Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi iktidarları döneminde ülkede huzur ve refahın hakim olacağını ifade ederek, "Bu ülkenin huzura ve refaha ihtiyacı var. Çok şükür benim köşeyi dönme gibi bir hastalığım yok. Benim size sözüm. Ne kimliğinden ötürü, ne yaşam tarzından ötürü asla ve ala ötekileştirmeyeceğim. Bütün vatandaşlarımı kucaklayacağım. Sizin için çalışacağım, sizin için emek harcayacağım, sizin için mücadele edeceğim. Alın teri dökeceğim. Dökeceğim her alın teri size helal olsun diyeceğim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde düzenlenen mitingine katıldı. 1 Kasım genel seçimleri öncesi vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, "Bu güzel ülke için, bayrağımız için çocuklarımız için, huzurumuz için, refahımız için çalışacağım söz. Kılıçdaroğlu sözü. Sonuna kadar çalışacağım. Bugün Cumhuriyetimizin 92. yılı. Genç bir cumhuriyetimiz var. Mustafa Kemal Atatürk der ki: ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.’ Aslında bununla saltanatın nasıl yıkıldığını, bütün yurttaşlara kimlerin sahip çıkması gerektiğini söylüyor. Halkın kendi kaderini belirleyeceği sistemi. Demokrasiyi bu ülkeye getirdi. Cumhuriyeti getirdi. Ben bugünkü başarımı bu noktaya gelişimi cumhuriyete borçluyum. Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyum. Kendi hayatımdan örnek vereceğim. Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde doğdum. 7 kardeşiz. Üniversiteye sadece giden benim. Annem okuma yazma bilmezdi. Ablam da okuma yazma bilmez. 7 kardeşten üniversiteye giren sadece benim. Çalıştım, devlette önemli görevler yaptım. 27 buçuk yıl çalıştım. Milletvekili oldum daha sonra ve şimdi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğundayım. Ben bunu cumhuriyete ve Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyum. Saltanatın olduğu dönemlerde Anadolu insanına böyle bir imkan sağlanmazdı. Daha doğrusu böyle bir imkan hiçbir insana sağlanmazdı. Ama Mustafa Kemal Atatürk dünyayı en iyi okuyan liderlerden birisi. Geleceği en iyi gören liderlerden birisi. Bir devlet adamı, bir asker, bir diplomat aynı zamanda sade bir vatandaş. Geleceği gören, okuyan bir lider. Ve cumhuriyeti kurduğu zaman Türkiye’nin kurtuluşunu, büyümesini, gelişmesini, kadın erkek eşitliğini temelinde cumhuriyetin olduğunu biliyordu zaten. Eğer kadınlara Avrupalılardan daha önce seçme ve seçilme hakkını verdiyse dünyayı ne kadar iyi okuduğunu gösteriyor. O nedenle hepimiz görüşü ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun hepimiz cumhuriyeti ve bugünü ve geleceğimizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına borçluyuz" dedi.
"1 Kasım’ı biliyorsunuz. Saltanatın yıkıldığı tarih. Şimdi birilerinin saltanatı var. Birilerinin ağzından çıkan kanun hükmünde oluyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Birileri konuşacak savcı harekete geçecek. Birileri konuşacak hakim harekete geçecek. Birileri konuşacak devletin bütün kurumları harekete geçecek. Hukuk ayaklar altında. Düşünebiliyor musunuz hangi noktaya geldiğimizi? Televizyon kanalları kapatılıyor. Gazeteler yasaklanıyor. Askeri dönemde bile bunlarla karşılaşmadık. Böyle bir olaya tanık olmadık. Televizyon kanalları niye kapatılır? Eğer mevcut iktidarı övselerdi hiçbirisi kapanmazdı, hatta ceplerine para bile koyarlardı. Gazeteler sansüre uğruyor. Gazeteci ölümle tehdit ediliyor. Bir gazete, başında iktidar partisinin milletvekili gece yarısı basılıyor. Ve şimdi o kişi başbakanla yan yana fotoğraf verebiliyor. Türkiye’nin hangi noktaya geldiğini bilmenizi isterim. 1 Kasım seçimleri diğer seçimlere benzemiyor. Düşünerek gideceğiz sandığa" şeklinde konuştu.
"HERKESİN REFAH İÇİNDE YAŞAMASINI İSTİYORSANIZ BÖLÜNMENİN ZAMANI DEĞİLDİR"
Refahı ve huzuru isteyenlerin Türkiye’de çoğunluk olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, vatandaşlara çağrıda bulunarak 1 Kasım’da adresin belli olduğunu belirtti.
Trakya ve Anadolu’nun şantajın önünde diz çökmeyeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Aslında biz milyonlarız. Ama biz bölündük. Kimisi A partisinde, kimisi B partisinde, kimisi C partisinde. Çorlu’dan refahı ve huzuru isteyen bütün yurttaşlarıma açık çağrıda bulunuyorum. Eğer siz Türkiye’yi ateş çemberinden çekip çıkarmak istiyorsanız, eğer siz PKK belasının yanına IŞİD belasını da koyan bir siyasi anlayıştan kurtulmak istiyorsanız eğer siz herkesin refah içinde yaşamasını istiyorsanız bölünmenin zamanı değildir. Birleşeceğiz. Adres belli, yer de belli. 6 ok, Cumhuriyet Halk Partisi. 13 yıldır Türkiye’yi yönetiliyorlar. Dile kolay. Üstelik tek başlarına yönetiyorlar. Hata yaptıkları zaman bizi kandırdılar diyorlar. Gittiler oturdular PKK’yla pazarlık masasına. Doğu güneydoğuyu silah deposuna döndürdüler. Valilere talimat verdiler kimseye dokunmayacaksınız diye. 7 Haziran’dan sonra terör tekrar patlak verdi. Şu soruyu sormamız gerekiyor. Neden 7 Haziran’dan sonra? 400 milletvekili bu millet sana vermedi diye terörü bu milletin başına bela mı yapacaksın? Benim bildiğim ne Trakya ne Anadolu şantaja boyun eğmez. Diz çökmez şantajın önünde. Bizim kendi kaderimizi belirlememiz lazım. Çok iş yapmayacağız. Çok mücadele de vermeyeceğiz. Birlik olacağız, 1 Kasım’da sandığa gideceğiz. Oylarımızı bölmeyeceğiz. Bu ülkenin huzura ve refaha ihtiyacı var. İşsizlik almış başına gidiyor. Milyonlarca çocuğumuz işsiz. Üniversiteyi bitiren her 4 çocuğumuzdan biri işsiz. Hiç çıkıp diyorlar mı biz işsizliği şöyle çözeceğiz diye. Söyleyemezler. Çünkü onların çocukları iş sahibi, köşeyi dönmüş. Sanıyorlar ki bütün çocuklar öyle. Yok böyle bir toplum. Böyle bir tablo yok. Görev, size düşüyor. Görev vatandaşa düşüyor. Sizden istirhamım ülkenizi seviyorsanız, çocuklarınızı seviyorsanız, Türkiye’yi seviyorsanız, önce Türkiye diyorsanız 1 Kasım’da gideceğiz, oylarımızı bölmeden emeklisi, işçisi, esnafı, memuru toplumun her kesimi CHP’ye oy vereceğiz. Türkiye’yi ateş çemberinden ancak ve ancak CHP kurtarır. Bunu Çorlu’nun meydanında söylüyorum" diye konuştu.
"ÇOK ŞÜKÜR BENİM KÖŞEYİ DÖNME GİBİ BİR HASTALIĞIM YOK"
Ülkede herkesin huzur içinde yaşamasını istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Çok şükür benim köşeyi dönme gibi bir hastalığım yok. Cebimi doldurayım da ne olursa olsun böyle bir anlayışa sahip değilim. Ben istiyorum ki bu ülkede herkes huzur içinde yaşasın. Benim büyük beklentilerim yok. Saray merakım da yok. Ben yetkiyi saraydan da almam, ben yetkiyi milletten alırım ve millete güvenirim. Ve bir şeyi daha söyleyeyim sakın bunu unutmayın. Her yerde rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Davutoğlu saray için çalışır Kılıçdaroğlu halk için çalışır. Memleketin geldiği hale bakın. Türkiye’yi kim yönetiyor? Sözde başbakan var, sözde bakanlar var, sözde devlet bürokrasisi var. Hiçbirisinin önemi yok. Diyorum ya yeni bir saltanat türü çıktı. Sarayda otur, malı götür, aile boyu yolsuzluğa bulaş, ülkeyi yönetmeye kalk. Böyle bir şey olabilir mi? Buna izin verecek misiniz? Bir yolu var. 1 Kasım’da gideceğiz oyumuzu kullanacağız. Bir gerçeği daha sizlere söyleyeyim. Ülkeyi ayrıştırdılar. Herkesin kimliğini, inancını, yaşam tarzını siyasete malzeme ettiler. O hale geldik ki. Neredeyse birbirimize selam veremez hale gedik. Komşumuzun kimliğini sorgulamaya başladık, inancını sorgulamaya başladık. Böyle bir şey olabilir? Bu güzel ülkede, cennet gibi ülkede siyasetin konusu bu mu? Siyasetin vatandaşın, çocuğun işsizse ona iş bulacaksın. Esnaf geçinemiyorsa ekonomi politikası uygulayacaksın. Dış politikada onurlu tavır sergileyeceksin. Bunların yaptıklarına bakın. Toplumu ayrıştırdılar. Benim size sözüm. Ne kimliğinden ötürü, ne yaşam tarzından ötürü asla ve ala ötekileştirmeyeceğim. Bütün vatandaşlarımı kucaklayacağım. 7 Haziran’da seçim bildirgesi açıkladık. Çıktılar meydan meydan konuştular. Efendim buradaki vaatlerin kaynağı yok dediler. Nereden bulacaksın dediler? Hatta Maliye Bakanı dedi ki eğer kaynağı bulurlarsa ben de CHP’ye oy veririm. 1 Kasım, sandığa gidiyoruz. Yeni seçim bildirgemizi açıkladık. Bizim daha önce açıkladığımız seçim bildirgesini kopya ettiler. Şimdi ben bütün Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sesleniyorum. 1 Kasım’da git adam gibi CHP’ye oy ver. Çünkü bu işin kaynağı var. Onlar da aynı şeyi söylemeye başladı. Düne kadar diyorduk ki asgari ücret net bin 500 TL olacak, vergiye tabi olmayacak. Bizi iş verenlere şikayet ediyorlardı ‘Niye sesinizi çıkarmıyorsunuz, niye itiraz etmiyorsunuz diye.’ Şimdi kalkmış diyor ki biraz da kabahatini örter gibi, efendim biz de asgari ücreti bin 300 lira yapacağız. 13 yıldır sen ne yapıyordun? Armut mu topluyordun sen? Neden Türkiye’nin sorunları ile ilgilenmedin. Çiftçiye mazotu 1 lira 80 kuruştan vereceğim. Ona da itiraz ettiler. Vay efendim nasıl verirsin? Sen dünyanın en pahalı mazotunu bizim çiftçiye veriyorsun. Sen yata verirken ben ses çıkarmıyorum. Ben çiftçinin traktörüne verirken niye itiraz ediyorsun. Senin tercihin yattan yana benim tercihim çiftçinin traktöründen yana. Biz böyleyiz. Sanıyorlar ki çiftçi traktöre binecek tatile gidecek. Ya adam tarlaya gidecek kardeşim, tarlaya gidecek. Çalışacak, üretecek ki bizim karnımız doysun. Bir Konya’yı düşünün bir Hollanda’yı. Hollanda Konya’dan küçük bir devlet. Yıllık tarım ihracatı Hollanda’nın 130 milyar dolar. Türkiye’nin 12 milyar dolar. Niçin böyle? Toprağımız mı eksik? Güneşimiz mi eksik? Suyumuz mu eksik? İnsanımız mı eksik? Her şey var. Eksik olan namuslu siyaset. Halkı düşünen siyaset eksik olan bu" ifadelerini kullandı.
"BEN RAHMETLİ ECEVİT’İN GELENEĞİNDEN GELİYORUM. ECEVİT’İN BU ÜLKE İÇİN NELER DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ÇOK İYİ BİLİRİM"
Ecevit’in geleneğinden geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Ecevit’in ülke için neler düşündüğünü, neler yapmak istediğini çok iyi bildiğini söyleyerek, "Ecevit derki: ‘Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen derdi’ Ben ve arkadaşlarım seçim bildirgemizle Türkiye’de insanca ve hakça bir düzeni yakalamak için mücadele ediyoruz. Emekliye 2 maaş ikramiye. Ona da itiraz ettiler. Şimdi onlar da biz de emekliyi düşünüyoruz. E günaydın. Biz söyledikten sonra düşünmeye başladın. Niye emekliye 2 maaş ikramiye. İnsanca, hakça bir düzen olsun diye. Çiftçiye neden 1 lira 80’den satıyoruz mazotu? İnsanca, hakça bir düzen olsun diye. Asgari ücreti neden bin 500 lira yapıyoruz? İnsanca, hakça düzen olsun diye. Anneler size sesleniyorum tam gün eğitime geçeceğiz. Çocuğunuzu sabah okula göndereceksiniz çocuk akşam eve gelecek. Beslenme çantası da yok. Okulda öğle yemeklerini öğretmenleriyle beraber hiçbir bedel ödemeden yiyecekler. O çocuklar bizim çocuklarımız. Biliyorum bu bölümü kopya edemediler. Çünkü yeni seçim bildirgemizde var. Şunu söyleyecekler: ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Hiç kimse endişe etmesin. O parayı bulacağım çocuklara öğle yemeğini huzur içinde vereceğim. Gerekirse boğazımdan keseceğim o çocuklara vereceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Şehitlerimiz ve gazilerimiz bizi onurumuz. Onlara yeteri kadar sahip çıkılmıyor. Gazilerle en çok konuşan kişi benim. Onları her fırsatta ziyaret ederim. Onlarla oturur konuşurum. Bir protez almak için 50 yeri dolaşırlar. Dünyanın parasını isterler. Bu insan biz gece rahat uyuyalım diye bedenini feda eden insan. Şehitlerimiz de öyle. Yakınlarına bakın şehit yakınları onlar da büyük sıkıntı içindeler. Nereye başvuracaklar belli değil. Herkes birbirine atıyor. Bir şey yaptık. Bunu da kopya etmediler henüz. Başbakanlığa bağlı Şehitler ve Gaziler Yüksek Kurulu kuracağız. Böylece dertlerini bir makama anlatacaklar ve o makam dertlerini çözecek. Şehit yakınları ve gaziler milletvekilleri hangi sağlık haklarından yararlanıyorsa aynı sağlık haklarından yararlanacaklar. Böylece biz şehit yakınlarına ve gazilerimize en azından vefa borcumuzu yerine getirmiş oluruz" dedi.
"YURT SORUNUNU 1 YILDA ÇÖZECEĞİM"
Öğrenci yurdu sorununun 13 yıldır yurt çözülemediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Sevgili gençler, onlar sizi 13 yıldır potansiyel suçlu görüyorlar. Ama ben sizi bu ülkenin onuru, bu ülkenin gururu ve bu ülkenin güvencesi olarak görüyorum. Sizi baş tacı yapmak benim görevimdir. 13 yıldır yurt sorununu çözemediler, 1 yılda çözeceğim. Allah izin verir, yetki verirseniz 1 yılda. 1-2 kişilik odalar, sıcak suyu, internet erişimi olacak. Böylece anne baba, oğlum kızım üniversiteyi kazandı nerede kalacak diye bir telaşa kapılmayacak. 13 yılda yapamadılar söz veriyorum 1 yılda çözeceğim. Ve sevgili gençler Cumhuriyet Bayramı’ndayız. Bayramın önemini ben de biliyorum siz de biliyorsunuz. Ve çok daha önemli bir şey. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi hiç kimseye teslim etmedi. Sadece gençlere teslim etti. Siz bu ülkenin güvencesisiniz dedi, geleceğisiniz dedi. O nedenle gençlerin Atatürk’ün ideolojisine, beklentilerine, devlet adamlığına özenmeleri lazım. Aynı çizgide yürümeleri lazım ülkenin bağımsızlığı açısından. Bakın dış politikada hangi noktaya geldik. Bir lider düşünün, bir Mustafa Kemal Atatürk’ü düşünün. Bütün hayatı savaş meydanlarında geçmiş. Ama şunu söylüyor: ‘Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir diyor.’ Çünkü savaşın acımasızlığını biliyor. O nedenle dedi ki yurtta barış dünyada barış olsun. Şimdi bunlar bu ilkeyi tamamen kaldırdılar. Bu ilke yok artık. Suriye ile savaşıyoruz. Kavga ediyoruz, silah gönderiyoruz. 12 bin çocuk öldü orada. 2 milyonun üzerinde Suriyeli Türkiye’de. Yazık günah değil mi o insanlara. Hangi gerekçeyle o ülkenin içişlerine müdahale ediyoruz. Suriye’yi bıraktık gittik Akdeniz’in öbür köşesinde Mısır’la kavga ettik. Onu da bıraktık gittik Libya ile kavga ettik. Şimdi ağlıyorlar turist gelmiyor. Turist niye gelsin? Herkesle kavga ettin sen. İhracatımız düşüyor. Herkesle kavga edersen malı satacak ülke bulamazsın. Türkiye’yi bu çemberden çıkaracağız. Ortadoğu batağından da çıkaracağız. Mustafa Kemal’in dediği gibi yurtta barışı, dünyada barışı egemen kılacağız. Bunu yapmak da benim boynumun borcudur. 7 Haziran öncesi diyorlardı ki sakın ha CHP’ye oy vermeyin dolar fırlar. CHP’ye oy vermeyin faizler yükselir, CHP’ye oy vermeyin işsizlik artar. Allah büyüktür ya hepsi bunların zamanında oldu. Dolar da arttı, faizler de arttı, işsizlik de arttı. Rahmetli babam derdi ki: ‘Oğlum sen doğru dur eğri belasını bulur.’ Belalarını buldular" diye konuştu.
"Emin olun içim kan ağlıyor ülkenin bu halini görünce ve bizim birlik olmamız lazım" diyen Kılıçdaroğlu, Ayrışmayalım, bölünmeyelim, bir arada olalım. Ülkemizi seviyoruz, çocuklarımızı geleceğini düşünüyoruz. Sandığa mutlaka gidelim. Geçen seçimlerde CHP’ye oy vermemiş vatandaşımızı ikna edip götürelim. Halkı düşünen, namuslu siyaset anlayışını el birliği ile yapacağız, gönül birliği ile yapacağız, huzur içinde yapacağız, demokratik yollardan yağacağız. Bu çerçevede hepimize görev düşüyor. Davutoğlu saray için çalışır Kılıçdaroğlu halk için çalışır. Size sözüm söz. Sizin için çalışacağım, sizin için emek harcayacağım, sizin için mücadele edeceğim. Alın teri dökeceğim. Dökeceğim her alın teri size helal olsun diyeceğim" dedi.
Kılıçdaroğlu, mitingin ardından İstanbul’a gitmek üzere Çorlu’dan ayrıldı.
(Ä°HA)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde düzenlenen mitingine katıldı. 1 Kasım genel seçimleri öncesi vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, "Bu güzel ülke için, bayrağımız için çocuklarımız için, huzurumuz için, refahımız için çalışacağım söz. Kılıçdaroğlu sözü. Sonuna kadar çalışacağım. Bugün Cumhuriyetimizin 92. yılı. Genç bir cumhuriyetimiz var. Mustafa Kemal Atatürk der ki: ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.’ Aslında bununla saltanatın nasıl yıkıldığını, bütün yurttaşlara kimlerin sahip çıkması gerektiğini söylüyor. Halkın kendi kaderini belirleyeceği sistemi. Demokrasiyi bu ülkeye getirdi. Cumhuriyeti getirdi. Ben bugünkü başarımı bu noktaya gelişimi cumhuriyete borçluyum. Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyum. Kendi hayatımdan örnek vereceğim. Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde doğdum. 7 kardeşiz. Üniversiteye sadece giden benim. Annem okuma yazma bilmezdi. Ablam da okuma yazma bilmez. 7 kardeşten üniversiteye giren sadece benim. Çalıştım, devlette önemli görevler yaptım. 27 buçuk yıl çalıştım. Milletvekili oldum daha sonra ve şimdi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğundayım. Ben bunu cumhuriyete ve Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyum. Saltanatın olduğu dönemlerde Anadolu insanına böyle bir imkan sağlanmazdı. Daha doğrusu böyle bir imkan hiçbir insana sağlanmazdı. Ama Mustafa Kemal Atatürk dünyayı en iyi okuyan liderlerden birisi. Geleceği en iyi gören liderlerden birisi. Bir devlet adamı, bir asker, bir diplomat aynı zamanda sade bir vatandaş. Geleceği gören, okuyan bir lider. Ve cumhuriyeti kurduğu zaman Türkiye’nin kurtuluşunu, büyümesini, gelişmesini, kadın erkek eşitliğini temelinde cumhuriyetin olduğunu biliyordu zaten. Eğer kadınlara Avrupalılardan daha önce seçme ve seçilme hakkını verdiyse dünyayı ne kadar iyi okuduğunu gösteriyor. O nedenle hepimiz görüşü ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun hepimiz cumhuriyeti ve bugünü ve geleceğimizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına borçluyuz" dedi.
"1 Kasım’ı biliyorsunuz. Saltanatın yıkıldığı tarih. Şimdi birilerinin saltanatı var. Birilerinin ağzından çıkan kanun hükmünde oluyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Birileri konuşacak savcı harekete geçecek. Birileri konuşacak hakim harekete geçecek. Birileri konuşacak devletin bütün kurumları harekete geçecek. Hukuk ayaklar altında. Düşünebiliyor musunuz hangi noktaya geldiğimizi? Televizyon kanalları kapatılıyor. Gazeteler yasaklanıyor. Askeri dönemde bile bunlarla karşılaşmadık. Böyle bir olaya tanık olmadık. Televizyon kanalları niye kapatılır? Eğer mevcut iktidarı övselerdi hiçbirisi kapanmazdı, hatta ceplerine para bile koyarlardı. Gazeteler sansüre uğruyor. Gazeteci ölümle tehdit ediliyor. Bir gazete, başında iktidar partisinin milletvekili gece yarısı basılıyor. Ve şimdi o kişi başbakanla yan yana fotoğraf verebiliyor. Türkiye’nin hangi noktaya geldiğini bilmenizi isterim. 1 Kasım seçimleri diğer seçimlere benzemiyor. Düşünerek gideceğiz sandığa" şeklinde konuştu.
"HERKESİN REFAH İÇİNDE YAŞAMASINI İSTİYORSANIZ BÖLÜNMENİN ZAMANI DEĞİLDİR"
Refahı ve huzuru isteyenlerin Türkiye’de çoğunluk olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, vatandaşlara çağrıda bulunarak 1 Kasım’da adresin belli olduğunu belirtti.
Trakya ve Anadolu’nun şantajın önünde diz çökmeyeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Aslında biz milyonlarız. Ama biz bölündük. Kimisi A partisinde, kimisi B partisinde, kimisi C partisinde. Çorlu’dan refahı ve huzuru isteyen bütün yurttaşlarıma açık çağrıda bulunuyorum. Eğer siz Türkiye’yi ateş çemberinden çekip çıkarmak istiyorsanız, eğer siz PKK belasının yanına IŞİD belasını da koyan bir siyasi anlayıştan kurtulmak istiyorsanız eğer siz herkesin refah içinde yaşamasını istiyorsanız bölünmenin zamanı değildir. Birleşeceğiz. Adres belli, yer de belli. 6 ok, Cumhuriyet Halk Partisi. 13 yıldır Türkiye’yi yönetiliyorlar. Dile kolay. Üstelik tek başlarına yönetiyorlar. Hata yaptıkları zaman bizi kandırdılar diyorlar. Gittiler oturdular PKK’yla pazarlık masasına. Doğu güneydoğuyu silah deposuna döndürdüler. Valilere talimat verdiler kimseye dokunmayacaksınız diye. 7 Haziran’dan sonra terör tekrar patlak verdi. Şu soruyu sormamız gerekiyor. Neden 7 Haziran’dan sonra? 400 milletvekili bu millet sana vermedi diye terörü bu milletin başına bela mı yapacaksın? Benim bildiğim ne Trakya ne Anadolu şantaja boyun eğmez. Diz çökmez şantajın önünde. Bizim kendi kaderimizi belirlememiz lazım. Çok iş yapmayacağız. Çok mücadele de vermeyeceğiz. Birlik olacağız, 1 Kasım’da sandığa gideceğiz. Oylarımızı bölmeyeceğiz. Bu ülkenin huzura ve refaha ihtiyacı var. İşsizlik almış başına gidiyor. Milyonlarca çocuğumuz işsiz. Üniversiteyi bitiren her 4 çocuğumuzdan biri işsiz. Hiç çıkıp diyorlar mı biz işsizliği şöyle çözeceğiz diye. Söyleyemezler. Çünkü onların çocukları iş sahibi, köşeyi dönmüş. Sanıyorlar ki bütün çocuklar öyle. Yok böyle bir toplum. Böyle bir tablo yok. Görev, size düşüyor. Görev vatandaşa düşüyor. Sizden istirhamım ülkenizi seviyorsanız, çocuklarınızı seviyorsanız, Türkiye’yi seviyorsanız, önce Türkiye diyorsanız 1 Kasım’da gideceğiz, oylarımızı bölmeden emeklisi, işçisi, esnafı, memuru toplumun her kesimi CHP’ye oy vereceğiz. Türkiye’yi ateş çemberinden ancak ve ancak CHP kurtarır. Bunu Çorlu’nun meydanında söylüyorum" diye konuştu.
"ÇOK ŞÜKÜR BENİM KÖŞEYİ DÖNME GİBİ BİR HASTALIĞIM YOK"
Ülkede herkesin huzur içinde yaşamasını istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Çok şükür benim köşeyi dönme gibi bir hastalığım yok. Cebimi doldurayım da ne olursa olsun böyle bir anlayışa sahip değilim. Ben istiyorum ki bu ülkede herkes huzur içinde yaşasın. Benim büyük beklentilerim yok. Saray merakım da yok. Ben yetkiyi saraydan da almam, ben yetkiyi milletten alırım ve millete güvenirim. Ve bir şeyi daha söyleyeyim sakın bunu unutmayın. Her yerde rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Davutoğlu saray için çalışır Kılıçdaroğlu halk için çalışır. Memleketin geldiği hale bakın. Türkiye’yi kim yönetiyor? Sözde başbakan var, sözde bakanlar var, sözde devlet bürokrasisi var. Hiçbirisinin önemi yok. Diyorum ya yeni bir saltanat türü çıktı. Sarayda otur, malı götür, aile boyu yolsuzluğa bulaş, ülkeyi yönetmeye kalk. Böyle bir şey olabilir mi? Buna izin verecek misiniz? Bir yolu var. 1 Kasım’da gideceğiz oyumuzu kullanacağız. Bir gerçeği daha sizlere söyleyeyim. Ülkeyi ayrıştırdılar. Herkesin kimliğini, inancını, yaşam tarzını siyasete malzeme ettiler. O hale geldik ki. Neredeyse birbirimize selam veremez hale gedik. Komşumuzun kimliğini sorgulamaya başladık, inancını sorgulamaya başladık. Böyle bir şey olabilir? Bu güzel ülkede, cennet gibi ülkede siyasetin konusu bu mu? Siyasetin vatandaşın, çocuğun işsizse ona iş bulacaksın. Esnaf geçinemiyorsa ekonomi politikası uygulayacaksın. Dış politikada onurlu tavır sergileyeceksin. Bunların yaptıklarına bakın. Toplumu ayrıştırdılar. Benim size sözüm. Ne kimliğinden ötürü, ne yaşam tarzından ötürü asla ve ala ötekileştirmeyeceğim. Bütün vatandaşlarımı kucaklayacağım. 7 Haziran’da seçim bildirgesi açıkladık. Çıktılar meydan meydan konuştular. Efendim buradaki vaatlerin kaynağı yok dediler. Nereden bulacaksın dediler? Hatta Maliye Bakanı dedi ki eğer kaynağı bulurlarsa ben de CHP’ye oy veririm. 1 Kasım, sandığa gidiyoruz. Yeni seçim bildirgemizi açıkladık. Bizim daha önce açıkladığımız seçim bildirgesini kopya ettiler. Şimdi ben bütün Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sesleniyorum. 1 Kasım’da git adam gibi CHP’ye oy ver. Çünkü bu işin kaynağı var. Onlar da aynı şeyi söylemeye başladı. Düne kadar diyorduk ki asgari ücret net bin 500 TL olacak, vergiye tabi olmayacak. Bizi iş verenlere şikayet ediyorlardı ‘Niye sesinizi çıkarmıyorsunuz, niye itiraz etmiyorsunuz diye.’ Şimdi kalkmış diyor ki biraz da kabahatini örter gibi, efendim biz de asgari ücreti bin 300 lira yapacağız. 13 yıldır sen ne yapıyordun? Armut mu topluyordun sen? Neden Türkiye’nin sorunları ile ilgilenmedin. Çiftçiye mazotu 1 lira 80 kuruştan vereceğim. Ona da itiraz ettiler. Vay efendim nasıl verirsin? Sen dünyanın en pahalı mazotunu bizim çiftçiye veriyorsun. Sen yata verirken ben ses çıkarmıyorum. Ben çiftçinin traktörüne verirken niye itiraz ediyorsun. Senin tercihin yattan yana benim tercihim çiftçinin traktöründen yana. Biz böyleyiz. Sanıyorlar ki çiftçi traktöre binecek tatile gidecek. Ya adam tarlaya gidecek kardeşim, tarlaya gidecek. Çalışacak, üretecek ki bizim karnımız doysun. Bir Konya’yı düşünün bir Hollanda’yı. Hollanda Konya’dan küçük bir devlet. Yıllık tarım ihracatı Hollanda’nın 130 milyar dolar. Türkiye’nin 12 milyar dolar. Niçin böyle? Toprağımız mı eksik? Güneşimiz mi eksik? Suyumuz mu eksik? İnsanımız mı eksik? Her şey var. Eksik olan namuslu siyaset. Halkı düşünen siyaset eksik olan bu" ifadelerini kullandı.
"BEN RAHMETLİ ECEVİT’İN GELENEĞİNDEN GELİYORUM. ECEVİT’İN BU ÜLKE İÇİN NELER DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ÇOK İYİ BİLİRİM"
Ecevit’in geleneğinden geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Ecevit’in ülke için neler düşündüğünü, neler yapmak istediğini çok iyi bildiğini söyleyerek, "Ecevit derki: ‘Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen derdi’ Ben ve arkadaşlarım seçim bildirgemizle Türkiye’de insanca ve hakça bir düzeni yakalamak için mücadele ediyoruz. Emekliye 2 maaş ikramiye. Ona da itiraz ettiler. Şimdi onlar da biz de emekliyi düşünüyoruz. E günaydın. Biz söyledikten sonra düşünmeye başladın. Niye emekliye 2 maaş ikramiye. İnsanca, hakça bir düzen olsun diye. Çiftçiye neden 1 lira 80’den satıyoruz mazotu? İnsanca, hakça bir düzen olsun diye. Asgari ücreti neden bin 500 lira yapıyoruz? İnsanca, hakça düzen olsun diye. Anneler size sesleniyorum tam gün eğitime geçeceğiz. Çocuğunuzu sabah okula göndereceksiniz çocuk akşam eve gelecek. Beslenme çantası da yok. Okulda öğle yemeklerini öğretmenleriyle beraber hiçbir bedel ödemeden yiyecekler. O çocuklar bizim çocuklarımız. Biliyorum bu bölümü kopya edemediler. Çünkü yeni seçim bildirgemizde var. Şunu söyleyecekler: ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Hiç kimse endişe etmesin. O parayı bulacağım çocuklara öğle yemeğini huzur içinde vereceğim. Gerekirse boğazımdan keseceğim o çocuklara vereceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Şehitlerimiz ve gazilerimiz bizi onurumuz. Onlara yeteri kadar sahip çıkılmıyor. Gazilerle en çok konuşan kişi benim. Onları her fırsatta ziyaret ederim. Onlarla oturur konuşurum. Bir protez almak için 50 yeri dolaşırlar. Dünyanın parasını isterler. Bu insan biz gece rahat uyuyalım diye bedenini feda eden insan. Şehitlerimiz de öyle. Yakınlarına bakın şehit yakınları onlar da büyük sıkıntı içindeler. Nereye başvuracaklar belli değil. Herkes birbirine atıyor. Bir şey yaptık. Bunu da kopya etmediler henüz. Başbakanlığa bağlı Şehitler ve Gaziler Yüksek Kurulu kuracağız. Böylece dertlerini bir makama anlatacaklar ve o makam dertlerini çözecek. Şehit yakınları ve gaziler milletvekilleri hangi sağlık haklarından yararlanıyorsa aynı sağlık haklarından yararlanacaklar. Böylece biz şehit yakınlarına ve gazilerimize en azından vefa borcumuzu yerine getirmiş oluruz" dedi.
"YURT SORUNUNU 1 YILDA ÇÖZECEĞİM"
Öğrenci yurdu sorununun 13 yıldır yurt çözülemediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Sevgili gençler, onlar sizi 13 yıldır potansiyel suçlu görüyorlar. Ama ben sizi bu ülkenin onuru, bu ülkenin gururu ve bu ülkenin güvencesi olarak görüyorum. Sizi baş tacı yapmak benim görevimdir. 13 yıldır yurt sorununu çözemediler, 1 yılda çözeceğim. Allah izin verir, yetki verirseniz 1 yılda. 1-2 kişilik odalar, sıcak suyu, internet erişimi olacak. Böylece anne baba, oğlum kızım üniversiteyi kazandı nerede kalacak diye bir telaşa kapılmayacak. 13 yılda yapamadılar söz veriyorum 1 yılda çözeceğim. Ve sevgili gençler Cumhuriyet Bayramı’ndayız. Bayramın önemini ben de biliyorum siz de biliyorsunuz. Ve çok daha önemli bir şey. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi hiç kimseye teslim etmedi. Sadece gençlere teslim etti. Siz bu ülkenin güvencesisiniz dedi, geleceğisiniz dedi. O nedenle gençlerin Atatürk’ün ideolojisine, beklentilerine, devlet adamlığına özenmeleri lazım. Aynı çizgide yürümeleri lazım ülkenin bağımsızlığı açısından. Bakın dış politikada hangi noktaya geldik. Bir lider düşünün, bir Mustafa Kemal Atatürk’ü düşünün. Bütün hayatı savaş meydanlarında geçmiş. Ama şunu söylüyor: ‘Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir diyor.’ Çünkü savaşın acımasızlığını biliyor. O nedenle dedi ki yurtta barış dünyada barış olsun. Şimdi bunlar bu ilkeyi tamamen kaldırdılar. Bu ilke yok artık. Suriye ile savaşıyoruz. Kavga ediyoruz, silah gönderiyoruz. 12 bin çocuk öldü orada. 2 milyonun üzerinde Suriyeli Türkiye’de. Yazık günah değil mi o insanlara. Hangi gerekçeyle o ülkenin içişlerine müdahale ediyoruz. Suriye’yi bıraktık gittik Akdeniz’in öbür köşesinde Mısır’la kavga ettik. Onu da bıraktık gittik Libya ile kavga ettik. Şimdi ağlıyorlar turist gelmiyor. Turist niye gelsin? Herkesle kavga ettin sen. İhracatımız düşüyor. Herkesle kavga edersen malı satacak ülke bulamazsın. Türkiye’yi bu çemberden çıkaracağız. Ortadoğu batağından da çıkaracağız. Mustafa Kemal’in dediği gibi yurtta barışı, dünyada barışı egemen kılacağız. Bunu yapmak da benim boynumun borcudur. 7 Haziran öncesi diyorlardı ki sakın ha CHP’ye oy vermeyin dolar fırlar. CHP’ye oy vermeyin faizler yükselir, CHP’ye oy vermeyin işsizlik artar. Allah büyüktür ya hepsi bunların zamanında oldu. Dolar da arttı, faizler de arttı, işsizlik de arttı. Rahmetli babam derdi ki: ‘Oğlum sen doğru dur eğri belasını bulur.’ Belalarını buldular" diye konuştu.
"Emin olun içim kan ağlıyor ülkenin bu halini görünce ve bizim birlik olmamız lazım" diyen Kılıçdaroğlu, Ayrışmayalım, bölünmeyelim, bir arada olalım. Ülkemizi seviyoruz, çocuklarımızı geleceğini düşünüyoruz. Sandığa mutlaka gidelim. Geçen seçimlerde CHP’ye oy vermemiş vatandaşımızı ikna edip götürelim. Halkı düşünen, namuslu siyaset anlayışını el birliği ile yapacağız, gönül birliği ile yapacağız, huzur içinde yapacağız, demokratik yollardan yağacağız. Bu çerçevede hepimize görev düşüyor. Davutoğlu saray için çalışır Kılıçdaroğlu halk için çalışır. Size sözüm söz. Sizin için çalışacağım, sizin için emek harcayacağım, sizin için mücadele edeceğim. Alın teri dökeceğim. Dökeceğim her alın teri size helal olsun diyeceğim" dedi.
Kılıçdaroğlu, mitingin ardından İstanbul’a gitmek üzere Çorlu’dan ayrıldı.
(Ä°HA)