Erzurum
Erzurum'da bir grup halk ozanı, ramazan akşamları buluştukları kültür ve sanatevinde sazları, türküleri ve hikayeleriyle aşıklık geleneğini yaşatıyor.
Dadaşlar, teravih namazı sonrası soluğu Yakutiye ilçesindeki Kıyasettin Temelli Kıraathanesi ve Kültür Merkezi'nde alıyor.
Vatandaşlar odun sobası etrafında çaylarını yudumlarken, bir grup ozan da halk edebiyatının önemli şahsiyetlerini konu alan sunumlar yapıyor.
Unutulmaya yüz tutan geleneği yaşatan aşıklar, yaptıkları sunumlarla misafirlerine Erzurumlu Emrah, Aşık Summani, Aşık Dermani, Aşık Reyhani, Aşık Veysel, Fuzuli ve Nabi gibi Türk edebiyatına damga vuran şahsiyetlerin eserlerinden örnekler vererek hayatlarını anlatıyor.
Aşıkların sahura kadar uzayan atışmalarını vatandaşlar da limonlu kıtlama çay içerek takip ediyor.
Aşık İhsan Yavuzer, özellikle Erzurum, Kars ve Sivas çevrelerinde bu geleneğin devam etiğini söyledi.
Sadece Ramazan ayında değil diğer zamanlarda aşıklık geleneğini sürdürdüklerini belirten Yavuzer, şöyle konuştu:
"Biz de aşıklar olarak küçük yaştan çırak olarak başladığımız bu gelenekte, ustalık seviyesine kadar bu sahnelerde faslımızı ve atışmalarımızı yapıyoruz. Bazı günlerde de ramazan ayıyla ilgili konulara atışma içinde yer veriyoruz.
Şiirlerimizi okuyup halkımızı coşturuyoruz. Halkımız hiçbir zaman bizi yalnız bırakmıyor. Özellikle vatandaşımızın ramazan ayında aşıklık geleneğine ilgisi çok güzel. Her aşığı gelip dinleyen vatandaş mutlaka bir kıta veya şiir öğreniyor. Halk bizi dinledikçe aşıklık geleneğini sürdürüyoruz."
"Çırak olmadan aşık olamazsın"
Aşıklardan 65 yaşındaki Sadrettin Polat da özellikle ramazan ayında haftanın belli günlerinde teravih namazının ardından program yaptıklarını kaydetti.
Bu geleneği normal zamanlarda da yaptıklarını fakat ramazanda ilginin daha yoğun olduğunu ifade eden Polat, "Millet seve seve teravih namazını kılıp sahura kadar aşıkları dinliyor. Bizler de aşıklar olarak seve seve programlarımızı yapıyoruz. Özellikle atışma, kendi yazdığımız türküler ve diğer usta aşıkların türkülerinden söylüyoruz.
Çıraklar genelde ustaların yazdığı türkülerden söylüyor. Bizde usta-çırak ilişkisi çok yaygın. Çırak olmadan aşık olamazsın." dedi.
İşletme sahibi Muhammet Temel Temelli ise kendisinin dördüncü kuşak olarak bu kültüre hizmet verdiğini anlattı.
Kendinden sonraki nesillere de bu kültürü aşılamak için mücadele edeceğini aktaran Temelli, şunları ifade etti:
"Aşıklar başladığında divan üzerinden başlar, üstatlarından, kendi ustalarından söyler, sonrasında kendi yazdığı eserleri seslendirir. Peşine koçaklama ve atışma devam eder.
Burada vatandaşımızın katılımı da çok önemlidir. Vatandaşımız da aşıklarla iç içe bu geleneği yürütüyor. Örneğin aşıklarımız taşlama yaptığında vatandaşımız bir cümle veriyor. Aşıklarımız onu işliyorlar. Bu şekilde başlıklar halinde işliyoruz."
"Bu türkülerin hepsinin arkasında bir yaşanmışlık var"
Bitlis'ten Erzurum’a oğlunu ziyarete gelen Yılmaz Tatlısu da kentte gelişini özellikle aşıkların programına denk getirdiğini söyledi.
Çocukluğundan beri aşıklık geleneğinin içerisinde dinleyici olarak bulunduğunu belirten Tatlısu, "Memleketimiz Ahlat, bu kültüre yabancı değil. Ahlat halkı aşıklık geleneğini çok sever. Son dört yıldır da oğlum burada görev yaptığı için sürekli buraya gelip aşıkları izlerim. Bu geleneğin atmosferi ramazanda ayrı. Teravih namazından sonra program başlıyor, geç saatlere kadar devam ediyor. Burada 90 yaşına kadar her yaş grubundan insan var, çok mutlu oluyor, kafalarını dinliyorlar. İnsanların kafalarını toparlayacağı bir yer." ifadelerini kullandı.
Tatlısu, 2020 yılında rahatsızlık geçirdiğini ve dört gün yoğun bakımda kaldığını anımsatarak, "Hastaneden taburcu olduktan sonra eve gitmek yerine oğluma söyleyip direkt buraya geldim. Burada bu aşıkları dinleyince bütün sıkıntılarımı unuttum. Türküleri iyi dinleyip, manalarını iyi anlamak lazım. Bu türkülerin hepsinin arkasında bir yaşanmışlık var." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com