Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Can Dündar ve Erdem Gül’le ilgili kararı, "Anayasa Mahkemesinin alelacele yangından mal kaçırır gibi herhangi bir gerekçeyi ortaya koymadan yapmış olduğu değerlendirme son derece yanlış ve eksiktir" diye yorumladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Eczacılarla İstişare toplantısına katıldı. Soylu, toplantı öncesi basın mensuplarının Anayasa Mahkemesinin, Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği kararla ilgili sorusu üzerine, "Türkiye’nin bir hukuk devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin şuanda mevcut bir anayasası olduğuna değinerek ,” Anayasanın 104. Maddesinde cumhurbaşkanımıza hem anayasayı gözetme hem de anayasal çerçevede devlet kurumlarının birbiriyle uyumlu çalışma görevi verilmektedir” cevabını verdi.
“BU KONUDA UYARI YAPMA GÖREVİ SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZDADIR”
Anayasayı gözetme görevinin Cumhurbaşkanına millet tarafından verilen bir görev olduğunu vurgulayan Soylu şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesi bir yetki ihlali ortaya koyuyorsa bunu Türkiye’de ortaya koyabilecek yegane kurumun kendi görevi çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Anayasa Mahkemesi ilk derece bir mahkemenin verebileceği bir yetkiyi kendi eline alıyor ve daha sonraki süreçleri engelleyebilecek bir ihsas-ı rey ortaya koyuyorsa da bilinmesi gerekir ki bu konuda uyarı yapma görevi Sayın Cumhurbaşkanımızdadır. Bu işin birinci boyutudur. İkinci boyut ise kimse şu konuda herhangi bir değerlendirme içinde olmasın evet anayasasın 138. maddesi vardır ve yürüyen davalarla ilgili bir değerlendirme ortaya koymaktadır şu açıktır anayasanın 138. maddesi anayasanın 104. maddesinde Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu yapmakla yükümlü olduğu görevleri ortadan kaldırmamaktadır. 104. maddesi açık ve nettir ve orada Cumhurbaşkanımızı anayasanın çok açık ve net bir şeklide hem gözetme görevi hem de devlet kurumları içerisinde anayasanın çerçevesi içerisindeki uyumlu ve düzenli çalışma görevi konusunda bir şekilde Cumhurbaşkanımıza vermektedir.”
Bakan Soylu, Anayasa Mahkemelerinin kendi kararlarını açıklarken gerekçe yazmadan karar açıklamasını eleştirerek, “Bu Türkiye’de en çok eleştirilen temel meselelerden biriydi. Bugünkü Anayasa Mahkemesi Başkanı da bu açıklamalar ile beraber bu değerlendirmeleri geçmişte paylaşan bir şahıstı ve bugün fahiş bir hatadır. Anayasa Mahkemesi’nin alelacele yangından mal kaçırır gibi herhangi bir gerekçeyi ortaya koymadan yapmış olduğu değerlendirme son derece yanlış ve eksiktir” değerlendirmesini yaptı.
“SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNDA SADECE KAMU YOK”
Sosyal Güvenlik Reformunun işleyişi hakkında açıklamalarda bulunan Soylu, “Sosyal Güvenlik Reformunda sadece kamu yoktur. Sosyal Güvenlik Reformunda vatandaş var halk var hastaneler var özel hastaneler özel tıp merkezleri var. Eczaneler var ve bu işlerin gerçekleşmesini sağlayan birçok farklı sektörde buna katkı sağlayan paydaşlarımız var en önemlisi de gelecek nesillerimiz var. Biz bugün bir emanetin takipçileriyiz atacağımız her adım yükselteceğimiz her maliyet ve karşılaşacağımız her mağduriyet bilmenizi istiyorum ki gelecek nesillerimize sirayet edecektir. Bu bütün Dünya içinde önemli bir süreçtir” diye konuştu.
Eczacıyı sadece ilaç satan, ilaç temin eden bir anlayış içerisinde görülmemesi gerektiğini vurgulayan Bakan Soylu, eczacıların Sosyal Güvenlik Reformunun en önemli paydaşlarının içerisinde bulunduğuna dikkat çekerek, “Sadece ilaç hizmetine erişimi sağlayan bir uzuv değil bir taraftan psikolojik terapi yürüten, diğer taraftan ihtiyaçları karşılayan diğer taraftan da kendisine verilen bir emaneti gelecek nesillere aktaran bir paydaşımızıdır” dedi.
Genel Sağlık Sigortası alanında da önemli gelişmeler yaşanacağını söyleyen Soylu, “Hem arkadaşlarımız hem de bu konuyla ilgili bütün birimlerimiz itinayla çalışıyorlar. Önümüzdeki süreçte genel sağlık sigortasında çok önemli adımlar atacağız, hazırlıklarını yapıyoruz. 10 yılda bir memnuniyet oluşturduk ve iyide bir tecrübe edindik. Esas düşüncemiz vatandaşımızın memnuniyetidir” şeklinde konuştu.
(İHA)
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Eczacılarla İstişare toplantısına katıldı. Soylu, toplantı öncesi basın mensuplarının Anayasa Mahkemesinin, Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği kararla ilgili sorusu üzerine, "Türkiye’nin bir hukuk devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin şuanda mevcut bir anayasası olduğuna değinerek ,” Anayasanın 104. Maddesinde cumhurbaşkanımıza hem anayasayı gözetme hem de anayasal çerçevede devlet kurumlarının birbiriyle uyumlu çalışma görevi verilmektedir” cevabını verdi.
“BU KONUDA UYARI YAPMA GÖREVİ SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZDADIR”
Anayasayı gözetme görevinin Cumhurbaşkanına millet tarafından verilen bir görev olduğunu vurgulayan Soylu şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesi bir yetki ihlali ortaya koyuyorsa bunu Türkiye’de ortaya koyabilecek yegane kurumun kendi görevi çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Anayasa Mahkemesi ilk derece bir mahkemenin verebileceği bir yetkiyi kendi eline alıyor ve daha sonraki süreçleri engelleyebilecek bir ihsas-ı rey ortaya koyuyorsa da bilinmesi gerekir ki bu konuda uyarı yapma görevi Sayın Cumhurbaşkanımızdadır. Bu işin birinci boyutudur. İkinci boyut ise kimse şu konuda herhangi bir değerlendirme içinde olmasın evet anayasasın 138. maddesi vardır ve yürüyen davalarla ilgili bir değerlendirme ortaya koymaktadır şu açıktır anayasanın 138. maddesi anayasanın 104. maddesinde Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu yapmakla yükümlü olduğu görevleri ortadan kaldırmamaktadır. 104. maddesi açık ve nettir ve orada Cumhurbaşkanımızı anayasanın çok açık ve net bir şeklide hem gözetme görevi hem de devlet kurumları içerisinde anayasanın çerçevesi içerisindeki uyumlu ve düzenli çalışma görevi konusunda bir şekilde Cumhurbaşkanımıza vermektedir.”
Bakan Soylu, Anayasa Mahkemelerinin kendi kararlarını açıklarken gerekçe yazmadan karar açıklamasını eleştirerek, “Bu Türkiye’de en çok eleştirilen temel meselelerden biriydi. Bugünkü Anayasa Mahkemesi Başkanı da bu açıklamalar ile beraber bu değerlendirmeleri geçmişte paylaşan bir şahıstı ve bugün fahiş bir hatadır. Anayasa Mahkemesi’nin alelacele yangından mal kaçırır gibi herhangi bir gerekçeyi ortaya koymadan yapmış olduğu değerlendirme son derece yanlış ve eksiktir” değerlendirmesini yaptı.
“SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNDA SADECE KAMU YOK”
Sosyal Güvenlik Reformunun işleyişi hakkında açıklamalarda bulunan Soylu, “Sosyal Güvenlik Reformunda sadece kamu yoktur. Sosyal Güvenlik Reformunda vatandaş var halk var hastaneler var özel hastaneler özel tıp merkezleri var. Eczaneler var ve bu işlerin gerçekleşmesini sağlayan birçok farklı sektörde buna katkı sağlayan paydaşlarımız var en önemlisi de gelecek nesillerimiz var. Biz bugün bir emanetin takipçileriyiz atacağımız her adım yükselteceğimiz her maliyet ve karşılaşacağımız her mağduriyet bilmenizi istiyorum ki gelecek nesillerimize sirayet edecektir. Bu bütün Dünya içinde önemli bir süreçtir” diye konuştu.
Eczacıyı sadece ilaç satan, ilaç temin eden bir anlayış içerisinde görülmemesi gerektiğini vurgulayan Bakan Soylu, eczacıların Sosyal Güvenlik Reformunun en önemli paydaşlarının içerisinde bulunduğuna dikkat çekerek, “Sadece ilaç hizmetine erişimi sağlayan bir uzuv değil bir taraftan psikolojik terapi yürüten, diğer taraftan ihtiyaçları karşılayan diğer taraftan da kendisine verilen bir emaneti gelecek nesillere aktaran bir paydaşımızıdır” dedi.
Genel Sağlık Sigortası alanında da önemli gelişmeler yaşanacağını söyleyen Soylu, “Hem arkadaşlarımız hem de bu konuyla ilgili bütün birimlerimiz itinayla çalışıyorlar. Önümüzdeki süreçte genel sağlık sigortasında çok önemli adımlar atacağız, hazırlıklarını yapıyoruz. 10 yılda bir memnuniyet oluşturduk ve iyide bir tecrübe edindik. Esas düşüncemiz vatandaşımızın memnuniyetidir” şeklinde konuştu.
(İHA)