Başbakan Ahmet Davutoğlu, katıldığı televizyon programında, canlı yayında gündeme dair ne varsa bir bir cevaplandırdı.
Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin 10 maddelik bildiriyle ilgili, "Şiddeti ve silahlı mücadeleyi tamamıyla reddeden ve demokratik siyasetin önünü açan bir açıklama. Bizim beklentimiz kongrenin bir an evvel toplanması ve silahların bırakılması" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, atv'den de yayınlanan AHaber televizyonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çözüm sürecinin belli bir mekanizmayla işlediğini belirterek, çözüm
süreci mekanizmalarıyla
durumu değerlendirdiklerini, açıklanan 10 maddenin tartışılmasında rahatsız eden bir hususun olmadığını
ifade etti. Silahların hemen bırakılması gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, "30-35 yıllık terörle mücadele, ortaya
çıkan problemleri çözme anlamında değil, geldiğimiz en ileri aşamadır. Öyle bir yerdeyiz ki
bugün nehir daha hızlı akıyor. Artık bir an önce
karşı menzile ulaşmak lazım. Karşıya ulaşmanın en
önemli araçlarından
biri her şeyi tartışmak. Şiddet ve
şiddet unsuru olacak şekilde silahlı bir yöntemi kullanmamak. O
açıklama bizim açımızdan
kabul edilebilir, önemli bir açıklamadır. Çünkü,
şiddeti ve silahlı mücadeleyi tamamıyla reddeden ve demokratik siyasetin önünü açan bir açıklama. Bizim beklentimiz kongrenin bir an evvel toplanması ve silahların bırakılması" dedi.
Açıklanan 10 maddenin mutabakata varılan metin
olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Mutabakata varılan metin okunan metin. Bizim de çözüm süreci kuralları
içinde tartışılarak önümüzden geçmiş bir metindir. Çözüm süreci kurulundaki arkadaşlarımızla değerlendireceğiz.
İzleme Komitesi gibi değil, akil insanlar heyetinden daha
küçük bir grubun silahsızlanma çağrısı dahil olmak üzere,
takip edebilecekleri mekanizma düşünülebilir. Esas itibarıyla akil insanlar heyetinin zaten onların
böyle bir misyonu var. Akil insanlar heyeti,
beyan ettikleri fikirleri, bu çerçevede atılacak adımları onlarla istişare
ederek oluşturacağız. Bunları şimdiden zikretmek
mümkün değil. Bunlar konuşularak nihai noktaya geleceğimiz hususlar. Biz bu konuda önemli olan
Türkiye’de şiddetin sona erdiği ortamın olması. Seçimlere gidiyoruz. İstiyoruz ki
seçimlere hep beraber hiç kimse birbirine olumsuzluk göstermesin, halka şu veya bu oyu kullanın diye baskı yapmasın. Seçime giderken bu noktaya gelinmiş olması, her şeyin tartışılabileceği bir ortamın oluşması büyük bir kazanç. Bazı demeç,
bazı açıklamalarla özüm sürecini provoke edebilirsin. Herkese çağrıda bulunmak istiyorum. Açıklama yapıldı
Sayın Demirtaş’ın açıklamalarıyla oradaki açıklamaların içi boşaltılmak istendi. MHP her an vatanı bölüyoruz gibi bir iddia. Kim nereyi bölüyor?" diye sordu.
Davutoğlu,
konuşmasında şunları kaydetti: "Yıllardır bu iddiada bulunuyorsunuz.
Türkiye daha fazla birleşiyor. MHP’nin
dili de şüpheden tehdit, tehditten çatışma ortamı oluşturuyor. Kimse
artık şehit cenazesi görmek istemiyor. Biz bu toprakların öz çocuklarıyız hepimiz. HDP’liler de MHP’liler de negatif olduğunda
işbirliği yapıyorlar,
gelin pozitif olduğunda yapın. Bir taraftan da HDP ve MHP’yi Meclis’te yan
yana gördüğümde
mutlu oluyorum. Konuşun paylaşın bundan kimseye
zarar olmaz. Olumlu
süreçte de işbirliği yapın. 10
madde üzerinde, son yüzyılın bölünme deklerasyonuymuş Sayın Bahçeli’nin açıklaması. Nereden çıkarıyorsunuz aksine biz son yüzyılın yaralarını sarıyoruz. Bu, önemli demokratik siyaset açısından önemli. Hem bunu yapamayacak konjonktürdesiniz. Biz
her yerde varız.
Seçim mitinglerinin sürecini Hakkari’de başlatmayı planlıyorum. Seçim kampanyasının ilkini Hakkari’de planlıyoruz. Biz bu toprakların her
yerinde konuşuruz. Sonu bedeli ne olursa olsun. Ankara’da oturmak, oradan bu süreçleri, bizi
itham ederek konuşmak kolay. Öyle bir ortam
olsun ki HDP’de her yerde siyaset yapsın. Biz bu toprakları bütünleştiriyoruz. Bırakın bu
kardeşlik atmosferi
devam etsin.
Bülent Bey öyle bir
mutabakat anlamında
değildir gibi bir ifade kullanmamış. Yeter ki bunlar konuşulsun. silahlar, molotoflar
yerine bunlar konuşulsun."
Çözüm süreci konusundaki İzleme Komitesi’nde yer
alacak isimler
konusunda netlik olmadığını anlatan Davutoğlu, "İlgili
bütün kesimlerle konuşur sonuca varırız. Geçen
sefer olduğu gibi silahları bırakacağız diyerek Türkiye’yi
terk etmemeleri gibi bir durum olsun istemiyoruz" dedi.
Davutoğlu, ağır
hasta mahkumların
tahliye edilmesine ilişkin, "Bu,
insani bir durumdur. Denetimli
serbestlik veya diğer yöntemler buna olumlu bakıyoruz. Bazı hastalarla
ilgili adımlar da atıldı. Türkiye bir hukuk devleti. Bunlarla ilgili gerekli adımlar atılır. Bu ağır hasta tanımını
doğru konması
ile ilgili bir husus. Buna
doktorlar karar verecek. Belli
sağlık gerekçeleri nedeniyle, bu ağır hasta tabirinin içini dolduracak olan doktorlardır. Onun bir süreci var prensip
olarak olumlu bakıyoruz" diye konuştu.
Şu anda Türkiye’de hapishane koşullarının tümünde
ciddi iyileşmelerin sağlandığını ve bunlardan Öcalan’ın istifade ettiğini anlatan Davutoğlu, "İnsani ve hukuki boyutlarda ne gerekiyorsa onlardan istifade edebilir" dedi.
"BAHÇELİ HAYAL ALEMİNDE YAŞIYOR"
MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın serbest bırakılmasına ’evet’ dendiği yönündeki açıklamalarını değerlendiren Davutoğlu, "Sayın
Bahçeli kendi hayal aleminde yaşıyor. Özellikle Sayın Bahçeli’ye çağrıda bulunuyorum. Hiçbir şeyi kaybetmezsiniz. Eğer bunu engellerseniz bunu sabote
etmeye kalkarsanız,
yarın şehit cenazeleri ortaya çıkarsa vebali sizin üzerinizedir. Biz, bir tek gencimizin kanı dökülmesin diye sarf ediyoruz. Bu açıklamanın itibarını düşünmeye çalışıyor.
Silahlı bir
mücadele yürütürse Türkiye, memnun mu olacak? Artık biraz basiret, akıl,
insan demeliyiz. Bu açıklamaya karşı çıkmak şu demek, taraflar silahları bırakmasın. Bu isteniyor. Kılıçdaroğlu’nun da sahiplenmesi lazım. Bu
mesele milletin meselesidir. 20-30 sene önce İzmir’de, Batman’da
bebekler doğdu. Bu toprağın çocuğu olan o bebekleri dağlarda büyüdükçe karşıt
hale getirdiler. Eminim, Sayın Bahçeli, Kılıçdaroğlu,
Demirtaş halka giderlerse çözüm sürecini sahiplenmek onlara kazandırır, kaybettirmez.
Çağrı oldu, Nevruz’da gereğini bekliyoruz. (Öcalan’ın Nevruz’da görüntülü çağrı yapacağı iddiaları) Görüntülü olacağı, bunlar afaki" dedi.
Gazeteciler ve
sivil toplum kuruluşlarının İmralı’ya gideceği iddialarına ilişkin, "Bizi şu anki planlamamız içinde bu adımlar yok. Silahları terk ve demokratik siyaset.
Demokratik siyaset içinde her şey konuşulabilir. Biz hukuk devletiyiz.
Hukuk devleti sınırları zorlanamaz. Çatışmacı bir dil ile taraflar, Türk, Kürt, Sünni, Alevi
kim olursa olsun
Türkiye’nin birliğini bozacak şekilde karşıtlık içine sokulamaz.
