Ekonomi

'Bankacılık sektörümüzün arkasındayız'

Başbakan Yardımcısı Şimşek, ABD'deki dava ile ilgili, "Başbakanımız da net olarak ifade etti; biz bankacılık sektörümüzün arkasındayız. Ne gerekiyorsa her türlü desteği vereceğiz." dedi.

'Bankacılık sektörümüzün arkasındayız'
29-11-2017 19:02

İSTANBUL

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uluslararası İş Birliği Platformu (UİP) tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen 8. Boğaziçi Zirvesi'nin ikinci gününde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin küresel ihracattan yaklaşık yüzde 1 pay aldığını söyledi.

Türkiye'nin ticari ortaklarının ağırlıklı olarak Avrupa ülkeleri olduğunu dile getiren Şimşek, ihracatın yüzde 50'sini AB ülkelerine yaptıklarını, ithalatta da AB ülkelerinin ön planda olduğunu anlattı.

Şimşek, Türkiye'nin ihracat ve ithalat yaptığı kalemlerden ve ürünlerden bahsederek, Türkiye'nin büyük bir pazar olduğnu ve iyi bir performansının bulunduğunu bildirdi. Şimşek, bu yıl en büyük ihracat kalemlerinin otomotiv sektörünün olacağını vurguladı.

Ülkenin zor bir coğrafyada bulunduğunu aktaran Şimşek, Türkiye'nin coğrafyasının kendisi için büyük bir değer olduğunu, genç nüfusunun ciddi bir potansiyel taşıdığını bildirdi.

Şimşek, verimliliği artırmak için ciddi çaba sarf ettiklerini belirterek, "Türkiye'nin petrol ve doğal gazı girişimci ruhudur." diye konuştu. Şimşek, Türkiye'nin son 15 yılda ortalama yüzde 5,6 büyüdüğünü anımsatarak, Türkiye'nin Endonezya ile birlikte, Çin ve Hindistan dışında son 15 yılda en hızlı büyüyen ülkelerin başında geldiğini bildirdi.

Şimşek, kişi başına düşen milli gelir, satın alma gücü paritesi gibi alanalrda yaşanan iyileşmelerden bahsederek, Türkiye'nin 2030'lu, 2050'li yıllarda ihmal edilemez bir büyüklüğe ulaşacağını, 2050'li yıllarda 5 trilyon doların üzerinde bir GSYİH'ye sahip olacağını söyledi.

Şimşek, Türkiye'nin hali hazırda 3,5 milyon sığınmacıyı ağırladığını, bu alanda dünyada başı çektiğini belirterek, ancak kendilerinin bu coğrafyayı bir yük olarak değil büyük bir değer olarak gördüklerini bildirdi.

"Kaos ilanihaye sürmez"

Şimşek, Türkiye'de son dönemde yatırımcıları rahatsız eden konulardan birisinin TL'nin değer kaybetmesi olduğunu kaydederek, "Dönem dönem para birimleri realiteden kopabiliyor. Risk pirimi ciddi şekilde fiyatlanabiliyor. Ancak bu risk primi de hızlı bir şekilde düzelebilir. Orta Doğu'daki kaos Türkiye'yi aşağı çekti. Bu risk priminin bir bileşenidir ancak o kaos ilanihaye sürmez." ifadelerini kullandı.

"Bankacılık sektörü için elimizden geleni yapacağız"

Şimşek, 2000'li yılların başına göre kamu borcunun değişik şoklara tabi tutulması halinde borcun milli gelire oranı nasıl etkilenir diye bakıldığında şokları karşılayabilme kapasitesinin 2000'lerin başına göre 2 kattan fazla yükseldiğini belirterek, ''Dolayısıyla biz şoklarla daha iyi bir şekilde mücadele edebiliyoruz.'' dedi.

Mehmet Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bankacılık sektörünün üzerinde şu anda ABD'deki dava kaynaklı bir bulut var ama dün Başbakanımız da net olarak ifade etti; Biz bankacılık sektörümüzün arkasındayız. Ne gerekiyorsa her türlü desteği vereceğiz. Bu konu böyle biline... En ufak bir tereddüt olmasın. Çünkü bu dava nedeniyle bankacılık sektörü etkilenirse gerekeni yapacağız. Bu davayı önemli ölçüde siyasi boyutları olan bir dava olarak görüyoruz. Yine de bankacılık sektörünün kendisi şoklara karşı büyük bir kapasiteye sahip."

"Bankacılık sektörünün aktif kalitesi yüksek"

Şimşek, bankacılık sektöründe sermaye yeterlilik oranının küresel normların 2 katından fazla olduğunu kaydederek, şu anda yüzde 17'lik sermaye yeterlilik oranı bulunduğunu, bunun büyük şokları absorbe edebileceğini söyledi.

Bankacılık sektörünün aktif kalitesinin yüksek olduğunu dile getiren Şimşek, şu anda problemli kredilerin toplam kredilere oranının yüzde 3'ün de altına indiğini bildirdi.

"Türkiye'nin iddia edildiği gibi borcu yüksek değil"

Şimşek, Türkiye'nin iddia edildiği gibi çok yüksek borçlu bir ülke olmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Hane halkının, devletin, bankaların ve reel sektörün borçlarına bakarsanız, bütün borçların milli gelire oranı yüzde 144. Gelişmekte olan ülkelerde bu ortalama yüzde 219. Dolayısıyla Türkiye'nin bilançosu iddia edildiği gibi kötü değil. Bankacılık sektörünün döviz açık pozisyonu yok. Nötr bir döviz pozisyonu var. Dolayısıyla kur şoklarının bankacılık sektörüne direkt etkisi yok. Hane halkına da etkisi yok. Vatandaşların dövizle borçlanmasını yasaklamıştık. Doğru yapmışız. Hane halkımızın, vatandaşlarımızın 100 milyar doların üzerinde dövizi var ama hiç döviz borcu yok. Dolayısıyla dövizin hane halkının satın alma gücüne, portföyüne etkisi olumlu.

Muhabir: Uğur Aslanhan, Handan Güneş

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER