ANKARA (AA) - Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"31 Mart yerel seçimiyle ilgili düşünceleri" sorulan Koca, yoğun il ziyaretleri gerçekleştirdiğini, çok sayıda açılış yaptığını, sadece İstanbul'da dört hastaneyi hizmete soktuklarını anlattı.
Vatandaşta ciddi bir heyecan olduğunu belirten Koca, "Bu seçimin normal, basit bir seçim olmadığını, 31 Mart'ın tarihi sorumluluk gerektiren bir seçim olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Koca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında 2023 yılına kadar bir seçim olmayacağına işaret ederek, bu süreçte Türkiye'nin bugüne kadar yapamadıklarını daha hızlı yapacak, hedef odaklı, pratik bir icraat dönemi geçireceğini dile getirdi.
Bu anlamda 31 Mart'ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ciddi katkı sağlayan, güç, enerji veren bir seçim olacağına inandığını vurgulayan Koca, "Bu seçimin, hem ülkede istikrar ve güven, hem de kültürel ve gönül coğrafyamız ile dünyada istikrar anlamında son derece önemli olduğunu düşünüyorum. 31 Mart'ın güçlü, lider Türkiye'yi pekiştiren bir seçim olmasını diliyorum." diye konuştu.
"Baykal'ın sağlığı son derece iyi"
"CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın sağlık durumunun" sorulduğu Bakan Koca, "Kendilerini dün ziyaret ettim. 1 Nisan itibariyle taburcu edilerek Antalya'ya kendi evine gitmiş olacak. Biz, bu süreçte kendilerini memnun edecek ve tedavisini en iyi şartlarda yapabilecek ortamı hazırlama gayreti içinde olduk. Önümüzdeki dönemde de evde bu anlamda yine sağlığıyla ilgili rehabilitasyon benzeri süreçte yakın ilişki ve iletişim içinde olacağız." yanıtını verdi.
Koca, Sağlık Bakanlığı olarak üzerlerine düşen her şeyi yapma gayreti içinde olacaklarının altını çizerek, Baykal'ın genel durumunun, sağlığının, psikolojisinin son derece iyi olduğunu söyledi.
"Baykal ile görüşmesinin" sorulduğu Bakan Koca, "Türkiye'nin geleceğini takip ettiğini, gündemi yakinen bildiğini ve gelecekten umutlu olduğunu gördüm." karşılığını verdi.
"Hastaları taşıyacağız"
Koca, "Yatağa bağımlı, evde bakım hizmeti alan hastaların oy kullanabilmesi için bu seçimde ne tür önlemler alındı?" sorusu üzerine, bununla ilgili ocak ayında bir genelge yayımladıklarını hatırlattı.
Aile hekimliği üzerinden e-rapor ile verdikleri raporun 50 bin kişiye ulaştığını belirten Koca, 24 Haziran seçimlerinde rapor alanların raporlarının uzatıldığını söyledi.
Mobil sağlık sistemiyle evde bakılan hastaların oy kullanabilirliğiyle ilgili herhangi bir sorun yaşanmayacağının altını çizen Bakan Koca, "Hem e-raporu almış yatağa bağlı hastalar için evinde mobil sandığı hem de hastanede yatan ya da evde bakım hizmeti alan ama mobilize edilebilecek hastayı taşıyacak sistemi planladık." dedi.
"Şehir hastaneleriyle geldiğimiz düzeyi taçlandırmak istiyoruz"
Sağlıkta her geçen gün önemli mesafeler alındığını belirten Koca, "Türkiye'yi sağlık üssü, sağlık markası yapmak istiyoruz. Şehir hastaneleriyle de sağlıkta geldiğimiz düzeyi taçlandırmak istiyoruz." diye konuştu.
Koca, şehir hastanelerinden 22'sinin ihalesinin yapıldığını, 9'uncusunun da Ankara'da Bilkent'te açıldığını anımsattı.
Ankara Şehir Hastanesinin dünyanın üçüncü, Avrupa'nın da en büyük hastanesi olduğuna dikkati çeken Koca, 3 bin 711 yatak bulunan hastanenin, 1 milyon 315 bin metrekare kapalı alanı olduğunu söyledi. Bu kompleksin 8 dal hastanesinden oluştuğunu anlatan Koca, şehir hastanelerinin hizmetin son noktada alındığı, tetkik, tahlil, görüntüleme ve benzeri alanlarda en üst düzeyde hizmetin verildiği, hastanın başka bir hastaneye sevk edilmediği hastaneler olarak kurgulandığını kaydetti.
Koca, bu hastanelerin bütün disiplinleriyle, teknolojisiyle, fiziki yapısıyla, insan kaynağıyla üst noktada hizmet veren hastaneler olduğuna dikkati çekti.
Birden fazla hastane yapısı olan bütün şehir hastanelerinin üniversiteler hastanesi olarak planlandığını, bununla ilgili kararname yayımlandığını belirten Koca, "Bu kararnameyle daha önce bir üniversiteyle iş birliği, birlikte kullanım protokolü yapılabilirdi. Yeni dönemde birden fazla üniversiteyle iş birliği veya birlikte kullanım protokolü yapılabilir." diye konuştu.
"Ülkeyi sağlık üssü haline getirmede önemli bir unsur olacak"
Koca, şehir hastanelerini markalaşan bir sürece doğru götürmek istediklerini bildirdi. Şehir hastanelerinin yönetiminin klasik hastanelerden farklı kılındığını ve bununla ilgili kararname yayımlandığını anlatan Koca, bu hastanelerin tepede koordinatörün ve başhekimin, altında mali ve idari direktörlerin, başhekim yardımcılarının sayısının gerektiğinde 10'a kadar çıkabildiği, her dal hastanesinin birer başhekiminin bulunduğu bir yapı olduğunu anlattı.
Ankara Şehir Hastanesinin 8 dal hastanesinden oluştuğuna, 8 başhekim ve koordinatör başhekim şeklinde bir yönetimin bulunduğuna işaret eden Koca, "Önümüzdeki dönemde şehir hastanelerini sadece kamu ve özel iş birliğiyle yapılan hastaneler olarak da planlamak istemiyoruz. Yeni dönemde özellikle bulundukları bölgede son noktada hizmet verebilir olduğunu bildiğimiz, fiziki şartlarıyla, teknik alt yapısıyla, insan kaynağıyla yeterli olan ve bulunduğu bölgede hastayı başka bir yere sevk etmediğimiz yapıları şehir hastanesi olarak planlayacağız, dönüştüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Koca, şehir hastanelerinin, hastanın "şehir hastanesinde sorunum çözüldü" dediği hastaneler olmasını istediklerini dile getirdi.
Bakan Koca, "Mümkün mertebe gittiği hastanede hastanın sevk edilmediği, hizmetin orada son noktada verilebilir olduğu bir hastane olsun istiyoruz. Ülkeyi her geçen gün sağlık üssü haline getirmede önemli bir unsur olacak. Sağlık turizminde geldiğimiz ciddi bir nokta var. Bölgemizde ve dünyada sağlık turizmi pastasından ciddi bir pay almak için son noktadaki şehir hastanelerinin yapısının önemli olduğunu düşünüyorum." ifadesini kullandı.
"50 bin e-rapor verdiğimiz hastamız oldu"
Oy verme günü hastanelerden sandık başlarına ne kadar hastanın taşınacağına yönelik bir soruya Koca, "Evinde olan hasta için 50 bin e-rapor verdiğimiz hastamız oldu. Ayrıca 24 Haziran'da raporunu almış olanlar bunun dışında, o da ilave olacak." karşılığını verdi.
Koca, hastaların taşınmasıyla ilgili geçen dönem 12 bin 179 kişinin taşındığını, benzer şekilde de bu seçimde 12 bin hasta olacağını zannettiğini ve taşıma işinin 7 bin personelle yapılacağı dile getirdi.
Şehir hastanelerinde, yabancı hekimlerin de görev alacağı ve Türk sağlık personelinin de yabancı dil bilenlerin çalıştırılacağı anımsatılarak, "Bunun için özel bir düzenleme yapıldı mı? Ayrıca özel sektördeki sağlık personelinin de şehir hastanelerinde çalışması için bir düzenleme olacak mı?" sorusu üzerine Koca, "Bununla ilgili biz geniş bir yetkilendirmeyi oluşturduk. Yani şehir hastanelerinde gerektiğinde özel sektörden de dışarıda çalışan nitelikli bildiğimiz hekimi de sözleşme yaparak çalışabilirliği mevzuat boyutuyla sağladık." ifadesini kullandı.
Koca, kanuni bir düzenleme yaptıklarını yineleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz herhangi bir alanda öne çıkmış olan ve ilgili hastanemizin ekibinin de eğitim amaçlı o hekimden faydalanma, o hekimin varlığını önemseme gibi bir durum söz konusu olursa, ki olabilir, bununla ilgili kişiyle sözleşme yapabilirliğimiz artık mümkün. Bunları yapıyor olacağız. Sürekli tam gün çalışması gerekmiyor.
Bunun dışında yurt dışında şehir hastanelerinde her geçen gün spesifik, özellikli ve nitelikli işlemlerin yapılabilir olduğu hastaneler olarak, yani mükemmeliyet merkezlerinin olduğu yapılar olarak planlıyoruz. Bu mükemmeliyet merkezlerinin de yurt dışı mükemmeliyet merkezleriyle, benzerleriyle ilişkisinin, irtibatının olduğu araştırma-çalışma ve fiziki anlamda da gerektiğinde yurt dışından hekimin de gelebilir olduğu bir yapı oluşturuyoruz. Dolayısıyla yurt dışındaki hekimin de bu mükemmeliyet merkezleri boyutuyla aktif devrede olabileceği, belli özellikli, spesifik müdahaleler için bunun imkanı da oluşturuldu."
"Kontrolünü yapmak üzere sağlık kuruluşu açmayı planlıyoruz"
Sağlık turizmiyle ilgili şehir hastanelerinde iletişim ve tercümanlık bürolarını da oluşturmaya başladıklarını bildiren Bakan Koca, "Özellikle sağlık turizminde yabancı hastayı daha farklı, daha nitelikli, daha ona hizmet edebilir tarzda bir hizmet şekli geliştirilmek üzere. Bilkent'te, Orta Doğu'dan gelebilecek hastalıklarımız için mesela özellikle üç dört odadan oluşan VIP katımız var. Önümüzdeki dönemde bu anlamda bir yapılanmayla sağlık turizminden de ciddi pay alan yabancı dil bilen personel ve iletişim tercümanlık büroların da aktif devrede olduğu, özellikli, odaklanmış bir yapıyla daha farklı bir boyut kazanacağını düşünüyoruz." diye konuştu.
Koca, USHAŞ diye bir yapının bulunduğunu, kamu eliyle sağlık turizmini yapan bu anlamda tek ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı. Bununla ilgili yapıların oluştuğunu, yönetim kurullarının yapılandığını anlatan Fahrettin Koca, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki aylar için de birçok ülkede ofislerimiz olacak. Hatta hastanın çok yoğun geldiği Libya, Azerbaycan gibi yerlerde müdahalesi yapılan hastanın devamında kontrol ve takibini yapmak üzere sağlık kuruluşu açmayı dahi planlıyoruz. Önümüzdeki dönem bu anlamda, sağlık kuruluşu açma anlamında da yine dünyada benzeri olmayan sağlık turizminde önemli bir pay alabileceğimiz hizmet. Burada müdahalesi yapılan ve oradaki hastanın ortada bırakılmayıp takibini yapmak üzere bir sağlık kuruluşu yapısı... Bunu da planlıyoruz."
"Difteri ve tetanoz aşısı ruhsatı verilerek piyasaya verilecek"
Koca, Türkiye'nin yerli aşı ve tıbbi cihaz geliştirme çalışmalarında hangi aşamada olduğuyla ilgili bir soru üzerine, "Türkiye'de sağlıkta özellikle dışa bağımlılığımız biraz fazla. Ne oranda? İlaçta yüzde 54 oranında, malzemede yüzde 82 oranında, cihazda yüzde 84 oranında, aşıda yüzde 100'e yakın." dedi.
Dışa bağımlılığın yüksek olduğu bir alandan bahsedildiğinin altını çizen Koca, "Önümüzdeki dönemde özellikle dışa bağımlılığımızı azaltan, yerlileştirme ve millileştirmeyi son derece önemli göreceğimiz bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Bakanı Koca, bunun için de ileriki 5 yıllık süreçte ilaç-malzeme ve cihazda en az yüzde 50 oranında yerlileştirdikleri, aşıda da yüzde 100'e yakın yerlileştirmeyi hedeflediklerini açıkladı.
"Bu çerçevede ağustos ayında difteri ve tetanoz aşısı ruhsatı verilerek piyasaya verilmiş olacak." diyen Koca, şunları söyledi:
"Bunun dışında biz Kore, Küba, Bangladeş, Endonezya ve Avrupa'da önemli bir iki merkezle ilişki içindeyiz. Ziyaretlerimiz yapıldı. Son derece bu anlamda olumlu bir yaklaşım içinde olduğunu gördük. Biz önümüzdeki dönemde özellikle aşıyı devlet eliyle, gerektiğinde mali tarafı düşünmeden, önce güvenilir, kendimize yeter aşıları üretebilen daha sonra bölgeye, özellikle gönül coğrafyamıza, yoğun ihracatı da hedefleyen bir yaklaşım içerisindeyiz.
Ayrıca anti serumlarını şimdi geliştiriyoruz, yani kuduzun, difterinin ve benzerinin, bunu da önümüzdeki bir yıl içinde yerleştirmiş olacağız. Bu anlamda difteri ve akreple ilgili üretimi yapıldı. Piyasaya testlerini, uygulanabilirliğini sağlamak üzere de bir yıllık bir süreç gerekiyor. Piyasaya verilebilirliği de bu anti serumlarımızın, kuduz dahil olmak üzere, önümüzdeki bir yıl içinde de bunları yerleştirmeyi hedefledik."
"Aşılama oranı yüzde 96'nın üzerinde"
"Son günlerde Türk Eczacıları Birliği ve farklı meslek örgütlerden aşı reddinin sakıncalarına ilişkin açıklamalar geliyor. Vatandaşların aşı reddi nasıl aşılabilir?" sorusu üzerine Koca, şunları kaydetti:
"Türkiye'de aşılama oranlarımız düşük değil. Bebeklik döneminde yapılan aşılamaların oranı yüzde 96'nın üzerinde. Dolayısıyla bu anlamada ciddi bir sorun yok ama dünyada her geçen gün gelişen bir aşı reddi söz konusu. Bunun Türkiye'de de yer yer olduğunu görüyoruz. Fakat bunun sonucu çok ciddi etkilelendiğini söylemek doğru olmaz. Bebeklik dönemindeki aşılar için vatandaşımız özellikle duyarlı ama ilkokul çağındaki aşılarla ilgili bu duyarlılığın azaldığını, bunun arkasında kısmen 'daha önce aşı yapıldı, bu korur' algısının olduğunu görüyoruz. Kendi aşımızı üreten, güvenilir olma noktasında tereddütlerin ortadan kalktığı bir yaklaşımın aşı reddini ortadan kaldıracağına, önemli oranda azaltacağına inanıyoruz."
Yerli aşının güvenli bir şekilde üretilmesi gerektini düşündüklerini ifade eden Koca, "Kızamık, çiçek gibi hastalıklara karşı elde edilen kazanımların devamı için herkesin mutlaka aşı olması gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum. Aşıyı yerlileştirmenin, aşı reddiyle ilgili güvensizliği ortadan kaldırmak için önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.
Bakan Koca, aşının yerlileştirilmesiyle ilgili yoğun bir gayret içerisinde olduklarını bildirdi.
"31 Mart yerel seçimiyle ilgili düşünceleri" sorulan Koca, yoğun il ziyaretleri gerçekleştirdiğini, çok sayıda açılış yaptığını, sadece İstanbul'da dört hastaneyi hizmete soktuklarını anlattı.
Vatandaşta ciddi bir heyecan olduğunu belirten Koca, "Bu seçimin normal, basit bir seçim olmadığını, 31 Mart'ın tarihi sorumluluk gerektiren bir seçim olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Koca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında 2023 yılına kadar bir seçim olmayacağına işaret ederek, bu süreçte Türkiye'nin bugüne kadar yapamadıklarını daha hızlı yapacak, hedef odaklı, pratik bir icraat dönemi geçireceğini dile getirdi.
Bu anlamda 31 Mart'ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ciddi katkı sağlayan, güç, enerji veren bir seçim olacağına inandığını vurgulayan Koca, "Bu seçimin, hem ülkede istikrar ve güven, hem de kültürel ve gönül coğrafyamız ile dünyada istikrar anlamında son derece önemli olduğunu düşünüyorum. 31 Mart'ın güçlü, lider Türkiye'yi pekiştiren bir seçim olmasını diliyorum." diye konuştu.
"Baykal'ın sağlığı son derece iyi"
"CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın sağlık durumunun" sorulduğu Bakan Koca, "Kendilerini dün ziyaret ettim. 1 Nisan itibariyle taburcu edilerek Antalya'ya kendi evine gitmiş olacak. Biz, bu süreçte kendilerini memnun edecek ve tedavisini en iyi şartlarda yapabilecek ortamı hazırlama gayreti içinde olduk. Önümüzdeki dönemde de evde bu anlamda yine sağlığıyla ilgili rehabilitasyon benzeri süreçte yakın ilişki ve iletişim içinde olacağız." yanıtını verdi.
Koca, Sağlık Bakanlığı olarak üzerlerine düşen her şeyi yapma gayreti içinde olacaklarının altını çizerek, Baykal'ın genel durumunun, sağlığının, psikolojisinin son derece iyi olduğunu söyledi.
"Baykal ile görüşmesinin" sorulduğu Bakan Koca, "Türkiye'nin geleceğini takip ettiğini, gündemi yakinen bildiğini ve gelecekten umutlu olduğunu gördüm." karşılığını verdi.
"Hastaları taşıyacağız"
Koca, "Yatağa bağımlı, evde bakım hizmeti alan hastaların oy kullanabilmesi için bu seçimde ne tür önlemler alındı?" sorusu üzerine, bununla ilgili ocak ayında bir genelge yayımladıklarını hatırlattı.
Aile hekimliği üzerinden e-rapor ile verdikleri raporun 50 bin kişiye ulaştığını belirten Koca, 24 Haziran seçimlerinde rapor alanların raporlarının uzatıldığını söyledi.
Mobil sağlık sistemiyle evde bakılan hastaların oy kullanabilirliğiyle ilgili herhangi bir sorun yaşanmayacağının altını çizen Bakan Koca, "Hem e-raporu almış yatağa bağlı hastalar için evinde mobil sandığı hem de hastanede yatan ya da evde bakım hizmeti alan ama mobilize edilebilecek hastayı taşıyacak sistemi planladık." dedi.
"Şehir hastaneleriyle geldiğimiz düzeyi taçlandırmak istiyoruz"
Sağlıkta her geçen gün önemli mesafeler alındığını belirten Koca, "Türkiye'yi sağlık üssü, sağlık markası yapmak istiyoruz. Şehir hastaneleriyle de sağlıkta geldiğimiz düzeyi taçlandırmak istiyoruz." diye konuştu.
Koca, şehir hastanelerinden 22'sinin ihalesinin yapıldığını, 9'uncusunun da Ankara'da Bilkent'te açıldığını anımsattı.
Ankara Şehir Hastanesinin dünyanın üçüncü, Avrupa'nın da en büyük hastanesi olduğuna dikkati çeken Koca, 3 bin 711 yatak bulunan hastanenin, 1 milyon 315 bin metrekare kapalı alanı olduğunu söyledi. Bu kompleksin 8 dal hastanesinden oluştuğunu anlatan Koca, şehir hastanelerinin hizmetin son noktada alındığı, tetkik, tahlil, görüntüleme ve benzeri alanlarda en üst düzeyde hizmetin verildiği, hastanın başka bir hastaneye sevk edilmediği hastaneler olarak kurgulandığını kaydetti.
Koca, bu hastanelerin bütün disiplinleriyle, teknolojisiyle, fiziki yapısıyla, insan kaynağıyla üst noktada hizmet veren hastaneler olduğuna dikkati çekti.
Birden fazla hastane yapısı olan bütün şehir hastanelerinin üniversiteler hastanesi olarak planlandığını, bununla ilgili kararname yayımlandığını belirten Koca, "Bu kararnameyle daha önce bir üniversiteyle iş birliği, birlikte kullanım protokolü yapılabilirdi. Yeni dönemde birden fazla üniversiteyle iş birliği veya birlikte kullanım protokolü yapılabilir." diye konuştu.
"Ülkeyi sağlık üssü haline getirmede önemli bir unsur olacak"
Koca, şehir hastanelerini markalaşan bir sürece doğru götürmek istediklerini bildirdi. Şehir hastanelerinin yönetiminin klasik hastanelerden farklı kılındığını ve bununla ilgili kararname yayımlandığını anlatan Koca, bu hastanelerin tepede koordinatörün ve başhekimin, altında mali ve idari direktörlerin, başhekim yardımcılarının sayısının gerektiğinde 10'a kadar çıkabildiği, her dal hastanesinin birer başhekiminin bulunduğu bir yapı olduğunu anlattı.
Ankara Şehir Hastanesinin 8 dal hastanesinden oluştuğuna, 8 başhekim ve koordinatör başhekim şeklinde bir yönetimin bulunduğuna işaret eden Koca, "Önümüzdeki dönemde şehir hastanelerini sadece kamu ve özel iş birliğiyle yapılan hastaneler olarak da planlamak istemiyoruz. Yeni dönemde özellikle bulundukları bölgede son noktada hizmet verebilir olduğunu bildiğimiz, fiziki şartlarıyla, teknik alt yapısıyla, insan kaynağıyla yeterli olan ve bulunduğu bölgede hastayı başka bir yere sevk etmediğimiz yapıları şehir hastanesi olarak planlayacağız, dönüştüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Koca, şehir hastanelerinin, hastanın "şehir hastanesinde sorunum çözüldü" dediği hastaneler olmasını istediklerini dile getirdi.
Bakan Koca, "Mümkün mertebe gittiği hastanede hastanın sevk edilmediği, hizmetin orada son noktada verilebilir olduğu bir hastane olsun istiyoruz. Ülkeyi her geçen gün sağlık üssü haline getirmede önemli bir unsur olacak. Sağlık turizminde geldiğimiz ciddi bir nokta var. Bölgemizde ve dünyada sağlık turizmi pastasından ciddi bir pay almak için son noktadaki şehir hastanelerinin yapısının önemli olduğunu düşünüyorum." ifadesini kullandı.
"50 bin e-rapor verdiğimiz hastamız oldu"
Oy verme günü hastanelerden sandık başlarına ne kadar hastanın taşınacağına yönelik bir soruya Koca, "Evinde olan hasta için 50 bin e-rapor verdiğimiz hastamız oldu. Ayrıca 24 Haziran'da raporunu almış olanlar bunun dışında, o da ilave olacak." karşılığını verdi.
Koca, hastaların taşınmasıyla ilgili geçen dönem 12 bin 179 kişinin taşındığını, benzer şekilde de bu seçimde 12 bin hasta olacağını zannettiğini ve taşıma işinin 7 bin personelle yapılacağı dile getirdi.
Şehir hastanelerinde, yabancı hekimlerin de görev alacağı ve Türk sağlık personelinin de yabancı dil bilenlerin çalıştırılacağı anımsatılarak, "Bunun için özel bir düzenleme yapıldı mı? Ayrıca özel sektördeki sağlık personelinin de şehir hastanelerinde çalışması için bir düzenleme olacak mı?" sorusu üzerine Koca, "Bununla ilgili biz geniş bir yetkilendirmeyi oluşturduk. Yani şehir hastanelerinde gerektiğinde özel sektörden de dışarıda çalışan nitelikli bildiğimiz hekimi de sözleşme yaparak çalışabilirliği mevzuat boyutuyla sağladık." ifadesini kullandı.
Koca, kanuni bir düzenleme yaptıklarını yineleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz herhangi bir alanda öne çıkmış olan ve ilgili hastanemizin ekibinin de eğitim amaçlı o hekimden faydalanma, o hekimin varlığını önemseme gibi bir durum söz konusu olursa, ki olabilir, bununla ilgili kişiyle sözleşme yapabilirliğimiz artık mümkün. Bunları yapıyor olacağız. Sürekli tam gün çalışması gerekmiyor.
Bunun dışında yurt dışında şehir hastanelerinde her geçen gün spesifik, özellikli ve nitelikli işlemlerin yapılabilir olduğu hastaneler olarak, yani mükemmeliyet merkezlerinin olduğu yapılar olarak planlıyoruz. Bu mükemmeliyet merkezlerinin de yurt dışı mükemmeliyet merkezleriyle, benzerleriyle ilişkisinin, irtibatının olduğu araştırma-çalışma ve fiziki anlamda da gerektiğinde yurt dışından hekimin de gelebilir olduğu bir yapı oluşturuyoruz. Dolayısıyla yurt dışındaki hekimin de bu mükemmeliyet merkezleri boyutuyla aktif devrede olabileceği, belli özellikli, spesifik müdahaleler için bunun imkanı da oluşturuldu."
"Kontrolünü yapmak üzere sağlık kuruluşu açmayı planlıyoruz"
Sağlık turizmiyle ilgili şehir hastanelerinde iletişim ve tercümanlık bürolarını da oluşturmaya başladıklarını bildiren Bakan Koca, "Özellikle sağlık turizminde yabancı hastayı daha farklı, daha nitelikli, daha ona hizmet edebilir tarzda bir hizmet şekli geliştirilmek üzere. Bilkent'te, Orta Doğu'dan gelebilecek hastalıklarımız için mesela özellikle üç dört odadan oluşan VIP katımız var. Önümüzdeki dönemde bu anlamda bir yapılanmayla sağlık turizminden de ciddi pay alan yabancı dil bilen personel ve iletişim tercümanlık büroların da aktif devrede olduğu, özellikli, odaklanmış bir yapıyla daha farklı bir boyut kazanacağını düşünüyoruz." diye konuştu.
Koca, USHAŞ diye bir yapının bulunduğunu, kamu eliyle sağlık turizmini yapan bu anlamda tek ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı. Bununla ilgili yapıların oluştuğunu, yönetim kurullarının yapılandığını anlatan Fahrettin Koca, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki aylar için de birçok ülkede ofislerimiz olacak. Hatta hastanın çok yoğun geldiği Libya, Azerbaycan gibi yerlerde müdahalesi yapılan hastanın devamında kontrol ve takibini yapmak üzere sağlık kuruluşu açmayı dahi planlıyoruz. Önümüzdeki dönem bu anlamda, sağlık kuruluşu açma anlamında da yine dünyada benzeri olmayan sağlık turizminde önemli bir pay alabileceğimiz hizmet. Burada müdahalesi yapılan ve oradaki hastanın ortada bırakılmayıp takibini yapmak üzere bir sağlık kuruluşu yapısı... Bunu da planlıyoruz."
"Difteri ve tetanoz aşısı ruhsatı verilerek piyasaya verilecek"
Koca, Türkiye'nin yerli aşı ve tıbbi cihaz geliştirme çalışmalarında hangi aşamada olduğuyla ilgili bir soru üzerine, "Türkiye'de sağlıkta özellikle dışa bağımlılığımız biraz fazla. Ne oranda? İlaçta yüzde 54 oranında, malzemede yüzde 82 oranında, cihazda yüzde 84 oranında, aşıda yüzde 100'e yakın." dedi.
Dışa bağımlılığın yüksek olduğu bir alandan bahsedildiğinin altını çizen Koca, "Önümüzdeki dönemde özellikle dışa bağımlılığımızı azaltan, yerlileştirme ve millileştirmeyi son derece önemli göreceğimiz bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Bakanı Koca, bunun için de ileriki 5 yıllık süreçte ilaç-malzeme ve cihazda en az yüzde 50 oranında yerlileştirdikleri, aşıda da yüzde 100'e yakın yerlileştirmeyi hedeflediklerini açıkladı.
"Bu çerçevede ağustos ayında difteri ve tetanoz aşısı ruhsatı verilerek piyasaya verilmiş olacak." diyen Koca, şunları söyledi:
"Bunun dışında biz Kore, Küba, Bangladeş, Endonezya ve Avrupa'da önemli bir iki merkezle ilişki içindeyiz. Ziyaretlerimiz yapıldı. Son derece bu anlamda olumlu bir yaklaşım içinde olduğunu gördük. Biz önümüzdeki dönemde özellikle aşıyı devlet eliyle, gerektiğinde mali tarafı düşünmeden, önce güvenilir, kendimize yeter aşıları üretebilen daha sonra bölgeye, özellikle gönül coğrafyamıza, yoğun ihracatı da hedefleyen bir yaklaşım içerisindeyiz.
Ayrıca anti serumlarını şimdi geliştiriyoruz, yani kuduzun, difterinin ve benzerinin, bunu da önümüzdeki bir yıl içinde yerleştirmiş olacağız. Bu anlamda difteri ve akreple ilgili üretimi yapıldı. Piyasaya testlerini, uygulanabilirliğini sağlamak üzere de bir yıllık bir süreç gerekiyor. Piyasaya verilebilirliği de bu anti serumlarımızın, kuduz dahil olmak üzere, önümüzdeki bir yıl içinde de bunları yerleştirmeyi hedefledik."
"Aşılama oranı yüzde 96'nın üzerinde"
"Son günlerde Türk Eczacıları Birliği ve farklı meslek örgütlerden aşı reddinin sakıncalarına ilişkin açıklamalar geliyor. Vatandaşların aşı reddi nasıl aşılabilir?" sorusu üzerine Koca, şunları kaydetti:
"Türkiye'de aşılama oranlarımız düşük değil. Bebeklik döneminde yapılan aşılamaların oranı yüzde 96'nın üzerinde. Dolayısıyla bu anlamada ciddi bir sorun yok ama dünyada her geçen gün gelişen bir aşı reddi söz konusu. Bunun Türkiye'de de yer yer olduğunu görüyoruz. Fakat bunun sonucu çok ciddi etkilelendiğini söylemek doğru olmaz. Bebeklik dönemindeki aşılar için vatandaşımız özellikle duyarlı ama ilkokul çağındaki aşılarla ilgili bu duyarlılığın azaldığını, bunun arkasında kısmen 'daha önce aşı yapıldı, bu korur' algısının olduğunu görüyoruz. Kendi aşımızı üreten, güvenilir olma noktasında tereddütlerin ortadan kalktığı bir yaklaşımın aşı reddini ortadan kaldıracağına, önemli oranda azaltacağına inanıyoruz."
Yerli aşının güvenli bir şekilde üretilmesi gerektini düşündüklerini ifade eden Koca, "Kızamık, çiçek gibi hastalıklara karşı elde edilen kazanımların devamı için herkesin mutlaka aşı olması gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum. Aşıyı yerlileştirmenin, aşı reddiyle ilgili güvensizliği ortadan kaldırmak için önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.
Bakan Koca, aşının yerlileştirilmesiyle ilgili yoğun bir gayret içerisinde olduklarını bildirdi.