İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Fahri Trafik Müfettişleri Değerlendirme ve Eğitim Toplantısı"na katıldı.
Bakan Soylu, tuzak radar uygulaması yerine "otoyollarda ortalama hız koridoru" uygulamasını getirdiklerini anımsatarak şöyle devam etti:
"Ortalama hız koridorunu uygulamaya başladığımız otoyollarda geçen yılın 10 ayına göre bu yılın 10 ayında kaza sayısı yüzde 24 oranında azaldı. Keza başka bir yenilik, Maket Trafik Ekibi Uygulaması. Zaman içerisinde uygulama sonuçları gösterdi ki kazaların azalmasında net bir etkisi var. Rakamlara yansıdı mı? Evet yansıdı. Burada yılı dörder aylık 3 devreye bölerek arkadaşlarımız değerlendirme yapıyorlar. Maket trafik ekibi yerleştirdiğimiz noktaların 3 kilometre yarı çapındaki alan içinde meydana gelen ölümlü kaza sayısı, geçen yılın 8 ayına göre bu yılın 8 ayında yüzde 32,18 azaldı. Önemli bir rakam."
Yaptıkları bir başka yeniliğin ise trafiğin havadan denetlenmesi olduğunu belirten Soylu, son bir yılda, helikopterle bin 489 saat, "drone"larla 15 bin 329 saat denetim uçuşu yapıldığını bildirdi.
"Emniyet kemeri denetimleri yüzde 21,8 oranında arttı"Genel denetimlerin yanı sıra kusur başlıklarına odaklı denetimlerin de sahadaki etkinliği artırdığını ifade eden Süleyman Soylu, "Geçen yılın 10 ayına göre bu yılın 10 ayında emniyet kemeri denetimleri yüzde 21,8, okul servis araçları denetimleri yüzde 32,5, alkollü araç kullanımı dolayısıyla geri alınan sürücü belge sayısı yüzde 21,1 oranında artmıştır." dedi.
Yaya öncelikli trafik anlayışının, trafik güvenliğinde devrim niteliğinde bir adım olduğuna dikkati çeken Soylu, bu konuda vatandaşların, sürücüsüyle yayasıyla gösterdiği uyumun, kendilerini cesaretlendirdiğini ve umutlandırdığını dile getirdi. Bakan Soylu, yaya ölümlerinin de azalış eğiliminde olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Geçen yılın 10 ayı ile bu yılın 10 ayı karşılaştırıldığında, yaya ölümlerinde tüm Türkiye'de yüzde 28,8 oranında azalış gözükmektedir. 441'den 314'e düşmüştür. Bu da yaya ölümlerinde 127 can kurtulmuş demektir. Hazır yeri gelmişken bu gayretlerimizin sonuçlarını da paylaşmak isterim. 10 aylık verileri geçen yılla kıyasladığımızda, ölümlü kaza sayısı yüzde 26, bu kazalardaki can kaybı yüzde 28,5, yaralı sayısı yüzde 10,6, uluslararası bir standart olan 100 bin araca düşen can kaybı sayısı da yüzde 29,5 oranında azalmıştır. Kaldı ki bu periyotta sürücü belgesi sayısı yüzde 4,2, motorlu araç sayısı yüzde 1,5 artmıştır."
10 aylık verilere göre, ülke genelindeki trafik tutanaklarının yüzde 2,3'ü fahri trafik müfettişlerince düzenlendiğini ifade eden Soylu, geçen yıl bu rakamın yüzde 1,7 olduğunu aktardı.
Fahri müfettişliğin etkinliğini arttırmak için fahri müfettişlere yılda iki kez de eğitim verdiklerini kaydeden Soylu, "Halihazırda 20 bin 308 fahri trafik müfettişimiz var ve inşallah bu kasım ayının sonuna kadar bu rakama 14 bin 716 arkadaşımızı daha ilave edeceğiz ve toplam 35 bin rakamına ulaşmış olacağız." diye konuştu.
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Soylu, DEAŞ elebaşı Ebubekir el-Bağdadi'nin kız kardeşinin yakalanmasıyla ilgili soruya "Dün akşam itibarıyla Ebubekir el-Bağdadi'nin kız kardeşi, eşiyle beraber Azez'de yapılan bir operasyon sonucu yakalandı. Azez'de bulunanlar gerekli tahkikatları gerçekleştiriyorlar." yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kendisiyle ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine Soylu, terörle mücadelelerinin devam ettiğini söyledi. Terörle mücadelenin sadece dağda ve sınır ötesinde devam etmediğini ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
"Maalesef terörle mücadelemiz, Türkiye içerisindeki birtakım zihinlerle de devam ediyor. Bu konudaki kararlılığa aynı şekilde bizler, bu mücadeleyi yapanlar, baş koymuş durumdayız. Mesele sadece terörist olsa işin kolay olduğunu görüyorsunuz. Elimizden geleni yapıyoruz. Ancak bu bir zihniyet meselesi ve bu bir anlayış meseledir. Hep beraber görüyoruz, gidip Avrupa'da bir fırsatını bulup Strazburg'da Türkiye'yi şikayet etmek, Türkiye'nin hukuk ihlalleri yaptığını ortaya koymak, Türkiye'nin terör sıfatıyla görevden aldığı belediye başkanlarını savunmak, onların hapse atılmasının yanlış olduğunu ifade etmek doğruysa ben milletimden özür dilerim, İmamoğlu'ndan da özür dilerim. Bu görevi yapmamın da bir anlamı olmadığını burada bir kez daha ifade ederim."
Bu milleti ve ülkeyi satmayacakları için söz verdiklerine dikkati çeken Soylu, "Bu ülkeyi, bu vatanı satanlar sebebiyle orada Türkiye'ye şikayet edenler sebebiyle kusurluysam, kusurumu kabul ediyorum. Bedelini neyse de ödemeye hazırım. Bu konularda çekinecek yapımız da söz konusu değil ama benim sorumluluğum var." diye konuştu.
Hükümet olarak sorumlulukları olduğunu aktaran Soylu, şöyle devam etti:
"Bu millet bize sorumluluk vermiş durumda, bu kadar kolay mı? Bu insanlar, niye şu anda Rasulayn'da, Tel Abyad'da varlar? Bana bunun cevabını verir misiniz? Misket oynamaya mı gittik biz oraya? Bir terör koridoru oluşturmuşlar. Kim oluşturmuş? PYD/PKK. O PYD/PKK'nın Türkiye'deki, içerideki ortakları kim? Kimler bunlar? Konuşmayacağız, etmeyeceğiz, üzerimize saldıracaklar diye söz söylemeyeceğiz. O zaman bırakalım gidelim, 3-5 tane PKK köpeğine bu ülkeyi teslim edelim. Var mı öyle? Bedeli ne olursa olsun söylediğimiz her sözün arkasındayız. Yaptığımız her işin arkasındayız ve arkasında olmaya da devam edeceğiz."
Belçika yetkililerinin "DEAŞ'lılar, suç işlendiği yerde ifade edilsin" sözünü eleştiren Soylu, "Ne için? DEAŞ'lılar oraya gitmesinler, Avrupa ülkelerine gitmesinler. O zaman koskoca bir soru sormak isterim, Fehriye Erdal'ı bize niye vermediniz? Madem suç işlendiği yerde değerlendirilecekti, sorgulanacaktı. Çifte standardı Avrupa defalarca üretmeye çalışmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, arkadaşlarımız hazırlıklarını yapıyorlar, DEAŞ'lıları onlara göndereceğiz. Nasıl göndereceğimizi de biliyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com