Ankara
Anayasa Mahkemesi, mahkeme kararının adres araştırması yeterince yapılmadan ilanen tebliğ edilmesinin hak ihlali olduğuna hükmetti.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, bir hastanede 2003-2005 yılları arasında başhekim olarak görev yapan M.A.Ç, 2004'te gece vardiyası personelinin taşınmasına ilişkin bir ihale komisyonu kararını onayladı.
İhale maliyetinin mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle 2008'de M.A.Ç. ve ihale komisyonu üyeleri hakkında Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açıldı.
Yargılama süresince mahkemenin çeşitli yazışmalarla belirlediği adreslere gönderilen tebligatlar M.A.Ç'ye ulaştırılamadığı için iade edildi.
Mahkeme, 2012'de "başvurucunun MERNİS adresinin Amerika'da olduğu, daha önce yurt dışı tebligatının yapılması için yazışmalar yapıldığı ancak tebligatların yapılamadığını" belirterek, dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verdi.
Yargılama sonunda mahkeme 2013'te ihale nedeniyle Hazine adına oluşan 16 bin 998 lira zararın müştereken ve müteselsilen M.A.Ç. ve diğer sorumlulardan tahsilini kararlaştırdı.
Gerekçeli karar başvurucuya ilanen tebliğ edilirken diğer davalıların temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını onadı.
Karar düzeltme talebi üzerine dosyayı yeniden ele alan daire, tazminat miktarında uygun bir indirim yapılması gerektiğine karar verdi ve ilk onama kararını kaldırdı.
Bozma üzerine dosyayı tekrar görüşen yerel mahkeme, dairenin bozma kararına uydu ve 8 bin 499 lira tazminatın M.A.Ç. ve diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verdi.
Bu kez kararı davacı taraf temyiz etti ve dosya Yargıtaya gönderildi. M.A.Ç. ise dosyadan ancak bu aşamada haberinin olduğunu ifade ederek, karara ilişkin temyiz başvurusu yaptı ancak başvuru süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildi.
M.A.Ç, ilanen tebligatın usulsüz olduğu, dosyada tebligat yapılabilmesi için yurt içi ve yurt dışı güncel adreslerinin bulunmasına rağmen ilanen tebligat yapılarak davaya katılımının engellendiği, dosyadan Yargıtay aşamasında haberdar olmasına karşın temyiz başvurusunun reddedildiği, bu durumun adil yargılanma hakkını ihlal ettiği iddialarıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme, başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvenceye alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlaline karar verdi.
İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
Kararda, Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğunu, mahkemeye erişim hakkının da hak arama özgürlüğünün bir parçası olduğu belirtildi.
Bu bakımdan kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkanı tanınması gerektiği ifade edildi.
Mahkemenin yargısal süreçte ilanen tebligat kararından önce başvurucunun tebligata yarar açık adresleri dosyada bulunmasına rağmen bu adreslere tebligat çıkarmadığı, bu konuda yapılması gerekli hatta zorunlu olan araştırmayı yapmadığı aktarılan kararda, şöyle denildi:
"Somut davada, başvurucunun tespit edilen yurt dışı ve yurt içi adreslerine tebligat çıkarılmadan ya da bu adreslere çıkarılan tebligatların bila ikmal dönme ihtimalinde dahi kanun ve yargısal içtihatlarda belirtildiği üzere yeterli araştırma yapılmadan yargılamanın sonlandırılması ve Yargıtayın da bu doğrultuda tebliğ işlemlerinin usule uygun olduğunu belirterek başvurucunun temyiz talebini reddetmesi, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri bağlamında öngörülebilirlik sınırları içinde değerlendirilemeyecektir.
Bu açıdan yapılan uygulamanın başvurucunun mahkemeye ulaşma imkanını ortadan kaldırdığı, bu suretle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin orantısız olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com