var. Artık Bosna Hersek hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor. Selam sana ey halkım. İmanınıza, bayrağınıza ve devletinize sımsıkı sarılın."
dikGAZETE.com