ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Toplantıda iç ve dış güvenlik konularının ele alındığını ve bu çerçevede Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün, "Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Kanun Tasarısı" hakkında Bakanlar Kurulunu bilgilendirdiğini belirten Bozdağ, imzaya açılan tasarının parlamentoya sevk edileceğini dile getirdi.
Mağdur haklarına ilişkin ilk defa müstakil bir kanuni düzenleme yapılmakta olduğunu ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:
"Bu çerçevede mağdurlara ilişkin pek çok yenilik getirilmektedir. Burada kastedilen, mağdurlar suç soruşturması ve kovuşturması sırasında suça muhatap olmuş mağdurları kapsamaktadır. Bunlar içinde özellikle kasten öldürme, ağır yaralama, cinsel saldırı ve işkence suçlarının mağdurları için maddi destek sağlanması, meslek edinmeleri amacıyla kurslar düzenlenmesi, eğer kamu görevlisiyse mağdurun yerleşim yeri gerektiğinde ve talebi halinde değiştirilmesi ve pek çok başka önemli yenilikler getirilmektedir bu tasarı içinde."
"Çocuğu göstermemek, velayetin değiştirilmesi sebebi""Çocuk teslimi" konusunda yeni düzenlemeler yapıldığına dikkati çeken Bozdağ, şunları söyledi:
"Bilindiği gibi boşanma gerçekleştiğinde mahkemenin verdiği karar çerçevesinde ailenin çocukla ilişki kurması gündeme gelmekte, bu konuda pek çok sorunlar yaşanmaktadır ve bugüne kadar bu icra daireleri üzerinden yapılmakta, hem çocuklarımızı hem de ailelerimizi üzmektedir. Bu konuda yeni bir adım atılması, yeni bir düzenleme yapılması kararlaştırıldı. Çocuğun da yüksek yararını gözeterek atılan bu adım çerçevesinde kanunun yasalaşması halinde çocukla ilişki kurma konusu çocuk teslim merkezleri üzerinden yapılacaktır, icra tarafından yapılmayacaktır ve herhangi bir masraf da ailelerden alınmayacaktır.
Çocuğu göstermemek, velayetin değiştirilmesi sebebi olacaktır. Ayrıca, çocuğu göstermeyen taraf eğer nafaka alacaklısı ise geçici olarak nafakası kesilecektir. Eğer göstermeyen taraf göstermemekte ısrar ederse çocuğu göstermeyen taraf hapsen tazyik edilecektir. Görüşmenin yapılma yöntemi ve diğer hususlar kanunda detaylı bir şekilde düzenlenecektir. Bu müeyyideler çocuk tesliminin herhangi bir zora gerek kalmadan, doğrudan yapılmasını sağlayacak son derece önemli değişikliklerdir. Bunun da hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyoruz."
Çıkar amaçlı suç örgütleriyle etkin ve kararlı mücadele maksadıyla TCK 220. maddedeki cezalarda artırıma gidildiği bilgisini veren Bozdağ, "Bugüne kadar 2 yıldan 6 yıla kadar olan örgüt kurma ve yönetme suçunun cezası 5 yıldan 10 yıla kadar artırılmakta. Örgüt üyeliği cezası 1 yıldan 3 yıla kadarken 2 yıldan 5 yıla çıkarılmakta ve cezanın örgütün silahlı olması halinde yarı oranında artırılması konusunda bir düzenleme getirilmektedir." diye konuştu.
Hayvanları Koruma KanunuBozdağ, Hayvanları Koruma Kanunu ile ilgili de tasarı içinde önemli düzenlemelerin yer aldığını belirterek, "Bunlardan sadece bir tanesini paylaşmak istiyorum. Sahipli veya sahipsiz hayvanları öldürmek, işkence veya eziyet etmek bugüne kadar idari para cezasını gerektiriyordu. Bu düzenlemenin yasalaşmasından sonra suç olarak tanımlanacak ve hapis cezası uygulamasına geçilecektir. Bu da son derece önemli bir değişikliktir. Bunu da buradan paylaşmakta fayda görüyorum." ifadelerini kullandı.
Zeytin Dalı HarekatıToplantıda Zeytin Dalı Harekatı'nın da tekrar değerlendirildiğine işaret eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zeytin Dalı Harekatı'nın başlangıcından bugüne kadar 52 kahraman Mehmetçik'imiz şehit olmuş, 232 kahraman Mehmetçik'imiz yaralanmıştır. Ayrıca, 7 sivil vatandaşımız şehit olmuş, 125 sivil vatandaşımız da yaralanmıştır. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Buna karşılık harekat kapsamı içinde PKK, KCK, PYD, YPG ve DEAŞ terör örgütü mensubu 4044 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 282’si köy, 50’si kritik nokta olmak üzere toplam 332 bölge kontrol altına alınmıştır. Afrin bölgesinin tamamı kontrol altına alınmış durumdadır. Kontrol altına alınan alan 2 bin kilometrekaredir."
Kontrol altına alınan yerleşim yerlerinde terör örgütünün kurduğu tuzakları, mayınları, el yapımı patlayıcıları tespit ve imha etme çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Bozdağ, "Bölgede yaşayan halk için ve askerlerimiz için en büyük tehdit bu tuzaklardır, mayınlardır, el yapımı patlayıcılardır. Bugüne kadar 102 mayın, 739 el yapımı patlayıcı tespit edilmiş ve imha edilmiştir. Zeytin Dalı Harekatı planlandığı gibi başarılı bir şekilde devam etmektedir. Bundan sonraki sürecin de bugüne kadar olan süreç gibi başarılı bir şekilde devam edeceğine yürekten inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Düzensiz göçle mücadeleBozdağ, açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, doğu sınırlarından gelen düzensiz göçün önlenmesine karşı yapılacak çalışmalara ve kurulması planlanan geri gönderme merkezine ilişkin sorusu üzerine Bozdağ, Türkiye'nin göç hareketleri konusunda hem hedef hem de transit ülke konumunda olduğunu belirtti.
Afganistan ve Pakistan'dan gelen göçmenler için Türkiye'nin büyük oranda hedef ülke olduğunu vurgulayan Bozdağ, "Gelenlerin çok azı batıya geçiyor, önemli bir kısmı Türkiye'de kalıyor." dedi.
Bozdağ, geri gönderme merkezlerinin kapasitesinin sınırlı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Ülkemize gelen düzensiz göç sayısı oldukça fazladır. Örneğin, bizim İran sınırımızdan 2017'nin ilk üç ayında sadece Afganistan'dan gelen göçmen sayısı 6 bin. 2018'in ilk üç ayında ise oradan gelen göçmen sayısı 27 bin. Üç ayda 27 bin. Tabii bu, bizim tespit ettiklerimiz. Bir de tespit edemediğimiz göçmenler var. Bunu mukayese ettiğinizde rakamın çok yüksek olduğu ortadadır. Bu nedenle Afganistan'dan, Pakistan'dan, İran üzerinden Türkiye'ye geçen ve buraya düzensiz ve yasa dışı yollardan gelen göçmenlerle ilgili ülke olarak, diğer ülkelerden gelen göçmenlerle ilgili ne tür tedbirler alıyorsak aynı tedbirleri alacağız. Iğdır'da bir geçici geri gönderme merkezi oluşturuyoruz.
Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu geri gönderme merkezleri hem bu düzensiz göçle gelenlerin güvenliğini sağlamak hem onların ihtiyaçlarını gidermek hem de onların uluslararası hukuka uygun bir şekilde ülkemizde bulundukları sürece varlıklarını devam ettirmek için yapılmaktadır."
