Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

Antalya Diplomasi Forumu'nda 'Etkili Çok Taraflılıkta Küresel Güney'in Rolü' başlıklı panel düzenlendi

Antalya Diplomasi Forumu'nda düzenlenen "Etkili Çok Taraflılıkta Küresel Güney'in Rolü" başlıklı panelde, "Küresel Güney" olarak adlandırılan Batı dışı gelişmekte olan ülkelerin, çok kutuplu hale gelen dünyada uluslararası sistemdeki rolü ele alındı

Antalya Diplomasi Forumu'nda 'Etkili Çok Taraflılıkta Küresel Güney'in Rolü' başlıklı panel düzenlendi
12-04-2025 21:32
Pekin
ANTALYA

Antalya'nın Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu 2025 kapsamında, moderatörlüğünü TRT World programcısı Reagan Desvignes'in üstlendiği panele, Zambiya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Mulambo Hamakuni Haimbe, Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi, eski İspanya Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos, Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakan Yardımcısı Thandi Moraka, Çin ve Küreselleşme Merkezi (CCG) Eş Kurucusu ve Başkanı, Çin Devlet Konseyi Eski Danışmanı Huiyao Vang ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Profesör Dr. Mehmet Akif Kireçci katıldı.

Desvignes, "Küresel Güney" ifadesiyle sanki tekil bir bloktan söz edildiğini, oysa bu grupta anılan ülkelerin derin siyasi, ekonomik ve ideolojik farklılıkları göz önüne alındığında terimin bugün ne anlama geldiğini ve eski işlevini yerine getirip getirmediğini katılımcılara sordu.

Zambiya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Haimbe, "Küresel Güney" denildiğinde tekil bir blok olarak anlaşılamayacağını, bu grupta anılan ülkelerin farklı önceliklere sahip olduğunu belirtti.

Afrika örneğinde farklı siyasal sistemlere, farklı ideolojilere, farklı sorunlara sahip ülkelerin gerçekten tek bir sese sahip olmasının zor olduğunu ifade eden Bakan Haimbe, ancak madalyonun öteki tarafında benzer koşullara sahip bu ülkelerin aynı grupta ortak bir sese sahip olmasının da zorunlu, bu yönde sinerjiler inşa etmesinin gerekli olduğunu vurguladı.

Dünya düzeninin finansmana erişim, altyapı, kalkınma ve ticaret alanlarında büyük dengesizlikler barındırdığına işaret eden Haimbe, "Dünya nüfusunun yüzde 17'sinin yaşadığı Afrika kıtasının dünya ticaretinden aldığı pay yalnızca yüzde 3. Bu, Küresel Güney'in, özellikle de Afrika'nın karşı karşıya kaldığı ekonomik zorluklar ve tarihsel dengesizlikler nedeniyle ne denli aleyhte koşullarda kendini var etmeye, sürdürmeye ve kalkınmaya çalıştığını gösteriyor." dedi.

"Yeni çok taraflılığı inşa etmemiz gerekiyor"

Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi, eski İspanya Dışişleri Bakanı Moratinos da, bugün dünyanın giderek çok kutuplu hale geldiğini ancak çok taraflılığın hala inşa edilemediğini, Ukrayna, Ortadoğu ve Afrika'da gerçek savaşların, ticaret ve tarife savaşlarının ve iklim krizindeki gezegene karşı bir savaşın sürdüğünü belirtti.

Çok taraflılığın ülkeler arasında işbirliğini, ihtilafların barışçıl çözümünü ve dünya sorunlarına birlikte yanıt vermeyi gerektirdiğini ifade eden Moratinos, "Çok kutupluluk zorunlu olarak çok taraflılığı getirmez. Yeni çok taraflılığı inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için bir istekliler koalisyonuna ihtiyaç var. Bu, Küresel Güney için yeni bir itici güç olabilir." ifadesini kullandı.

Moratinos, yeni çok taraflılığın güvenliği değil barışı ve sürdürülebilir kalkınmayı öncelemesi, ekonomi ve ticarette yeni ilişkiler inşa ederek iklim krizi ve yapay zeka gibi konularda ülkelerin ortak çabalarına odaklanması gerektiğini vurguladı.

"Bizi ezen tek kutuplu dünyaya karşı bir güzergah çizmeliyiz"

Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakan Yardımcısı Moraka ise ülkesinin bu yıl G20 dönem başkanlığını üstlendiğini, G20 Liderler Zirvesi'nin ilk kez Afrika kıtasında düzenleneceğini hatırlatarak, bunun hem Küresel Güney'in hem de Afrika'nın sorunlarının dile getirilmesi hem de uluslararası sistemde reform çağrısı için önemli fırsat sunduğunu belirtti.

Küresel Güney ülkelerinin en belirgin ortak özelliğinin ekonomik anlamda hala "gelişmekte olan" şeklinde karakterize edilmeleri olduğuna dikkati çeken Moraka, ülkelerin altyapı ve ticaret kapasitesi bakımından birbirlerine destek olmaları gerektiğinin altını çizdi.

Moraka, "Küresel Güney ülkeleri olarak öncelikle bizi ezen tek kutuplu dünyaya karşı kendi aramızda nasıl ticaret yapabileceğimize bakmalı, buradan kendimize ideal bir güzergah çizmeliyiz." değerlendirmesinde bulunarak, Güney Afrika'nın G20 dönem başkanlığının temasını "dayanışma, eşitlik ve sürdürülebilirlik" olarak belirlediğini söyledi.

Thandi Moraka, Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi çok taraflı kuruluşların reformuna odaklanan dönüştürücü bir gündemi izleyeceklerini aktardı.

"Neden G20 ülkelerini BM Güvenlik Konseyine almıyoruz?"

Çin ve Küreselleşme Merkezi (CCG) Eş Kurucusu ve Başkanı Vang da, bugün çok kutuplu dünyanın bir gerçek olduğunu ancak bu çok kutupluluğu sürdürecek çok taraflı bir sistemin bulunmadığına işaret ederek, Küresel Güney ülkelerinin G20, BRICS ve BM gibi platformları güçlendirmesi aynı zamanda yenilemesi gerektiğini vurguladı.

BM'nin bundan 80 yıl önce kurulduğunu ve bugün çok taraflılığın ihtiyaçlarına karşılık veremediğini belirten Vang, şunları aktardı:

"Neden G20 ülkelerini BM Güvenlik Konseyine almıyoruz? 10 Batı ülkesi ve 10 Küresel Güney ülkesi dengeli bir yapı olur. 5 daimi üyenin yanında 15 ortak üye eklenir. Veto sistemini de reforme edebiliriz. Örneğin Güvenlik Konseyi'nin 3'te 2'nin oyu veya Genel Kurul'un 3'te 2'sinin oyu tek ülkenin vetosunu geçersiz kılabilir. Böylece veto yetkisinin kötüye kullanılmasını önleyebiliriz."

Vang, çok kutuplu dünyanın Batı'nın oluşturduğu NATO gibi ittifaklardan çok BRICS gibi yapılara daha fazla ihtiyaç duyduğunu, genişletilmiş BRICS'in G7 ekonomilerinden daha büyük bir ekonomik hasılaya ulaştığını hatırlatarak, küresel barış ve refahı sürdürmek için yeni bir gerçekliğe ihtiyaç olduğunu kaydetti.

"Eski dünya öldü ama yenisi daha doğmadı"

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Kireçci de Küresel Güney'e bağımsız bir siyasi ve hatta jeopolitik varlık atfedildiğini ancak henüz o noktada olmadığına dikkati çekerek, "O meşhur alıntıda söylendiği gibi, eski dünya öldü ama yenisi de daha doğmadı." dedi.

Bu durumun çok öngörülmez ve tehlikeli olduğuna, uluslararası ortamın, ittifakların sürekli değiştiğine ve 1. Dünya Savaşı öncesi koşulları andırdığına işaret eden Profesör Kireçci, Türkiye'nin bölgesinde ve küresel düzeyde bu belirsizlikleri ve istikrarsızlık faktörlerini gidermeye yönelik bir politika izlediğini söyledi.

Kireçci,

, Türkiye'nin jeopolitik konumu gereği Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasında işbirliği ve aktarımları gerçekleştirebilecek bir ülke olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

"Lütfen dünya siyasi haritasını açıp Türkiye ve komşularına bakın. Güneyde Suriye, Irak, doğuda İran, Ermenistan ve kuzeyde Rusya ve Ukrayna. Rusya ve Ukrayna bunlar arasında en istikrarlı ülkelerdi şu an birbiriyle savaşıyorlar.

Bizi güneyden çevreleyen ülkelerde ise merkezi yönetim yok neredeyse. Türkiye, bu ortamda komşularına güvenlik ve istikrar sağlayarak kuzey ile güney arasında bir bağlantı kutbu olarak istikrar kaynağı olmaya çalışıyor."

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER