Dik ve sarp yamaçlara sahip Trabzon'da, zorlu yaşam koşullarına rağmen hayatlarını sürdüren kadınlar, Akçaabat ilçesi Akyazı Mahallesi'nde nisan ayında ektikleri mısırları topladı.
Akraba ve komşularıyla bir araya gelen kadınlar, mısır tarlasına girerek bir yandan orakla mısırların saplarını kesiyor, bir yandan da bunları tek tek koparıp çuvallara dolduruyor.
Mısırların kabuklarını soyarak, birbirine bağlayan kadınlar, koçanlarını uygun bir yere asarak kurumaya bırakıyor.
Kadınlar, mısırları, saplarından "horom" adını verdikleri bir şekilde bağlayarak kurumaya bırakıyor. Mısır saplarından oluşan horom, hem tarlaya yeniden gübre hem de hayvanlara yem oluyor.
Trabzonlu kadınlardan Nurten Nalçacı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin her yöresinde olduğu gibi Trabzon'da da kışlık hazırlıkların başladığını söyledi.
"Dağlık ve engebeli bir arazi olduğu için yetişmesi daha kolay"Nalçacı, hazırlıkların yörelere göre değiştiğini belirterek, "Burası dağlık ve engebeli bir arazi olduğu için mısırın yetiştirilmesi daha kolay oluyor. Atalarımızdan kalan mısır tohumlarını muhafaza ederek kaybetmedik. Hala o tohumları ekiyoruz. Yetiştirdiğimiz mısırdan elde ettiğimiz unla yaptığımız kuymak ve mısır ekmeği çok lezzetli oluyor." dedi.
"İnsanlar çok çaba harcıyor ve emek veriyor""Doğu Karadeniz çok fazla güneş almayan bir bölge olduğu için tarımda istediğimiz her şeyi yetiştiremiyoruz." diyen Nalçacı, şunları kaydetti:
"Ama yine de insanlar çok çaba harcıyor ve emek veriyor. İlkbaharda bahçeler hazırlanıyor. Doğal gübre kullanıyoruz. Amacımız insan sağlığına hizmet etmek. Nisan ayında ekiyoruz, ekim ayında ise un yapıyoruz. Trabzon'da komşularımızla bir araya gelerek, onları teşvik ettim. Çocuklarımıza doğal ürün yedirebilmek için çalışıyoruz."
Nalçacı, belledikleri tarlayı çapalayıp ektiklerini belirterek, eylül ayında ürünleri topladıklarını ve Doğu Karadeniz Bölgesi'nin diğer bölgelere göre fazla yağış almasından dolayı bunları kurutmak için zorlandıklarını anlattı.
Topladıkları mısırları damlara astıklarını söyleyen Nalçacı, "Yaklaşık 20 gün boyunca mısırların güneşte kurumasını bekliyoruz. Sonra su değirmenine götürüyoruz. Öğüterek mısır unu elde ediyoruz ve ambarlarda saklıyoruz. Nisan ayından ekim ayına kadar yaklaşık 8 ay boyunca emek verdiğimiz ürünü kış boyu tüketiyoruz." diye konuştu.
Nalçacı, atalarından öğrendikleri mısır unu üretimini geleneksel olarak devam ettiklerini dile getirerek, "Gelecek nesillerimize de aktarmak istiyoruz. Ayrıca tarlanın bulunduğu alanda ürünlerimizi sulamak için su bulmakta da zorlanıyoruz. Bu bölgeye yetkililerin su getirmesini istiyoruz." dedi.
Kış hazırlıkları kapsamında Nalçacı, domates ve biber salçası, fasulye turşusu ile pekmez de yaptıklarını söyledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com