İçişleri Bakanlığınca hazırlanan raporda, batılı ülkelerin, terör örgütleri DEAŞ ile PKK/PYD üyeleri arasında yaptıkları ayrım gözler önüne serildi.
İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı tarafından "Geri Dönen Yabancı Terörist Savaşçılar ve Kaynak Ülkelerin Güvenlik Politikaları" başlıklı araştırma raporu hazırlandı.
Raporda, çatışma ortamlarına seyahat eden ve "yabancı terörist savaşçılar" şeklinde isimlendirilen bireylerin, çatışma alanlarından kendi ülkelerine, üçüncü ülkelere veya diğer çatışma bölgelerine döndüklerinde yaratacakları güvenlik tehdidi ve çeşitli ülkelerce bu kişilere karşı alınan tedbirler ortaya konuldu.
Çeşitli uluslararası kaynaklarda "yabancı terörist savaşçı" ifadesinin, kendi ülkesi dışında bir yerdeki terör faaliyetlerine dahil olmak üzere seyahat eden veya seyahat etmeye teşebbüs eden kişiler olarak tanımlandığı aktarılan raporda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 24 Eylül 2014 tarihli kararında ise yabancı terörist savaşçıların, "Terörist eylemleri işlemek, planlamak, hazırlamak veya bu eylemlere dahil olmak ya da terörist eğitimi almak veya vermek amacıyla ikamet ettikleri veya vatandaşı oldukları devletlerden başka bir devlete giden bireyler." şeklinde tanımladığı belirtildi.
Raporda, Avrupa Konseyinin de BMGK'nin kararının ardından 2015'te yayımladığı sözleşmeyle "yabancı terörist savaşçı"larla mücadele konusunda yeni bir çerçeveyi ortaya koyduğuna değinildi.
Terör örgütü DEAŞ'a katılan "yabancı terörist savaşçı"ların dünya kamuoyunda daha fazla yer alması nedeniyle diğer terör örgütlerine katılanların göz ardı edilebildiği kaydedilen raporda, Suriye'de konuşlu terör örgütü PKK/PYD'ye katılan çok sayıda "yabancı terörist savaşçı" bulunduğunun altı çizildi.
BMGK'nin ilgili kararına göre de bu teröristlerin DEAŞ'a karşı savaşmalarının yasa dışı olduğu gerçeğini değiştirmediğine dikkati çekilen raporda, batılı ülkelerin PKK/PYD algısı nedeniyle bunları "gönüllü savaşçılar", "lejyonerler", "fedakar insanlar" gibi terimlerle andığına vurgu yapıldı.
Raporda, uluslararası kamuoyunun yalnızca sözde "dini görünümlü radikal terör örgütleri"ne katılan "yabancı terörist savaşçı"lara dikkatlerini yoğunlaştırdığı, terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'ye katılanlara karşı idari ve hukuki alanlarda görünür bir adım atmadığı belirtildi.
Terör örgütü PKK/PYD'nin özellikle 2014'te Avrupalı ve Amerikalı insanları DEAŞ'a karşı savaşmaları için çatışma alanına davet ettiği ancak bu çağrıların da görmezden gelindiğine değinilen raporda, farklı dillerde "Rojava Aslanları" adıyla sosyal medya hesapları ve web siteleri açan PKK/PYD'nin davet içerikli propaganda yaparak eleman devşirdiği ifade edildi.
İnternetten DEAŞ karşıtı her şeyi destekleyen üçüncü ülke vatandaşlarının, terör örgütü PKK/PYD'ye katılarak farklı isimlerdeki terör grupları çatısı altında DEAŞ'a karşı savaştığı bilgisine yer verilen raporda, yabancı terörist savaşçıların, İspanya İç Savaşı'ndaki "Abraham Lincoln Taburu"nun isminden esinlenerek 2015'te "Uluslararası Özgürlük Taburu" (ÜÖT) adı altında bir araya geldiği kaydedildi.
Propaganda faaliyetlerinin etkisiyle PKK/PYD'ye 500 terörist katıldıTerör örgütü PKK/PYD'nin propaganda faaliyetlerinin etkisiyle örgüte Birleşik Krallık, ABD, Kanada, Avustralya, Almanya, Danimarka, Yunanistan, Finlandiya, Fransa ve Çin'den yaklaşık 500 yabancı terörist savaşçı katıldığı anlatılan raporda, şöyle denildi:
"Uluslararası Özgürlük Taburu çatısı altında batılı ülkelerden gelen kişilerin oluşturduğu 4 grup öne çıktı. Bunların başında 2015'in Nisan ayında oluşturulan Yunanistan menşeli Enternasyonal Dayanışma Devrimci Birliği (Revolutionary Union for Internationalist Solidarity), bilinen adıyla "RUIS" isimli terör örgütü geldi. Yunan medyasında, bu örgüte katılan Yunan teröristlerin, Suriye'de çatışma tecrübesi kazandıkları, bu kişilerin ülkelerine geri döndüklerinde Avrupa'da terör faaliyetleri düzenleyebileceklerinden endişe edildiğine ilişkin yorumlar yapıldı. PKK/PYD saflarında çatışan diğer terör grupları ise "Uluslararası Anti Faşist Taburu (Antifascist Internationalist Tabur - AIT), Birleşik Krallık kökenli yabancı terörist savaşçıların oluşturduğu 'Bob Crow Brigade' ve Fransa kökenli 'Henri Krasucki Tugayı' oldu."
Batılı ülkelerin terör örgütlerine karşı çifte standartıTerör örgütü PKK/PYD'ye katılmak üzere Irak ve Suriye'ye seyahat eden ve ülkelerine geri dönen Batılı ülke vatandaşlarına yönelik uygulamaların çeşitlilik gösterdiği bilgisine yer verilen raporda, DEAŞ'a katılan yabancı terörist savaşçılar ile PKK'ya katılanlar arasında büyük bir ayrım gözetildiği vurgusu yapıldı.
"AIT grubuna bağlı olduğu düşünülen eski İngiliz askeri Jim Matthews'un, 2018'in Şubat ayında yakalanarak yargılanacağı duyuruldu. Irak ve Suriye'de terör eğitimi verilen yerlerde bulunduğu ve buralarda aldığı eğitimlerin terör eylemine hazırlıkla ilişkili olabileceği belirtilen Matthews, Temmuz 2018'de beraat etti." ifadesinin yer aldığı raporda, Birleşik Krallık ve ABD'nin, Suriye ve Irak'a giderek PKK/YPG saflarında DEAŞ'a karşı savaşan vatandaşlarını desteklemese de bu kişilere karşı yasal bir düzenlemeyi hayata geçiremediği bildirildi.
BM'nin "yabancı terörist savaşçı" düzenlemesiBirleşmiş Milletler'in (BM) yabancı terörist savaşçı konusunu düzenlemek için 2014'ten bu yana çok sayıda açıklayıcı ve uygulamaya yönelik rapor ve karar yayımladığı ifade edilen raporda, şu görüşlere yer verildi:
"BM tarafından 2017'de alınan kararda, yabancı terörist savaşçıların dönüşü sırasında oluşabilecek sorunlardan bahsedilerek dönüşlerinin engellenmesi ya da döndükten sonra uygulanacak hukuki prosedürün nasıl yürütüleceğine dair tavsiyelerde bulunuldu. Suriye savaşına katılan yabancı terörist savaşçılardan yüzde 30'unun kadın olduğuna dikkati çeken BM, buna, bölgeye aileleriyle giden ve çatışma bölgesinde doğan çocuklar eklenince sorunun büyüklüğünün daha da göze çarptığını vurguladı. Geri dönen kadın yabancı terörist savaşçılardan çoğunun, Kazak ve Özbek olduğuna işaret eden BM, Batılı ülkelerin, yabancı terörist savaşçıların geri dönmesi konusunda Asya ülkelerine göre daha isteksiz olduğu tespitinde bulundu.
Terörist amaçlarla seyahat edenlerin eylemlerinin suç sayılmasına ilişkin uluslararası yasal çerçevenin ana hatlarını çizen BMGK'nin 2014'teki kararı ise çatışma alanlarına giden ve geri dönenlerle ilgili Avrupa Birliği (AB) direktifinin temelini teşkil ediyor. BMGK'nin 2014'teki kararının ardından AB ülkelerinde geri dönen yabancı terörist savaşçılara ilişkin ilk yaklaşım, adli, istihbari ve kolluk faaliyetlerini içeren cezai uygulamalar ve tehdit değerlendirmelerini kapsadı. Delil yetersizliğinden salıverilen geri dönen terörist savaşçılar, güvenlik açısından tehdit olarak değerlendiriliyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com