Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Merkezi tarafından düzenlenen “Doğumunun 100. Yılında Başbuğ Alparslan Türkeş 3. Türk Gençlik Çalıştayı ve Kurultayı” kapanışında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, FETÖ’cü hainlere, PKK’lı, PYD’li, IŞİD’li canilere karşı milletle yan yana, devletle sırt sırta vererek sonunu hesap etmeden mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Konuşmasına Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gafil hangi üç asır, hangi on asır? Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu, kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, dinleyin sesini doğan tarihin, aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak, yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin. Asya’nın ortasında Oğuz oğulları, Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları, doğudan çıkan biz, batıda yine biz. Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz” sözleri ile başlayan Deivlet Bahçeli, “Doğuya hükmetmiş, batıya kükremiş, kendini bilmiş, çağları geçmiş, kahramanlık pınarından kana kana içmiş büyük bir ceddin ahfadı olan sizlerle iftihar ediyorum” diye konuştu.
Yeni kuşaklar geçmişi unutacak kadar hafızasız, geleceği tasavvur edemeyecek kadar hayalsiz olursa, imha ve iflasın kaçınılmaz olduğunu söyleyen Bahçeli, “Geçmişi unutmamız halinde geleceği koruyamaz, kurgulayamayız. Koruyamadığımız bir gelecek üzerinde ise söz sahibi olamayız. Söz sahibi olamadığımız yerde de ya uydu, ya uyuşuk ya da ucuz ve tutsak bir hayata mahkûm kalırız. Bu nedenle nereden gelip nereye gideceğimizin farkında olmalıyız. İrademizle hadiselere yön verecek, zamanlar üstü hedefler belirleyecek müessir bir vasfa kavuşabilmeliyiz. Tarihsel yolculuğumuzda inançlarımız kaynak, ülkülerimiz kuvvettir. İmanımız güç; ifade hakkımız, irade haysiyetimiz kudrettir. Fütüvvetiz fütuhat, fütuhatsız mürüvvet olmayacaktır. Fedakârlık yapmadan fenalıkların üstesinden de gelinemeyecektir. Türk milleti fedakarlık numunesi, fikir ve aksiyon hamulesi büyük liderlere çok şey borçludur. Hamdolsun Türk tarihi bu kapsamda çok zengindir. Elbette büyük liderler mücadelemizin rehberi, büyük fikirler uyanışımızın, toparlanışımızın, birlik ve beraberliğimizin harcı ve haddidir. Liderler vardır, yaşadıkları zamanın dışına taşarlar. Liderler vardır, yaşanan destanları bizzat yazarlar. Yine liderler vardır, dünya döndükçe, insanlık var oldukça unutulmazlar, tarihteki muhkem ve mutlak yerlerini alırlar. İşte Başbuğ Alparslan Türkeş Bey böyle bir liderdir. Tam bir asır önce 25 Kasım 1917’de Lefkoşe’de başlayan kutlu bir ömür 80 yılı devirerek 4 Nisan 1997’de Ankara’da son bulmuştu. Türkeş Bey Türklüğün vicdanında doğmuş, İslam’ın sancağından tutmuştu. Araladığı üçüncü yol, açtığı ülkücü çığır Türk milletinin özünü kavramış, milli ömürleri kapsamış, milli heyecan ve arzuları bir şuurda toplamıştır. Nitekim bu şuur; Türk ile İslam’ı fikir ve eylemde yoğunlaştırmış, hayal ve hedefte yoğurmuş, arşın çatısına, alemlerin bağrına, beşeriyetin alnına Ülkücü’yü asla silinmeyecek şekilde kazımıştır. Kahraman bir nesil özellikle 12 Eylül öncesi bu şuuru yaşatmak için şehadet şerbetinden içmiştir. Şehitler önümüze düştü, Başbuğumuz ömür verdi, ecdadımız özümüze girdi, tarihimiz gücümüze güç ekledi; çok şükür bugünlere gelebildik. Başbuğumuz diyordu ki, ‘Fikir, ülkü ve dava bakımından en güçlüyüz. En asil fikirler bizim fikirlerimizdir. En meşru, en haklı dava bizim davamızdır.’ Haklı olan Hakk’ın yolundadır. Hakk’ın safında duran, halkın yanında olandır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket asildir, Hakk davasının, milli ülkülerin, millet varlığının teslim olmayacak, teslim alınamayacak sancaktarıdır. Bu nedenle davamız dosdoğrudur. Davamız tertemizdir. Davamız Türklüğün, Türk-İslam ruhunun gelecek ümididir. Şayet bugün varsak, şayet bugün nefes alıyorsak, şayet bugün vatan, millet, mukaddesat ve mukadderatımız için gözümüzü daldan budaktan esirgemeyecek bir kararlılığa sahipsek bunun temelinde şehidin şühedanın payı, Elbette Başbuğ Türkeş Bey’in üstün, sabırlı, inançlı, akıl ve mücadele dolu hayatının derin iz ve akisleri vardır. Vefatının üzerinden 20 yıl, doğumunun üzerinden de bir asır geçmesine rağmen Türkeş Bey’e sevgimiz, bağlılığımız hiç azalmadı. Gelişmeler onu hep haklı çıkardı. Vizyonu her zaman hayranlık uyandırdı. Onda geniş bir ufuk vardı. İleriyi görme kabiliyeti şahsında temerküz etmişti. Türkiye’nin umutsuzluğa kapıldığı bir dönemde 9 Işık doktriniyle karanlığı yardı, karamsarlığı aştı, siyasi ve fikri düzeydeki karaborsa mantığını, karambolden beslenen kirli emelleri yıktı geçti” şeklinde konuştu.
“Devletle sırt sırta vererek sonunu hesap etmeden mücadelemizi sürdüreceğiz”Milliyetçi-Ülkücü Hareketin kökünden kopmadığını, özünden ayrılmadığını söyleyen Bahçeli, “Ülkülerinden zerre taviz vermemiştir, işte şahidi pırıl pırıl Ülkücü Türk gençliğidir. Ülkücünün yeri MHP’dir. MHP, Türk milletinin eseridir, Türk siyasetine ve Türk tarihine hediyesidir. Ülkücü nesiller hamd olsun davanın onurunu koruya koruya, namusunu savuna savuna, namertleri yene yene yoluna devam edeceklerdir. Bazıları vardır, göz yumduğumuz kadar dürüst, sustuğumuz kadar insandırlar. Bunlara göz yummayacağız, bunlara karşı da susmayacağız. NATO beslemelerine, FETÖ’cü hainlere, PKK’lı, PYD’li, IŞİD’li canilere karşı milletle yan yana, devletle sırt sırta vererek sonunu hesap etmeden mücadelemizi sürdüreceğiz. Güneşe bakmaya cesareti olmayan, ama güneş iddiasında bulunanlar, gölgede kalmaya, gölgeyi ışık sanmaya mahkûmdur. Ve bunlarla hesabımız acıklı olacaktır. Bir kişiden başlayarak, günden güne büyüyen bir davanın nasıl olabileceğini hepimize gösteren, büyük ve dengesiz adımlar yerine; ufak ve sabırlı adımlarla uzun yolları kat etmenin sırlarını öğreten Başbuğumuzun kutlu emaneti çiğnetilmeyecektir. ‘Fikir, iman, ülkü aşkı. İnsanları güçlü yapan bunlardır.’ diyerek, azmin, kararlılığın, istikrarın, sorunları aşmada en etkili çözüm yolu olduğunun işaretini veren Başbuğumuzun anılarını ve adını şer planlarda kullanmaya yeltenenleri de Allah’ın izniyle şaşkına çevireceğiz” ifadelerini kullandı.
“Türk milliyetçileri henüz son sözünü söylememiştir” “Milliyetçi Ülkücü Hareket vatan görevine hazırdır. İhanet ve husumet kuşatmasını yarmaya kararlıdır. Türkiye’ye biçilmeye çalışılan kefeni yırtmaya, gerekirse yeni bir Kurtuluş Savaşı'na, gerekirse Anadolu’yu yeniden fethetmeye gönüllüdür” açıklamasında bulunan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Milliyetçi Hareket, Ülkücüler ve Bozkurtlar bu uğurda canlarını feda etmeye dünden razıdır. Bu ruh, bu iman, bu cesaret, bu azim ve kararlılık buradadır, bugün bu salondadır. İhanet kuşatması ne kadar ağır olursa olsun tarih henüz nihai hükmünü vermemiş, Türk milliyetçileri henüz son sözünü söylememiştir. Bu son sözü söyleyecek olanlar bugün buradadır ve ayaktadır.”
Büyük Türk milleti “bitti” demeden Milliyetçilik davasının bitmeyeceğini, ülkü meşalesinin sönmeyeceğini belirten Bahçeli, “Biz bitti demeden de Türkiye teslim alınamayacaktır. Kader anı gelirse, ‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ denilecek ve gereği yapılacaktır. Herkes emin, herkes şahit olsun ki Milliyetçi-Ülkücü Hareket olduğu müddetçe ezan dinmeyecek, bayrak inmeyecek, vatan bölünmeyecek, şehitler ölmeyecektir. Türk milleti zillete düşmeyecektir. Namerde boyun eğmeyecektir. Al bayrağımızı semalarda ebediyen dalgalandıracağız. Şerefli bayrağımıza uzanan elleri kıracağız. Saldırılara karşı siper olacağız. Kurulan tuzakları parçalayacağız. İslam ahlak ve faziletini, Türklük gurur ve şuurunu şerefle taşıyacağız. Büyük Türk milletinin aydınlık geleceğinin mimarları olacağız. Milliyetçi Hareket’in üç hilalli bayrağını zafer burcuna mutlaka dikeceğiz. Sonsuz vatan nöbetini gururla tutacağız. Türk devletinin ve Büyük Türk milletinin bekasını, canımız ve kanımız pahasına koruyacağız. Kader anı gelirse, milli beka tehlikeye düşürse yılmayacağız, yıkılmayacağız, yenilmeyeceğiz, mutlaka başaracağız. Hak bildiğimiz yoldan da asla dönmeyeceğiz” dedi.
İlker Turak - Ömer Çetin
dikGAZETE.com