ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"AK Parti ve MHP'nin, siyasi partilerin seçim ittifakına ilişkin düzenlemeyi içeren ortak kanun teklifi dün TBMM Başkanlığına sunuldu. Bu düzenlemeye ilişkin değerlendirmenizi alabilir miyiz?" sorusu üzerine Bozdağ, bunun, Türkiye'deki siyasi hayat için son derece önemli bir değişiklik olduğunu söyledi.Siyasi Partiler Yasası'nın bugüne kadar partiler arası ittifakı yasakladığını hatırlatan Bozdağ, "İlk defa seçim öncesi ittifakı yasal hale getiren, bunun çerçevesini çizen ve bir kişinin kendi partisinden istifa etmeden başka bir partinin listesinden aday olmasına ve partilerin de başka partileri desteklemesine imkan veren bir yasal düzenleme teklifi Parlamento'ya sunuldu. Bu çok açıdan son derece önemli." ifadesini kullandı.
Bunun, partiler arasındaki işbirliğini, dayanışmayı, yakınlaşmayı temin edeceğine işaret eden Bozdağ, seçmenlerin de yakınlaşmasını sağlayıp, ayrışmaları azaltacağını bildirdi.
"İttifaka giden partiler yan yana"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bu teklifle, ittifakı yasaklayan yasal kuralların kanunlardan çıkarıldığını, ittifakı serbest bırakan ve kuran yasal düzenlemelerin kanunlara taşındığını belirterek, "Bunun en önemli sonuçlarından bir tanesi ittifaka katılan partilerin baraj sorununu aşma konusundaki kolaylıktır. Çünkü bu durumda baraj iki partinin aldığı oy toplamı üzerinden hesap edilecek ve iki parti yüzde 10'dan fazla oy almışlarsa, barajı geçmiş sayılacak. Partilerden birinin az, diğerinin çok oy alması sonucu değiştirmeyecektir. Bu açıdan son derece önemli bir düzenleme." dedi.
Siyasi partilerin ittifaka bir isim de koyabileceklerini, koymamaları durumunda oy pusulasında "ittifak" ifadesinin birlikte hareket eden partilerin üzerinde yer alacağını vurgulayan Bozdağ, seçmenlerin sandığa gittiğinde oy pusulasında ittifaka giden partileri yan yana göreceğini aktardı.
Bozdağ, AK Parti ve MHP'nin ittifak yapacağını açıkladığını hatırlatarak, AK Partili seçmenin AK Parti'ye, MHP'li seçmenin MHP'ye oy atacağını dile getirdi. Daha sonra oyların sayımı, dökümü, partilere dağılımı yapılırken ittifakın adeta tek hesap edileceğini belirten Bozdağ, alınan oyların toplamı doğrultusunda illerde milletvekili dağılım hesabı yapılacağını ifade etti.
"Herkes kendi partisine oy verecek"
Bozdağ, ittifaka giren partilerin milletvekili dağılımının kendi içinde yapılacağına değinerek, "O ilde ittifakta olan partilerden diyelim AK Parti şu kadar, MHP bu kadar oy aldı. Kime ne kadar milletvekili düştüğü de kendi içindeki bu hesaplamaya göre dağılım yapılacak. Dolayısıyla, seçmenin iradesi hür bir şekilde sandığa yansıdığı gibi kendi partilerine oy verme iradeleri de yansıyacak. Ve bunun milletvekili seçim sonuçlarına da doğrudan yansıması söz konusu olacaktır." diye konuştu.
Mührün ortaya veya iki partiye basılması durumunda oyun ittifakın hanesine yazılacağını, bu oyların "ittifak oyu" olarak kabul edileceğini belirten Bozdağ, bunların dağıtımının partilerin aldığı oy oranına göre yapılacağını vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, herkesin kendi partisine oy vereceğini, ancak oylar hesaplanırken, vekil dağıtımı yapılırken ayrı bir usulün ortaya konulacağını kaydetti.
'Dürüst, ahlaki, kanuni temele dayalı ittifak, bizim yaptığımız gibidir'
"Fikri takip olarak, açıklamalara baktığımızda Cumhuriyet Halk Partisinin Türk siyasi hayatında fikren kendisine en yakın parti hangisi, Halkların Demokratik Partisi." diyen Bozdağ, CHP ve HDP'nin, Zeytin Dalı Harekatı, hendek terörü, FETÖ gibi başka pek çok konuda birbirine en çok benzediğini ve fikirlerinin örtüştüğünü, bu iki partinin bir arada bulunmasının doğal olduğunu söyledi
Eski CHP Milletvekili Şafak Pavey'in eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a "Birlikte iyi salladık" ifadelerini hatırlatan Bozdağ, dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik'in HDP'ye oy verdiğini ifade etti. Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle bir fotoğrafta bizim, HDP ile CHP'nin ittifak içinde olacağını söylememiz kadar doğal bir şey yok. Resmen ittifak yaparlar mı? Yaparlarsa dürüst, ahlaki olur. Ama yapmazlarsa da biz biliyoruz ki HDP'liler, CHP'liler seçimde birlikte hareket edecekler. FETÖ, onlarla beraber hareket edecek. O yüzden ittifak resmiyete geçirmeden de yapılabilir. Buna da imkan var. Ama dürüst, ahlaki, kanuni temele dayalı ittifak, bizim yaptığımız gibidir. Yasa imkan veriyorsa milletin önüne yasanın öngördüğü çerçeve içinde ittifakla çıkmak lazımdır. Aksi takdirde milleti aldatmış olursunuz. Ben, onlara milleti aldatmadan, dürüstçe ittifak yapacaklarsa bunu milletin önüne çıkarak yapmalarını tavsiye ederim."
"Bundan sonra kimse kimseyi suçlayamayacak"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, oy pusulalarına ilişkin, "Oy pusulalarında önemli olan şey, vatandaşın iradesinin seçmen sandığına özgürce, doğru bir biçimde yansımasıdır. Eğer bir vatandaş oyunu özgürce oy pusulasına basmış, seçmen olarak sandığa atmışsa bu oy iradesini geçerli saymak lazım. Oy pusulasını koyma görevi seçmene ait değil, bu görev sandık kuruluna, ilçe seçim kuruluna aittir. İlçe seçim kurulu ve sandık kurulunun ihmali, kusuru veya kastı nedeniyle benim oyumun geçersiz sayılması kabul edilebilir bir durum değildir." şeklinde konuştu.
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) daha önce verdiği kararlarda, bu minvalde olan oyların geçerliliğine hükmettiğini belirten Bozdağ, bunun sürekli tartışma konusu olduğunu söyledi. Kimsenin "başarısız oldum" demediğini, başkalarını suçladığını kaydeden Bozdağ, "Artık bundan sonra kimse kimseyi suçlayamayacak. Oy pusulaları filigranlı olacak. Buna göre de orada seçmenin iradesi yansıdığı zaman da o geçerli sayılacak. Bu da seçim güvenliği açısından önemli bir şeydir. Seçmenin iradesini, sandık kurulunun görevini yapıp yapmamasına bağlayan sakat bir anlayışı da yürürlükten kaldırdığı için son derece önemli bir düzenleme." dedi.
Oy pusulaları
Cumhurbaşkanı seçimi için ayrı, milletvekili seçimi için ayrı bir oy pusulası verileceğini bildiren Bozdağ şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı seçimi için verilen oy pusulasında cumhurbaşkanı adaylarının resimleri, isimleri olacak. Onun altında da partilerin logoları olacak. Onu aday gösteren eğer ittifak varsa o ittifak şeyi olacak orada. Diyelim ki iki tane aday olacak. Adayın altında ittifakı da gösteren bir şey olacak. Ona oyunu verecek. Ama milletvekili oy pusulasında partilerin ittifak yaptığı durum varsa milletvekili seçiminde, onlar kendilerine bir isim verebilirler. Örneğin 'cumhur ittifakı' diyebilir. O zaman o ittifak yapan partiler, yan yana olacak. Üstünde 'cumhur ittifakı' yazacak. Ama AK Parti ile MHP ittifak etti. Geldi vatandaş AK Parti'li, orada bakacak AK Parti'ye oy verecek. Ama AK Parti ittifakın içinde olduğu için ittifakın türünü değil AK Parti'yi sayacak. MHP'li ise MHP'ye oy verecek."
Bozdağ, seçim barajına ilişkin, şöyle konuştu:
"Bunlar, daha sonra baraj hesabı yapılırken birlikte hesap edilecek. Milletvekili hesabı ve dağıtımı yapılırken birlikte dağıtım yapılacak. Ama partilerin aldığı milletvekili hesabı yapılırken de her partinin kendi aldığı oy dikkate alınarak, onların dağıtımı yapılacak. Burada bir karışıklık söz konusu olmaz. Çünkü herkes bugünkü gibi oy kullanacak. Sadece oy kullandığı yerin üzerinde ittifak yazacak. Oy kullanacağı partiler yan yana olacak. Ama AK Parti'li gidip yine AK Parti'ye oy verecek, MHP'li gidip yine MHP'ye oy verecek. Ama sonunda bunlar baraj hesabı yapılırken, yüzde 10 hesabı yapılırken, ittifak toplamı olarak, ikisinin oyunun toplamı üzerinden yüzde 10 belirlenecek. Örneğin A Partisi yüzde 50, B partisi yüzde 5 oy aldı. İkisi de barajı geçmiş olacak. Öbür partinin yüzde 10 alma şartı olmayacak."
İttifakta olanlarla olmayanlar üzerinden vekil dağılımı yapılacağını bildiren Bozdağ, sonra ittifakta olanların alacağı vekiller kendi aldıkları oylar üzerinden dağıtılacağını ifade etti.
'İktidar, ittifakın güvenoyuna bağlı değildir'
CHP'nin, "sandık güvenliği ve yüzde 50+1 ile istikrar hedeflenmesine karşı koalisyonların önünü açan bir düzenleme yapıldığı"na ilişkin itiraz ve eleştirilerinin olduğunun hatırlatılması üzerine Bozdağ, "Algı operasyonuna dönük bir açıklamadır. Koalisyona kapı aralamıyor. Çünkü bu sistemin doğası koalisyona izin vermiyor. Hükümeti kurma yetkisini sistem doğrudan sandıkta, halktan almasını sağlıyor." ifadelerini kullandı.
Güvenoyunu halkın verdiğinin altını çizen Bozdağ, Parlamentonun güvenoyuna gerek olmadığını söyledi.
CHP'nin tutumuna ilişkin eleştirilerini sürdüren Bozdağ, "CHP, koalisyonlardan çok çeken halkımıza şimdi diyor ki 'Koalisyonlu döneme yeni geliyoruz.' Aynı CHP, 16 Nisan halk oylamasından önce de koalisyonların ne kadar iyi olduğunu anlatıyordu. Şimdi o gün öyle, ona ihtiyacı vardı, bugün de koalisyonları kötülemeye ihtiyacı var. Halbuki bu bir koalisyon yolu açmamaktadır. İttifak, koalisyon değilir, iktidar olmak için değil seçim öncesi halkın önüne çıkmak için yapılan bir yöntemdir ve iktidar, ittifakın güvenoyuna bağlı değildir. İttifaktan birisi çekilirse iktidar düşmez. İktidar, halkın reyiyle, halkın güvenoyuyla belirlenir ve 5 yıl iktidarı kimse indiremez. Arada çok büyük fark var." diye konuştu.
"Terör örgütün seçimlere müdahalesi engellenmeli"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, sandık güvenliğine yönelik olarak da açıklamalarda bulunurken, bu konuda hassas olduklarını vurguladı.
Bozdağ, sandık güvenliğine ilişkin bazı eleştirilerin hatırlatılması üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güneydoğu ve Doğu bölgelerimizde hepimiz biliyoruz ki PKK terör örgütü, kendi uzantısı olan siyasi partinin oy almasını sağlamak için çok büyük baskı yapıyor, tehdit yapıyor. Bu noktada sandık güvenliğini sağlama bakımından esasında vatandaşımızın oyunun özgür iradesine uygun bir şekilde sandığa yansımasını temin etmek bakımından, vatandaşımızın iradesi üzerinde baskı kurmak isteyenlerin bu baskısını tamamen ortadan kaldırmaya dönüktür.Eğer sandık çevresi içinde terör örgütü üyeleri varsa, silahlı kişiler varsa, insanları tehdit ediyorsa, oyuna bakmak istiyorsa, böyle bir durumda bunu orada sandıkta görevli olanlar korkudan buna müdahale edemiyorsa elbette bir ihbar üzerine polisin, oradaki silahlı kişileri gelip oradan çıkarması, sandığın güvenliği için şarttır. Vatandaşın oyunun özgür iradesine uygun bir şekilde sandığa girmesi için şarttır. Terör örgütünün Türkiye'nin seçimlerine müdahalesini engellemek için şarttır."
"Umarız dürüst davranırlar"
"Cumhur İttifakı"nın karşısında yeni bir ittifakın söz konusu olup olmayacağı ve ittifakların genişleme ihtimalinin bulunup bulunmadığına ilişkin bir başka soru üzerine de Bozdağ, ittifak düzenlemesinin partilere imkan sunduğunu belirtti.
Bekir Bozdağ, "Eğer partiler, seçimden önce dürüstçe, ahlaki ve kanuna uygun bir şekilde ittifak etmezlerse, böyle bir yola girmezlerse seçimin ikinci tura kalma ihtimali olduğu zaman bu sefer seçmen doğrudan ittifak yoluna gidecektir. O nedenle ben CHP'nin bir ittifak içine girmeyeceği yönünde bir kanaate katılmıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
CHP'nin kendisini bir ittifakın parçası olarak gördüğünü belirten Bozdağ, "Umarız ki dürüst davranırlar, bizim gibi açık ve net olurlar. HDP ile halkı aldatmak için ayrı ayrı yerde değil de ittifak olurlar, aynı şeyin içerisine girerler, oy verirler. Diğer partilerden de onlara katılmak isteyen olursa onlar da ittifakın içerisine girer. Böylece halk kimin kiminle ittifak ettiğini görür, oyunu verirken daha rahat karar verebilir, daha iyi bir sonuç olur. Umarız ki bunlar da böyle bir ittifaka girerler." dedi.
'Komisyonun amacı sadece cezaları artırmak değil'
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, çocuk istismarıyla ilgili kurulan komisyona ilişkin, "Komisyonun amacı, sadece cezaları artırmak değil. Cezaları, en ağır ceza neyse onu tespit ederek artıracaklar. Ona dair düzenlemeler yapılacak ve cezaların caydırıcılığını en üst noktaya taşıyacaklar." dedi.
Eğitim, sağlık, aile, güvenlik, gençlik açısından da neler yapılabileceğini komisyonun ele alacağını vurgulayan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, bu konuya sadece cezai müeyyideler açısından değil topyekun bir mücadele mantığıyla bakıyoruz. Esasında bizim bir toplumsal seferberliğe ihtiyacımız var. Biz bu tür suçlarda esasında, insan kılığındaki insan olmayan kişilerle mücadeleyi, bütün insanlarımızla seferberlik halinde olursak başarabiliriz ve bu suçların işlenmesini azaltabiliriz. Onun için de beraber mücadele etmemiz lazım. İş bittikten sonra konu yargıya geliyor. Çocuğumuz mağdur oluyor, cinsel istismara uğruyor ve pek çok sonuç ortaya çıkıyor. Çıkan sonuçtan sonra faili cezalandırmak olarak kalıyor orası. Biz oraya gelmeden önce bu suçları işlenmesi karşısında çocuklarımızı koruyucu mekanizmaları hayata geçirmemiz gerekiyor. Önleyici mekanizmaları hayata geçirmemiz gerekiyor. Hükümetimiz bu açıdan önleyici ve koruyucu mekanizmaları da hayata geçirecek ciddi adımlar tespit etti, bunları da atacaktır."
"Yeni önerileri önümüze gelecek"
Komisyonun önleyici ve koruyucu adımlar konusunda da yeni öneriler sunacağını belirten Bozdağ, "Komisyon önleyici ve koruyucu adımlar konusunda da yeni önerileri önümüze getirecek. Biz, bu yeni öneriler üzerinden de adımlar atacağız. Eğer yasal düzenleme yapılacaksa yasal düzenleme yapacağız. İdari düzenleme gerekiyorsa idari düzenleme yapacağız. Uygulamada sorunlar varsa uygulamayı değiştireceğiz. Bu konuda netice almak için ne lazımsa onu yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Cinsel istismar olaylarında artık ceza indirimlerinin olmadığı bir sisteme geçileceğini belirten Bozdağ, "Bazıları bunu hastalık olarak söylüyor, hastalık olduğunda tedavi edilebilir ama bunun sadece hastalıkla izah edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu çok net sapıklık, bu eğilimi olan kişilerle ilgili devletin ayrıca bir kontrol mekanizmasını hayata geçirmesinde fayda var." ifadesini kullandı.
Bozdağ, "İnfaz aşamasında kastrasyon kararı çıkacak. Önce yargılanacak, suçluluğu sabit olduğu zaman cezası verilecek, ceza verildikten sonra infaza başlanacak. Bu sürede de mahkeme buna karar verecek. O zaman da bu işlem kendisine uygulanacak." dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, cinsel istismar konusunda cezaların infaz edileceğini ve ceza indirimlerinin olmadığı bir ceza sistemine geçileceğini kaydetti.
"Bunlar teyide muhtaç bilgiler değil"
"Afrin bölgesinde rejim ile PYD-YPG terör örgütleri arasında birtakım kirli görüşmeler olduğuna dair bilgiler var. Bu bilgiler doğru, teyide muhtaç bilgiler değil ancak anlaşamadıkları konusunda da elimizde bilgiler var." ifadelerini kullanan Bozdağ, şu ana kadar rejimin Afrin bölgesine resmi birlikleri, askeri birlikleri soktuğuna, sokacağına dair doğrulanmış herhangi bir bilgi söz konusu olmadığını söyledi. Bozdağ, şunları kaydetti:
"Ancak rejim yanlısı bazı milis güçler var. Bu milis güçlerin bir hareketliliği oldu. Topçularımızın atışıyla bunlar geldikleri gibi gerisin geriye gittiler.
Türkiye, bölgedeki terör örgütleri ve bunların teröristlerini temizleyene kadar bu mücadeleye devam edecektir. Eğer orada rejim elbise değiştirip YPG/PYD kılığında oraya girerse, onlar hedeftir. Milisler girerse, onlar da hiç ayrıma tabi tutulmaz. Bu terör örgütlerinin yanında TSK'ya karşı kim mücadeleye girişirse, onlar bizim karşımızda hedef olur."
Bozdağ, onun için terör örgütlerinin ortaya koyduğu algı operasyonunun gerçekleşmeyeceğini düşündüğünü vurgulayarak, PYD-YPG'nin Suriye devletini bölmek üzere kurulmuş, Suriye devletinin egemenliği, siyasi birliği ve toprak bütünlüğüne karşı bir terör örgütü olduğunu söyledi.
Bu terör örgütünün aynı şekilde Türkiye'nin de toprak bütünlüğü, siyasi egemenliği ve birliğini tehdit ettiğini ifade eden Bozdağ, şu değerlendirmede bulundu:
"O nedenle hem Türkiye'nin düşmanıdır hem Suriye'nin düşmanıdır. Türkiye'nin bu terör örgütüyle mücadele edip bu örgütü etkisizleştirmesi ve o topraklardan çıkarması Suriye'nin toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine ve egemenliğine verilmiş çok büyük bir destektir. Esasında bizim bu mücadelemizden Suriye topraklarının bütünlüğünü, devletin egemenliğini, halkın birliğini düşünen yönetimin memnun olması lazım. Çünkü bizim yaptığımız şey esasında onun otorite tesis edemediği, kontrol edemediği bir alanda terör örgütünün kurduğu hakimiyete son vermektir. Bu Suriye'nin toprak bütünlüğüne büyük bir destektir."
"Türkiye-ABD ilişkileri büyük zorluk içinde"
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Ankara ziyaretinde kurulması kararlaştırılan ortak mekanizmaya ilişkin soru üzerine Bozdağ, Türkiye-ABD ilişkilerinin çok büyük bir zorluk içinde olduğunu söyledi.
İki ülke arasında çok ciddi güven bunalımına neden olan sorunların bulunduğuna işaret eden Bozdağ, "Yani kritik bir aşamadayız." dedi.
Bozdağ, iki ülkenin de birbirine karşı güven konusunda sıkıntıları olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye olarak ABD yönetimini bugüne kadar hiçbir konuda ama hiçbir konuda aldatmadık, çok net olduk. PYD konusunda netiz, YPG konusunda netiz, DEAŞ konusunda netiz, PKK konusunda, FETÖ konusunda, her konuda netiz. Ne dediysek, onu yaptık. 'Yapmayacağız' dediklerimizi de yapmadık. Ama muhataplarımızla konuştuk 'şunu yapacağız' dediler, yapmadılar, 'bunu yapacağız' dediler, yapmadılar. Hatta bazılarında dediklerinin tam tersini yaptılar. Sayın Başkan, 'Silah vermeyi durdurduk' dedi. Bu açıklamanın hemen üzerinden kısa bir zaman geçmeden gördük ki yüzlerce tırlık silah yardımı arazide yapılıyor. Biz o nedenle bu noktada muhataplarımızla güven noktasında ciddi zorluklar yaşıyoruz. ABD yönetiminin bize söylediklerini hayata geçirmesinin, söyledikleri kadar önemli olduğunu, hatta daha önemli olduğunu düşünüyoruz. O nedenle de bundan sonra biz icraata bakacağız."
Bozdağ, aradaki güven bunalımını aşmanın yolunun iki ülkenin birbirine verdiği sözleri tutmasından, "yapacağız" denilenlerin yapılmasından, "yapmayacağız" denilenlerin de yapılmamasından geçtiğini söyledi.
