Arı ölümleri üzerine yapılan incelemede telef olan arıların nesema cerana adı verilen kabızlık sonucu telef olduğu belirlendi. Sorunun ciddi boyutlarda olduğunu ve adeta çaresiz kaldıklarını belirten Aydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ahyan Özdemir, “Bugüne kadar arı ishalleri sonucu arı ölümü yaşanıyordu. Bu yıl ishalin tam tersi kabızlık sonucu arıların öldüğünü tespit ettik” dedi.
Özellikle Koçarlı ve çevresinde görülen arı ölümlerinin ardından bölgede ciddi inceleme yaptıklarını ve Arıların gerek ölüm süreci, gerekse arıların kovan içi ve dışındaki anormal davranışlarının şaşırttığını belirten Aydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ahyan Özdemir, “Ölen arılarda detaylı olarak yapılan incelemede arıların şişkin ve bağırsaklarının da dolu yani dışkı atamadığını gözlemledik. Daha önceleri ishal nedeniyle telef olan arılar bu yıl kabızlık nedeniyle ölmeye başladı” dedi.
“ARILAR EVRİM GEÇİRMEYE BAŞLADI”
Nosema hastalığının 2000’li yıllara kadar arıları öldürmez iken 2000’li yıllardan sonra arılarda toplu ölümlere neden olamaya başladığını kaydeden Aydın Arı Yetiştircileri Birliği Başkanı Ayhan Özdemir, “Eskiden nosema hastalığı arıcılar tarafından ishal hastalığı bilinmekteydi. Arıcılarımız ilkbaharda koloni kontrollerinde kovan önlerinde sürünme yapan arılar, kovanın içinde ve dışında rastgele bırakılmış dışkılar, uçamayan arıların karınlarının şişmesi gibi belirtileri gördüğünde nosema hastalığı olduğunu bilirler ve mücadelesini yaparlardı. Ama şimdiki yeni nosema evrim geçirerek ishalin tersi olan kabızlığı meydana getirmektedir. Bağırsakların normal şekilde çalışmaması sonucunda, işçi arılarda karın şişliği oluşmakta arılar bahar aylarında normal faaliyetlerine devam ederken bir anda zehirlenmiş gibi toplu olarak ölmekte ve koloniler tamamen arısız kalmaktadır. Ölen arılar üzerinde gözle yapılan incelemelerde dillerinin dışarıda olduğu, kanatların açık olduğu, bal midelerinde balın bulunduğu görülmektedir” dedi.
“15 YIL ÖNCE YUNANİSTAN’DA GEÇEN BİR HASTALIK”
Hastalığın seyri üzerinde de incelemelerde bulunduklarını ve Türk arılarına bu hastalığın 2000’li yıllarda Yunanistan arılarından geldiğinin düşünüldüğünü kaydeden Aydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ayhan Özdemir, “Aradan geçen yaklaşık 15 yıllık süreçte bütün illerimize bulaştığı tahmin edilen bu hastalık kovanlarda net bir belirti yapmadığı için usta aracılar tarafından bile anlaşılamamaktadır” dedi.
“HASTALIĞI BELİRTİLERİ”
Hastalığı önlemenin en önemli yolunun hijyenden geçtiğini belirten Başkan Özdemir, kullanılmayan eski peteklerin kesinlikle rastgele etrafa atılmamasının kesinlikle usulüne uygun olarak imha edilmesini istedi. Hastalığın 12 ay boyunca görülebilen bir hastalık olduğunu da kaydeden Aydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ayhan Özdemir, “Arıcılık yapılan bölgelerde polen ve bal az gelmekteyse arıların nosemaya yakalanma oranı çok fazladır. Arıcılarımız bu hastalıkla mücadele yapmak için öncelikle koloni düzenini güçlü tutmak zorundadır. Arıları stres oluşturabilecek durumlara karşı önlem almalıdırlar. Aşırı gürültü, aşırı nem de olumsuzluklar arasında yer almaktadır” dedi.