İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde enerji konusunu masaya yatırdı. Yaşar'ın yazısı şöyle:
"1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren başladı aslında Türkiye’nin doğalgaza bağlılığı ve bağımlılığı. Çok uzun dönemli, 30-40 yıllık alım garantili kontratlara imzalar peş peşe atıldı. Doğru-yanlış veya eleştirmek için yazmıyorum bunları. Altını çizmek istediğimiz durum şu; bir şekilde kendinizi bağladıktan sonra, ne yaparsanız yapın, hangi tedbiri alırsanız alın parmak şıklatarak işin içinden çekip çıkamıyorsunuz.
Uçak olayından sonra, 'Rusya gazı keserse ne olacak?' sorusuna gelin hep beraber cevap arayalım. Bir defa 'arz güvenliği' olarak da adlandırılan bu konunun öyle kısa vadeli bir çözümü yok. Enerji çeşitliliğinin sağlanması ve Türkiye’yi bağımlılıktan kurtaracak adımlar konusunda alternatiflerin, planların masaya yatırıldığı adres sizlerin de tahmin ettiği gibi Enerji Bakanlığı.
Daha Enerji Bakanı olduğunu bile öğrenmeden kucağında böylesine yanan bir alev topu bulan Berat Albayrak’ın 90’lı yıllarda yüzde 62, şimdilerde de yüzde 55’ler düzeyinde olan doğalgaz bağımlılığına karşı orta vadeli projeksiyonları hayata geçirmek için ciddi bir mesai ortaya koyduğunu söylememiz gerekir. Sosyal medyada konuşulan dedikoduların hiçbiri gerçekleşmedi ve doğalgaz akışı normal seyrinde devam etti. Isının -12’lere düştüğü günlerde, hatta 4 Ocak günü İstanbul’da 40, Türkiye genelinde de 224 milyon m3 ile doğalgaz tüketim rekoru kırıldı.
Rusya ve doğalgaz bağımlılığından Türkiye’yi kurtaracak önlemler ve durumu normalleştirecek adımlar orta vadeli. Keşke bir anda bağımlılıktan kurtulabileceğiniz tedbirler alınabilseydi. Ama maalesef dünyada bile böyle bir örnek yok. 2018 ve 2019 yılları enerji konusunda Türkiye için ciddi bir eşik olacak. Tedbirlerin hepsi Türkiye’yi bir başka bağımlılığa sokmamak için, bir başka ülke ile değil de Türkiye’nin içinden çıkartılacak.
1- Tuz Gölü'nün altında ve iki ayrı depolama tesisinin yapımı ve devreye alınması.
2- Silivri’deki 2.6 milyar m3’lük olan depolama kapasitesinin 4.3 milyar m3’e çıkartılması. (Silivri acil kriz durumlarında kullanmak üzere tasarlanıyor. Türkiye’nin 20 günlük gaz ihtiyacını karşılayabilecek)
3- Büyük bir LNG deposu yapılacak. LNG Katar ve Cezayir’den alındığı için depo yeri olarak da Akdeniz Bölgesi öne çıkıyor.
İş keşke bunlarla bitse. Siz isterseniz milyarlarca, trilyonlarca m3’lük depolar kurun. Bu depolardan sisteme gaz verebilmek de çok önemli. Depolardan sisteme günlük gaz verme kapasitesi 20 milyon m3’ten 300 milyon m3’lere çıkartılacak. Şimdi sizlere ilginç bir rakam vereceğim. Türkiye'nin doğalgaz bağımlılığını azaltmak için alternatif yollar aradığı hepimizin malumu.
Yenilenebilir enerji yani rüzgâr, güneş bir de HES’ler aslında boyundan büyük işler yapmaya başladı desek hiç yanlış olmaz. Öyle günler oldu ki rüzgâr, güneş ve HES’lerle doğalgaz bağımlılığı yüzde 35’lere kadar geriledi. Rüzgâr, güneş filan deyip geçmeyin yani. Elektrik üretimi için çok ama çok ciddi bir olay. Bu sene güneşte yeni bir yol haritası ortaya konulacağını da söyleyelim hemen. Türkiye bu işe yani yenilenebilir enerjiye artık stratejik yaklaşıyor.
Rakamlar doğalgazın ciddi bir alternatifi olduğunu ortaya koyuyor. Peki o bizim meşhur kara kömürümüz bu işlerin neresinde? Soma sonrası alınan tedbirler, yerli kömürde maliyetleri çok arttırdı. Öyle ki ithal kömür çok daha ucuza gelmeye başladı. Bakanlar Kurulu devreye giriyor. Nasıl mı? Devlet özel sektöre destek verecek ve külfet paylaşılacak. Böylelikle yerli kömür de elektrik için devreye alınacak. Elbistan ve Karapınar için ciddi projeler ortaya konulmuş durumda.
Türkiye, en fazla gaz tüketen ve en fazla gazı üreten bölgenin tam da ortasında. Yanisi şu, Avrupa’ya giden hatların hepsi Türkiye’den geçmek zorunda. Bu şu demek; Türkiye, çoktan enerji anlamında da Avrupa’nın vazgeçilmez ortağı oldu. Son bir not: Duyduğumuza göre Ruslar, Ankara’da hem Akkuyu hem de Türk Akımı projesini devam ettirmenin yollarını arıyor."
dikgazete.com