Elazığ
Merkezi Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depreme ilişkin Elazığ'daki temasları kapsamında Maden'e geçen Bakanlar Soylu ve Kurum, vatandaşlarla görüştü, sorunlarını dinledi.
Kaymakamlıkta gazetecilere açıklama yapan Soylu, geçen yıl heyelan yaşanan Maden'de incelemede bulunduklarını söyledi.
"Burada çok uzun bir heyelan sonucu Maden ilçesinin yaklaşık 510 bağımsız bölümünün olduğu, tespit ettiğimiz alanda bir kayma söz konusu." diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maden ilçesi burada madenlerin çok uzun zamandan beri işletildiği, uzun bir dönemden beri de kah işletildiği kah işletilmediği süreç olarak devam eden veya duran bir anlayışa sahip. 6 ay önce bir gece itibarıyla hem üniversitelerin verdiği karar çerçevesinde Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanımızla konuşarak aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ederek buradaki madenin çalışmasını durdurduk.
Buradaki riskli konutlarla ilgili karar alınarak burası 'afete maruz kalan bölge' ilan edildi. Artık yaşanmasının doğru olmadığı bir bölge.
Bu 510 konutun bulunduğu alanla ilgili. O günden itibaren de burada bir değerlendirme yapıyoruz. Sayın Bakanımızla birlikte bir de yerinde görelim istedik ve buraya geldik.
Burada hem arkadaşlarımızla istişare ettik hem de vatandaşlarımıza bilgi verdik, taleplerini almaya çalıştık.
Zannediyorum ki bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra şehrin burada ya da Gezin'de devam edip etmemesi konusuna talepler ve çalışmaların ardından hep birlikte bir karar vereceğiz."
Gece yaşanan depremler
Soylu, Elazığ'da gece yaşanan iki depreme değinerek, "İki deprem olduktan sonra devletimizin bütün çalışanlarına minnettar ve müteşekkiriz. Yatmadılar ve vatandaşlarımızın o saatten itibaren bütün taleplerini karşılamaya çalıştılar, herkes seferber oldu.
Bu açıdan hem çalışan arkadaşlarımıza hem Elazığlı arkadaşlarımıza, ortaya koydukları birlik, beraberlik ve duygudaşlık için bir kez daha şükranlarımızı ifade etmek isteriz." dedi.
30 bin civarında çadır, 100 binin üzerinde battaniye dağıtıldığını, köyler dahil her yere ulaşmaya çalıştıklarını dile getiren Soylu, ağır hasarlı yapıların yıkımının sürdüğünü aktardı.
Konteyner kentler
Soylu, geçici konaklama merkezi olarak nitelendirdikleri konteynerlerin alt yapı çalışmalarının devam ettiğine işaret ederek, "2 bin 300 civarında ağır hasarlı bina sayısı belirlendikçe, şehrin konut stoku bir vesileyle kıyas edilince konteynerlerden oluşan geçici konaklama merkezlerimizin sayısını artırabilmek için bir rezerv alan daha değerlendirdik.
Böyle bir tabloyla da karşılaşabiliriz. Onun için buradaki bütün alternatif ve ihtimalleri hemşehrilerimizin hayatın olağan akışından en az şekilde etkilenmesi için değerlendirmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
Köylere yönelik de Tarım ve Orman Bakanlığınca yürütülen çalışmalara destek olmaya çalıştıklarını kaydeden Soylu, hayvancılığın devam etmesinin önemli olduğunu vurguladı.
"Köydeki vatandaşlarımız doğal olarak, 'Evimizin, ahırlarımızın yanında kalmak istiyoruz.' diyor. Ahırlar konusunu sabah tekrar koordine ettik." diyen Soylu, jandarma ekiplerinin bütün köyleri gezdiğini, yapılan tespitlerin ve iletilen taleplerin Tarım ve Orman Bakanlığınca tekrar değerlendirileceğini ifade etti.
Soylu, hayatın akışının etkilenmemesi için de bir çaba ortaya koymaya çalıştıklarını anlatarak, bunun yanı sıra depremzedelere tüm yardımların sürdüğünü bildirdi.
"Başından beri genel hayatı etkililik kararı aldık"
"'Afet bölgesi ilan edilsin' diye bir tartışma var. Bizim kanunumuzda 'afet bölgesi' yok, 'afete maruz bölge' var. Tam da içinde bulunduğumuz Maden gibi yani, bir bölgede yaşama imkanı tamamen ortadan kalkmışsa, afete maruz bölge ilan edilebiliyor.
Yani bu şu demek; 'Buradan tamamen gidilecek ve burada hiçbir şekilde yaşanılmayacak.' Devlet de bunu riskli alan, afete maruz bölge ilan eder ve ondan sonra orası boşaltılır ve başka yere gidilir.
Ondan sonrası için de kanuni hakları devlet olarak biz ortaya koyuyoruz. Ama 'afet bölgesi' denilen bir kavram söz konusu değil." ifadelerini kullanan Soylu, şöyle konuştu:
"Başından beri genel hayatı etkililik kararı aldık. Ekonomik olarak yapabileceğimiz tüm yardımları genel hayatı etkililik kararı içerisinde alıyoruz. Sosyal yardımları da aynı şekilde genel hayatı etkililik kararı içerisinde almaya çalışıyoruz, bir paket olarak.
Kanunda böyle bir şey, böyle bir talep yokken 'afet bölgesi ilan edilsin' demek biraz siyasi yaklaşım olur. Bunu çok net bir şekilde ifade etmek isterim. Çünkü afet bölgesi denilen bir yapımız yok.
Şehrin hayatını tamamen durdurmak gibi bir şey söz konusu değil. Şehrin ekonomisinin ne olacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda hareketliliğin nereden kaynaklanacağını, sosyal yardımlarla sosyal hayatın idame etmesini düşünüyoruz."
87 milyonluk bağış
Bakan Soylu, şu ana kadar AFAD'taki hesaplara SMS ve banka havalesi yoluyla toplam 87 milyon liralık bağış geldiğini, 30 milyon lira civarında da Türk Kızılay'a bağış söz konusu olduğunu aktardı.
Toplam 117 milyon liralık bağış söz konusu olduğu bilgisini paylaşan Soylu, vatandaşlara, tüm Türkiye'ye teşekkür etti.
Soylu, yardıma ihtiyaç duyulan malzemelere de değinerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"3-4 kalemin dışında; sürekli olarak eğer gelirse burada bunu yönetebilmede sıkıntıya düşeceğiz. Bahsettiğim; battaniye, sıcaklığı sağlayabilecek araçlar, soba ile belki çocuk ve gençlere mont olabilir.
Bunları da arkadaşlarımız köy köy dağıtıyorlar. Bir takım tezviratlar ortaya çıkıyor; sanki dağıtılmıyor, başkasına dağıtılıyor gibi. Burada herkes depremzede. Burada zengini, fakiri, yoksulu yok.
Arkadaşlarımız hakkaniyet ölçülerinde herkese ulaşmaya çalışıyor. Bir afetle karşı karşıyayız. Muhakkak eksiğimiz olacak, uzanamadığımız yerler olacak, onlarca kilometre dağlara çıkılıyor, jandarma ekiplerimiz orada vatandaşlarımıza ulaşıyor, hayvanların iğnesini bile yapıyorlar.
Her şeyi gücümüzün yettiği kadar yapmaya çalışıyoruz. İnşallah bu afetin, depremin etkilerinin arındırılacağı bir sürece hep birlikte ulaşacağız. Destek olan bütün vatandaşlarımıza şükranlarımızı ifade ediyorum."
Hasar tespitinde yüzde 60 seviyesine ulaşıldı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum da 4 bin yıllık tarihi olan Maden'de hasar tespit çalışmalarında biri yıkık, 17 ağır hasarlı, 18 orta hasarlı, 2 de acil yıkılacak yapı tespit ettiklerini belirterek, "Elazığ geneline baktığımızda yüzde 60 seviyelerine gelmiş bulunmaktayız.
İnşallah 3-4 gün içerisinde büyük bir çoğunluğunu toparlayacağız ve Elazığ'daki tabloyu net bir şekilde görebilmiş olacağız." dedi.
Mahallelerde olması gereken yerde yapılabiliyorsa yerinde, yerinde olmaması halinde rezerv alanlarda vatandaşlar için kalıcı konut çalışmasını başlattıklarını dile getiren Kurum, "Elazığ için şu an itibarıyla 93 yıkık binamız var. 266 bağımsız bölümden oluşuyor.
2 bin 42 ağır hasarlı binamız var. Bu binaların bağımsız bölümleri yaklaşık 7 bin 700. 1382 orta hasarlı binamız var, bunlar 9 bin 300 bağımsızdan oluşuyor." diye konuştu.
"Elazığ'ın yapı stokunun yaklaşık yüzde 25-30'unu etkilemiş durumda"
Depremin büyüklüğüne dikkati çeken Kurum, "Elazığ'ın yapı stokunun yaklaşık yüzde 25-30'unu etkilemiş durumda. Bir kısmını orta hasarlı, bir kısmını ağır hasarlı ve bir kısmını da yıkmak suretiyle etkilemiş durumda. Malatya'da da acil yıkılacak 186 binamız var.
Şehrin hemen hemen her yerinde tehlike arz eden, yıkılma riski bulunan binaların yıkılmasına ilişkin çalışma başlattık. Şu an itibarıyla 54 binanın yıkımı gerçekleşti." ifadelerini kullandı.
Bakan Kurum, yıkıma karar verilen binaların hızla yıktırıldığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mustafa Paşa'da 300 konut belirlemiştik ancak tespitlerimiz, gerçekten Mustafa Paşa'nın riskli bir alan olduğunu gösteriyor. Bu alanımız giderek büyüyor. Sürsürü'de yerinde yapıyoruz, 200 konutumuz orada yürütülüyor.
Sivrice'de 250 merkezde yapıyoruz ve Yemişli 10 bin konutluk rezerv alanımızda 2 bin konutu başlattık etaplar halinde. Hem sosyal konut hem de etkilenen vatandaşlarımıza kalıcı konutlara ilişkin çalışmayı başlatıyoruz."
100 bin sosyal konut projesi kapsamında Elazığ'a 1400 konut yapılacağını anlatan Kurum, "Cumhurbaşkanımızın talimatıyla buradaki sosyal konut sayısını artırma yönünde Hazine ve Maliye Bakanlığımızın talimatı oldu.
1400 sosyal konutu artırmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Karşıyaka Mahallesinde 500 konut çalışmalarını başlattık.
Köylerimiz için Elazığ'da bin konut, kent merkezinde de 400 konuttan depremde hayatını kaybeden ailelere öncelikle verilmek suretiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz." şeklinde konuştu.
"Hızla kalıcı konutların inşasını gerçekleştireceğiz"
Kurum, dün bir hak sahibinin evine misafir olduklarını, konutunu kendisine teslim ettiklerini hatırlatarak, "Vefat eden ailelerimiz öncelikli olmak üzere bilhassa Sürsürü ve Mustafa Paşa mahallelerindeki enkazdan etkilenen ailelere bu alanlarda da konutlarımızı veriyor olacağız.
Hızlı bir şekilde hasar tespitlerini tamamlayarak, hızla kalıcı konutların inşasını gerçekleştireceğiz." ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Mahallesi'nde 150, Yemişli bölgesinde de 250 hazır konutunun bulunduğunu aktaran Kurum, hak sahibi vatandaşları bu noktada öncelikle enkazda vefat eden kişilerin yakınları olmak üzere bu alanlardaki konutlara, kalanını da yapacakları rezerv alanlarına taşıyacaklarını bildirdi.
Azize Çelik'in yeni evine kavuşması
Kurum, Mustafa Paşa Mahallesi'ndeki binanın enkazından 17 saat sonra yaralı kurtarılan Azize Çelik'in depremin sembollerinden biri olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Azize hanım gerçekten hepimizin annesi, kardeşi ve çok önemli bir hikayesi var. Tüm Türkiye'ye örnek olacak o birlik ve beraberliği, Elazığ'ın gücünü, kudretini tüm Türkiye'ye ifade edecek vakarlı bir duruş sergiledi.
Biz ona minnettarız. Bu çerçevede Sayın Bakanımızla ona bir sürpriz yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımız, Azize hanım ve ailesiyle konuşmuşlardı. Depremde işin başından beri burada olan arkadaşlarımızla gittik ve Azize hanımın evinde çayını içme fırsatı bulduk.
Biz çok mutlu olduk. Afetten etkilenen vatandaşlarımızı da hızlı bir şekilde kalıcı konutlarına yerleştirmeyi diliyoruz."
Kentsel dönüşüm çalışmaları
Kentsel dönüşüme ilişkin yapılan düzenlemelere değinen Kurum, şunları kaydetti:
"Bu süreçte kentsel dönüşüme ilişkin çalışmalarda müteahhitleri sınıflandırdık
. Kentsel dönüşüm projelerinde vatandaşlarımızın mağdur olmaması adına tamamlama sigortası zorunluluğu getirdik ve artık kentsel dönüşüm projesi yapacak firmalar, inşaatın tamamına ilişkin ya tamamlama sigortası yapmak zorundalar ya da yapı maliyetinin yaklaşık yüzde 10'u kadar da sigorta yapıp vermek durumundalar.
Meclisteki düzenlemede yüksek yapılar artık tamamen ortadan kaldırılacak. Mevcuttaki H-serbest (yükseklik) olarak verilmiş alanlarda da önümüzdeki yılın temmuz ayına kadar planlar değiştirilecek.
Değiştirilmemesi halinde de Bakanlık tarafından resen değiştirilerek, yine parsel bazında artık yapılaşmanın tamamen önü kesilecek, ada bazında yapılaşma yapılacak ki; bir değer artışı olursa da değer artışının tamamı kamu tarafından alınacak.
İmar barışından faydalanan ancak binanın riskli olduğunu düşündüğümüz alanlarda iyileştirme, güçlendirme yapabilmenin önünü açacak birçok düzenleme var.
Bu düzenlemeler çerçevesinde hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm sürecini yürütmek istiyoruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com