Genel

’’Asıl devrim Türkiye’nin kendisine inanmasıdır”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Pakistan’da İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Asıl devrim sağlık, ekonomi ya da eğitim alanında değil, kendimizde inanarak gerçekleştirdiğimiz devrimdir” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu resmi temasları kapsamında geldiği Pakistan’

’’Asıl devrim Türkiye’nin kendisine inanmasıdır”
17-02-2015 20:03

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Pakistan’da İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Asıl devrim sağlık, ekonomi ya da eğitim alanında değil, kendimizde inanarak gerçekleştirdiğimiz devrimdir” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu resmi temasları kapsamında geldiği Pakistan’da iş forumunda konuştu. Davutoğlu açıklamalarında, Pakistan’da olmaktan mutlu olduğunu ifade ederek, “Aynı zamanda YDSK Konseyinin de eş başkanlığını yapmak için buradayım. İş camiamız arasındaki irtibatı sağlamak, görüş birliğinde bulunarak ülkelerimizin geleceğini masaya yatırmak için buradayız. Dünya tarihsel bir dönüşüm geçirmekte. Geçmişte farklı krizler geçirdik. Soğuk savaşın üzerinden 25 sene geçti, 1990’ların başında bir deprem geçirdik, Soğuk Savaş dönemlerinin bir depremle sona ermesinden sonra bir güvenlik krizi geçirdik. Tüm dünyada 2008 yılında bir mali kriz yaşandı. Bu dönüşüm, krizler bu depremlerle halen devam etmekte. Ortadoğu’da Arap Baharı gerçekleştikten sonra Türkiye etrafında siyasi bir deprem daha gerçekleşmekte. Bu gibi krizler arasında tarihe baktığımızda zaman o ülkeler, liderler ki tarihin akışını, gidişatını görebilmişlerdir. Bu ülkeler tarihi değiştirmişlerdir ve bu ülkeler ki doğal kaynaklarına ilaveten iyi yönetimler de sağlayabilmişlerdir. Tarihi değiştirenler de bu ülkeler olmuşlardı. Bunlar da bizim için bir test neyse ki 2002 yılından bugüne kadar devam etmekte olan bütün bu krizlere rağmen Türkiye’de siyasi istikrar bugün cumhurbaşkanı olan ve bugünkü görevimi bana devretmiş olan Erdoğan önderliğinde Türkiye bu süreci devretmiş, krizi atlatmış ve geleceği de planlamıştır. Bunları yaparken de iki önemli şey vardır. Türkiye deneyimimizden öğrendiğimiz pek çok durumda başarı öyküsüdür. İstikrar ki bu durumun demokratik bir koşula davranması lazım. Demokratik olarak meşru olmayan istikrar Ortadoğu’daki bazı ülkelere işaret ettiğimiz otokratik rejimlere, diktatörlük rejimlere götürebilir” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN PAKİSTAN’A ÖRNEK OLMASI GEREKİR”
Türkiye’nin Pakistan’a örnek olması gerektiğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
“Bu anlamda istikrarın sürdürülebilmesi ve buna ilaveten bir sürdürülebilir ekonomik bünyeyi sağlamak için stratejik vizyon gerekir. Türkiye’de biz de bunu gördük. Son 12 sene siyasi bir istikrar var. Önümüzdeki 10 seneyi planlayabilir hale getirdik. Ben başbakan olduğumda hükümet programımızda her ne kadar Haziran’da bir seçim olsa da. Hükümet programımızı okuduğumda bütün 9 yıllık hedeflerin 2023’e kadar ilerlemekte olduğunu, elde edilebilirliğin işlemekte olduğu bana gösteriyor. Biz popülist bir ekonomi programı da uygulamıyoruz. Yani politikalarımız sadece seçim kazanmaya yönelik değil makro ekonomik dönüşümü de sağlamak için. Onun için sadece 5 ay içinde farklı sektörden programlarda farklı gündemleri oluşturduk. Avustralya’daki Brisbane’de yapılan toplantıda bunları ortaya koyduk. Türkiye böyle kapsamlı reform paketleri ortaya koyan yegane ülkeydi. Reel sektörlerden, makro sektörlere kadar, sosyal hayattan toplumsal hayatın her alanına kadar 25 sektörel reformdan bahseden tek ülke Türkiye’ydi. Hayatın özüdür reform. Statik olmamak, dinamik olmaktır. Tarih dinamiktir, değişir, dönüşür o yüzden biz de geçmişte olanlarla yetinemeyiz gelecekte olanlara da hazır olmalıyız”.

“ÖNEMLİ BAŞARILAR ELDE ETTİK”
Türkiye’nin bir başarı hikayesi olduğunu belirten Davutoğlu, “Zira kişi başı gelirimiz 2002’de 2500 dolardaydı bugün 11 bin dolarlara gelmiş. PPP satın alma paritesi ise buna benzer bir ilerleme kaydetmiş. Gayri safi yurtiçi hasıla da 850 milyar dolara ulaşmışız. İhracatımıza baktığımızda 36 milyar dolarlardan 138 milyar dolarlara ulaşmışız. Turizmimiz 2002 ilkbaharında 13 milyar turistten 35 milyar turiste ulaşmış. Buraya gelmeden önce yeni bir havaalanı inşaat alanını gördüm. Dünyanın en büyük havaalanını da biz yapıyoruz 135 yolcu kapasiteli senede 2017 yılında da ilk aşaması tamamlanacak. Avrupa ile Asya’yı deniz altından Marmaray ile bağlandık. Toplumun her alanında bu gibi reformlar yaptık. Hızlı tren gerçekleştirildi 2 bin kilometre buna ilaveten 3- 4 kilometre önümüzdeki 5-6 yıl içinde hayata geçirilecek. Hızlı tren bir hayal olmanın da ötesindeydi. Türkiye’nin asıl sorunu 2001’de o Türkiye’nin dış politikasının geleceği ile ilgili stratejik derinlik kitabımı kaleme aldığımda sadece ekonomi alanında değil Türkiye’nin kendine güveni yoktu o dönemde. Asıl devrim sağlık, ekonomi ya da eğitim alanında değil bunlarla ilgili çok istatistiği sizinle paylaşabilirim ama asıl devrim kendimizde inanarak gerçekleştirdiğimiz devrimdir” dedi.

“TÜRKİYE’NİN BAŞARI ÖYKÜSÜ YAPMANIN OYUNCULARI OLDUK”
Bakanların bu başarı öyküsünün bir parçası olduğunu kaydeden Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde bizler de bakanken stratejisinin bir parçası olduk, Türkiye’nin başarı öyküsü yapmanın oyuncuları olduk. Bütün İslam dünyasında, uluslararasında Asya’da daha iyi bir hayat arayışı içinde olan halkların önünde bir başarı hikâye yapmak için. Bu zorluklar, büyüyen nüfus, etrafımızı saran ekonomik krizler hala oradalar ortadan kalmadılar ama bütün bu zorluklar arasında sizin kendinize güveniniz varsa insanlarla bir olmuşsanız, halkınızın güvenini almışsanız işte zorlukla önünüzde bir domino taşları gibi yıkılıp gidiyor. Üç genel seçim, iki yerel seçim, iki referandum kazandık ve şimdi de bir genel seçim daha bizi bekliyor ve oylarımız artıyor. Peki neden? Çünkü ekonomik istikrar ve sürdürülebilir ekonomik büyüme sayesinde. Bu yüzdendir ki Pakistan’ın da bir dostu olarak şahsen, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak ve Pakistan’ı kendi ülkesi olarak benimsemiş bir Başbakan olarak, geçmiş yıllarda Pakistan’ın elde ettiği başarıları çok yakından takip ettim, ediyorum. Hükümetin demokratik dönüşümü kendi içinde başlı başına bir başarı öyküsüdür. Sayın Navaz Şerif üçüncü kez Başbakan oldu ve o seçimden bu zamana elde etmiş olduğu deneyimlerle karşılaştığı siyasi zorluklar karşısındaki tavrı, yaklaşımı, gerilimi azaltıcı tavrı, o ülkedeki demokratik istikrarın devamını teşkil etmektedir. Bu her ekonomik başarılar da dahil başarının temelinde yatmakta olan bir yaklaşımıdır. Çok önemli ekonomik başarılar bahsettiğimiz başarılar. 2002 yılında biz de iktidara geldiğimizde cumhurbaşkanımız Erdoğan, ‘Bizlerden 2005 yılına kadar çok şey beklemeyin, öncelikle krizi ele almamız, yangını söndürmemiz lazım’ dedi. 2006 yılında Türk Lirasından altı sıfırı atarak ki o güne kadar hepimiz milyonerdik. 6 sıfırı atınca bilyonerler olduk tabiri caizse.”
Bu potansiyelin Pakistan’da da olduğunu sözlerine ekleyen Davutoğlu, “Türkiye konjonktürel bir devlet değildir. 20 yüzyılda ortaya çıkmış bir konjonktürel bir devlet değildir. Osmanlı’nın devamıdır, o da Selçuklunun, o da ondan önceki devletlerin devamıdır. Bu sürekli dile getiriyoruz. Aynısı Pakistan için de geçerlidir. Türkiye’de yeni bir siyaset açılımı yaptık, geçen hafta da duyurduk. Nasıl beyin bireylerini Avrupa’ya ve ABD’ye gitmeden biz tutabiliriz. 1990’larda çoğu gitti. Şimdi geri geliyorlar, beyin göçü bireyleri Türkiye’ye geri gelmektedir. Pakistan ne zaman bir çukura düşmüşse Türkiye’de düşmüştür. Deprem, sel olduğu zaman Türkiye’de halk devletten hiçbir şey beklemeden kendi arasında para toplamaya başlar. Tarihsel bağlardır bunlar. Tarihte zorlu zamanlarda geçmekteyiz ilk kaynağımız uluslararası kaynaklarımızdır ikinci kaynaklarımız dostlarımız, kardeşlerimizin kaynaklarıdır. Diğer güçlerin değil ABD’nin değil. Dolayısıyla kimlerle yürüyeceğimizi iyi değerlendirmemiz lazım. Türkiye ile Pakistan arasında bir rekabet yoktur, ekonomik politikalarımız birbirini tamamlar. Bizlerle çalışınız bizler ülkelerimizin stratejik liderleri olabiliriz” açıklamasında bulundu.
Davutoğlu, “Bugün daha 11 anlaşma imzalandı. YDSK’da 51 anlaşma imzalandı. Eksik olan bir şey varsa, kaldıysa çözelim. Türkiye’de herhangi bir bürokratik sorunuz olmayacaktır. Doğrudan gelin, bana gelin, iş adamlarından önce bana gelin. Ama cesur olun ve daha fazla çaba gösterin. Üç yıl önce 1 milyar dolarlık ticaretimizin 650 milyon dolara gerilediğini görüyoruz. Niye, düşüyor. Bu Düşüşler bize acı veriyor. Serbest ticaret anlaşması mı lazım. Mümkün mertebe en kısa zamanda Mayıs’a kadar Haziran’da dedik. Ama Haziran’dan sonraya kalmasın” ifadelerini kullandı.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER