Kahramanmaraş
Depreme Ebrar Sitesi'nin A Blok 4. katında yakalanan Banu Aybek, yıkılan binanın enkazından bir süre sonra çevredekilerin yardımı ve kendi imkanlarıyla kurtulmayı başardı. Nişanlısı Erdal Aybek'e ulaşamayınca endişelenen Aybek, koşarak yaklaşık 300 metre uzaklıktaki Tepebaşı Apartmanı'na geldi. Eşi ve onun ailesi dışındaki herkesin sokakta olduğunu fark eden Banu öğretmen, ağır hasar alan eve girerek nişanlısının kaldığı eve ulaştı.
Banu öğretmen, nişanlısının anne, baba ve ninesiyle evde sağ olduklarını öğrendi. Çevredekilerden yardım isteyerek, kazma-kürek yardımıyla evin kapısını kıran Banu öğretmen, nişanlısına ve ailesine kavuştu.
Nişanlısıyla geçen yıl 24 Eylül'de evlenen Aybek, kayınvalidesi ve kayınpederiyle yaşadıkları dairede, depremin etkilerini birlikte aşıyor. Depremden kurtarılan nine ise köyde yaşamını sürdürüyor.
Aybek, AA muhabirine, gece büyük bir patlama sesiyle uyandığını, ardından yatağının kenarında "çök kapan tutun" hareketi yaptığını söyledi.
Binanın birdenbire çöktüğünü ve hayatının sona ereceğini düşündüğünü ifade eden Aybek, gözlerini açtığında etrafın toz duman olduğunu, kendi imkanlarıyla üzerine düşen beton parçalarını kaldırarak göçükten çıktığını anlattı.
Eşinin de kendisi gibi göçük altında kalmasından korktuğunu ve evinin bulunduğu alana koştuğunu anlatan Aybek, şöyle devam etti:
"Yol boyunca etraf olabildiğince korkunçtu. Ayağımda ayakkabı, çorap hiçbir şey yok, yalın ayak koşuyordum. Koşarken de, inşallah evleri yıkılmamıştır, diye dua ediyordum. Apartmana gittiğimde hiçbir ses yoktu başta. Sonra benim sesimi duyunca eşim, 'Biz iyiyiz, git buradan.' diye seslendi. Sonra 'Hayır, gidemem çünkü sen buradasın. Gidemem, yapamam.' dedim. Çünkü kalbim orada kalacaktı."
Eşinin bulunduğu ağır hasarlı binaya hiç düşünmeden girdiğini, kapının depremden kasıldığı için açılmadığını ve daha sonra sokağa çıkıp yoldan geçen kişilerden yardım istediğini anlatan Aybek, "Birinin elinde satır, kazma, kürek vardı. Sağ olsun onlar da yukarı çıktıktan sonra kapıyı parçalayıp çıkardık." ifadesini kullandı.
Yaşadıkları afetten sağ salim kurtuldukları için halen mucize yaşadıklarına inandığını belirten Aybek, "Eşimin de kurtulması için elimden gelen her çabayı yaptım, bugün olsa yine yapardım. Bugün olsa yine aynı stresi veya aynı korkuyu, telaşı göze alırdım ve gözüm asla geride kalmazdı. Çünkü eşimi çok seviyorum. Ona bir şey olmasını asla istemiyorum. Ben inanıyorum ki eşim de benim için aynı fedakarlıkları yapardı." diye konuştu.
"Hem kendisini hem de bizim hayatlarımızı kurtardı"
Erdal Aybek ise depremin ardından eşinin büyük bir badire atlatıp, cesaret örneği gösterdiğini söyledi.
Eşinin yaptığı davranışın her zaman kendisini duygulandırdığını anlatan Aybek, "Ebrar Sitesi'nde depremden sonra çok fazla insan hayatını kaybetti. Eşim, yani o zamanki nişanlım, mucizevi bir şekilde oradan kurtularak belki ikinci deprem öncesinde hem kendisini hem de bizim hayatlarımızı kurtarmış oldu." diye konuştu.
Aybek, depremden 10 gün önce nişanlandıklarını ve takılan takıların yıkılan apartmanın altında kaldığını, depremden 4 gün sonra ise enkazı gezerken altınların olduğu çantayı bulduğunu ve polisin tutanak tutmasının ardından altınları almalarının, hayatlarındaki diğer bir mucize olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com