Üçlü mekanizmanın ele alacağı konular
Bozdağ, bu üçlü mekanizmanın Suriye konularını ele alacağına işaret ederek, şunları kaydetti:
"PYD-YPG, Menbiç, Fırat'ın doğusu, DEAŞ... Bu bölgedeki bütün konuları ele alacak. İkincisi Irak konusu. Irak'ta yaşananlar, PKK dahil, bütün bunları ele alacak bir başka mekanizma. Bir diğeri de adli konular. FETÖ elebaşı, terörist başı Gülen ve FETÖ'cü teröristlerin Türkiye'ye iadesi, ABD'deki çalışmalarının sonlandırılması dahil pek çok adli konu ele alınacak. Türkiye'de de adli konular var, orada da adli konular var. Bunlar da ayrıca ele alınacak, incelenecek. Mart'ın 15'inden önceki bir tarihte ilk toplantının Washington'da yapılması planlanıyor. Bu toplantı da Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'ın koordinasyonunda eş zamanlı gerçekleşecek ve beraber çalışılacak. Ondan sonra sonuçlarını da biz hep beraber göreceğiz. Biz şunu istiyoruz; artık Türkiye'yi oyalamaktan vazgeçin. Türkiye'ye verdiğiniz sözleri tutun. Terör örgütlerine desteği kesin. Bundan sonra ayrıca destek vermeyin. Türkiye'ye karşı terör örgütlerinin yaptıkları bu saldırıları sonlandırması için terör örgütleri üzerinizdeki gücünüzü kullanın ve bunları sonlandırın. Bu terör örgütlerini Afrin'den ve bütün bölgeden, Türkiye ve Suriye ile bütün bölge için tehdit olmaktan çıkarın ve çıkarılmasına yardımcı olun."
Terör örgütlerinin kara propaganda faaliyetleri
Sosyal medya üzerinden terör örgütü yandaşlarının Zeytin Dalı Harekatı'na karşı yürüttüğü kara propaganda çalışmalarına yönelik bir soru üzerine Bozdağ, Zeytin Dalı Harekatı öncesinde, Türkiye'de çukur terörünü bastırma harekatı sırasında da bunun görüldüğünü söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, PKK terör örgütünün, bütün Batı'yı aldatmak için bu dönemde de büyük bir gayret içerisine girdiğini, öldürülen teröristlerin sivil gibi gösterilmesi için pek çok girişimde bulunduğunu belirtti.
Bozdağ, terör örgütlerince, Zeytin Dalı Harekatı başladıktan sonra da fotoğraf ve görüntüler üzerinden benzer girişimlerin olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Daha önce başka yerde olmuş bir olaya ilişkin görüntüleri Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonu sonrası ortaya çıkmış görüntüler gibi göstermeye çalıştılar. Anadolu Ajansının ödül verdiği bir fotoğrafı dahi Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekatındaki bir olayın fotoğrafı gibi göstermekten çekinmediler. Tarihi eserlere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin zarar verdiğine dair, kimyasal silah kullanıldığına dair, sivillere zarar verildiğine dair haberler yaydılar. Bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonlarında bırakın hayatı kaybeden, burnu kanayan, bölgede tek sivil olmamıştır, yoktur. Böylesine büyük bir operasyonda böyle bir sonucun olması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivilleri koruma, onlara zarar vermeme konusundaki hassasiyetinin doğal bir sonucudur."
"Yalanlarını yüzlerine vurmaya devam edeceğiz"
Türkiye'nin, PKK/PYD terör örgütünün kara propagandalarını deşifre etme konusunda başarılı bir çalışma yaptığını vurgulayan Bozdağ, "Anadolu Ajansına bu konuda yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğümüze teşekkür ediyorum. İstihbarat teşkilatımız, askeri birimlerimiz büyük bir koordinasyonla bu işi harekatı yapıyorlar; yalanları daha ortaya çıktıktan bir kaç saniye sonra bunları deşifre etmeye biz devam edeceğiz. Bundan sonra da yalancılıklarını gerçeklerle yüzüne vurmaya devam edeceğiz." dedi.
"AB Dışişleri Bakanları toplantısında Vize serbestisi için terörle mücadele yasasının yumuşatılması ile Zeytin Dalı Harekatı'nın durdurulmasının şart koşulduğu" yönünde haberlerin yapıldığının hatırlatılması üzerine Bozdağ, "Zeytin Dalı Harekatı'nın durdurulmasına ilişkin bir şart koşulması söz konusu değil." dedi.