Gündem

Bakan Gül: Hile ve kumpaslarla hukuku çiğneyenlerin Türk yargısında yeri yoktur

Adalet Bakanı Gül, "Hile ve kumpaslarla hukuku çiğneyenlerin, vicdanını terör örgütüne esir edenlerin, Türk yargısı içinde yeri yoktur." dedi.

11-03-2019 16:48

ANKARA

"Yargı Etiği Bildirgesi Tanıtım Toplantısı", Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Konferans Salonu'nda yapıldı.

Toplantının açılışında konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, adaleti "devletin temeli, toplum ve devlet hayatının ana mihveri" sözleriyle niteledi.

Adaletin, değer merkezli medeniyetin özü-özeti, insanlığın en yüce erdemi olduğunu kaydeden Gül, bu erdemin yargısal adaletle yaşatılıp yüceltilebileceğini söyledi.

Yargısal adaletin kurumsal imkanlarını kurmak ve korumanın hukuk devletinin gereği olduğunu ifade eden Gül, hak arama yollarını, ayrımsız bütün vatandaşlar için açık ve işler tutmak konusunda büyük hassasiyet gösterdiklerini vurguladı.

"Yargı sistemini insanımıza hizmet eden bir araç olarak işlevsel kılmak zorundayız. Hak taleplerine süratle ve adaletle yanıt vermek durumundayız. Bunun için bugüne dek pek çok adım attık. Reformlar yaptık. Hukuk ve yargı sistemimizde önemli iyileştirmeler, kayda değer gelişmeler sağladık." diyen Gül, yargının "ayak bağı" olan pek çok sorununu çözdüklerini, gücünü ve itibarını kıran engelleri aştıklarını anlattı.

Adına "adliye" denen ama gün ışığı görmeyen bodrum katların, kırık dökük daktiloların, hayvan sırtında keşiflerin, ödenek yokluğu sebebiyle geciken sevk ve nakillerin mazide kaldığını dile getiren Gül, "Temel kanunlarımızı büyük ölçüde yeniledik. Zamanın hızına yetişemeyen, toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyen mevzuat hükümlerini büyük bir ölçüde ayıkladık." dedi.

Adaletin fiziki çehresini değiştiren altyapı yatırımlarıyla, yargıya hız ve kalite getiren teknoloji kullanımıyla çığır açtıklarını anlatan Gül, bunların adalet hizmetlerinde fark yaratan gelişmeler olduğunu vurguladı.

Adalet hizmetlerinin en önemli boyutunun insan ve insana yapılan yatırım olduğuna dikkati çeken Gül, "Binalar, araçlar, teknolojik imkanlar, hatta en iyi, en ideal hukuk kuralları bile adaletin garantisi değildir. Adalet insan içindir ve insanla kaimdir." ifadelerini kullandı.

Yargı reformu

"Uzun bir süredir çalışmalarını sürdürdüğümüz Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni olgunlaştırıp seçim sonrası kamuoyula paylaşacağız. Bu anlamda çok önemli bir reforma daha imza atmış olacağız." değerlendirmesinde bulunan Gül, değerden, değer yargılarından arınmış bir yargılama faaliyetinin kuru bir matematikten ibaret olduğunu dile getirdi.

Sistemin doğru-dürüst işlemesi kadar, sistemi işletenlerin de doğruluk ve dürüstlük gibi değerleri yüceltmesinin önemine işaret eden Gül, yargıda meslek kurallarının yazılı bir belgeye aktarılması konusunda tartışma ve arayışların bir hayli eskiye uzandığını söyledi.

Bildirgenin özellikle iki noktasının altını çizen Gül, "bildirgeye yansıyan ilkelerin yaşayan değerler olduğunu, bildirgeyle mesleğin yazılı olan veya olmayan davranış kurallarının bütünlük içinde bir araya getirildiğini" ve "bildirgenin yaklaşık üç yıl süren bir hazırlık sürecinden geçerek, bizzat meslekten hakim ve savcıların aktif katkısıyla hazırlandığını" vurguladı.

Bildirgenin HSK'nin belirleyip "yargı mensuplarına deklare ettiği bir metin olmadığını", HSK olarak sadece bir mutabakatın sözcülüğünü yaptıklarını belirten Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Bildirge, en başta bağımsızlık ve tarafsızlığın önemine, hukukun, hak ve hürriyetlerin üstünlüğüne, insan onurunun, doğruluk ve dürüstlük gibi değerlerin önceliğine, saygı ve nezaketin, mesleğe yakışan olgun davranışların değerine vurgu yapıyor.

Bu bildirge, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' sözüyle asırlar öncesinden devletler için sıhhat formülünü veren Şeyh Edebali'ye bir selam gönderiyor. Geçerliliğini günümüzde de koruyan mükemmel hakim tarifiyle Mecelle'yi, Ahmet Cevdet Paşa'yı ve komisyonunu kendi sözleriyle anıyor. 'Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol' sözündeki doğruluk nasihatiyle Mevlana'yı hatırlıyor. Yerelden evrensele uzanan açık veya örtülü referanslarıyla, uluslararası belgeleri, özellikle Bangalor Yargı Etiği'ni ve Budapeşte İlkeleri'ni de dikkate alıyor.

İnsana, insan olmanın onuruna, hak ve hürriyetlere hürmet fikrinin altını çiziyor. Soyut bir değer olan adaletin, iyilikten, güzellikten, doğruluktan ayrı düşünülemeyeceğini ifade ediyor. Yargıya güvenin korunmasında yargı mensubunu bir rol model olarak konumluyor."

"Türk yargısında yerleri yok"

Adaletin ancak ve sadece ona sadakat gösterenlerin ellerinde yükseleceğini söyleyen, adaletin, hukuka bağlılık dışında her türlü bağlılığı reddetmeyi gerektirdiğini anlatan Gül, "Aklı ve muhakemeyi değersizleştirenlerin, FETÖ'nün kurşun askerlerinin adaleti ve kendilerini ne hale düşürdüklerini hep birlikte gördük. Hukuka bağlılık yerine örgüt bağlılığını ikame edenlerin, cübbesini örgüt rütbesini gizlemek için araç haline getirenlerin büyük hüsranı, 15 Temmuz'da büyük bir ibret hikayesine dönüştü." dedi.

"Hile ve kumpaslarla hukuku çiğneyenlerin, vicdanını terör örgütüne esir edenlerin Türk yargısı içinde yeri yoktur, olmayacaktır." ifadesini kullanan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk yargısı, bağımsızlık ve tarafsızlık vasfını koruyarak, yargı yetkisini Anayasamızın emrettiği gibi Türk milleti adına kullanmaya devam edecektir. Yargı mensuplarımız zorluklar karşısında yılmadan, hukukun ve vicdanın sesi dışında harici hiçbir etkiye aldırmadan, her zaman olduğu gibi fedakarca görevini yerine getirecektir.

Bildirge, bağımsız ve tarafsız özelikleriyle yargı mensuplarını adil yargılama hakkının en önemli güvencesi olarak tanımlıyor."

Gül, açıklanacak reform belgesi ile hakimlere atama, yer değiştirme kararnamesi dahil birtakım güvenceler getireceklerini belirterek, "Hakimlerin daha bağımsız ve tarafsızlığını güçlendirici ilkeleri belirleyip bunları da hakim ve savcıların dikkati ile kamuoyunun ve yargının hizmetine sunacağız." dedi.

Yargıya güvenin sağlanması ve sürdürülebilmesi için bağımsız ve tarafsız olmak kadar bağımsız ve tarafsız görünmenin de önemli olduğunun altını çizen Gül, şunları kaydetti:

"Yargısal adaletin tecelligahı yargı mensubunun temiz vicdanıdır. Vicdan, ilahi bir lütufla insanın içine ekilmiş bir akıl yargısıdır ancak ön yargılar ile vicdanın sesi birbirine asla karıştırılmamalı, pekişmiş yanılgılar tecrübe sanılmamalıdır. Bunun için doğru ve sağlam değerleri ölçü almak gerekiyor. Vicdan, bu sayede hata vermeyen bir pusula görevi görür. Akıl ve vicdanı bu değerlere bağlayan en önemli köprü elbette eğitimdir. Kişisel yetkinliktir.

Bildirge, ehliyet ve liyakat vurgusuyla yargı mensuplarına mesleki yetkinliklerini geliştirmelerinin önemini de vurgulamaktadır. Mahkemelere gelip giden şey sadece dosyalar değildir. Yargı mensubunun iştigal ettiği, mühür-imza-evraktan ibaret değildir. Her dosya, her evrak, her ilam bir insan hikayesine bir insana temas etmektedir, dokunmaktadır.

Her dava bir insan hayatı, her karar ümit ve korkuyla karışık bir bekleyiş demektir. Bu bekleyişin en kısa sürede adaletle sonuçlanması hepimizin ortak beklentisidir. Mazlumun gözyaşını silmek, haklıya hakkını teslim etmek, vicdanları adaletle teskin etmek biricik vazifemizdir. Üstelik mahkeme, kadıya mülk değildir."

"Yargı kararları tartışmaları bitirir"

Yargının temel fonksiyonunun, ihtilafların çözümündeki hakemliği olduğunu ifade eden Gül, "Yargı kararları tartışmaları bitirir. Yeni tartışmaları alevlendirmemelidir." dedi.

Gül, bildirgenin, yargı mensuplarının kararlarıyla, tutum ve davranışlarıyla tartışmalardan uzak durması gerektiğini bir kez daha hatırlattığına işaret ederek, "Adalet, yargı mensubunun vicdanına emanettir. Bir niza çıkmış ve önünüze konmuşsa, hukuk adına son sözü söylemek size aittir ancak nihai söz ve karar hakkı, sözün ve kararın sosyal itibarını tek başına kuramaz. Doğru ve adil olan kararın doğru ve adil olarak anlaşılması da gerekir." diye konuştu.

Gül, şöyle devam etti:

"Yargı mensupları ancak kararlarıyla konuşabilmektedir. Madem kararlar, yargının en temel ifade aracıdır, öyleyse bu ifade aracını doğru ve yeterli biçimde kullanmak da yargı mensubu için en önemli vazifedir. İşte bu bildirge, yargı mensubunun dikkatini keskin tutması, mesleğinde özenli davranmasını, sosyal hayatında da itibarına gölge düşürebilecek söz ve davranışlardan kaçınmasının önemini vurgulamaktadır.

Bildirgede de yer aldığı gibi hakim ve savcılarımız, toplumun kendilerinden yargı hizmetinin kaliteli sunulmasının yanında erdemli olmalarını da beklediğinin bilincindedirler."

"Hata yapan bedelini öder"

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, insanın olduğu yerde değerler kadar zaafların da bulunacağına, hatanın kaçınılmaz olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

"Önemli olan bu hataları giderecek, en aza indirecek mekanizmaların varlığıdır. Bu mekanizmaların en etkin ve tavizsiz biçimde işlediği mesleklerin başında hakimlik ve savcılık mesleği geliyor.

Hata yapan, bedelini öder, ödemelidir. Bunu herkes bilmelidir. Hukuk devleti demek, en başta imtiyazlı sınıf fikrinin reddi demektir ancak münferit olayları fırsat bilip sınıfsal bir nefret üretmeye kalkışmak da adil değildir,; ahlaki de değildir.

Adalet ve doğruluk dairesi içinde kalan her şeyin yanındayız. Adalet ve doğrulukla çalışan bütün mensuplarımızın kurum olarak, millet olarak her zaman arkasındayız. Bunu da herkesin bilmesini isteriz.

Bugün ilan ettiğimiz Türk Yargı Etiği Bildirgesi ile yargı mensuplarımız, bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve dürüstlük ilkelerine sadakatle, ehliyet ve liyakatlerine yaraşır şekilde Türk milletine hizmete devam edeceklerine dair daha yüksek standartlar vadetmektir."

Gül, yargının evrensel etik kurallarını oluşturan, bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük ile ehliyet ve liyakat ilkelerinin hakimlere kılavuzluk edeceğine inandığını söyledi.

Bildirgenin hakim ve savcıların adına kadar verdikleri Türk milletine ve onun her ferdine verilmiş bir söz olduğunu vurgulayan Gül, "Bu söze uygun olarak adaletle hayat bulmaları ve adalete hayat vermelerini temenni ediyorum." dedi.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER