Politika

“Bıçak katilin elinde insanı öldürür, doktorun elinde hayat kurtarır”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz bilimi ve teknolojiyi sadece insanlığın hayrına kullanacağız. Bıçak katilin elinde insanı öldürür, aynı şekilde neşter doktorun elinde hayat kurtarır. Bunun için önce dengeyi sağlamak gerekiyor. Türkiye olarak savunma sanayiine verdiğimiz önemin gerisinde bu anlayış vardır” dedi.

“Bıçak katilin elinde insanı öldürür, doktorun elinde hayat kurtarır”
23-05-2019 18:14

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz bilimi ve teknolojiyi sadece insanlığın hayrına kullanacağız. Bıçak katilin elinde insanı öldürür, aynı şekilde neşter doktorun elinde hayat kurtarır. Bunun için önce dengeyi sağlamak gerekiyor. Türkiye olarak savunma sanayiine verdiğimiz önemin gerisinde bu anlayış vardır” dedi.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen "Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı" toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönemde Türkiye’yi tüm bilim insanları için cazibe merkezi haline getireceklerini belirterek, bu gelişmenin aynı zamanda Türk medeniyeti üzerindeki küllerin dağılmaya, ateşin yeniden harlanmaya başladığı anlamına geldiğini söyledi. 1 Temmuz 2018’de hayatını kaybeden Prof. Dr. Fuat Sezgin’in ülkesine ve milletine derin bir muhabbet ile bağlı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ömrünün son yıllarında tüm birikimini ülkemize kazandırmanın, milletimizin istifadesine sunmanın gayreti içinde olmuştur” diye konuştu.

Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 94 yıllık hayatının her safhasının paha biçilmez derslerle dolu olduğunu belirten Erdoğan, “Dünya çapında böyle bir bilim adamının 1960 darbesinin ardından İstanbul Üniversitesinden uzaklaştırılması tarihimizin en büyük ayıplarından biridir. İstanbul Üniversitesinden uzaklaştırılan Fuat Sezgin, çalışmalarını nerede devam ettirdi? Almanya’da devam ettirdi. Önce Frankfurt Üniversitesi, ardından Gote Üniversitesi Fuat Hocamızın ilmi çalışmalarına zemin oluşturdu, destek verdi. Bizim kıymetini bilemediğimiz hocamıza Almanya’nın sahip çıkması boşuna değildir. Hocamız, İslam, bilim ve teknoloji tarihi bakımından eşi bulunmaz eserlerinin önemli bir bölümünü tabi olarak çalışmalarını yürüttüğü ülkenin dili ile yani Almanca olarak yayınlamıştır. Bunun anlamı, bu eserlerin bilim tarihine Alman patentli olarak geçmiş olmasıdır. Açık konuşmak gerekirse hocamızın ülkemizde barındırılmamasının sebebi yürüttüğü çalışmaların başındaki ‘İslam’ ifadesidir. Şayet Fuat Hoca İslam değil de mesela Roma veya Bizans tarihi çalışmış olsaydı, emin olun hayatının sonuna kadar İstanbul Üniversitesinde kalmaya devam ederdi. Sıkıntı burada. İlim insanına sahip çıkmadığınız zaman ona Alman sahip çıkar ve bu eserler Almanca dünyada yerini bulur. İslam alimlerinin çalışmaları incelenmeden dünya bilim tarihinin incelenebilmesi, yazılabilmesi mümkün değildir. Sadece yürüttüğü çalışmaların başında ‘İslam’ ifadesi geçiyor diye hocamızı bir kalemde silip atanlar ortaya çıkan dünya çapında eserlerin şerefini kendi elleri ile Almanya’ya bağışlamışlardır” şeklinde konuştu.

“MEDENİYETİNE VE KÜLTÜRÜNE HUSUMETİ ÇAĞDAŞLIK ZANNEDEN SÖMÜRGE AYDINLARI İLE MÜCADELE ETTİK”

Üniversiteleri Türkiye’nin 81 vilayetinin tamamına yayarak hem gençlerin yükseköğrenime erişimini kolaylaştırdıklarını hem de bilim insanlarının önünde geniş bir çalışma alanı oluşturduklarını kaydeden Erdoğan, “Ne yapmamız gerekti, tüm ilmi müesseseleri öğrencilerimizin ayaklarına götürmekti. Onun için 76 üniversiteden 206 üniversiteye çıktık ve 81 vilayetimizin hepsinde üniversitemiz var. Eğer ilme sahipseniz, ilme sevdalıysanız ilmin önünü açacaksınız, ilim adamlarının önünü açacaksınız, biz bunu yaptık. Bir yandan da eski dönemin bakiyesi bağnazlıklarla kendi medeniyetine ve kültürüne husumeti çağdaşlık zanneden sömürge aydınları ile mücadele ettik. Bu zihniyeti tümüyle ortadan kaldıramamış olsak da bilimsel çalışmaların yelpazesini olabildiği kadar genişlettiğimiz bir gerçektir” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de bir büyük kütüphaneye sahip değildik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 5 milyon ciltlik bir kütüphanenin 3-4 ay içinde açılışının yapılacağını ve İstanbul’da eski Rami Kışlası’nın kütüphaneye çevrildiğini belirtti.

“ÜLKEMİZİ TÜM BİLİM İNSANLARI İÇİN CAZİBE MERKEZİ HALİNE GETİRECEĞİZ”

Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde Müslüman bilim adamlarının ortaya koydukları eserleri ve başarılarının iftihar ile takip edildiğini belirten Erdoğan, “Üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken husus, bu çalışmaları kendi medeniyet coğrafyasında yürütecek iklimi niçin oluşturamadığımızdır. Türkiye olarak yavaş yavaş bu konuda kendimizi müspet yönde ayrıştırdığımıza inanıyorum. Bilim insanlarımıza birikimlerini ülkemizde değerlendirebilecekleri zemini hazırlamaya başladığımızı gösteriyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde ülkemizi tüm bilim insanları için cazibe merkezi haline getireceğiz. Bu gelişme aynı zamanda medeniyetimizin üzerindeki küllerin dağılmaya, ateşin yeniden harlanmaya başladığı anlamına gelir” açıklamasında bulundu.

“BİZ BİLİMİ VE TEKNOLOJİYİ SADECE İNSANLIĞIN HAYRINA KULLANACAĞIZ”

Aynı malzeme ile doz farkı ile zehir ve ilaç yapılabildiğini hatırlatan Erdoğan, bilim ve teknoloji sonuçları ile benzer netice etmenin mümkün olduğunu söyledi. Erdoğan, “Atomu parçalayarak insanlık için en ucuz enerji kaynağını üreten de, insanları toplu şekilde katleden de aynı bilim, aynı teknoloji değil mi? Öyleyse biz bilimi ve teknolojiyi sadece insanlığın hayrına kullanacağız. Bıçak katilin elinde insanı öldürür, aynı şekilde neşter doktorun elinde hayat kurtarır. Bunun için önce dengeyi sağlamak gerekiyor. Türkiye olarak savunma sanayiine verdiğimiz önemin gerisinde bu anlayış vardır. Güçlerin dengesiz olduğu bir yerde idealleri hayata geçirecek imkan oluşturmak mümkün değildir. Biz milletimiz, mensubu olduğumuz ümmet ve tüm insanlık için barış, huzur, güven, refah, adalet, esenlik dolu bir gelecek inşa etmeyi hedefliyoruz. Fuat Sezgin hocamızın açtığı yol bize böyle bir gelecek için neler yapmamız gerektiğinin ipuçlarını veriyor. Gençlerimize tavsiye ediyorum, Gülhane Parkı’na mutlaka uğrayın ve müzeyi gezin” dedi.

“’İSLAM İLE BİLİM BİR ARADA OLAMAZ’ TEZİNİN ANTİTEZİYDİ”

Programda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise, “Prof. Dr. Fuat Sezgin, sıradan bir bilim tarihçisi değil; derdi, davası olan bir aydındı. Sezgin, İslam ile bilimin bir arada olamayacağı tezinin en önemli antiteziydi. İslam ile bilimin bir arada olamayacağını, hatta birbirine zıt olduğunu sinsice zihinlere kazımaya çalışan tüm öğretiler, Sezgin’in entelektüel dünyasıyla karşılaşınca adeta çökmüş, tuz buz olmuştur” diye konuştu.

“GENÇLERİMİZ ONUN HATIRASINA SAHİP ÇIKSIN”

Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Bilal Erdoğan, Fuat Sezgin’in gençlerden beklentisinin komplekssizce geçmişten ilham almaları, dünyayı çok iyi tanımaları ve ülkeye, İslam ümmetine ve dünyaya bu doğrultuda hizmet etmeleri olduğunu söyledi. Bilal Erdoğan, “Ümit ediyorum 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı vesilesiyle Sezgin’in hayatının maksadı çok daha iyi anlaşılsın. Gençlerimiz onun hatırasına sahip çıksınlar. Böylece bu millet dünyanın meselelerine çözümler üreten, aydınlık öneriler getiren millet olsun ve 21. yüzyıla damgasını vursun” şeklinde konuştu.

(Derya Yetim/İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER