Genel

Askeri harekat çok yönlü ve uzun vadeli projelerle desteklenmeli

Fırat Kalkanı Harekatı'nı başarıyla yürüten Türk askerinin bu başarısının ekonomik, siyasi ve kültürel hamlelerle desteklenmesi gerekiyor.

Askeri harekat çok yönlü ve uzun vadeli projelerle desteklenmeli
29-03-2017 15:35

CERABLUS (AA) / BAB / AZEZ / MAREA - HASAN ÖYMEZ - Fırat Kalkanı Harekatı'nı başarıyla yürüten Türk askeri, asimetrik savaş metotlarının her türlüsüne, gözü dönmüş DEAŞ çetelerinin insanlık dışı savaş taktiklerine karşın başarılı şekilde mücadele veriyor ancak bu başarının ekonomik, siyasi ve kültürel hamlelerle desteklenmemesi halinde askeri kazanımların da orta ve uzun vadede kaybedilmesi riskiyle karşı karşıya kalınabilir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 7 ayı aşkın süredir yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında büyük ölçüde terörden arındırılmış yerleşim yerlerinin başında Azez, Marea, Cerablus ve Bab geliyor. Türk askeri, harekatın başından beri asimetrik savaş metotlarının her türlüsünü ve DEAŞ'ın insanlık dışı savaş taktiklerini başarıyla alt etti.

Terör örgütü YPG’nin kontrolündeki Afrin’in hemen yanı başındaki Azez’de hayat normalleşme sürecinde. Çarşı pazar canlı durumda. Devlet otoritesi tesis edilmesi yönünde atılması gereken adımlar var. TSK destekli Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) kısıtlı imkanlarla oluşturduğu polis gücü asayişi sağlıyor ancak bu yeterli değil. İnsan ilişkilerinde yaşanan ve yaşanması muhtemel sorunlar için kişiler arasında ayrım yapmayan hukuki mercinin tesis edilmesi gerekiyor.

Azez’in güneyinde ÖSO’nun PYD ile sınırdaş durumda olması, çatışma riskini de beraberine getiriyor. Yine DEAŞ’tan temizlenen yerleşim yerlerinde "uyuyan DEAŞ hücreleri" endişesi, hayatın normale dönüş sürecini geciktiriyor.

Çadırların arasında yükselen üniversite

Marea’nın en büyük sorunu çevresindeki çadır kentler. Musul başta olmak üzere çevredeki DEAŞ tehdidinden kaçıp sığındıkları derme çatma çadırlarda yaşamak zorunda kalan on binlerce sivil, Türk Kızılayı ve İHH’nın sağladığı yardımlarla hayata tutunuyor.

Kış aylarında çamur gölüne, yaz aylarında da toz deryasına dönüşen çadır kentlerde banyo ve tuvalet sorunu yaşayan halk, bir yandan da geleceği inşa etmeye çalışıyor.

İHH’nın, Marea’da kurduğu tesiste faaliyete geçen Uluslararası Şam Üniversitesinde yeni Suriye’yi şekillendirecek gençler yetiştiriliyor. 4 fakültede eğitim öğretim devam ederken 3 fakültenin de kısa sürede açılması planlanıyor. Üniversitede 10’u tıp doktoru olmak üzere 15 öğretim üyesi görev yapıyor.

Çadır kentler arasında yeşeren bu bilim yuvasının büyümesi ve kurumsallaşması için ilgili kurumların desteğini artırması gerekiyor. Zira 6 yılı aşan iç savaşın getirdiği en büyük sorunların başında eğitimsizlik geliyor. Okuldan uzak büyüyen nesillerin gelecek yıllarda büyük bir toplumsal soruna dönüşmesinin önlenmesi için acil ve kalıcı adımlar atılmalı.

Suriye topraklarındaki çadır kentlerin durumu kötü

Kendi ayakları üzerinde durabilen, Cerabluslular tarafından yönetilen bir başka istikrar adacığı olan Cerablus, bölgenin çekim merkezleri arasında yer alıyor.

Civardaki çatışmalardan kaçıp gelenlerin sığındığı yerleşim yerlerinin başında gelen Cerablus’un kısa vadede en önemli sorunu ise bu göç dalgaları karşısında yaşadığı iskan sıkıntısı. Acil şartlar altında kurulan çadır kentlerde temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken Suriyelilerin sorunlarına karşı kısa ve orta vadeli çözümlerin üretilmesi gerekiyor.

İHH’nın kurduğu çadır kentler, diğerlerine göre nispeten daha düzenli. Elektriğini güneş enerjisi panellerinden üreten çadır kentlerde hayat, DEAŞ’tan kaçış sonrasında kurulan gelişigüzel çadır kentlere göre çok daha kolay durumda.

PKK koridoru projesi kısa süre içinde askeri olarak bertaraf edildi ancak bu projenin tekrar gündeme gelmemesi için Fırat Kalkanı bölgesinde Türkiye’nin kontrolünde eğitim planlaması ve uygulamasına ilişkin makro projelerin acilen uygulamaya konulması önem taşıyor.

Ayrıca askeri olarak temizlenen bu bölgede hukuk sistemi kurulması, insanların kendisini her açıdan güvende hissedeceği toplumsal otorite tesis edilmesi için bölgede faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının da katkısıyla projeler üretilmeli.

Bab'ta silah sesleri yerini tadilat gürültüsüne bırakmış

Bölgedeki en büyük yerleşim yeri olan Bab’ın DEAŞ belasından kurtarılması çok zor oldu. TSK ve TSK destekli ÖSO askerleri, Bab’a hakim Akil Tepesi’nde filmlere konu olabilecek destansı mücadele verdi.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin en çok şehit verdiği yer olan Bab’da asayiş tesis edilmiş durumda. Akil Tepesi’ndeki TSK Üs Bölgesi, Bab halkına güven veriyor. Şehirde asayişi TSK destekli ÖSO grupları sağlıyor. DEAŞ’tan arındırılırken büyük zarar gören Bab’da hayat hızla normale dönüyor. Hemen her sokakta evlerin büyük bölümünde enkazlar kaldırılıyor. Silah seslerinin yerini tadilatların gürültüsü almış durumda.

Bab’da hayatın normalleşmesi Türkiye’deki çadır kentler başta olmak üzere çevredeki çatışmasız alanlara sığınmış olan kent sakinlerinin hızla evlerine dönmelerini sağlıyor.

Teker izlerini takip eden araçlar

Devam eden yakın ve büyük tehlikelerin başında mayınlar ve el yapımı patlayıcılar geliyor. DEAŞ çeteleri, sivillerin kaçışını ve Türk askerinin girişini engellemek için yerleşim yerlerinin etrafına döşediği mayın ve patlayıcı düzeneklerinin önemli bir kısmı halen aktif durumda.

ÖSO yetkilileri, TSK unsurlarından aldıkları eğitimlerle mayınları temizleme işlerini ağır aksak yürütüyor. Başta Bab olmak üzere büyük yerleşim yerlerinin etrafındaki zeytin bahçeleri gibi pek çok tarım arazisine mayın tehlikesi sebebiyle girilemiyor.

Köyleri ve şehirleri birbirine bağlayan yollar da mayın ve patlayıcı tehdidi altında. Araçlar, teker izlerinin dışına çıkmadan gidip geliyor. Özellikle büyük çatışmaların yaşandığı yerlerde yol kenarlarında patlayıcılar aktif halde duruyor. DEAŞ’ın mahallelerin altına kazdığı tünellerin de bir daha kullanılmamak üzere kapatılması gerekiyor.

DEAŞ çeteleri, Fırat Kalkanı Harekatı öncesinde büyük oranda şehirleri esir alırken, şehirlerin dışında kalan köylerde de DEAŞ’ın sebep olduğu tahribat göze çarpıyor. Kimi büyük çatışmalara sahne olan Dabık gibi köylerde çatışmaların izlerini her evde görmek mümkün. Köylerin etrafındaki tarım arazilerinin canlandığını, tarlaların bahçelerin ekildiğini görmek, hayatın normalleşmesi adına sevindirici.

Uzun vadeli ve çok yönlü Suriye politikası ihtiyacı

Suriye sorununun bir başka önemli boyutu da Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili orta ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesine duyulan ihtiyaç.

Suriyeli sığınmacılara ilişkin paradigmada değişikliğe gitmek gerekiyor. Suriye sorununun kısa sürede çözüleceği ve Türkiye’deki Suriyelilerin tamamının ülkelerine döneceğini temel alan ve iç savaşın ilk yıllarında uygulanan bu strateji bir kenara bırakılmalı, Suriyeliler için 10-20 yıllık makro planlar hazırlanmalı.

Altı yıldır Suriyelilerle iç içe faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşları, Türkiye’deki Suriye muhalefetine duruş ve istikamet gösteren Suriye politikası ihtiyacına, Suriyelilerin dini ve fenni eğitiminde yaşanan müfredat sorunlarına dikkati çekiyor.

Dünya üzerindeki bu tür büyük göçlerden sonra geriye, kendi topraklarına dönenlerin oranı yüzde 60’ları geçmiyor. Bu istatistikten hareketle Suriyelilerin önemli kısmını kalıcı olarak görüp bu perspektifle yaklaşan çok yönlü politikalar geliştirilmeli.

Onlarca ülkenin Gaziantep ve civar şehirlerde çeşitli adlar altında ofisler açarak Suriyelilerle ilgilenmeye başladığını, Suriyeliler arasından seçtikleri kişileri ve ailelerini Avrupa ülkelerine götürdüklerini not etmek gerekiyor.

Suriyeliler sorunu köklü bir toplumsal sorun haline dönüşmeden, Suriyelilere yönelik Türkiye ve Suriye'de yapılacak her türlü faaliyetin güçlü bir koordinatörlük tarafından yürütülmesi büyük önem taşıyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER