Teknoloji

Antarktika Seferi’nin kadın görevlisi 'biyoteknolojik ilaçların' peşinde

Antarktika Bilim Seferi katılımcısı Hilal Ay, biyoteknolojik ilaçlar için yeni kaynaklar ararken sefer boyunca toprak, sediment ve deniz suyu örneklemesi yaparak yeni aktinobakteri türlerini keşfetmeyi amaçlıyor.

Antarktika Seferi’nin kadın görevlisi 'biyoteknolojik ilaçların' peşinde
08-03-2022 12:24
Antarctica

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda gerçekleştirilen Ay, 46 gün süren yolculukta, 40 ayrı noktadan toprak ve sediment örneklemesi yaparak, onlarca litre deniz suyu süzerek, izole edeceği bakteriler için gerekli çevresel örneklemeyi tamamladı.

6. Antarktika Bilim Seferi katılımcısı 19 Mayıs Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Hilal Ay, "Burası dünyanın bir çok alanına göre ekstrem fizikokimyasal habitat özellikleri taşıyor ve çok düşük sıcaklıklar görülebiliyor. Besin miktarı çok az, ben de burada Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde ki arkadaşlarımla hazırladığımız projede yeni aktinobakteri türlerini keşfedip bu aktinobakteri türlerinin akuakültürde probiotik olarak kullanılabilirliğini, patojenlere karşı antimikrobiyal madde üretim potansiyellerini keşfetmeyi amaçlıyorum’ dedi.

Aktinobakterilerin isimlerinin çok teknik gelebileceğini ancak onları herkesin tanıyabileceği özelliklerinin olduğunu ifade eden Ay, " Yağmur sonrası hepimizin hoşuna giden bir toprak kokusu olur, aslında bu toprak kokusu birçok aktinobakterinin ürettiği kimyasaldan kaynaklanır. Bu sebeple bir çok kişinin aktinobakterilerin bu özelliği sebebiyle unutmadığını ve hatırladığını düşünüyorum. Çok daha önemli bir özellikleri daha var, aktinobakteriler klinikte kullanılan birçok antibiyotiğin, antikanser bileşiğin kaynak organizması yani, bu organizmaları küçük fabrikalar gibi düşünebiliriz" dedi.

Ay, "Bu fabrikalar antimikrobiyal madde üretebiliyor, anti kanser ilaç üretebiliyor, endüstride kullanılabilen bir çok enzimi üretebiliyor. Bu sebeple aktinobakteriler biyoteknolojik açıdan önemli bir bakteri grubu ve biz bu projede yeni aktinobakteri türlerini henüz hiç alışılmamış alan olan, Horseshoe Adası’nın toprak, sediment ve su örneklerinden izole ederek, hem literatüre kazandırmayı hem de bu organizmaların biyoteknolojik potansiyelini ortaya koymayı amaçlıyoruz" dedi.

"Genom analizi ve dizilimi yapıyoruz"

Horseshoe Adası’ndan izole edilecek yeni aktinobakteri türlerinin literatüre ilk defa kendilerinin kazandıracağının önemine değinen Hilal Ay şunları kaydetti:

" Buradan izole edeceğimiz yeni aktinobakterilerin daha önemli bir özelliği var. Yeni bir bakteri türü, yeni bir bileşik de diyebiliriz, yeni bir biyoaktif madde ya da yeni bir antibiyotik ve kanser madde. Her organizmanın genetik potansiyeli farklıdır. Biz burada izole edeceğimiz mikro organizmaların metabolik potansiyelini tüm genom analizi ve dizilimi yaparak ortaya koyacağız. Böylece izole ettiğimiz mikroorganizmaların bu zor koşullarda hayatta kalabilmek için üretebildiği farklı, eşsiz molekülleri de genom dizilimine bakarak ön görebileceğiz’

Yeni ilaç öncülü olabilecek bileşiklerin keşfi için birçok çalışma yapıldığını ifade eden Hilal Ay, " Özellikle bitkisel kaynaklardan ya da mikrobiyal kaynaklardan ilaç öncülü olabilecek moleküler üzerine birçok çalışma yapılıyor. Mikroorganizmalar açısından baktığımızda yeni mikroorganizma, yeni bakteri türü ve farklı bir metabolik potansiyel ve farklı bileşikler, farklı moleküller anlamına gelebilmektedir" ifadesini kullandı.

Özellikle ekstrem, yüksek ve düşük sıcaklık, asidik ve bazik ortamlardan yeni türlerin keşfine yönelik birçok çalışma yapıldığını belirten Ay şöyle devam etti:

"Burada olmamızın sebebi Horseshoe Adası’ndan şimdiye kadar aktinobakteri türlerinin keşfi üzerine ya da biyoaktif madde üreticisi yeni aktinobakterilerin izolasyonuna dair çalışma yapılmamış olması. Böyle ekstrem bir ortamın, bir ekosistemin mikrobiyal kaynaklarının, en az o bölgenin sahip olduğu maden kaynakları kadar değerli olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu proje ile Horseshoe Adası’nın mikrobiyal genetik kaynaklarını ortaya çıkararak tüm genom analizi ile bu mikroorganizmaların genetik potansiyeli ortaya çıkarmış oluyoruz. Bu genetik kaynaklardan da ileride biyoteknolojik ilaç öncülü olabilecek molekülleri, endüstride kullanabileceğimiz enzimleri izole edebileceğiz. Bu minik fabrikaları, aslında hem Türkiye ekonomisine, hem de dünya bilimine kazandırmayı amaçlıyoruz"

Trafik polisliğinden bakteriyel araştırmalara

4 yıl trafik polisliği yapan, ardından yüksek lisansını tamamlayan ve devamında sağlık alanında çalışmaya karar veren Ay, insanların faydasına somut bir çalışma yapmak amacıyla antibiyotik dirençliliğine ve kansere karşı ilaç olarak kullanılabilecek eşsiz moleküller üreten aktinobakteriler üzerine çalışıyor.

Bir çalışma alanı olarak Antarktika'nın eşsiz olduğu kadar birçok zorluğu da beraberinde getirdiğinin altını çizen Ay şu değerlendirmeyi yaptı:

" Antarktika’da varlığını sürdürebilen birçok canlı gibi burada çalışmak isteyen insanların güçlü olması gerekiyor. Buzulların arasında, düşük sıcaklıkta, kar fırtınasına karşı bir tepeye tırmanmak çoğu zaman kadınların kolaylıkla yapabileceği eylemler arasında görülmez. Ancak Antarktika’daki çalışmalarımı yaparken burada var olabilmek için gerekli güce sahip olduğumu, güç ve kuvvetin sadece erkekler ile özdeşleştirilmemesi gerektiğini bir kez daha fark ettim. Kadınlar, değişen koşullara kolaylıkla uyum sağlayabilecek bilişsel potansiyelin yanı sıra kendileri dışındaki canlılara hoşgörü ve fedakarlıkla yaklaşmalarını sağlayan sevgi dolu bir karaktere de sahipler"

​​Sefer süresince aynı kamarayı paylaştığı ekibin diğer kadın üyelerinin özverili çalışmalarını da gözlemlediğini ifade eden Ay sözlerini şöyle tamamladı:

"Normal iklim koşullarında bile birçok zorluğu bulunan görevini Antarktika’da da yerine getiren kadınlar engel tanımıyor. Benim ve AA'dan kadın arkadaşların burada oluşu sadece 6. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’ndeki görevlerimizi başarıyla yerine getirmemiz açısından değil aynı zamanda ülkemdeki kız öğrencilere ilham olmamız yönüyle de önem taşıyor. Bilimsel araştırmalar yapmak veya herhangi bir görevi bütün zorluklarıyla beraber 'dünyanın öbür ucu' diye nitelendirilen bir yerde bütün sorumluluğuyla tek başınıza yürütmek için erkek olmak gerekmiyor. Bu vesileyle de 8 Mart Kadınlar Günü'nü kutluyorum"

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER