Siyaset

Bakan Çelik: Nitratlı gübre yasağı bir mağduriyet oluşturmayacak

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, nitratlı gübre yasağının sezon itibariyle en az kullanıldığı dönem içerisinde alındığına dikkat çekerek, “Ülkemizde tüketilen gübrenin yaklaşık yüzde 30’u olan 1,5 milyon tonu nitratlı gübre. Yani 4 milyon tonu diğer g

Bakan Çelik: Nitratlı gübre yasağı bir mağduriyet oluşturmayacak
16-06-2016 20:22

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, bir televizyon programında katıldığı canlı yayında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Bakan Çelik, Temmuz ayından beri devam eden terör olaylarında birçok güvenlik görevlisinin şehit edilmesine yol açan el yapımı patlayıcılarda kullanılması sebebiyle 6 Haziran tarihi itibariyle nitratlı gübrelerin yurt içinde satışı ve pazarlanmasını yasakladıklarını belirtti. Bayilerde ve üreticilerde olan 314 bin ton nitratlı gübrenin bu kapsamda yediemine alındığını dile getiren Çelik şöyle konuştu:

“Böyle ani bir kararın gerek üreticimizin hemen yakın gelecekteki beklentileri, diğer taraftan ithalat ve üretici firmalar üzerinde bir olumsuz etkisinin olmaması söz konusu değil. Ama ne diyoruz? Önce can, önce insan hayatı. Gübre, tarım için vazgeçilmez bir girdi, verim açısından son derece önemli, eyvallah. Ama canımızı yakan teröre malzeme olacak bir tarımsal ürünün çok yaygın bir şekilde kullanılıyor olması açısından da mukayese yaptığınız zaman mutlak surette yeni önlemler alma zarureti vardı. Çünkü onlarca polis ve askerimiz, nitratlı gübreden elde edilen bu el yapımı patlayıcılardan dolayı hayatını kaybediyor. Böyle bir tercihi yapmak bile doğru değil, mutlaka önce canı korumak, hayatı devam ettirmek gerekiyor. Bu yönüyle bu kararın alınması doğru. Nitratlı gübre yasağı üretim açısından sezon itibariyle bir mağduriyete yol açmayacak. Çünkü sezon itibariyle en az kullanıldığı bir dönemin içerisinde. Sektör açısından da üretiminde ve ihracatında bir sorun yok. İhraç ederseniz bir problem yok. Sadece satışıyla ilgili bir kısıtlama söz konusu. Bu anlamda da pazara baktığımız zaman ülkemizde 5,5 milyon ton gübre tüketiliyor. Bunun yaklaşık yüzde 30’u olan 1,5 milyon tonu nitratlı gübre. Yani 4 milyon tonu diğer gübreler. Hem sezonu dikkate aldığımızda hem de diğer gübrelerin kullanılıyor olduğunu göz önüne aldığımızda üreticide ve sektörde bir sıkıntının olmayacağını görebiliriz. Ayrıca bu bir geçiş süreci. Bu süreçte terörle ilgili ve diğer gelişmeler ne şekilde seyredecekse biz de çok farklı şekilde önlemlerimizi alacağız."

"BU GÜBRENİN PATLAYICI ÖZELLİĞİNİ KAYBETTİRMEK İÇİN TEKNİK DÜZEYDE ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ"

Bakan Çelik, nitratlı gübrenin bitkiye azotu çok kestirme yoldan almasını sağladığını, böylelikle bitkinin hızlı geliştiğini belirterek, “Yasaklama kararından sonra TÜBİTAK ve sektörle bir araya geldik. Bu gübrenin patlayıcı özelliğini kaybettirecek, ama bitkiye de bir şekilde mutlaka alması gereken azotu da verebilecek bir hale getirilmesi amacıyla şu anda teknik düzeyde çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.

Dünyada bulunan 5 milyar hektarlık tarım arazisinin ancak 1,3 milyarının tarımda kullanıldığını, 2 milyar insanın aç ve yoksul olduğunu dile getiren Bakan Çelik, sanayileşmeyle birlikte sürekli küçülen tarım arazileri nedeniyle gelişmiş ülkelerin özellikle Sudan, Etiyopya gibi Afrika ülkelerinde uzun süreli toprak kiralama yoluna gittiğini ve şu anda 203 milyon hektar arazinin başka ülkelerce kiralandığını söyledi.

"HAYVANCILIKLA İLGİLİ SOYDAŞLARIMIZ BÜNYESİNDE ATILMASI GEREKEN ADIMLAR OLABİLİR"

Bakan Çelik, Türkiye’de ise tarıma elverişli 24 milyon hektar tarım arazisi bulunduğunu ancak her yıl 50 ile 100 bin hektar alanın tarım dışına çıktığını, hükümet olarak tarım arazilerinin korunmasını sağlamak ve miras yoluyla bölünmesini önlemek amacıyla çok önemli yasal düzenlemeleri hayata geçirdiklerinin altını çizdi.

Türkiye’nin yağlı tohumlu bitkilere ihtiyacı bulunduğunu söyleyen Çelik, “Yağlı tohumları biz ülkemizde desteklemeye devam edeceğiz. Ancak diyelim ki bazı ülkelerde böyle bir kiralama durumu olur ise, bu yağlı tohumları orada da üretme yollarını deneyeceğiz. Hayvancılıkla ilgili olarak da belki komşu ülkelerde ve soydaşlarımız bünyesinde atılması gereken adımlar olabilir. Gelecekte savaşların gıda üzerine olacağını dikkate alarak bugünden herkes önlemini alıyor. Biz hem kendi ülkemizin çok daha sağlıklı ve yeterli düzeyde üretimi sağlaması konusunda gerekli çabaları göstereceğiz. Ama dışarıdaki verimli arazilerin de ülkemize gelir olarak, ürün olarak kazandırılması konusunda da üzerimize düşeni gerçekleştireceğiz. Yoksa burada bir sıkıntının ürünü olarak bu gündeme gelmiş değil, dünyadaki bütün gelişmiş ülkelerin yapmış oldukları, başvurdukları bir yöntemdir” diye konuştu.

"GIDA FİYATLARININ YÜKSELMESİNİ GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK"

Ramazan sürecinde gıda fiyatlarındaki spekülatif hareketlerle ilgili olarak Bakan Çelik, “Gıda fiyatlarının yükselmesini gerektirecek bir durum yok. Tabi takdir ederseniz ki piyasada arz-talep dengesi çerçevesinde bunlar gerçekleşiyor, arzda bir sorun olmadığı için fiyatlarda herhangi bir olumsuz tablo yok. Biraz ette belki yaşanıyor diyebiliriz. Etin günlük 1 lira, 2 lira düzeyinde oynadığı dönemler oluyor. Bunları da çok yoğun bir şekilde takip ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla fiyatlarda stabil bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şu anda etle ilgili bir sıkıntı yok. Türkiye’de 14 milyon civarında büyükbaş, 41 milyon civarında da küçükbaş hayvan varlığı bulunuyor. Yıllık kırmızı et tüketimimizde meydana gelen 100-150 bin tonluk açığı da karşılamak için 1 milyon 300 bin besi hayvanı şu anda ülkemizde. Yani ülke olarak elimizde 1 milyon 300 bin besi hayvanı var. Ne demek bu? Periyodik olarak Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında kesime hazır piyasaya arz edilecek 1 milyon 300 bin hayvan var. Ayrıca, bildiğiniz gibi ESK ve TİGEM aracılığıyla 400 bin baş hayvan ithal etme durumumuz var. Avrupa Birliği anlaşmaları çerçevesinde 19 bin ton et ithal etme imkânımız var. Bosna’dan şu anda 6 bin ton civarında et gelmeye devam ediyor. Yani gerek ithalat açısından, gerek içerideki besi materyalleri açısından etle ilgili spekülatif bir ortamın oluşmasını sağlayacak hiçbir durumun olmadığını açıkça ifade ediyorum. Eğer bu yöne girenler olursa, bunlarla uğraşıyoruz, uğraşmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"YENİ PAZARLAR OLUŞTURARAK SÜT VE HAYVAN VARLIĞIMIZI ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ"

Bakan Çelik, uzun vadede ise üretici, besici ve sanayi zincirinin iyi kurgulanması ve hayvan varlığının iç bünyede çoğaltılması gerektiğini vurgulayarak, "Bizim yoğun bir şekilde damızlık alanında büyük açılımlar gerçekleştirmemiz gerekiyor. TİGEM’e onun için o görevi verdik. TİGEM, özel sektörle birlikte damızlık çiftliklerimizi çoğaltıp geliştirecek, dolayısıyla hayvan varlığımız da artacak. Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerde meydana gelen gelişmeler ülke içinde beyaz et, yumurta, süt ve süt ürünlerinde arzı etkiledi. Etraftaki savaş çemberine rağmen süt üretimi şu anda 18.7 milyon tona ulaşmış durumda. Et ve Süt Kurumu’nun piyasaya girerek regülasyon görevini yapmasıyla birlikte 90 kuruşlara kadar inen süt fiyatı, 110-115 kuruş seviyelerine çıktı. Müdahale sonrası şu an 100 bin tonluk sütü 10 bin ton süt tozuna dönüştürmüş olduk. Amaç ne? Üreticinin mağduriyeti olmasın. Yani ESK bu regülasyon göreviyle üreticinin mağdur olmasını önlemiştir. Ayrıca şu anda başta Çin olmak üzere dünya ülkeleriyle irtibatlı durumdayız. Yeni pazarlar oluşturarak süt varlığımızı, dolayısıyla da hayvan varlığımızı artırmayı hedefliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

"TAKLİT VE TAĞŞİŞ İLE İLGİLİ DENETİMLER SÜRÜYOR"

Prim ödemeleri ile ilgili kendi dönemlerinde hiçbir aksama olmadığını söyleyen Bakan Çelik şunları kaydetti:

"2002 yılında AK Parti olarak iktidarı devraldığımızda toplam tarımsal destekler 1.8 milyar TL iken, bu yıl bu rakam 11.6 milyar. Bütçedeki tarıma desteğin yüzde 1’in altında olmaması gerektiği yönündeki eleştirilere yönelik, desteğin yalnızca 11.6 milyar olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Gübrede, IPARD kapsamında balıkçılık alanında, tarımsal sulamalarda ve enerji alanında yapılan birçok destekler bulunuyor. Tüm bunlar toplandığında destek yüzde 1’i rahat buluyor. Taklit ve tağşiş ile ilgili denetimler sürüyor. 2015 yılında 735 bin denetim gerçekleştirildi. 92 iş yeriyle ilgili suç duyurusunda bulunduk ve 65 milyon lira ceza yazdık. 2016 yılında altı aylık dönem içerisinde 355 bin denetim gerçekleştirdik. 4 yıl içerisinde taklit ve tağşiş yapan firmalardan 418 firmanın 818 ürünü ifşa edildi."

Tağşiş ve taklit yapan kişilere ve firmalara yönelik mevcut mevzuattaki müeyyidelerin yeterli olmadığını vurgulayan Çelik, “Bugün itibariyle firmaların taklit ve tağşişle elde ettiği kârla verilen cezalar arasında büyük bir uçurum var. Onun için bu durumu ortadan kaldıracak, ceza rakamlarını artıran, yıl içerisinde ikinci kez, üçüncü kez taklit-tağşiş yapması durumunda kapatma da dâhil ne gibi müeyyide uygulanacağını gösteren, caydırıcı olacak şekilde ceza müeyyidelerinde önemli değişikliklere gidiyoruz” şeklinde konuştu.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER