Kültür ve Turizm Bakanı Avcı, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nden geçmiş yıllarda çalınan ve bakanlığın çalışmaları sonucu bulunan 66 eserin yer aldığı "Evimdeyim; Bir Dönüş Hikayesi" sergisini ziyaret etti. Avcı, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’ndeki sergiyi gezerek eserleri incelemesinin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Ankara Resim ve Heykel Müzesi envanterinde olup bir süre nerede oldukları bilinmeyen ama daha sonra nerede oldukları tespit edilenlerin derlenip toparlandığı ve bir yargı süreci devam etmekte olan bir sanat olayıyla karşı karşıya olunduğunu belirterek, “Bu sergiyi gezerken bir yandan çok mutlu oldum. Türk resminin bu kadar değerli bu kadar öncü isimlerinin, eserlerinin tekrar yuvaya dönmüş olmasına müzemize dönmüş olmasına tabi ki memnun oldum. Bundan büyük sevinç duydum. Ama aynı zamanda da hüzünlendim. Çünkü bu derlenenler, toparlananlar, bu gelenler gelmeyenlerin yanında çok az. Daha gelecek gelmesi gereken çok eserimiz var dışarıda onların da peşindeyiz. Önce bu eserlerin yuvaya dönüşü sürecini başlatan benden önce görev yapan bütün Kültür Bakanı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ OLARAK ŞUNU HERKES BİLSİN Kİ ESERLERİMİZİN PEŞİNDEYİZ"
Çalışmalar sonucunda eserlerin tekrar millete döndüğünü söyleyen Avcı, “Bütün öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin ve sanatseverlerimizin buraya gelip hem bu resimleri görmelerini hem de bu resimlerin hikayelerini öğrenmelerini çok isterim. Çünkü bu sadece içeride olup biten bir mesele değil. Türkiye ve Türkiye’nin yanı sıra pek çok başka ülkede maalesef özellikle 19. yüzyıldan ve 20. yüzyıldan itibaren çok ciddi bir sanat talanına maruz kalmış ülkelerdir. Bu talan hem içeriden hem dışarıdan gerçekleştirilen bir talan. Ama Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak şunu herkes bilsin ki biz eserlerimizin peşindeyiz. İster içeride ister dışarıda elinde yasa dışı yollardan edinilmiş sanat, tarih, kültür eserleri olanlar bir an önce efendice getirsinler müzelerimize teslim etsinler. Biz bize ulaşan duyumların peşindeyiz. Hiç kimse kendini emniyette hissetmesin. Bu eserler nasıl döndülerse bunlarla beraber talan edilmiş olan özellikle 28 Şubat döneminde talan edilmiş olan eserlerin peşindeyiz. Dolayısıyla bir an önce kendiliklerinden getirsinler. Eserlerimizi yerine teslim etsinler. Aksi takdirde o şimdi ellerinde tuttukları eserleri çocuklarına, torunlarına bırakamayacaklar. Belki çocuklarına ve torunlarına ‘sanat eseri hırsızlığı’ damgasını miras bırakacaklar. Bir kere daha uyarıyorum, getirsinler, eserlerimizi müzelerimize teslim etsinler” şeklinde konuştu.
Eserlerin yerine iade edilmesinde emeği olan müfettişlere, savcılara, yargı mensuplarına, emniyet mensuplarına teşekkür eden Avcı, “Bunların buraya getirilmesi kolay olmadı” dedi.
“BURADA 56 ESER VAR, ELE GEÇİRİLEN ESER SAYISI 66"
“Burada 56 eser var. Ama aslında ele geçirilen eser sayısı 66” diyen Avcı, “Bu paketin içerisinde elimize geçmiş olan 66 eser var. 10 tanesi bu süreçte ufak tüfek arızaları olanlar çerçeve vesairesinde tahribat olanlar uzmanlarımız tarafından onarılıyor. Onlarda onarıldıktan sonra tekrar görüye çıkacak” açıklamasında bulundu.
“FİLM KONUSU OLACAK KADAR HEYECANLI HİKAYELER VAR"
Bu eserlerin ne kadar süreçte ve nerelerden toplandığının sorulması üzerine Bakan Avcı, “İsim olarak veremiyoruz çünkü yargı süreci devam ediyor. Kimden ne aldık, nasıl aldık bununla ilgili ayrıntılı bilgi veremiyorum. Çünkü bunlarla ilgili yargı süreci devam ediyor. Yargı süreci sonuçlandıktan sonra zaten kimden ne alındı, nasıl alındı, kime nasıl gitti bunların hikayeleri de aslında film konusu olacak kadar heyecanlı hikayeler var” değerlendirmesinde bulundu.
KİLİA İDOLÜ’NÜN NEW YORK’TA MÜZAYEDEYE ÇIKARILMASI
Bakan Avcı, konuşmasına şöyle devam etti:
“20 gün kadar önce New York’ta bizim Kilia İdolü dediğimiz 27 santim boyunda bir heykelciğimiz Türkiye’den götürülmüş olan, Türkiye’den götürüldüğü kesin olan bir heykelimiz New York’ta müzayedeye çıkartıldı. 3 buçuk milyon dolar muhammen bedelle müzayedeye çıktı. 12 buçuk milyon dolara da satıldı. Fakat biz süreçte New York’ta mahkemeye müracaat ettik ve iki ay süresince bu eserin alıcısına teslim edilmemesi konusunda karar aldırdık. Bu iki ay boyunca da biz bu eserin Türkiye’den gitme ve dolayısıyla Türkiye’ye iade edilmesi gereken bir tarihi eser olduğunu, bir tarihi eser kaçakçılığı söz konusu olduğunu kanıtlamaya çalışıyoruz. Bu zor bir süreç. Ama en azından bütün dünyada özellikle metropol ülkelerde alıcılara bütün eserlerimizin peşinde olduğumuz bilgisinin ulaşması bakımından da bu dava süreci önemlidir. Bunun içinde zaten tamda o müzayedenin yapıldığı gün New York Times Gazetesine tam sayfa bir ilan verdik, bir açık mektup yayınladık. Orada bu tarihi eser kaçakçılığına dikkat çeken ifadeler kullandık ve UNESCO kurallarını hatırlattık. 10 gün öncede Antalya’da Afrika ülkelerinin UNESCO Milli Komisyonlarını topladık. Orada onlarda aynı şekilde, özellikle Benin gibi birkaç ülke çok şikayetçiler. Eski sömürgecilerin ülkelerini nasıl yağmaladıklarını ve bütün iade taleplerine nasıl sağır kaldıklarını çok dokunaklı bir şekilde anlattılar onlarda orada.”
“UNESCO’NUN BU KONUYLA İLGİLİ KURALLARI MAALESEF HUKUK KARŞISINDA YETERSİZ KALIYOR"
Avcı, geçen hafta da İstanbul’da Güneydoğu Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğu Balkan ülkelerinin UNESCO Milli Komisyonlarını topladıklarını hatırlatarak, “Yine oradaki gündem maddelerimizden bir tanesi de tarihi eser kaçakçılığı meselesiydi. Çünkü bu bizim ortak sorunumuz. Bunun bir hırsızlık, ahlak dışı uygulama olduğunu herkesin bilmesi lazım. UNESCO yönetmelikleri, UNESCO’nun bu konuyla ilgili kuralları maalesef bazen hukuk karşısında yetersiz kalıyor. Çünkü UNESCO’nun 1970 yılında yapılmış olan tarihi eser kaçakçılığının önlenmesine dair sözleşme, onda bazı eksiklikler var. Onu da ben geçen ay Azerbaycan’da Kültürlerarası Diyalog Forumuna katılmıştım. Orada UNESCO Genel Direktörü Bokova ile bu konuyu özel olarak görüştüm. Kendisi de hak verdi. Bu 1970 yönetmeliğinin mutlaka elden geçirilmesi gerektiğini ve bunun için işbirliğine hazır olduklarını söyledi. İnşallah Türkiye’nin öncülüğünde UNESCO’da da dünyanın beşten büyük olduğunu gösterecek adımları atacağız inşallah” dedi.
“HIRSIZ MALIYLA KOLEKSİYON KURANLAR..."
Bunun yaptırımının ne olduğunun sorulması üzerine Avcı, “Çok ağır cezaları var. Hapis cezası başta olmak üzere çok ağır cezaları var. Daha da ağırlaştırılması gerekir mi bence gerekir. Çünkü bu şahsa karşı işlenen bir suç değil aynı zamanda bütün millete karşı milli esere, milli servete karşı ve gelecek kuşaklara karşı. Ben özel koleksiyona karşı değilim, bakanlık olarak da karşı değiliz ama yasal yollarla özel koleksiyon yapan insanlara da teşekkür ederiz. Onlar da bir anlamda kültür hizmetinde bulunuyorlar. Onun dışında hırsız malıyla koleksiyon kuranlar rahat uyumasınlar onların da bir gün kapısını çalabiliriz. Kapılarını çalacağız. İnşallah mümkün olan en yüksek sayıda eserimizi tekrar gelecek kuşakların hizmetine sunacağız. Bunların evlerde hapsolduğunu düşünün hiçbirini göremeyecektik. Buna engel olmaya kimsenin hakkı yok” ifadelerini kullandı.
Bakan Avcı’ya sergi ziyaretinde Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Murat Salim Tokaç, Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Pelin Şahin Tekinalp, Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Ayşegül Canan Ortakçı eşlik etti. Avcı, beğendiği eserlerin fotoğrafını çekti.
Pelin Üzek - Mustafa Apaydın
dikGAZETE.com