Dünya

'Arap Baharı, sebepleri var olduğu sürece devam edecek'

Yıl başından bu yana Cezayir, Sudan, Irak ve son olarak da Lübnan'da yaşanan gösterilerin, 2011'de Tunus'ta başlayıp sonrasında Mısır, Libya, Suriye ve Yemen'e sıçrayan "Arap Baharı" adı verilen sürecin devamı niteliğinde olduğu ifade ediliyor.

'Arap Baharı, sebepleri var olduğu sürece devam edecek'
23-10-2019 14:22
Rabat

İlk olarak 2011'de Tunus'ta başlayan sonrasında Mısır, Libya, Suriye ve Yemen'e yayılan kitlesel halk hareketleri 8 yıl aradan sonra Sudan, Cezayir, Irak ve son olarak da Lübnan'da yeniden zuhur etti. Bu durum, Arap ülkelerinde halkın demokrasi, özgürlük ve onurlu yaşam talebiyle sokağa inmesiyle başlayan "Arap Baharı" olarak isimlendirilen sürecinin halen devam ettiği yönündeki tezi güçlendiriyor.

Faslı yazar ve Fes Muhammed bin Abdullah Üniversitesi Sosyoloji Bölümü profesörlerinden Ahmed Şerrak da, "Arap Baharı"nın onu doğuran sebepler var olduğu müddetçe devam edeceği tezini savunan akademisyenlerden biri.

AA muhabirine konuşan Şerrak, Arap ülkelerindeki bu kitlesel halk hareketleri ve gösterilerin güç kullanılarak değil bilakis halkın, adalet, eşitlik ve özgürlük taleplerinin karşılanmasıyla son bulacağını savundu.

Bu talepler yerine getirilmediği sürece yaşayan bir toplumun sesi konumundaki gösteri hareketlerinin devam edeceğini vurgulayan Şerrak, iktidardaki rejimlerin daha dikkatli olacağı, yolsuzluk ve pahalılığın azalacağı, demokrasi ve adalet yandaşlarının ise artacağı öngörüsünde bulundu.

Arap Baharı'nın uzantısı

Şerrak, kitlesel halk hareketlerinin patlak verdiği 2011'de sükunetin hakim olduğu Sudan, Cezayir ve Irak'ta son dönemde düzenlenen gösterilerin içerik ve felsefesi bakımından "Arap Baharı"nın uzantısı olduğunu söyledi.

"Arap Baharı, diktatörlüğün sürmesi ve demokrasi ile sosyal adaletten yoksunluk gibi gösterilere neden olan amiller olduğu sürece devam edecek."diyen Şerrak, gösterilerin etkili bir olgu haline geldiğini, bazen ateşi küllense de yine de yanmaya devam edeceğini savundu.

"Arap Baharı'nın hiçbir şey getirmediği aksine büyük bir kaos ortamı oluşturduğu" yönündeki okumalara da değinen Şerrak, "Şahsen ben, süreklilik teorisini benimsiyorum. Çünkü önemli olan halkın korku engelini aşmış olması ve sokağa inmesidir." diye konuştu.

"Toplumların nasıl durağan değil dinamik hale geldiğine bakmalıyız. Artık kitleler bir şeylerin yolunda gitmediğini dillendirmeye başladı." ifadesini kullanan Şerrak, her şeye rağmen gösterilerin şiddet, aşırılık ve nihilizme dönüşmemesi için çalışmak gerektiğine işaret etti.

Yeni entelektüellerin doğuşu

Gösterilerde entelektüellerin rolüne de değinen Şerrak, "Arap Baharı, yeni bir entelektüel sınıfın doğmasını sağladı. Bu entelektüel sınıf, diktatörlükten demokratik topluma geçiş sürecinde yeni toplumlar oluşturmak üzere gelen bu devrimlere nispeten kurucu bir sınıftır." dedi.

Şerrak bu entelektüel sınıfın özellikleriyle ilgili ise şunları kaydetti:

"Bu sınıf, perdenin ve bilgisayarların ardında oturuyor, farklı bir çalışma stili var. İnsanları bir araya getirip sokağa inmelerini sağlıyor. İnsanları devrime çağıran bu sınıf bilinen klasik entelektüel sınıftan farklı. Bu, statükoyu kabul etmeyen ve kazanım elde etmek için hep daha fazlasını isteyen eleştirici ve kavgacı bir sınıf. İktidara geldiğinde mesajı ve görevi sona eren muhalif entelektüellerden de farklı."

"Arap Baharı" sürecinin bazı Batı ülkeleri için de bir model teşkil ettiğini ve Arap dünyasının gösteri ihraç eder hale geldiğini savunan Şerrak, buna örnek olarak Fransa'da sarı yeleklilerin başlattığı gösterileri verdi.

Fransa'daki gösterilerin Arap ülkelerindeki halk hareketlerinin bir benzeri olduğunu ifade eden Şerrak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Entelektüellik artık Arap dünyasından Batı dünyasına doğru ters bir yönde seyretmeye başladı. Bu da Arap dünyasının gösteriler düzeyinde kendisini etkin bir unsur olarak kabul ettirdiğini ortaya koyuyor."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER