Gündem

'Askerler hedef gözeterek mevzi aldı'

FETÖ'nün darbe girişiminde Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 12'si firari 86 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.

'Askerler hedef gözeterek mevzi aldı'
03-04-2018 00:32

KOCAELİ

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 12'si firari 86 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.

Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu.

Duruşmaya, müdahil olarak Başbakanlık avukatı Halit Çokan, TBMM avukatı Ömer Burak Barış ile AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatları Hüseyin Coşkun ve Samet Genç katıldı.

Sanık avukatları ve yakınlarının da hazır bulunduğu duruşmayı, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.

Duruşmada tanık olarak dinlenen AK Parti Gölcük İlçe Başkanı İdris Alp, 15 Temmuz akşamı evde olduğu sırada partisinin il başkanı tarafından telefonla arandığını ve darbe girişimi olduğunu öğrenmesinin ardından ilçe emniyet müdürlüğüne gittiğini söyledi.

"Askerler hedef gözeterek mevzi aldı"

Emniyette gereken tedbirlerin alındığını gördükten sonra partisinin ilçe binasına gittiğini ve teşkilat yöneticileri ile üyelerini organize edip İzmit'e doğru giderken, Donanma Komutanlığı'nın önünde hareketlilik olduğu bilgisi üzerine buraya geçtiklerini anlatan Alp, "Donanma Komutanlığı'nın nizamiye kapısı önünde yaklaşık bin kadar vatandaşın toplandığını gördüm. Bir yandan halkı sakinleştirmeye diğer yandan donanmadan askerlerin çıkışını engellemeye çalışıyorduk. O sırada askerler halka karşı mevzi aldı ve 2 kere havaya ateş etti. Ama hedef gözeterek mevzi almışlardı." dedi.

Askerlerin nizamiyeden çıkıp, caddeye kadar girdiklerini ifade eden Alp, yüzbaşı Semih Aksel ile görüştüğünü, askerleri çekmesini istediğini, buna karşılık kendisinin de halkı sakinleştireceğini söylediğini aktararak, "Semih yüzbaşı askerleri geri çekti. Ben de buna karşılık olarak vatandaşları sakinleştirdim. Kimsenin burnunun kanamaması için çaba sarf ettim. Aksi halde çok kötü şeyler olabilirdi." diye konuştu.

Adını sonradan öğrendiği, ateş emrini veren astsubay Melih Meriç'in yanına gelerek defalarca, "Başkanım, vur emri var" dediğini anlatan Alp, bu astsubayın elindeki silahla ateş ettiğini, diğer askerlerin de silahlarını kalabalığa doğrulttuğunu ifade etti.

Bu sırada söz alan eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral tutuklu sanık Hayrettin İmren, Alp'in, askerlerin nizamiyeden caddeye çıktıkları yönünde ifadesini hatırlatarak, "Tapu kadastroyu bilmiyor musun. Bu cadde askeriyeye aittir. Biz orada üssü savunduk." diye konuştu.

Alp ise "Ben imar müdürü değilim. Vatandaşlar yolun belediyeye mi üsse mi ait olduğunu bilemez. Vatandaşlar orada içeriye girmek için değil dışarıya askerin çıkmaması için mücadele etti." cevabını verdi.

"Amiralleri cezaevi aracından kurtaran emniyet müdürü"

Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal ve Harp Filo Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ın etkisiz hale getirilip gözaltına alınarak, cezaevi aracına konulması ve İstanbul’a gönderilmesi sırasında cezaevi nakil aracını durduran, dönemin Dilovası İlçe Emniyet Müdürü olan ve halen Çayırova İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapan Erkan Gürbüz, tanık olarak ifade verdi.

Darbe girişimi akşamı sorumluluk bölgesi olan Osmangazi Köprüsü'ne makam otomobili ile kontrol amaçlı gittiğini anlatan Gürbüz, o sırada köprüden geçip İstanbul yönüne giden askeri cezaevi nakil aracı ile askeri cipi durdurmak için peşlerine düştüğünü belirterek, şöyle devam etti:

"Otomobilin çakarlarını yakıp, durmaları için anons ettim. Ama durmadılar. Daha da hızlandılar. Araçları yaklaşık 17 kilometre kovaladık. Telsizle ekiplerden destek istedim. Çayırova ilçesinde İstanbul sınırında D-100 kara yolunda barikat kurularak önleri kesildi. O sırada yüzlerce vatandaş cezaevi aracına vuruyor ve sallıyordu. Kapıları açıp dışarı çıkmalarını istedim. Araçtaki üsteğmen elini beline atınca onu uyardım. Sonra elini silahtan çekti. Cezaevi aracının kapısını açmalarını söyledim. Ama açmadılar. Bir polis memuru daha önce cezaevi nakil aracı kullandığını söyleyerek, kapıyı açabileceğini belirtti. Kapı açılınca, cezaevi aracından biri sivil diğeri üniformalı 2 kişi, 'Biz amiraliz. Bizi tutukladılar. Zorla kaçırıyorlar. Kurtarın bizi. Derhal Donanma Komutanlığı'na gitmemiz lazım." şeklinde bağırıyordu. Amiralleri araçtan çıkarıp, bir araçla güvenli şekilde, üsse gitmelerini sağladım."

"Sıksaydın o zaman, niye sıkmadın"

Gürbüz, cipteki askerleri de alarak cezaevi nakil aracı ile İl Emniyet Müdürlüğü'ne gittiklerini ve şüphelileri TEM Şube Müdürlüğü'ne teslim ettiğini söyledi.

Nakil aracında bulunan tutuklu sanık Yüzbaşı Harun İlaslan, "Biz darbeci olsaydık silahımız vardı, size sıkardık." demesi üzerine Gürbüz, "Sıksaydın o zaman, niye sıkmadın." karşılığını verdi.

Darbeci amiral, halkı nizamiyeden uzaklaştırması için esnaftan yardım istemiş

Diğer tanık, Gölcük Polis Emeklilileri Derneği Başkanı, esnaf Ahmet Naim Gürel ise 15 Temmuz gecesi Eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, emir astsubayı İsmet Coşkun ve İstihbarat Şube Müdürü Albay Muharrem Aslan'ın kendisini telefonla aradığını ve Donanma Komutanlığı önünde toplanan vatandaşların dağılması konusunda kendisinden yardım istediklerini söyledi.

Gölcük'te tanınan ve sevilen kanaat önderi olduğunu, bu kişileri de daha önceden tanıdığını dile getiren Gürel, ifadesini şöyle sürdürdü:

"İmren, Coşkun ve Aslan gece farklı saatlerde beni telefonla aradı. Bana, 'sen sevilen bir kişisin. halk senin sözünü dinler. Nizamiyenin önünde toplanan halkı sakinleştir, oradan uzaklaştır' dediler. Ben de trafik kazası geçiren ve felç olan oğlumla ilgileniyordum. Onlara bu isteklerini yerine getiremeyeceğimi, böyle bir şey yapamayacağımı söyledim. Bu yönde daha önce de TEM şubede ifade vermiştim."

Başbakanlık avukatı Halit Çokan'ın, "Bu kişiler aslında makul taleplerde bulunmuşlar. Neden yardımcı olmadınız? Yoksa darbeci oldukları için mi olumsuz cevap vermediniz?" şeklindeki sorusuna Gürel, "Hayır, onların darbeci olup olmadığını bilmiyordum. İstanbul'da terör alarmı verildiğini duymuştum. Zaten oğlum da hasta. O yüzden yardım etmedim." cevabını verdi.

Dönemin Dilovası İlçe Emniyet Müdürü Erkan Gürbüz'ün makam aracının şoförü polis memuru Hakan İrşik de tanık olarak ifade verdi.

Mahkeme heyeti, yakalandığı Kazakistan'dan iadesi yapıldıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanan, Donanma Komutanlığı'ndaki rütbelilerden sorumlu "mahrem abi" olduğu belirlenen "Aydın" kod isimli sanık Zabit Kişi'nin savunmasının alınması ve diğer tanıkların dinlenmesi için duruşmaya yarına kadar ara verdi.

Muhabir: Metin Girgin, Kadir Yıldız

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER