TBMM
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Sağlık Bakanlığının 2017 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Uzun süreli bakım gerektiren hastalara yönelik olarak yatak sayısını artıracaklarını kaydeden Akdağ, geçen yıl bu kapsamda 2 bin 200 yatak takviye edildiğini bildirdi.
Akdağ, şöyle devam etti:
"Bunların sayısını artıracağız. Özel olarak bir başka hastane şeklinde düşünmüyoruz. Böyle yaptığımızda, psikiyatri hastanelerinde ya da benzeri uzun süreli bakım hastanelerinde çalışan personelin bir müddet sonra gardiyan tarzı eğilimler geliştirdiğini biliyoruz. Onun için bunları mümkün mertebe diğer hastanelerimiz içindeki üniteler olarak geliştiriyoruz. Böylece yoğun bakımların üzerindeki yükü oradan biraz azaltacağız. Yani aslında yoğun bakım hastası olmayan, uzun süreli bakım hastası olan vatandaşlarımıza bu şekilde hizmet etme imkanımız olacak."
Daha önce Ankara'da 2 bin kişiye bir, Ağrı'da ise 27 bin kişiye bir doktor düştüğüne dikkati çeken Akdağ, "Şimdi Ankara'da bin 100 kişiye bir doktor düşüyor, Ağrı'da 3 bin 300 kişiye bir doktor düşüyor. Yani bire 14 fark vardı. Şimdi bire üç fark var." dedi.
"Alacak çok yolumuz var"
Akdağ, "Şişmanlık ve hareketsizlikle alacak çok yolumuz var. 2017'de bunun için müthiş bir atak yapacağız. Çeşitli mecralarda bu işi geliştirmek üzere, hepinizden destek isteyeceğiz." diye konuştu.
Üniversite hastanelerinin mali problemleri
Akdağ, üniversite hastanelerinin ciddi bir mali problem içerisinde olduğunu belirterek, "Ben bundan dolayı hem çok rahatsızım hem de bu meselenin bir an önce halledilmesi gerektiğine inanıyorum. Üniversitelerimizle görüşüyoruz. Şahsen mali problemlerin çözülmesi hususunda hükümete, onların önüne düşerek gidecek kişiyim. Kendimi öyle görüyorum." şeklinde konuştu.
Akdağ, üniversite hastanelerine, ayakta tedavi gören hastalar için de daha fazla para ödendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Eğri oturup doğru konuşalım, dünyanın hiçbir yerinde asistanın karşılayıp, asistanın yolcu ettiği bir hasta yoktur. Uzmanlık öğrencisi bir öğrencidir. Bir genelge daha gönderdik üniversitelerimize. Üniversitelerimiz üzerinde çok ciddi bir yaptırımım yok ama hangi yaptırım gerekirse ona da hazırım açıkcası. Uzmanlık öğrencileri uzmanmış gibi hasta tedavi edip gönderemezler. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir uygulama yok. Yapılan bu. Gelin buna mani olalım. Bir müessesede çalışan bir kişi ister kamu ister özel olsun, kendi kazancını o kurumun kazancından ayrı bir kazanç olacağına inanırsa orası batar."
Akdağ, "Üniversite hastanelerinin bu borçluluğu mutlaka ortadan kaldırılmalı. Bunu yapacağız, yapmak zorundayız. Bunu kaldırırken de mutlaka üniversitelerimizde yapısal bir hastanecilik değişim modeli uygulamalıyız. Aksi takdirde bu iş yürümez. Verimliliği artıracak bir yapısal dönüşümle birlikte üniversite hastanelerini mutlaka kurtarmalıyız. Bunun üzerinde de çalışıyoruz. Maliye Bakanı'mız da Başbakan'ımız da bu hususta çok hassas." ifadelerini kullandı.
"Ankara'nın göbeğinde askeri hastane istemiyoruz"
Askeri hekim yetiştirilmesine ilişkin değerlendirme yapan Akdağ, şunları kaydetti:
"Bu kişiler nasıl yetişecek? deniliyor. GATA'da okuyan bir öğrenci, 6-7 senelik öğrencilik hayatında ne kadar kıta eğitimi alıyor? Toplamda üç ay kıta eğitimi alıyor. İstenirse altı ay göndeririz. Ne olacak? Biz, o okuldan itibaren o öğrencileri alacağız, bir pansiyona sokacağız. 'Öyle olmazsa asker olamazlar' diyeceğiz. Paşa, kendisi 35-40 yaşından sonra komutan olabilecek, ama o çocuklar eğer sivil bir üniversitede askeriye adına okurlarsa onlardan olmayacak.
Burada, başka bir iş var. Buradaki iş, bizim sivilleştirme çabalarımıza karşı bir dirençtir. Biz de hükümet olarak, bu sivilleştirme çabalarını yapacağız. Yani, biz artık istemiyoruz her beş senede, on senede bir, bir okuldan çıkan öğrencilerin arkalarında ya da önlerinde komutanları olduğu halde bize darbe yapmalarını. Bu kadar basit düşünüyoruz. Ankara'nın göbeğinde ya da İstanbul'un göbeğinde Haydarpaşa'da askeri hastane istemiyoruz. Hakkari'de yapacağız, yaparız ya da cephede mi yapacağız, yaparız ama Ankara'nın göbeğinde buna ihtiyaç olmadığına inanıyoruz. Onun için de bunu yapıyoruz."
Muhabir: Burcu Çalık-Yeşim Sert Karaaslan
dikGAZETE.com