Gazeteciler ve STK’lar Akil İnsanlar Heyeti içinde var
çok güzel bir kompozisyon oluşturuyor. Geçmişte MHP’ye
yakın çizgide durmuş olan da var, geçmişi CHP’li olan da var. Değişik siyasi kesimlerden
gelen insanlar ve hepsi gerçekten saygın isimler. Ben 11
saat kendilerini dinledim. Böyle bir kotamız varsa bunu genişletebiliriz, başka isimler katılabilir. Platformu genişletebiliriz ama emin adımlarla Türkiye’de
yeni bir dönemi açmak lazım.
Gün olumlu bakma günü. Burada güzel bir gelişme yaşandı ama
bakan göz de önemli" diye konuştu.
"HEP BERABER ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA YAZALIM"
Önemli olanın silahları bırakma çağrısının yapılması olduğunu anlatan Davutoğlu, "Bu güçlü bir mesajdır. İnsani boyutu olan her konuyu konuşuruz. Bazı
konular var ki 10 madde içinde
yeni anayasayı ilgilendiren konulardır. ’7 Haziran’da yeni anayasayı birlikte yazacağız’ diye söz verelim. Şimdi gelin bütün partiler birbirine taahhütte bulunsun. Bunun içinde MHP’nin kaygısı, HDP’nin özlemi olsun. Başörtülünün, başı açıkların da hakları olsun. Yeni bir Türkiye’yi birlikte
inşa ederiz. Hep beraber yazalım bunu. Hep beraber çağdaş bir anayasa yazalım. 28 Şubat’ın getirdiği zihniyetle anayasa yazılmasın.
Şah Fırat operasyonu yaparsanız,
birisi çıkar bir parti
adına açıklama yapar,
Genelkurmay Başkanımıza
hakaret eder bu da MHP’den çıkan bir ses. Nihayet bir ülkenin hesap veren makamı siyasettir. O direktifi Şah Fırat operasyonunun direktifini yazılı olarak ben verdim. Genelkurmay Başkanımız başarılı bir şekilde uyguladı. Direktif benden çıktı,
hesabını ben verecektim. Secime gidiyoruz. halktan
onay kim alıyorsa alsın" dedi.
İç Güvenlik Paketi’nde müzakereye gidileceği iddialarını cevaplayan Davutoğlu, "Tam bundan bir
hafta sonra 15 Ekim’de ben İçişleri Bakanlığı’na gittim. İlgili yetkilileri topladım ve bana buna izahını verin dedim. Hangi hukuki
düzenleme eksikse yapacağız ama ben bir daha bizim sokaklarımızda bu tabloları görmek istemiyorum. Bana getirin, ne eksikse. Getirdiler, talimatlarımı verdim. Hiçbir düzenleme evrensel demokratik standartlara aykırı olmayacak. Bu konuda herkesin düşüncelerini bekliyoruz dedim. Tekrar tekrar bunu vurguladık. 6-7
Ekim olaylarının görüntüleri tazeydi. Herkes eteğindeki
taşı döksün dedim, gelin beraber yapalım dedim.
TBMM Genel Kurulu’na indiğinde kıyameti koparmaya kalktılar. Şiddet uygulayacağınıza, kanaatlerinizi söylesin yapmaya
hazırız dedim. Bir kere erteledik, bir daha erteledik. Tartışmalı bazen de görmek istemediğimiz manzaralarla yaşananlar yaşandı. Hafta
sonu temayül yoklamalarımız var. Cumartesi pazar düşünün dedik, şu ana
kadar bize gelmiş bir şey yok. Mesele biliyor
ki bu maddeler
Avrupa Birliği normlarına aykırı maddeler değil. Bana desinler ki şu madde evrensel hukuka aykırı. Şu maddeye şunu ekleyelim ama yok böyle bir madde" şeklinde konuştu.
"POLİSİN GÖZALTI SÜRESİ 48 SAAT DEĞİL"
Polisin
gözaltı süresinin 48 saat olmadığına dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, "Şu anda bizim polisimizin bir saat
dahi gözaltı yetkisi yok. Molotof kokteyli atıyor Batman’da yakalıyor polis götürüyor, savcılığa sevk ediyor. Objektif delilin
var mı diyor yok, o zaman tutuksuz yargılama. O
kişi gidiyor bu sefer tekrar olaya karışıyor. Bu sefer güçlenmiş bir şekilde geliyor ben bunu yaptım hiçbir şey olmadı diyor. Polise 24 saat gözaltı yetkisi verdik, sonra da 24 saat ek olarak savcıya verdik. İngiltere’de molotof kokteyli kullanan 12-13 yıla kadar
ceza yer" ifadelerine yer verdi.
"PAKETİN ASKIYA ALINMASI SÖZ KONUSU DEĞİL"
Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi’nin bu haliyle kabulünün çözüm sürecini sekteye uğratacağı iddialarına ilişkin, "Tersine. Aslında HDP’nin bundan memnun olması lazım. Çözüm sürecinde samimiyiz. Karşıt gruplar birbirine girse,
burada kimsenin bizim irademizden tereddüt etmemesi lazım. Bir teklif gelirse makul teklifle kabul ederiz. Kimden gelirse gelsin, MHP, HDP getirsin. o maddelerde bir şey diyecek ki
dünyanın hiçbir yerinde yok bir tek Türkiye’de var. Bir tek madde ile ilgili bunu söylesinler. Paketin askıya alınması söz
konusu değil. İçtüzük kuralları gereği paket öyle veya böyle
yeniden değerlendirilir. Bu yasama döneminde bu paketin geçmesi
için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu bizi doğrudan ilgilendiren bir husus değil. Biz kendi yapmamazı gerekenlere bakarız. Gitmekte olduğumuz süreci önemseriz. Nasıl tartışmalar yaşandığını biz biliyoruz. Bu açıklamayla birlikte yeni bir dönem başladı. Gereğini yapacağını herkesin biliyorum. HDP milletvekilleri ile daha sonra
yorum yapan Demirtaş’ın açıklamaları. Bunu çözmeleri lazım. İkircikli dille bu süreç zor yürür. Demirtaş’ın bütün bu yaşananlardan alması
gereken tecrübe bu. 6-7 Ekim olayları olmasaydı bugün geldiğimiz noktaya Kasım’da gelmiştik. Demirtaş Cumartesi günü
yapılan açıklamayı provoke etmemeli. Kimse provoke etmemeli. Herkesin tuzu var. Demirtaş bu açıklamanın içini boşaltacak bir şey söylerse kendisine yazık olur" dedi.
"Önemli olan neticenin alınması" diyen Davutoğlu, "Kobani konusunda ben de defaatlerce
mesaj verdim. Türkiye olmasaydı, 197 bin kişi 3 gün içinde
geldi ya onlar DEAŞ’ın insafına terk edilmiş olurdu. Bu pozitif gündem
üzerine söylem inşa etmek lazım. Şüphe uyandıracak bir açıklama yapayım derse birileri o zaman
yanlış bir çizgiye girilir" şeklinde konuştu.
Teknik detayların çözüm kurullarında konuşulacağına dikkati çeken Davutoğlu, "Silahın orada veya burada bir gün kullanım düşüncesiyle barındırılmamasıdır. Her şeyi açıkyüreklilikle konuşur, tartışırız" dedi.
"(İSTİFA İDDİALARI) SAYIN BABACAN DA BİZ DE GÜLDÜK"
Ekonomiden
Sorumlu Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan ve
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın
istifa ettiği iddialarını değerlendiren Davutoğlu, "Söz konusu değil. Bu haberlerin ortaya atıldığı gün Sayın Babacan son
derece farklı bir konu için resmi konuta gelmişti.
Merkez Bankası faizlerle ilgili değil. Ben çağırdım hemen birtakım yerler, ben bunu spekülatörler olarak görüyorum. Kurda yükselme
ya da inmeden menfaati olacağı bazı çevreler. Sayın Babacan da biz de güldük. Sayın Erdem Başçı ile de görüştük. Tamamıyla tıbbi bir husus. Erdem Başçı da önce Merkez Bankası
Başkan Yardımcısı sonra vekili olarak uzun süre bu
görevi yürütmüştür. Söylentisi böyle bir şey söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın
faiz indiriminde izlediği politikaya karşı yaptığı eleştirileri değerlendiren Davutoğlu, "Sayın
Cumhurbaşkanımız ekonomi dahil her konuda
kanaat beyan eder. Kamuoyu ile
bunları paylaşır. Benim faizlerle ilgili tutumumu ifade ettim. Sayın Erdem Başçı beni
ziyaret ettiğinde de söyledim. Geçen senenin bu aylarını, bu saatlerini düşünün. Birileri diyor ki
Mart ayında bu
hükümet gidecek diye
kumpas kuran paralel
çete var. Ne tür tuzaklarla karşı karşıya olduğumuzu
herkes hatırlar.
AK Parti dimdik durdu. Arkasından kongremizi yaptık. Ben ağır sorumluluğu omuzlarıma aldım. Bunun ekim-kasım ayından bu yana göreceli bir şekilde
düşmesi yönünde. Dışarıda spekülasyon yapanlara söylüyorum. Sanki Türkiye’de Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetmiş gibi. Özellikle Türkiye’nin yatırımlar için cazip bir
ülke olma
dilini korumak, enflasyonla mücadelede büyümeyle çelişmesi gereken bir husus değil. Büyümeyi artırmamız lazım. Bunlarla bunu sağlamaya çalıştık. Sayın Babacan ve Başçı da bu konuda emekleri olmuş insanlar. Şimdi de bu süreçte
her türlü konu gündeme getirilebilir. Türkiye’nin istikrar ve
güven içinde
büyüme hedeflerine ulaşacağına şüphemiz olmasın. Önemli olan faizin
düşme trendine girmiş olması.
Daha ivmeli şekilde beklentimiz olduğunu ifade ettim. Hiçbir şekilde ne AK Parti’nin bütünlüğünden ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin
bu kritik ortamda ve küresel ortamda güven ve istikrarından taviz vereceğini kimse düşünmemeli" dedi.
Davutoğlu, Musul harekatına
destek verileceği iddialarına ilişkin, "Irak ve Suriye’deki her gelişme bizi ilgilendirir. Güvenliğimizi ilgilendirir. Bizim bu uzun sınırda, her an tetikte olmamızı gerektiren bir konjonktür var. Suriye’de barbar bir
terör örgütle Suriye kıskaca alınmış durumda. Irak’ta her an
mezhep çatışmasıyla körüklenecek bir çatışma var. Halep’in bir an önce istikrara kavuşması ve Türkiye’ye yeni bir
mülteci akınını olmaması önem taşıyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimiyle orada
yapılacak çalışmalar, başta
Kerkük olmak
üzere Türkmenlerin
korunması ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bunun şartlarının ne olacağını zamanla göreceğiz. Önemli olan Türkmenlere, Kürtlere, Araplara hepsine elimizden gelen
yardımı yaparız. Şu anda da bu yardımı yapıyoruz. Orada Musullular kendilerini kurtaracak potansiyele sahipler. Eğit-donat 2-3
yıl önce yapılmış olsaydı bugün DEAŞ denen örgüt ortaya çıkmazdı" şeklinde konuştu.
Irak ve Suriye bağlamında şartların farklı olduğunu belirten Davutoğlu, "Eğit-donat farklı, yaptığımız ve yapmasını gerekli gördüğümüz bir eylem. Irak’ta muhatabımız olan hükümet var. Muhataplar orada çok net olduğu için orada yapılacak yardımlar net olabiliyor. Irak’taki durum muhatap olma durumundan farklı.
Erbil yönetimi bizim için muhataptır. Musul valisi bizim için
seçilmiş Musul valisidir. İncirlik’le ilgili müzakerelere ve oluşacak şartlara bağlı" dedi.
"TÜRK ASKERİ GERİ ÇEKİLMEDİ"
Saygı Karakolu’ndaki askerlerin geri çekildiği yönündeki
tartışmaları değerlendiren Davutoğlu, "Bizim
asker geri çekilmedi. Bizim askerimiz Suriye topraklarımızdaki bir bölgeden başka bir bölgeye nakledildi. Güvenlik şartları uygun olsaydı
değişim yapılacaktı. O askerler Türkiye’ye
gelecek başka askerler gönderilecekti" diye konuştu.
PARTİDEKİ 3 DÖNEM KURALI
3 dönem
yasağı konusundaki tartışmalara değinen Davutoğlu, şunları söyledi:
"AK
Parti tüm milletvekillerinin tüm, hepsi bana her an konuşabiliriz. Her birisi AK Parti için paha biçilmez kuvvette
dava arkadaşıdır. 3 dönem şu demektir, Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan olduğu
dönemde bu arkadaşlarımıza güvenmiş. Bu arkadaşlarımız hepimizin güvenini kazanmış arkadaşlar. Parti tüzüğünde bir prensip konmuş başta. Bu da o günkü
şartlar altında doğru bir prensip. Bir kan tazelenmesi olsun, bu ilkesel olarak doğru bir tutum. Bu konuda tüzük prensibi var. Bu kuralın kalmasına karar verildi. Ben bu 3 dönem olup,
benim de çok takdir ettiğim birçok arkadaşım ile ne zaman isterlerse benimle konuşabilirler. Hepsi bu partinin en ayrılmaz unsurlarıdır. 1 dönem ara verilse bile geri dönecek kadar
genç ve dinamiklerdir. Partinin değişik kurullarında, bizimle beraber çalışabilecek, katkıda bulunacak bir dönem olarak görmek lazım. Her zaman beraber olacağımız ifade ettim. Ben ilkesel olarak kabul ettiğim ilkeye istisna getirmem. O uygulandığında
herkese uygulamak lazım. Ben arkadaşlarım
arasında ayrım gözetmem. Bu tartışmayı geçen sene kaldığı yerden konuşmanın doğru olmadığını konuştuk. Bu arkadaşlarımızın emeği hepimizin emeği gibi aziz. Hiçbir
makam kalıcı ve baki değildir, baki olan Rabbimizdir. Biz, bu inançla yola çıktık. Önemli olan kimin
nasıl hizmet ettiği. Ben bu arkadaşlarımı da büyük bir güven duyuyorum."
"HDP’DEN TEK İSTEDİĞİM, SEÇİM SONRASINDA SEÇİMİ TARTIŞMA KONUSU YAPMAYIN"
"Eğer bir anamuhalefet partisi
lideri kendisi için ulaşabileceği
hedef olarak yüzde 35’i seçmişse o gün istifa etmeli" diyen Davutoğlu, "Benim ağzımda yüzde 35
değil de yüzde 45 geçse bile kendimi silkelerim. Yüzde bile demem doğru değil. Ben ağzımdan yüzde 45 geçse bile ben kendimi şöyle bir silkelerim. Yüzde 50 bile demem doğru değil.
Halkın ulaşacağım demek lazım. Hedef bizim için 77
milyon vatandaşımızın gönlüne girmek. Bizim gücümüzün kudretimizin yettiği yer, geçen sene bu
kumpası yapanlar, ulaşabilecekleri, AK Parti yüzde 35’lere düşecek diyorlardı. Bizi onların hayalinde en
kötü buraya getirebilir dedikleri ile CHP’inin geldiği nokta bu. Kılıçdaroğlu’nun silkinmesinde fayda var. O silkinmeyecekse CHP seçmenlerimizin onu silkelemesi lazım. Sen
ana muhalefet partisinin. Yüzde 35 alabilecek mi, alamayacak. HDP’nin yüzde 10 hedefi,
o da kendi sınırlarını ortaya koyuyor. Baraj. Ya kemikleşmiş oylara yönelir çatışma dilini kullanır ya da yüzde 10’a ulaşma yönünde daha uzlaşmacı, destek dilini kullanır. O zaman da kemikleşmiş oy da
kayıp yaşar. Demirtaş’ın yüzde 10’a ulaşamazsak Türkiye’de
felaket oluyor anlamına gelmez. HDP’den tek istediğim şu, gidin nasıl girerseniz girin seçim sonrasında
seçimi tartışma konusu yapmayın. Biz giremedik seçim gayrimeşru demeyin. Parti olarak gireceğim dediniz tamam güzel seçimin akşamı yüzde 10’u bulamazsanız tutup da bu seçim gayrimeşrudur demeyin.
Teknik girecekseniz yine girin. Seçimden sonra biz hiç barajdan falan korkmadık. Daraltılmış bölge gibi. Barajı kaldıracak alternatifi konuşmaya hazırız" şeklinde konuştu.
Kendisi için hiçbir zaman başarının üst
sınırı olmadığını belirten Davutoğlu, "Sonucu tayin
edecek ben değilim. Genel
başkan olarak bu görevi aldığım zaman zihnimde planlama yapmıştım. AK Parti’nin birikimi, meydan
okuma önünüzde. 12 yılda başarıyla tamamlamış bir başbakandan devralıyorsunuz bunu. Bu hükümetin dayanma zemini AK Parti’dir. Parti içinde bir ihtilaf yaşanmadı. Kongrelerimizi yaptık. Tam bir
demokrasi şöleni içinde. Şu ana geldiğimiz de AK Parti’nin bütün kurulları işliyor. 3 dönem ve diğer kurallar da dahil olmak üzere herkes buna saygılı. CHP’den kaç kişi istifa etti? Genel başkanıyla tartışarak ihtilafa sebebiyet verdi. Hedefimiz, 7
Haziran seçimlerinde üzerimize
düşen gayreti gösterip Türkiye’de istikrarı tahkim etmek" dedi.