Ankara
"AB'nin iklim politikalarında 'aşırı sağ' etkisi" başlıklı dosya haberin son bölümünde, aşırı sağ partilerin iklim politikalarına yönelik eleştirilerini ve son AP seçimlerinde oylarını artırmalarının Yeşil Anlaşma'nın uygulanabilirliğine etkilerini uzmanlara sorduk.
Son seçimlerin ardından AP'de siyasi tablo, gözle görülür şekilde sağa kaydı.
Bu değişim, Ursula von der Leyen başkanlığındaki AB Komisyonunun öncülük ettiği iddialı çevre ve enerji politikaları paketi olan Yeşil Anlaşma'nın geleceğine ilişkin soru işaretleri oluşturdu.
Özellikle ekonomik etkileri ve endüstriyel rekabet gücüne ilişkin artan endişeler bağlamında tartışma konusu olan iklim politikalarının en şiddetli muhalifleri arasında, aşırı sağ yer alıyor.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Stratejik Perspektiflerin Başkanı Linda Kalcher, Oxford Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Federica Genovese ve İtalyan düşünce kuruluşu Ecco'da araştırmacı Davide Panzeri, AA muhabirlerine değerlendirmelerde bulundu.
Kalcher'e göre aşırı sağın bazı eleştirileri meşru
Stratejik Perspektifler Başkanı Kalcher, aşırı sağ tarafından iklim politikalarına yönelik bazı eleştirilerin meşruiyetini kabul ederek "Düşük gelirli hanelerin endişelerini savunduklarında meşru olduklarını düşünüyorum. Birçok hanenin ısı pompası satın almaya gücü yetmiyor. Elektrikli araçlar hala ikinci el dizel veya benzinli araçlardan çok daha pahalı ve evleri yalıtmak hem maliyetli hem de karmaşık. Bunlar, Avrupa seçimlerinde de yansımasını gördüğümüz geçerli endişelerdir." dedi.
Eleştirilerin, Avrupa'nın endüstriyel rekabet gücünü engelleyebileceği endişesini dile getiren Kalcher, "Endişemiz, teknoloji ya da iklim politikalarında herhangi bir değişikliğe gidilmeden hatta geri adım atılarak statükonun korunmak istenmesidir. Bu durum, özellikle Çin ve ABD'nin temiz teknolojilere yaptığı yatırımlar göz önüne alındığında, Avrupa'nın endüstriyel rekabet gücünü engelleyebilir." diye konuştu.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın enerji maliyetlerini ve enflasyonu artırdığına işaret eden Kalcher, AB'nin yeni yönetiminin hem işletmelere hem de hane halkına fayda sağlayan dengeli yaklaşımı sağlamak için bu iki kritik unsuru ele alması gerektiğini söyledi.
Kalcher, bu doğrultuda eleştiri oklarının hedefindeki Yeşil Anlaşma'da bazı düzenlemeler yapılabileceğini ifade ederek elektrikli araçlara yönelik teşvik ve yardımlar ile hane halkının çıkarları arasında dengenin sağlanmasını amaçlayan adımlar atılması gerektiğini belirtti.
Konut ve ulaşım için karbon fiyatlandırmasının özellikle düşük gelirli hane halklarına fayda sağlamasını temin edecek politikalara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kalcher, hane halklarının daha yüksek enerji maliyetleriyle başa çıkmalarına ve enerji verimliliği iyileştirmelerinden faydalanmalarına yardımcı olmak için yatırım ve destek programları önerdi.
Çetin tartışmalar nihayetinde çözüm bulunacağı konusunda iyimser olduğunu vurgulayan Kalcher, "AP'de bazı politikalar için hala iyi bir çoğunluk olduğundan ve AB Konseyinde Enerji Birliğinin sağlanması için önemli bir siyasi irade olduğundan nispeten eminim. 'Yeşil Anlaşma' adı altında olsun ya da olmasın, politikaların çoğu yeşil geçişe yardımcı olacaktır." ifadelerini kullandı.
Kalcher ayrıca aşırı sağcı partilerin birleşik bir cephe oluşturmakta zorlandıklarını ve bunun da artan temsiliyete rağmen gerçek güçlerini sınırladığını belirterek "Evet, AP'de daha fazla aşırı sağcı üye var ama kendi aralarında anlaşamıyorlar. Muhafazakar EPP'nin onlarla birlikte çoğunluğu oluşturması zor." dedi.
"Yeşil Anlaşma, aşırı sağcı hedeflerle tutarsız değil"
Oxford Üniversitesinden Genovese'ye göre seçim sonuçları, Avrupa düzeyindeki politikaların doğrudan onaylanmasından ziyade vatandaşların kendi ulusal partilerine ilişkin değerlendirmelerinin bir yansıması olma özelliği taşıyor.
Bu durum, aşırı sağın Yeşil Anlaşma’ya eleştirileri ile AP’de gelecek iklim politikalarına olası etkileri arasında doğrudan ilişki kurma çabalarını zorlaştırıyor.
Genovese, "Batı Avrupa'daki birçok aşırı sağcı parti Yeşil Anlaşma’ya oldukça şüpheci yaklaştı. Ancak yeni Komisyon göreve başladığında bu anlaşmayı ortadan kaldırabilecekleri net değil. Anlaşma, bazı aşırı sağcı partilerin bile vazgeçmekte isteksiz olabileceği önemli mali sonuçları olan geniş kapsamlı bir pakettir." ifadelerini kullandı.
Anlaşmanın mevcut jeopolitik dinamikler göz önüne alındığında Avrupa'nın enerji konusunda küresel tedarik zincirlerine bağımlılığını azaltmayı amaçladığını belirten Genovese, bunun da aşırı sağın ulusal egemenlik vurgusuyla örtüştüğüne dikkati çekti.
Genovese, şunları kaydetti:
"Yeşil Anlaşma üye ülkelerde enerji bağımsızlığını artırabilir, bu da aşırı sağcı hedeflerle tutarsız değil. Bu nedenle, aşırı sağ anlaşmanın bazı yönlerine karşı çıksa da tamamen ortadan kaldırması pek olası değil."
AP'de her milletvekilinin içinde bulunduğu gruptan bağımsız oy kullanabilme imkanı olmasının da iklim politikalarının yapım sürecinin devamlılığını kolaylaştıracağını anlatan Genovese, sandalye sayısını artıran sağ ve aşırı sağ partilerin çatı grubu Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR) ve aşırı sağcı Kimlik ve Demokrasi grubu (ID) içerisindeki bazı milletvekillerinin ekonomik büyüme ve güvenlik kaygılarına cevap vermesi halinde anlaşmanın bazı noktalarını destekleyebileceği değerlendirmesinde bulundu.
Genovese, AP'de yeni dönemde iklim politikalarının devamlılığı için denge kurulması gerekeceğini dile getirerek "Burada biraz siyasi manevra söz konusu. Bazıları iklim politikalarını açıkça savunmasa da ekonomik ve güvenlik faydaları kisvesi altında yeniden adlandırıldıklarında bunları destekleyebilirler." diye konuştu.
Anlaşmanın tamamen feshedilmek yerine uygulamada duraksamalar ve bazı maddelerinde değişikliklerle karşılaşacağını tahmin ettiğini söyleyen Genovese, "Bu anlaşmanın öleceğini sanmıyorum ancak ertelenecek ve sulandırılacaklar. Örneğin, içten yanmalı motorlu araçların yasaklanması gibi politikalar önümüzdeki 5 yıl içinde uygulanmayabilir." ifadelerini kullandı.
"Yeşil Anlaşma'dan tamamen vazgeçilmesi olası değil"
Ecco'da araştırmacı Panzeri ise aşırı sağın Yeşil Anlaşma'nın üye ülkelerde istihdam ve ekonomik istikrarı tehdit ettiğine dair eleştirilere katılmadığını, anlaşmanın Avrupa'nın endüstriyel rekabet gücü ve sosyal refahını korumak için de gerekli olduğunu vurguladı.
Anlaşmanın "iklim girişiminden çok daha fazlası" olduğunun altını çizen Panzeri, "Avrupa ekonomisini gerçek anlamda karbonsuzlaştırmak iklim kriziyle ilişkili çıktıdan ziyade ekonomik büyüme açısından iyileştirmeler sağlayabilir. Avrupa, uluslararası rekabeti (ABD ve Çin'le) yakalayabilir." dedi.
Panzeri, "Karbonsuzlaşmanın kendisi de Avrupa endüstrisi için bir zorluk olduğu kadar, bir başka büyük fırsattır. Karbonsuzlaştırma ile rekabet gücü arasında güçlü bir bağ var." diye konuştu.
Avrupa'nın bu karlı pazardan önemli bir pay alabilmesi için Yeşil Anlaşma'ya yatırım yapmasının şart olduğunun altını çizen Panzeri, anlaşmanın Avrupa kamuoyunda yeterince anlaşılmadığını savundu.
Panzeri, şöyle devam etti:
"Yeşil Anlaşma'nın sunduğu fırsatlar hakkında toplumun daha iyi bilgilendirilmesine ve doğru politikaların geliştirilmesine ihtiyaç var. Anlaşmanın temeli kesinlikle sağlam olsa da sosyal açıdan daha anlaşılır hale getirilmesi gereken bazı yönler var. Özellikle de tarım ve çiftçiler olmak üzere herkese sunabileceği fırsatlar var."
Anlaşmanın yeterince anlaşılmaması nedeniyle çiftçi protestolarının düzenlendiğini ifade eden Panzeri, "İlginçtir ki tarım aslında şu anda Yeşil Anlaşma'dan en az etkilenen sektörlerden biri. Anlaşmanın tarımı gerçekten etkileyen neredeyse hiçbir mevzuatı yok çünkü birkaç mevzuat girişimi de bu protestolar nedeniyle geri çekildi." dedi.
AP'deki yeni siyasi manzaraya da değinen Panzeri, aşırı sağın birleşik bir grup olmadığına, farklı partilerin anlaşma konusunda farklı tutumları olduğuna dikkati çekti.
Panzeri, ECR’nin lideri ve son seçimlerde oylarını artıran İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin Yeşil Anlaşma'ya tamamen karşı olmadığını hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sandalyelerin çoğunluğu Avrupa Halk Partisi (EPP), Sosyalist ve Demokratlar (S&D), Renew Europe (Avrupa'yı Yenile) ve bir dereceye kadar Yeşiller de dahil olmak üzere anlaşmayı destekleyen partilere gitti. İklim politikaları ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmanın itici gücü olarak görülüyor ve bu ilkelerin yeni Komisyon’la birlikte değişmesi pek olası değil."
Yeşil Anlaşma'nın bazı yönlerinin gözden geçirilebilecek olsa da genel yaklaşımda önemli değişiklikler öngörmediğini aktaran Panzeri, aşırı sağın anlaşmanın uygulanması için AB'den daha fazla mali destek talep edebileceğini kaydetti.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com