Memorial Dicle Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Gül Apaydın, “1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı” nedeniyle meme kanseri ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Meme kanseri riskini en aza indirmek için hastalığa neden olan değiştirilebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini anlatan Apaydın, “Hormonlu gıdalardan ve özellikle yağlı yiyeceklerden uzak durmak, ilk doğumu 25 yaşından önce yapmak ve emzirmeye özen göstermek, alkol ve sigara kullanmamak meme kanseri riskini azaltan önemli faktörlerdir. Son dönemlerde soya izoflavanlarının östrojene benzer etkileri meme kanseri ile ilişkili olabileceği deneysel çalışmalarda ortaya koyulmuştur. Ayrıca A, C, E vitaminleri ile beta karotenin, likopenin ve antioksidanların yetersiz olması meme kanseri riskini artırabilir. Ayrıca bu kanser türünde genetik yatkınlık da çok önemli bir faktördür. Özellikle annesi ve kız kardeşi meme kanserine yakalanmış olan kişiler risk grubunda olduklarını bilerek, düzenli doktor kontrolünde olmalı ve takibi ihmal etmemelidir” dedi.
“Meme kanseri tamamen tedavi edilebiliyor”
Günümüzde meme kanseri vakalarının artmakla birlikte tedavideki önemli gelişmelerin de yaşam süresini arttırdığına dikkat çeken Apaydın, “Erken dönemde teşhis edilen meme kanseri vakaları, günümüzde tamamen tedavi edilebilmekte ve hasta kanserden kurtulmaktadır. Kanser tanısı konulan hastalar; sosyal yaşamdan kopmamaları, morallerini yüksek tutmaları ve tedavi sürecinde yaşanabilecek sıkıntıları en aza indirecek önlemler açısından bilgilendirilmelidir. Hastaların günlük yaşamlarına devam etmelerini sağlamak, tedavi sürecinin olumlu sonuçlanması için oldukça önemlidir” diye konuştu.
“Sadece kanserli dokular çıkarılıyor”
Meme kanseri tanısı konulan hastalarda bir takım teşhis yöntemleri yapılarak, hastalığın başka organlara da metastaz durumunun, yani yayılıp yayılmadığı araştırıldığını aktaran Op. Dr. Apaydın, şunları kaydetti:
“Böyle bir durum yoksa ve kanser memede sınırlıysa cerrahi tedavi planlanır. Bazı özellikli durumlarda ameliyat öncesi neoadjuvant tedavisi yapılması gerekebilir. Her meme kanserinde memenin tümünü almaya gerek yoktur. Tümörün bulunduğu bölgeye, yerleşim şekline ve türüne göre meme koruyucu cerrahiler ön plana çıkmaktadır. Bu tedavide memenin tümü değil sadece tümörlü alan alınmaktadır. Multidisipliner yaklaşım ile cerrahi sonrası kemoradyoterapi nüks oranını oldukça azaltmaktadır. Total mastektomi yapılsa bile rekonstrüktif cerrahi ile hastaya yeni bir meme yapılması mümkündür.”
“B vitamini meme kanseri riskini azaltıyor”
Güçlü bir bağışıklık sisteminin tüm hastalıklarda olduğu gibi meme kanserinden korunmada da etkili bir faktör olduğuna işaret eden Apaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her gün düzenli olarak lif ve probiyotik maya içeren gıdaların yanı sıra süt, yoğurt gibi gıdaların da alınması hem sağlığın korunması hem de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ile kanser riskini azaltan önemli faktörlerdir. Son yıllarda bazı merkezlerde yapılan çalışmalar, B vitamininin meme kanseri riskini belirli oranda azalttığını göstermektedir. Bir başka çalışmada B vitamini eksikliği olan ve meme kanseri teşhisi konulan hastalarda, metastaz riskinin B vitamini düzeyi normal olanlara göre daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Balık, yumurta sarısı, süt ve süt ürünleri, tereyağı B vitamininden zengin olan besinlerdir. Ayrıca düzenli yaşam ve sağlıklı beslenmeye ek olarak günde 1-2 saat yapılan egzersizin meme kanserini azalttığı görülmüştür.”
dikGAZETE.com