İSTANBUL - Çiğdem Alyanak
Hayatını uyuşturucuyla mücadeleye adayan emekli polis memuru İsa Altun, 24 yılda 300 bin kilometre yol katederek 58 il, 25 ilçede verdiği ücretsiz seminerlerle yaklaşık 6 milyon kişiye, uyuşturucunun gerçek yüzünü anlattı.
Mesleğe 1991 yılında başlayan Altun, Gaziantep, Kahramanmaraş, Antalya, İstanbul ve Mersin'de görev yaptı. Gaziantep'te çalıştığı dönemde kollarında ölen Mehmet isimli bağımlı bir gencin vasiyeti üzerine, uyuşturucuyla mücadele konusunda halkı bilinçlendirmeyi ve farkındalık yaratmayı misyon olarak üstlendi.
"Bir genci bile kurtarsam yeter" sloganıyla yola çıkan Altun, 1997 yılının Mart ayından bu yana, eğitim kurumlarında, belediyelerde, sivil toplum kuruluşlarında ve resmi kurumlarda, uyuşturucunun gerçek yüzünü anlatıyor.
İsa Altun, daha geniş kitlelere ulaşabilmek amacıyla "Bir kereden çok şey olur", "Kod adı beyaz ölüm", "Benim çocuğum kullanmaz-Bonzai", "Ortam Sanal Olsa da Suç Gerçektir" adlı kitapları kaleme aldı.
Uyuşturucu ile mücadele alanında gösterdiği etkin çalışmalardan dolayı 1999 yılında 160 ülkede temsilciliği bulunan Uluslararası Genç Girişimciler Organizasyonu (TOYP) tarafından "Çocuklara ve Dünya Barışına Katkı" dalında ödül alan Altun, 2000'de çocuklara, gençlere ve ailelere yönelik uyuşturucuya karşı bilinçlendirme çalışmalarından dolayı dönemin Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican tarafından "Yılın Polisi" seçildi.
Emekli polis memuru Altun, meslek yaşamında katıldığı operasyonlardan ve çalışmalardan dolayı 12 defa takdirname ve teşekkür belgesi aldı.
Yazdığı kitapları görev yaptığı Bakırköy Adliyesi'nde suça sürüklenen çocuklara hediye eden Altun, şimdiye kadar 34 gencin uyuşturucu maddeyi bırakmasını sağladı.
"Kimyasal sentetikler, Türk gençlerine yönelik bir proje"İsa Altun, son yıllarda kimyasal sentetiklere yönelişin başladığını, özellikle sentetik kannabinoidler denilen bonzainin Türkiye'ye ve Türk gençlerine yönelik bir proje olduğunu savundu.
Projenin amacının, bonzaiyi sistemli ve düzenli bir şekilde Türkiye'ye gönderip Türk gençliğini bitirmek olduğunu ifade eden Altun, bonzainin Türkiye'ye ilk defa Çin'den 2006 yılında getirildiğini söyledi.
Son yıllarda uyuşturucu maddeden kaynaklı ölümlerin artmasının temel sebebinin merdiven altı üretimin artması olduğunu belirten Altun, artık torbacıların kendi bonzailerini kendileri yapmaya başladığını ancak kullanılan maddelerde dozun fazla kaçırılması nedeniyle de ölüm oranlarının arttığını aktardı.
Altun, yapılan araştırmaların, uyuşturucu kullananların yüzde 67'sinin ailesiyle birlikte yaşadığını, ilk maddeyi en yakın arkadaşının verdiğini ortaya koyduğunu belirtti.
Geçen haftalarda yapılan bir operasyonda, bir torbacının ajandasının ele geçirildiğini ifade eden Altun, "Polis, ajandadaki isimlere baktığı zaman uyuşturucu satıcılarının Ar-Ge çalışması yaptığını görüyor. Torbacılar, mahalle mahalle, cadde cadde, sokak sokak hangi çocuğun anne-babası boşanmış, hangi çocuk zengin, zaafları nelerdir diye araştırma yapıyorlar. " dedi.
İsa Altun, sosyal medyada yaptığı takiplerde, internet üzerinden uyuşturucu satışı yapan 730 hesap tespit ettiğini anlattı.
"Sadece polisiye tedbirlerle bitirilemez"Sadece polisiye tedbirlerle uyuşturucunun bitirilemeyeceğini vurgulayan Altun, sözlerine şöyle devam etti:
"Gençlerin özellikle arkadaş etkisi, merak, ailesine ve çevresine büyüdüğünü ispat etme, özenti, kişilik ve kimlik arayışı, çevresel faktörler nedeniyle uyuşturucuya başladığı görülüyor. Arkadaş etkisi birinci sırada. Çocuklarımıza 'hayır' demeyi öğretemiyoruz. Türkiye'de ergenlik, internetin etkisinden dolayı 10 yaşa düştü. Çünkü çocuklar öğrenmemeleri, bilmemeleri gereken binlerce videoyu buradan görüyor. Aileler çocuklarını gözlemlemeli. En kritik dönem 14-24 yaş arası."
Uyuşturucu kullanan genç kızların sayısında geçen yıla göre yüzde 30 civarında artış olduğunu belirten Altun, bunun da nedeninin yine sosyal medya olduğunu ifade etti.
Ailelerin, çocuklarıyla olan ilişkileri konusunda uyarıda bulunan Altun, "Ergenlik dönemindeki bir çocuğa asla nasihat verilmemeli. Ergen nasihatten değil, örnekten beslenir. Elinde sigarayla 'Oğlum sigara içme' diyen bir anne-baba ne kadar etkili olur?" dedi.
Altun, bağımlıların, uyuşturucu maddeye erişebilmek için ilginç yöntemlere başvurduğunu anlatarak, "Bir ayda üç telefon alıp satan, annesi namaz kılarken çaldığı telefonu, evindeki makarnayı, salçayı torbacıya veren çocuklar var. Operasyona gittiğimiz bir evde bir torba dolusu iç çamaşırı vardı. Torbacı, çocukların parası yoksa çamaşırlarını alıyormuş. İbret olsun diye almış." dedi.
Mehmet'in dramını unutamadıGaziantep'te zengin bir ailenin oğlu olan Mehmet'in bağımlılık hikayesinin kendisini çok etkilediğini anlatan Altun, "Mehmet eldivenden merdivene ne istenmişse alınmış, şımarık, egosu yüksek 20'li yaşlarda bir çocuktu. Narkotik şubeye geldiğinde, Mehmet'i bana zimmetlediler. Yanımda ayırmıyordum uyuşturucu kullanmasın diye." diye konuştu.
Mehmet'i bu hale getirenin annesinin aşırı kontrolcülüğü olduğunu dile getiren Altun, "Kontrolcü anne ve baba çocuğu bağımlı yapar çünkü çocuğun özgüveni gelişmez. Çocuğun özgüveni gelişmeyince ne oluyor? Arkadaşının etkisinde kalıyor." değerlendirmesinde bulundu.
İsa Altun, Mehmet'i uzun süre kontrol altında tuttuğunu aktararak, şunları anlattı:
"Bir gün izne ayrıldım. İzin bitti, göreve başladım. Anons geldi. Dediler ki, parkta cansız yatan bir çocuk var. Narkotik şubede olduğumuz için biz gittik. Baktım ki Mehmet, aşırı dozda uyuşturucudan ölmüş. Ondan sonra ben bu mücadeleye başladım. Mehmet'in bana vasiyeti vardı; 'Ağabey elin kalem tutuyor, kurtar çocukları' diye. Ben de yerel gazetede yazıyordum. Mücadelem bu şekilde başladı. İran'da içmek, satmak, bulundurmanın cezası idam. Ama İran'da 7 milyon bağımlı var. Demek ki bu iş asmayla kesmeyle olmuyor. Ne yapacağız peki? İnsanları bilinçlendireceğiz. Bir ülkenin geleceği gençleridir. Kayıp bir nesille karşı karşıyayız."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com