Maliye Bakanı Naci Ağbal, “Burada yapmış olduğumuz düzenlemede, sadece kişi bakımından bu kaynağın tek başına Türkiye’ye getirilmiş olması vergi incelemesi neden olmayacağını söylüyoruz. Mevzuatımızda yer alan gerek suç gelirlerinin aklanması gerek terörle mücadele mevzuatı olsun, gerek terörün finansmanı düzenlemesine ilişkin mevzuat olsun bütün yükümlülükler geçerlidir” dedi.
Bakan Ağbal, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İlişkin Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı. Ağbal, Kanun Teklifi’nin varlık barışı adıyla bilinen bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması maddesiyle ilgili eleştirilere cevap verdi. Ağbal, varlık barışıyla vergi hasılasının ortaya çıkmadığını belirterek, “Herhangi bir şekilde varlıkların ekonomiye kazandırılması, ekonomiye kazandırılan varlıkların yatırım, üretim, istihdamda meydana getireceği katkıyla sonraki aşamalarda daha fazla bir vergi, hasıla meydana getireceği düşüncesidir. Burada herhangi şekilde kayda giren varlıklar vergilenecek, vergilenebilir şekilde kayıt altına alınacak. Yurtdışındaki bir varlığın bu kanun çerçevesinde Türkiye’ye getirilmiş olması zaten kayıtlı bir varlık haline dönüşmesi anlamına geliyor. Yurtiçinde işletmeye dahil olmayan varlıkların, işletmeye dahil edilmesi kayıtlı hale geliyor. Kayıtlı hale gelen varlıklar sonraki aşamalarda mutlaka ve mutlaka vergi hasılası bakımından önemli bir girdi olacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Önceki düzenlemelerde varlıklarını getiren vatandaşların zorunlu uyması gereken koşulların koyulduğunu hatırlatan Ağbal, “Burada zorunluluk koşulu koymanın teşvik edici unsurları azalttığını düşünüyoruz. Biz ekonomimize güveniyoruz. Yurtdışından varlıklarını getiren vatandaşlarımız, varlıklarını Türkiye’de tutacaklarına inanıyoruz. Bunu zorlayıcı koşullarla değil, gönüllü yapmalarını istiyoruz. Burada yapılan düzenlemede, yurtdışından getirilen varlıkların ister bir işletmeye kaydetsinler isterse bankada değerlendirsinler isterse bir gayrimenkule yatırım yapsınlar. Her hal ve takdirde bu ülke için kazanılmış bir kaynak olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.
Düzenlemenin endişelere meydan verecek bir düzenleme olmadığına işaret eden Ağbal, “Bu maddenin hiçbir yerinde gerek Vergi Kanunları’nda gerek suç Gelirlerinin Aklanması ile ilgili Kanun’da öngörülen hiçbir düzenlemeyi ortadan kaldırmıyoruz, hiçbir yükümlülüğü ortadan kaldırmıyoruz. Kimse endişe etmesin. Hiçbir şekilde bu kanun kapsamında varlıklarını bankalar üzerinden Türkiye’ye getirenler aslında bankalarımız her türlü sorgulamayı yapacaklar, her türlü yükümlülüğü geçerli olmak üzere görevlerini ifa edecekler. Burada getirilen varlıkların belirli suçlardan elde edildiği varsayımı, bir iddiadan ibarettir. Hukukun temel prensibi vardır; masumiyet karinesi. Bir kişinin suçlu olduğuna dair belirli bir kanıt yoksa, kişi baştan masumdur. Burada yapmış olduğumuz düzenlemede, sadece kişi bakımından bu kaynağın tek başına Türkiye’ye getirilmiş olması vergi incelemesi neden olmayacağını söylüyoruz. Mevzuatımızda yer alan gerek Suç Gelirlerinin Aklanması gerek Terörle Mücadele mevzuatı olsun, gerek Terörün Finansmanı düzenlemesine ilişkin mevzuat olsun bütün yükümlülükler geçerlidir. Bu düzenleme uluslararası sözleşmeleri ortadan kaldırmadığı gibi, o sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasına engel teşkil etmemektedir” dedi.
(İHA)
Bakan Ağbal, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İlişkin Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı. Ağbal, Kanun Teklifi’nin varlık barışı adıyla bilinen bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması maddesiyle ilgili eleştirilere cevap verdi. Ağbal, varlık barışıyla vergi hasılasının ortaya çıkmadığını belirterek, “Herhangi bir şekilde varlıkların ekonomiye kazandırılması, ekonomiye kazandırılan varlıkların yatırım, üretim, istihdamda meydana getireceği katkıyla sonraki aşamalarda daha fazla bir vergi, hasıla meydana getireceği düşüncesidir. Burada herhangi şekilde kayda giren varlıklar vergilenecek, vergilenebilir şekilde kayıt altına alınacak. Yurtdışındaki bir varlığın bu kanun çerçevesinde Türkiye’ye getirilmiş olması zaten kayıtlı bir varlık haline dönüşmesi anlamına geliyor. Yurtiçinde işletmeye dahil olmayan varlıkların, işletmeye dahil edilmesi kayıtlı hale geliyor. Kayıtlı hale gelen varlıklar sonraki aşamalarda mutlaka ve mutlaka vergi hasılası bakımından önemli bir girdi olacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Önceki düzenlemelerde varlıklarını getiren vatandaşların zorunlu uyması gereken koşulların koyulduğunu hatırlatan Ağbal, “Burada zorunluluk koşulu koymanın teşvik edici unsurları azalttığını düşünüyoruz. Biz ekonomimize güveniyoruz. Yurtdışından varlıklarını getiren vatandaşlarımız, varlıklarını Türkiye’de tutacaklarına inanıyoruz. Bunu zorlayıcı koşullarla değil, gönüllü yapmalarını istiyoruz. Burada yapılan düzenlemede, yurtdışından getirilen varlıkların ister bir işletmeye kaydetsinler isterse bankada değerlendirsinler isterse bir gayrimenkule yatırım yapsınlar. Her hal ve takdirde bu ülke için kazanılmış bir kaynak olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.
Düzenlemenin endişelere meydan verecek bir düzenleme olmadığına işaret eden Ağbal, “Bu maddenin hiçbir yerinde gerek Vergi Kanunları’nda gerek suç Gelirlerinin Aklanması ile ilgili Kanun’da öngörülen hiçbir düzenlemeyi ortadan kaldırmıyoruz, hiçbir yükümlülüğü ortadan kaldırmıyoruz. Kimse endişe etmesin. Hiçbir şekilde bu kanun kapsamında varlıklarını bankalar üzerinden Türkiye’ye getirenler aslında bankalarımız her türlü sorgulamayı yapacaklar, her türlü yükümlülüğü geçerli olmak üzere görevlerini ifa edecekler. Burada getirilen varlıkların belirli suçlardan elde edildiği varsayımı, bir iddiadan ibarettir. Hukukun temel prensibi vardır; masumiyet karinesi. Bir kişinin suçlu olduğuna dair belirli bir kanıt yoksa, kişi baştan masumdur. Burada yapmış olduğumuz düzenlemede, sadece kişi bakımından bu kaynağın tek başına Türkiye’ye getirilmiş olması vergi incelemesi neden olmayacağını söylüyoruz. Mevzuatımızda yer alan gerek Suç Gelirlerinin Aklanması gerek Terörle Mücadele mevzuatı olsun, gerek Terörün Finansmanı düzenlemesine ilişkin mevzuat olsun bütün yükümlülükler geçerlidir. Bu düzenleme uluslararası sözleşmeleri ortadan kaldırmadığı gibi, o sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasına engel teşkil etmemektedir” dedi.
(İHA)