"Afgan kardeşlerimize karşı bir olumsuz yaklaşımımız yoktur"Başbakan Binali Yıldırım'ın Afganistan'ı ziyaret ettiğini, kendisine eşlik eden heyette İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da bulunduğunu anımsatan Bozdağ, "Afganistanlı yetkililerle bu konu tekrar ele alındı. Pakistan İçişleri Bakanı, Yunanistan İçişleri Bakanı ile de bu konular görüşüldü çünkü buradan geçenler Yunanistan'a da gidebiliyorlar, oradan da başka ülkelere gidiyorlar. Bu noktada önemli tedbirler alındı" ifadelerini kullandı.
Geri gönderme merkezlerinde şartları uygun olanların geri gönderileceğini dile getiren Bozdağ, "Bizim Afgan kardeşlerimize karşı bir olumsuz yaklaşımımız yoktur ancak hukuka aykırı, düzensiz göç hareketleri onların güvenliği ve ülkemizin, insanımızın güvenliği bakımından tedbir almamızı gerektirdiği için bu tedbirleri aldık." diye konuştu.
Trump'ın Suriye açıklamasıBir gazetecinin, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'deki kimyasal saldırıya ilişkin açıklamalarını hatırlatarak değerlendirmesini sorması üzerine Bozdağ, Suriye'de yaşananların herkesi derinden üzdüğünü söyledi.
Sadece son olayların değil, bugüne kadar yaşananların çok kötü sonuçlar ortaya koyduğunu ifade eden Bozdağ, "Kimyasal silah kullanımı sonucu ölenler insan olduğu gibi diğer silahların kullanımı sonucu ölenler de insandır. Sadece kimyasal silah kullanıldığında değil, jetlerle bombalandığında, diğer silahlarla siviller öldürüldüğünde de uluslararası toplumun aynı tepkiyi vermesi gerekir. Zira ölen yine insandır. Öldürülen silaha göre, öldüren maddeye göre tavır takınmak doğru bir yaklaşım değildir. Ölen insana göre tavır takınmak esasında doğru bir yaklaşımdır." diye konuştu.
Bugüne kadar Suriye'de katledilen 800 bin civarında insanın ve göçe zorlanan milyonlarca insanın sorumluluğunun birinci derecede Suriye rejimine ait olduğunu vurgulayan Bozdağ, "Katliamları durdurma güç ve imkanlarına sahip olanlar, bu zorunlu göçü engelleme gücüne sahip olup da bu gücünü kullanmayanlar da buradaki katliamlardan ve olup bitenlerden mesuldür." değerlendirmesinde bulundu.
"Tarafların iddialarına bırakılmayacak kadar önemli bir konudur"Bozdağ, Suriye yönetiminin daha önce de kimyasal silah kullandığını, o zaman da dünyanın ayağa kalktığını, olayın soruşturulduğunu ama adım atılmadığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bu konuda söz söylemenin ötesinde artık işler yapmak gerekir. Aksi takdirde söylenen sözlerin arkası gelmeyince orada daha büyük cinayetler, daha büyük olumsuzluklar yaşanmaktadır. Türkiye, Suriye'de meydana gelen son saldırıya ilişkin tutumunu en net şekilde ortaya koyan ülkelerdendir. En üst düzeyde kınamasını Türkiye yapmıştır. Cumhurbaşkanımız, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin ile Duma'da olan katliamı ve saldırıyı görüşmüştür. Bu bölgede, Doğu Guta'da yaşananlar ile ilgili Türkiye uzunca bir zamandır Rusya üzerinden bir çalışma yürütüyor. Oradaki sivillerin kötüleşen durumlarını ortadan kaldırmak, tahliyelerini sağlamak için de önemli çabalar ortaya koyuyor. Tabii Amerika'dan açıklamalar var, Rusya'dan açıklamalar var.
Baktığımız zaman bu açıklamalar birbirini teyit eden açıklamalar değil. Biri başka söylüyor, öteki başka söylüyor ama bir de ortada fotoğraflar var. Ortada görüntüler var. Ortada haberler var. Bu fotoğrafları, görüntüleri izlediğimizde, incelediğimizde bu görüntülerin normal silahlarla oluşmadığına dair uzmanların kanaatleri var. Öyleyse burada bu konunun net bir şekilde, geciktirilmeden soruşturulmasında ve aydınlatılmasında fayda vardır. Tarafların iddialarına bırakılmayacak kadar önemli bir konudur bu."
