Anksiyeteyi kaygı, endişe, korku hali, sıkıntı hissi olarak tanımlayan Dr. Bahadır Bostan, anksiyete bozukluklarında vücudun, çarpıntı, terleme, bacaklarda halsizlik, titreme, vücutta sarsıntı, nefes darlığı, boğuluyormuş gibi olma şeklinde fiziksel tepkilerin yanı sıra; korku hali gibi psikolojik tepkiler verdiğini ifade etti.
En yaygın nedeni genetik yatkınlık
Normalde anksiyetenin, moral bozukluğu ve sevinç gibi bir duygu olduğunu, ancak bozukluk denebilmesi için söz konusu duyguların günlük yaşamı etkileyecek seviyeye gelmesi gerektiğini belirten Dr. Bahadır Bostan, “Anksiyete bozukluklarının temelinde daha çok genetik yatkınlık, çevresel sebepler, iş ortamı, aile içi problemler, vücut kimyasının değişmesi gibi nedenler yatıyor. Yaygın anksiyete bozukluğu aslında ana tanı. Bunun, panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu, temizlik-titizlikle alakalı olarak obsesif kompülsif bozukluk, sınav kaygısı gibi alt dalları var” dedi.
Çocuklarda da görülüyor
Anksiyete bozukluklarının kadınlarda erkeklere oranla yüzde 5 daha fazla görüldüğüne dikkat çeken Dr. Bahadır Bostan, “Kadınlarda daha fazla görülmesinin nedeni tam olarak bilinmiyor. Anksiyete bozukluklarının cinsiyet dışında, din, dil, ırk, ekonomik durum ya da yaşadığımız yerle ilgili bir bağlantısı yok. Genelde 20’li yaşlarda başlıyor, 35’li yaşlarda artıyor. Ancak son yıllarda çocuk psikiyatristi sayısının artmasıyla çocuklarda olduğuna dair istatistiki göstergeler de artmaya başladı” diye konuştu.
İlaçlı ve psikolojik tedavisi var
İlaçlı ve psikolojik olmak üzere iki tür tedavi uygulandığını dile getiren Dr. Bahadır Bostan, “Psikolojik tedavide kişiye önce rahatsızlığını anlatıyoruz, daha sonra vücudun verdiği tepkileri ve psikolojik reaksiyonları azaltmak için de ilaç tedavisi, nefes, gevşeme egzersizleri gibi ödevlerle kişiye anksiyete ile baş edebileceği yöntemleri öğretmeye çalışıyoruz. Ardından yine ilaç gerekliyse öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
dikGAZETE.com