ANKARA
Başbakan Binali Yıldırım, "AK Parti hükümetleri en baştan beri sizlerle doğrudan temas kurdu ve birlikte çalışma yolunu seçti. Sizleri sadece seçim zamanlarında hatırlanan bir dernek binası içerisinde kendi gündemiyle meşgul olan kişiler olarak görmedik, aksine hükümetlerimiz döneminde sivil toplum kuruluşlarını, siyasete toplumun sesini ileten güçlü ve canlı kurumlar olarak hep gördük, buna göre hareket ettik." dedi.
Başbakan Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldiği iftarda, rahmeti, mağfireti ve cehennem ateşinden kurtuluşu müjdeleyen ramazanın hayırlara vesile olmasını diledi.
Yıldırım, ramazanın ülkeye, millete, bölgeye ve İslam dünyasına barış, huzur ve mutluluk getirmesini temenni etti.
Siyaseti büyük bir denize, sivil toplum kuruluşlarını da bu denizi besleyen zengin nehirlere benzeten Yıldırım, "Tabii ki sivil toplum dinamiklerinin tek görevi, siyaseti zenginleştirmek değil, aynı zamanda içinde yaşadığı toplumda artı değer üretmek ve farkındalık oluşturmak gibi bir görevi de var. Dünün dünyasında çok renkliliğe, çok sesliliğe yer yoktur. Toplumlar ve bireyler, zıt kutuplar arasında asgari düzeyde tercihlerini, kendi varlıklarını ortaya koyma gayreti içindeydi. Günümüz dünyasında bu basmakalıp algılar tamamen değişti. Bugün çok daha işlevsel, çok renkli, çok sesli bir düşünsel yelpaze söz konusu. Bu anlamda sivil toplum kuruluşlarımız birbirinin tersi olan kuruluşlar arasında gidip gelmiyor." ifadelerini kullandı.
Sivil toplum kuruluşlarının, insan odaklı yaklaşımlarla azami düzeyde düşünsel ve eylemsel seçenekler sunarak fikir ve eylem ikilisini geliştirdiğini vurgulayan Yıldırım, bu sayede kutuplaşan değil, kucaklaşan bir sosyolojik gerçeklik için sivil toplum kuruluşlarına her zamankinden fazla, daha fazla ihtiyaç olduğunu belirtti.
"Türkiye'nin devlet olarak gösterdiği reflekslere sizler de destek oldunuz"Sivil toplum kuruluşlarının niteliği ve niceliğinin yüksek olmasının, o ülkedeki demokrasinin gücünü de gösterdiğini anlatan Başbakan Yıldırım, "Bu manada AK Parti hükümetleri en baştan beri sizlerle doğrudan temas kurdu ve birlikte çalışma yolunu seçti. Sizleri sadece seçim zamanlarında hatırlanan bir dernek binası içerisinde kendi gündemiyle meşgul olan kişiler olarak görmedik, aksine hükümetlerimiz döneminde sivil toplum kuruluşlarını siyasete toplumun sesini ileten güçlü ve canlı kurumlar olarak hep gördük, buna göre hareket ettik. Bugün bu karşılıklı atılan adımların olumlu etkilerini birlikte görüyoruz." diye konuştu.
Sivil toplumun, siyaset ve toplumsal farkındalık oluşturma konusundaki gayretini elbette duyarlılıklar konusunda da ortaya koyması gerektiğine işaret eden Yıldırım, şunları söyledi:
"Bu anlamda bu salonda bulundan yüreği büyük, gönlü geniş bütün sivil toplum mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. Çünkü Türkiye mazluma sığınan, yolda kalana yoldaş, hastaya şifa, dertliye de her daim deva olmuş bir ülkedir, bir millettir. Türkiye'nin devlet olarak gösterdiği reflekslere sizler de her zaman kurumsal kimliğinizle destek oldunuz."
Türkiye'nin, sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla 21. yüzyılın tüm acımasız dayatmalarına karşın insanlık adına umut kapısı haline geldiğini kaydeden Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bakın yanı başımızda Suriye'de masum insanlar, çocuklar öldü. Çocukların yaşayamadığı bir dünyada, biz neyi konuşacağız? Cansız çocuk bedenlerinin sahile vurduğu bir dünyada neyi, nasıl anlatacağız? Afrika'da yeterli ve sağlıklı su kaynağına ulaşamadığı için saat başı hayatını kaybeden insanlar varken, hiçbir şey yokmuş gibi hayatımıza nasıl devam edeceğiz? Biz edemezdik, sizler de edemediniz."
"Van üşümesin' diyerek atkılarını sahaya attılar"Konuşmasında Beşiktaş'ın geçmiş yıllarda oynanan maçını hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Van depremi yeni olmuş, devletimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız var gücüyle bölgeye doğru gidiyordu. O günlerde Beşiktaş taraftarları, dakikalar 65'i, Van plakasını gösterdiğinde 'Van üşümesin.' diyerek atkılarını sahaya attılar. İşte bu merhamet duygusu, devletin hassasiyeti, sizin de işin içinde bulunmanızdan güç alıyor. Buradan bu sezonu şampiyon olarak kapatan Beşiktaş'ı tebrik ediyorum. Bu sene ülkemizi Avrupa'da en iyi şekilde temsil edeceklerine yürekten inanıyorum."
Başbakan Binali Yıldırım, Van'da gösterilen hassasiyetin sınırların ötesine de taşındığını, Afrika'da su kuyuları açıldığını, hastaneler, aş evleri kurulduğunu, yetimhaneler, eğitim yuvaları inşa edildiğini, Suriye'den Türkiye'ye gelen savaş mağdurlarına kol kanat gerildiğini de anlattı.
Gelecekte, bu asrın tarihi yazıldığında, sınırlarında beklettiği mültecilere insanlıktan yoksun davranışlarla yaklaşanların utançlarının kaydedileceğini belirten Yıldırım, onlara hiçbir engel tanımadan kucağını açan asil milletlerin davranışının da kaydedileceğini söyledi.
Yıldırım, Türkiye'nin ise tertemiz bir sayfayla insanlık onurunu ayakta tutan bir medeniyetin sahibi olarak tarihteki yerini geçmişte olduğu gibi gelecekte de alacağını vurguladı.
Dünyada yaşanan asimetrik terörün bir sebebinin de uluslararası toplumun insanı merkeze alan yaklaşımlardan uzaklaşması olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Terör belası merhametin olmadığı, insanların adeta robotlaştırıldığı sistemlerin tetiklediği bir olgudur. Bugün hükümetimiz doğru politikalarla terör belasını def etmek için gayretle çalışmaktadır. Bölücü terör örgütüne katılımların sıfıra indirilmesi için güvenlik güçlerimiz bölge halkıyla iç içe olarak, onların da güven ve desteğini alarak başarılı bir çalışma yürütmektedir." diye konuştu.
Bölücü PKK terör örgünün tarihinin en ağır darbesini alırken, bölgedeki vatandaşların da tarihin en büyük kardeşlik destanını yazdığını belirten Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"İçindeki militanlarını robotlaştırarak birer hain olarak yetiştiren FETÖ terör örgütüyle mücadelemiz sürüyor. Devletin içine sinmiş bu kan emicilerin kökü temizlenene kadar bize bir dakika, bir saniye durmak yok. Türkiye'nin bölgesinde ve içinde başlattığı bu kararlı mücadeleyi sizlerin de en üst perdeden desteklediğinizi biliyoruz. Çünkü sizler katılımcı demokrasinin vazgeçilmez unsurlarısınız. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. 15 Temmuz'u elbette unutmadık, unutturmayacağız. Yıl dönümünde 15 Temmuz'u memleketin her köşesinde, her ilin meydanında, her ilçenin meydanında milletimizle beraber aynı ruhla, aynı coşkuyla kutlayacağız. Demokrasi bayramı olarak kutlayacağız. Şehitlerimizi anacağız ve geleceğimiz olan gençlerin zihinlerinde bu hatıraların daima yaşaması için gereken çalışmayı yapacağız."
"Yenikapı mitingi sivil toplum hareketinin bir haykırışıydı"Darbe girişiminden sonra yapılan Yenikapı mitinginin sivil toplum hareketinin bir haykırışı, organizasyonu olduğuna dikkati çeken Yıldırım, 15 Temmuz gecesi meydanlara, havalimanlarına akın eden milyonlarca insanın, sivil toplumun tepkisinin en belirgin örneği olduğunu kaydetti.
Yıldırım, yakın zamanda bir halk oylaması gerçekleştirildiğini ve milletin "evet" oyuyla yeni yönetim sistemini kabul ettiğini anımsatarak, 2019'da yapılacak ilk milletvekili ve cumhurbaşkanı seçiminde yeni sistemin devreye gireceğini söyledi.
Dört cümle ile yeni sistemin ne anlama geldiğini aktaran Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'de artık iktidarın garanti altına alındığını, bu değişiklikle birlikte istikrarın sürekli hale geleceğini ifade etti.
Yeni sistemle yönetim krizinin de ortadan kalkacağını söyleyen Yıldırım, "Uzlaşma yönetimde hakim oluyor. Çünkü hem Meclis'in hem de cumhurbaşkanının eşit güçleri var. Eşit iki 'silah' demek, uzlaşma demektir, kriz çözme demektir. O yüzden de yeni sistem ülkemizin zaman kaybını ortadan kaldıracak ve geleceğimiz, gençlerimiz için, gelecekteki büyük hedeflerimizin zaman kaybı olmaksızın gerçekleşmesi için ülkemize büyük bir fırsat sağlayacak." dedi.
"Türkiye'nin bölgede güçlü olması lazım"Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki krize de değinen Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bölgede güçlü olması lazım. Yaşadığımız bütün olaylar bize bunu gösteriyor. Örneğin son günlerde Körfez'de yaşanan gelişmeler, bölgede yeni bir sorun alanının belirtileridir. Ümit ederiz ki henüz Suriye, Irak, Yemen, Libya'da sorunlar çözülmeden, akan kan durmadan yeni bir sorun alanı oluşmaz. Bunun için başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Hükümetimiz, ilgili ülkeleri sükunete davet etmekte ve yaşanan sorunların diyalogla, istişareyle, ****niyle çözümünü sağlamak için her türlü gayreti gösteriyoruz. Zira, bölgenin yeni sorunları, yeni istikrarsızlıkları kaldıracak durumu yok. Acı olan da tabii Müslüman ülkelerin yoğun olduğu bölgede bu sorun alanlarının artmasıdır."
Yıldırım, ramazan ayının Türkiye başta olmak üzere bütün İslam aleminin, bölgenin ve insanlığın huzuru, barışı ve kardeşliğine vesile olmasını temenni etti.
Abdurrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlu'nun bugün ölüm yılı olduğunu da hatırlatan Yıldırım, Türk edebiyatı ve fikir aleminin iki önemli şahsiyetini rahmet ve şükranla andı.
İftardan notlarBaşbakan Yıldırım, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldiği iftarda, konuşmasından önce masaları tek tek gezerek STK temsilcileriyle tokalaştı, kısa süre sohbet etti.
Tasavvuf korosunun müzik dinletisi sunduğu iftar programında, Kocatepe Camisi İmam Hatibi İsmail Coşar, Kuran-ı Kerim okudu.
Çankaya Köşkü'ndeki iftara, Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Federasyonu, Alevi-Bektaşi Federasyonu, 15 Temmuz Derneği, Diyanet Vakfı, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD), Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD), Şehit Aileleri Konfederasyonu, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB), Türkiye Gaziler Vakfı, Türkiye Muhtarlar Federasyonu, Maarif Vakfı ile Romanlar Konfederasyonu'nun da arasında bulunduğu 126 sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.