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü başta olmak üzere uluslararası kuruluşların Suriye'de olup bitenleri süratli şekilde soruşturması ve dünya kamuoyunun doğru bilgilerle aydınlatmasında fayda olduğunu kaydeden Bozdağ, "Bize ulaşan bilgiler hem istihbarat örgütümüz üzerinden hem de elde edilen haberler, görüntüler ve fotoğraflar üzerinden baktığımızda burada kimyasal silah kullanıldığı çok net bir şekilde gözüküyor ancak bunun uzmanlar tarafından da elbette incelenmesi ve soruşturulması son derece önemlidir." dedi.
"Uluslararası örgütler, kuruluş amaçlarına uygun hareket etmek zorundadır"Uluslararası toplumun birlikte hareket etmesinin önemli olduğuna dikkati çeken Bozdağ, birlikte hareket edilmediği takdirde başka olumsuz sonuçların ortaya çıkacağını söyledi.
Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası toplumun Suriye konusunda artık rekabeti bir tarafa bırakıp, kendi çıkarlarını bir tarafa bırakıp, insanın yararını, oradaki sivillerin, masumların hukukunu koruyan, uluslararası hukuka, uluslararası sözleşmelere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarına uygun hareket etmesinden geçmektedir. Eğer bu hareket yapılmazsa uluslararası hukukun da uluslararası sözleşmenin de Birleşmiş Milletlerin de uluslararası örgütlerin de bir hiç olduğu ortaya çıkar. Bugüne kadar Türkiye hep söylüyor. 'Dünya beşten büyüktür' ama Dünya birden de büyüktür çünkü beş tane üye bir araya geliyor. Biri veto ettiği zaman adım atılamıyor. Demek ki burada bir kişinin sözü her şeyi değiştirebiliyor. Bunun için dünyanın birden de beşten de büyük olduğunu ifade eden bir ülke olarak biz burada diyoruz ki uluslararası hukuk, uluslararası sözleşmeler, uluslararası örgütler anlamını, saygınlığını, otoritesini kaybetmek istemiyorsa kuruluş amaçlarına uygun hareket etmek zorundadır.
Biz Türkiye olarak, uluslararası örgütlerin, kendi kuruluş amaçlarına uygun hareket etmeleri gerektiğinin bir kez daha burada altını çiziyoruz. Suriye, artık hesap yapılacak bir konu olmaktan çıkmıştır. Hepimizin insanlığımıza, hepimizin vicdanına sahip çıkma vaktidir. Umarız ki bundan sonra uluslararası toplum söz söylemekten öte, yapacağı somut işlerin gereğini yapar."
"Uluslararası hukuka sahip çıkmamız lazım"Bir gazetecinin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un "kimyasal silah kullanımı ve Türkiye'nin Afrin'in kontrolünü Suriye hükümetine vermesi gerektiğine" ilişkin açıklamalarını hatırlatarak, "Hükümetin buna ilişkin değerlendirmesi nedir?" sorusu üzerine Bozdağ, Lavrov'un açıklamalarına karşılık ABD'den de yapılan açıklamalar olduğunu belirtti.
Bunların birbirini tekzip eder nitelikte olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Onun için biz Doğu Guta Duma'da yaşanan hadisenin derhal soruşturulması ve işin çok net bir şekilde gerçeğinin ortaya konulması gerektiğinin altını çiziyoruz ve bu konuda gecikmeye mahal vermeden adım atılması gerektiğini de ifade etmek istiyoruz." diye konuştu.
Suriye'nin ABD ve Rusya'nın güç savaşına kurban edilmemesi gerektiğini vurgulayan Bozdağ, "İki ülkenin bilek güreşine oradaki masumların ölümünün kurban edilmemesi gerekir. Eğer siviller ve masumlar ölüyorsa burada uluslararası hukuk çiğneniyorsa hepimizin beraber sivillere, masumlara, uluslararası hukuka sahip çıkmamız lazım." ifadelerini kullandı.
Ülkelerin kendi çıkarlarının Suriye'deki masum sivillerin hayatından ve uluslararası hukuktan önce geldiğinin gözüktüğüne dikkati çeken Bozdağ, "Değerlendirmeler de çıkar esaslı değerlendirmelerdir. Artık Suriye konusu ülkelerin ulusal çıkarları penceresinden değerlendirilecek bir konu olmaktan çıkmıştır, bir insanlık, insan onuru, vicdan konusudur. Onun için burada çıkarlar üzeri bir değerlendirme yapmakta fayda vardır." dedi.
"Türkiye'nin Afrin'de bulunması bir işgal değildir""Türkiye'nin Afrin'de bulunması bir işgal değildir." ifadelerini kullanan Bozdağ, Türkiye'nin, Suriye'nin toprak bütünlüğüne, siyasal birliğine, egemenliğine saygılı olduğunu belirtti.
Bozdağ, Zeytin Dalı Harekatı'nın Suriye'nin toprak bütünlüğünü zedeleme değil, terör örgütlerince Suriye'nin işgal edilmiş topraklarını ve bütünlüğünü koruma maksadı da taşıdığına işaret ederek, şunları dile getirdi:
"Türk Silahlı Kuvvetleri, Afrin'de işgalci değildir, kalıcı değildir. Biz orayı teröristlerden ve terör örgütlerinden arındırmak, bölge halkının terör örgütlerinin baskısı ve zulmünden kurtulmasını sağlamak, hem sınır güvenliğimizi hem ülkemizin güvenliğini hem de bölgenin güvenliğini sağlamak için oraya gittik. Şu anda da Afrin bölgesi teröristlerden arındırılmış durumdadır ancak teröristlerin tuzakları, mayınları, el yapımı patlayıcıları ve diğer şeylerin tespiti ve imhası devam etmektedir. Biz hedefimize, bölgedeki huzur, sükun, barış, istikrar ve güven ortamını sağlayınca ancak ulaşacağız. Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde de bölgeyi teröristlerden temizlediğimizde nasıl bölgeyi, bölgenin gerçek sahipleri olan insanlara teslim ettiysek şimdi Zeytin Dalı Harekatı kapsamında da Afrin bölgesini, Afrinlilere emanet edeceğiz.
Onlar kendi oluşturacakları yönetimle, meclisle oranın her türlü işini, ihtiyacını görmeye devam edeceklerdir. Türkiye olarak da biz onlara bu anlamda yardımcı olacağız."
"Suriye'nin topraklarında gözümüz yok"Amaçlarının Suriye'yi bölmek olmadığını yineleyen Bozdağ, Suriye'de şu anda bir otorite boşluğu bulunduğunu, devletin her tarafa egemen olmadığını, terör örgütleri PYD/PKK/YPG-KCK ve DEAŞ'ın önemli bir alanı kontrol ettiğini söyledi.
Bozdağ, şöyle konuştu:
"Suriye'de meşru muhalefet var, başka gruplar var, pek çok ihtilaf var, çözüm bekleyen sorunlar var. Suriye'de yaşananların silah zoruyla çözülemeyeceğini de Türkiye olarak biz hep söyledik. Burada esas çözüm siyasi çözümdür. Siyasi çözüm ortaya çıktıktan sonra zaten buradaki durumun ne olacağı bu siyasi çözüme göre netleşecektir ama biz Türkiye olarak şunu söylüyoruz: Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yoktur. İşgalci değiliz, kalıcı değiliz. Siyasi çözüm ortaya çıktıktan sonra da buralar o siyasi çözüme göre şekillenecektir."
Muhabir: Enes Kaplan, Sarp Özer, Yasemin Kalyoncuoğlu, Esin Işık