İSTANBUL (AA) - Uluslararası vergi, denetim ve danışmanlık şirketi KPMG'nin Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Sinem Cantürk, Avrupa bankalarında düşük öz kaynak karlılığına karşılık yüksek oranlı sermaye giderlerinin endişe yarattığını, Türkiye'de ise karlılık oranlarının yükselişte olduğunu bildirdi.
KPMG, Avrupa'da bankaların karlılık oranlarını araştıran "AB Bankalarının Karlılığı" raporunu açıkladı. Rapor, Avrupa bankalarının karlılıkta gerilemeye devam ettiğini, gelecek için de iyi sinyaller vermediğini ortaya koydu.
KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Cantürk, rapora ilişkin değerlendirmesinde, Avrupa bankalarında düşük öz kaynak karlılığına karşılık yüksek oranlı sermaye giderlerinin endişe yarattığını, Türkiye'de ise karlılık oranlarının yükselişte olduğunu kaydetti.
Cantürk, Avrupa'da görülen düşük karlılığın, bankaların daha geniş bir ekonomiyi finanse etme gücünü ve isteğini zayıflattığını belirterek, birçok Avrupa bankası için karların düşük seviyelerde seyrettiğini kaydetti.
Bu seviyelerin aynı şekilde devam etmesinin muhtemel olduğunu aktaran Cantürk, "Avrupa bankalarının tamamına bakıldığında ortalama yüzde 3 değerindeki öz kaynak karlılığına karşılık, sermaye giderleri yüzde 10 seviyelerinde görülüyor. Bu görüntü de yatırımcıların gözünde banka varlıkları ve gelecekteki karlılık oranları konusunda endişe yaratıyor. Ayrıca, düşük karlılık oranları, bankaların daha geniş bir ekonomiyi finanse etme gücü ve isteğini köreltirken, ülkelerin ekonomisinin zayıflamasına ve karlılık oranlarının gelecekte daha da düşmesine yönelik baskılar oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Cantürk, bankaların karlılık oranlarını etkileyen 5 faktörün öne çıktığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Karlılık için dikkat edilmesi gereken faktörleri 'net faiz marjı', 'donuk alacaklar', 'maliyet-gelir oranları', 'iş modelleri' ve 'yasal reformlar' olarak sıralayabiliriz. Faiz marjlarındaki düşüş ve donuk krediler faiz ağırlıklı gelir elde eden bankaları etkilerken, maliyet-gelir oranlarının yüksek kalması, banka kanallarındaki çeşitlenmeye banka iş modelinin uyum sağlayamaması bankaları zor duruma sokuyor. Ayrıca, yasal reformların ortaya çıkardığı yüksek sermaye gereklilikleri ile öz kaynak karlılığı negatif yönde etkileniyor."
"2017 ekonomik büyüme anlamında 2016’dan daha canlı bir yıl olacak"Sinem Cantürk, Türkiye'de bankacılık sektöründe 2016 sonu itibarıyla aktif büyüklüğün 2015 sonuna göre yüzde 7,8 artış göstererek 2,7 trilyon TL olduğunu belirterek, Türk bankalarında aktif ve öz kaynak karlılıklarında son 10 yılda düşüşler yaşansa da 2016’ya bakıldığında bir önceki yıla göre sektörün karlılık oranının arttığının görüldüğünü bildirdi.
Öz kaynak karlılığının 2015'te yüzde 11,28 seyrettiğini kaydeden Cantürk, "2016 yılı sonunda bu değerin yüzde 14,28’e çıktığını görüyoruz. Ayrıca, sektör aktif karlılık ortalaması 2015 yılında yüzde 1,48 düzeyindeyken 2016’da bu oran yüzde 1,89'a yükseldi." ifadesini kullandı.
Cantürk, Türkiye'de bankacılık sektörünün karlılık oranları incelendiğinde, geçen yıl karlılığın arttığının görüldüğünü, 2016 sonu itibarıyla bankacılık sektörünün net dönem karının kamu, yerli özel ve yabancı bankaların tümünde 2015’e göre artış göstererek 26 milyar TL’den 38 milyar TL’ye yükseldiğini bildirdi.
Söz konusu dönemde karını oransal bazda en hızlı artıran bankaların yüzde 57,6 ile yabancı bankalar olduğunu, yerli özel bankaların karının yüzde 56, kamu bankalarının karının ise yüzde 26 artış gösterdiğini kaydeden Cantürk, 2017'de kredi büyüme hızının yavaşlayabileceğine dikkati çekti.
Cantürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türk bankacılık sektöründe 2016 yılında artan karlılık oranları ve sermaye yeterlilik oranlarının yükselmesi artılar hanesine yazıldı. Takibe dönüşüm oranları yükseldi. Önümüzdeki dönemde faiz artışları olmasa bile kredi mevduat oranının yüksek seyri ve ek kaynak yaratmada doğabilecek zorluklar kredi büyüme hızında yavaşlamaya sebep olabilir. Bu, karlılık konusunda 2016’ya göre daha zorlu bir yıl yaşanacağına işaret ediyor. 2017’nin ekonomik büyüme anlamında 2016’dan daha canlı bir yıl olacağı, iç talepte ve turizmde 2016’ya göre daha yüksek rakamlara ulaşılacağı beklentilerinin, bankacılık sektörünü olumlu etkileyeceği değerlendiriliyor."