Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Başkanı Bülent Şekerel, dünyada 350 milyon, ülkede ise 7 milyon kişiyi etkileyen astımın görülme sıklığının son 40 yılda iki kat arttığını bildirdi.
Prof. Dr. Şekerel, "Dünya Astım Günü" dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, solunum yollarını etkileyen, mikrobik olmayan bir tür iltihabi hastalık astım ve diğer alerjik rahatsızlıkların sıklığının giderek arttığını anlattı.
Her 7 çocuktan ve her 13 erişkinden birinin astım hastası olduğuna dikkati çeken Şekerel, "Son 40 yılda astım görülme sıklığı neredeyse iki kat arttı. Öksürük, nefes darlığı, gece öksürükleri, egzersiz yapınca ortaya çıkan öksürük ve göğüste sıkışma, astımın en önemli belirtileridir. En önemli diğer bir özelliği de şikayetlerin sürekli olmaması, ataklar halinde seyretmesidir." dedi.
Çocuklarda en çok okul devamsızlığına yol açan hastalığın astım olduğunu belirten Şekerel, "Astımlı çocukları olan anne babalar, çocukları atak geçirdikleri dönemde onlarla kaldıkları için iş gücü kaybı da yaşanıyor." ifadesini kullandı.
"Astımda genetik rol önemli"Astımın genetik rolüne dikkati çeken Şekerel, şöyle konuştu:
"Annesi ya da babasında astım veya alerjik nezle olan kişilerde astım gelişme riski beş kat fazladır. Astımlı hastaların yaklaşık yüzde 60'ında, hatta bazı bölgelerde yüzde 80'inde alerji vardır. Bu hastalarda solunum yollarındaki iltihap daha çok alerjik özelliktedir. Ev tozu akarları, çayır, yabani ot ve ağaç polenleri, küf mantarları, evcil hayvanlar en sık karşılaşılan alerjenlerdir. Bunların yanında çocuklarda besin alerjileri de görülebilir. Alerjisi olan astımlı hastalar, alerjik oldukları maddelerden mümkün olduğunca uzak kalmalıdır."
Alerjik astımın özellikle bahar ve yaz mevsiminde görüldüğünü dile getiren Şekerel, toplumun yüzde 20-25'ini etkileyen ve kadınlarda yaygın rastlanan alerjik nezlenin, tedavi edilmediği takdirde astıma neden olabileceği uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Şekerel, astımın etkisini azaltmak için korunma yollarına ilişkin de bilgi verdi.
Sigara içmek veya pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak, rutubetli ve küflü ortamlarda yaşamak ve aşırı kilo gibi durumların astımın hem gelişimini kolaylaştırdığını hem de tedavisini zorlaştırdığını anlatan Şekerel, şunları kaydetti:
"Alerjisi bulunan astımlı hastalara klinik durumlarına göre alerjik oldukları canlı veya maddelere karşı immünoterapi (aşı tedavisi) yapılabilir. Uzun süreli bir tedavi olduğu için bu yöntemin seçimine hasta ve doktor birlikte karar vermelidir. Alerji aşıları mutlaka alerji uzmanlarınca yapılmalıdır. Ağır astımlı hastalarda, halk arasında 'astım aşısı' olarak adlandırılan birtakım yeni tedaviler de kullanılıyor. Bu tedavilerin uygunluğuna karar verilebilmesi için hastanın bir alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekiyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com